Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1303 E. 2021/1323 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :1-
VEKİLLERİ :
:
VEKİLLERİ :
: 3-
VEKİLİ :
: 4-
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 24/09/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 09/05/2017 tarihinde sürücüsünün davalı …. olduğu … plakalı aracın Konya Meram Eskiyol Caddesini takiben sola orta refüj boşluğundan Lavanta Sokak istikametine geçiş yapmak için Meram Eskiyol Caddesi yan yola giriş yaptığı sırada sağ tarafından Meram Eskiyol Caddesi yan yolu takiben seyredip Lavanta Sokak kavşağına giriş yapan sürücüsünün davalı …. olduğu … plakalı araç ile çarpıştığını, çarpışma sonucu … plakalı aracın sağa savrulduğunu ve yolun sağ tarafından duran müvekkili yaya ..’a çarpması ile maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazasının gerçekleştiğini, …’ye sigortalı … plakalı araç sürücüsü davalı … ile …’ye sigortalı davalı Mevlit Akboğa’nın kusurlu olduklarının tespit edildiğini, kaza sonrası müvekkilinin uzun süre tedavi gördüğünü, sol kolunda oluşan yaralanmadan ötürü sol kolunu çalıştıramaz ve hareket ettiremez düzeye geldiğini, müvekkilinin manevi olarak da yıprandığını ve zarara uğradığını, büyük bunalım yaşadığını, TBK’nun 49.maddesine göre kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü bulunduğunu ve açıkladığı nedenlerle müvekkili lehine geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, çalışma gücünün azalmasından doğan zararlar ve tedavi giderleri kapsamında kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile manevi zararların telafisi olarak kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik davalı … ve … aleyhine 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
… vekili cevap dilekçesiyle özetle; dava dilekçesinde belirtilen … plakalı aracın 10/08/2016 başlangıç 10/08/2017 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere … nolu Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile … adına bedeni ve maddi zararlar için 75.000,00 TL’sine kadar artan azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun ancak bu poliçenin toplam teminat limitini aşan kısım bakımından ve 75.000,00 TL’sine kadar olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun düşünülmesi halinde iş bu sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine, aksi halde maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden sigorta aktüerine hesaplama yaptırılarak hüküm tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; dava dosyasına konu …. plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … poliçe nolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile teminat altına alındığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesinin gerektiğini, kusur oranlarının ve maluliyetin tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının trafik sigortası genel şartları gereğince teminat dışı olduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili müvekkiline karşı usulünce açılan bir dava bulunmadığını, taraflarına yönelik davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacının kusurunun bulunmadığı, kaza neticesinde yaralanan davacının yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı, iyileşme sürecinin 3 ay süreceği ve SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri zararının 500,00 TL olduğu, davacının geçici iş göremezlik zararının ise 4.212,18 TL olduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat davasının bu tutarlar dikkate alınarak kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Davaya konu trafik kazası neticesinde yaya davacı … yaralandığı, anılan yasal düzenlemeler gereğince davacının manevi tazminat istemlerinden davalılar … ve …’nın sorumlu olduğu anlaşılmakla, tarafların sosyal ekonomik durumları, kazanın oluşum şekli ve kusur durumu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve;
DAVACININ MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 4.212,18 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 500,00 TL SGK tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen tedavi gideri zararı olmak üzere toplam 4.712,18 TL tazminatın davalı … A.Ş. Yönünden olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS yaralanma teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 05/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı … Yönünden olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS yaralanma teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 25/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı … ile davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 09/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebi ile ekonomik geleceğin sarsınmasından kaynaklanan tazminat taleplerinin reddine, bakıcı gideri ile terazi bedeli talepleri yönünden usulünce açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
DAVACININ MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının 04.12.2017 tarihli dava dilekçesinde davasını… Sigorta A.Ş ve … Sigorta A.Ş’ ye yönelttiğini, 18.12.2017 tarihinde ise verilen dahili davalı dilekçesi ile müvekkil …’ i davaya dahil ettiğini, davacının müvekkilini bu şekilde davaya dahil etmesinin hukukta yasal dayanağının olmadığını, müvekkili ile davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığını, ihtiyari dava arkadaşı olduğunu bu nedenle müvekkilinin davaya ıslah yolu ile de dahil edilemeyeceğini, davacının müvekkiline bu davayı yöneltebilmesi için ek bir dava açması ve işbu dava ile birleştirmesi gerekirken müvekkilinin huzurdaki davaya dahili davalı olarak eklenmesinin ve bu ekleme talebi ile hiçbir harcın yatırılmamış olmasının davanın usulden reddini gerektirdiğini, davacının müvekkilini davaya dahil etmek için peşin harç ve başvurma harcını yatırmadığını, davacının tavzih dilekçesinin süresinde verilmediğini ve eksikliğin tamamlanmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini ve usul kurallarına aykırı olarak yargılama devam edildiğini, davacının 18/12/2017 tarihinde verdiği dahili davalı dilekçesinde ayrı olarak müvekkilinden 5.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, maddi tazminat talebinde bulunmadığını ancak davacının dahili davalı dilekçesinde müvekkilinden hiçbir talebinin olmadığını, 06/06/2018 tarihli tavzih dilekçesinde ise müvekkilinden 1.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunduğunu, davacının 06/06/2018 tarihli tavzih dilekçesi ile hem iddia ve savunmalarını genişlettiğini hem de davayı müvekkili yönünden ıslah ettiğini ve harç da yatırmadığını, müvekkil hakkında dava dilekçesinde maddi tazminat talebinde bulunmadan tavzih dilekçesinde maddi tazminat istemesinin davanın ıslahı anlamına geldiğini ve davacının 05/03/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı 2.kez ıslah etmiş olduğunu, yargılama sırasında alınan 11/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve hükme esas alındığını, itirazlarının değerlendirilmediğini, istinaf itirazlarının kabulünü ve müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Maddi tazminata yönelik istinaf
Mahkemece 4.712,18 TL maddi tazminata hükmedilmiş davalının kabul edilen bu alacak bakımından istinaf başvurusunun olduğu anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığı altında düzenlenen 341. Maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri 5.390 TL’yi (mahkeme karar tarihi itibariyle) geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 5.390 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” denilmektedir.
davacı için Kabul edilen ve istinafa konu edilen alacak miktarlarına göre karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (5.390,00 TL) altına kaldığından,kabul edilen miktar açısından her iki taraf yönünden de karar kesin olduğundan, kararın kesin olması halinde ilk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması yoluyla Dairemizce de karar verilebileceğinden, HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin maddi tazminat yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat açısından Dahili dava yoluyla taraf eklenemeyeceği istinafı
6100 sayılı HMK’nın 124. Maddesinde “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda Her ne kadar davacı, dava dilekçesinin başlık kısmında … ile …’nın ismine yer vermemiş ise de dava dilekçesinin içeriğinden bu şahıslara karşıda husumet yönelttiği ve tazminat talep ettiği anlaşıldığından bu şahısların davalı olarak isimlerine yer verilmemesinin maddi hatadan kaynaklandığının açık olduğu,Ayrıca davacının manevi tazminat istemini açıkça kimlere yönelttiğini belirtmesine rağmen maddi tazminat talebi yönünden bir ayrıma gitmeden zararının tazminini talep etmesi nedeniyle maddi tazminat davası yönünden husumeti tüm davalılara yönelttiği ve açıkça kusur oranında bir talepte bulunulmadığından zararın müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep ettiği kabul edilmesi,yine davacının herbir davalı aleyhine değil tek bir manevi tazminat istediği anlaşılmakla mahkemece buna göre karar verilmesi yerinde olup itiraz yersizdir
Kusur raporuna itiraz hakkında
09.05.2017 günü saat 18:39 sıralarında sürücü …, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Meram Eskiyol Caddesi üzerinden seyirle geldiği olay yerindeki orta refüj aralığından, sol taraftaki Lavanta Sokağa giriş yapmak için sola dönüş manevrası ile yan yolu geçmek istediği sırada, yan yolu takiben sağ taraftan düz seyirle gelen sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin ön kesimi ile aracının sağ yan ve yan ön kesimine çarpmasıyla, … plaka sayılı otomobilin sağa savrulup önce, sokak köşesinde yaya olarak bulunan …’a, sonra park halinde olan … plaka sayılı otomobile çarpması, … plaka sayılı otomobilin de ötelenerek yine park halinde olan … plaka sayılı araca çarpması neticesi dava konusu olay meydana gelmiştir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında, fren izi tespiti bulunmayıp sürücü …’nın 0.51 promil alkollü olduğu tespiti yapılarak kazanın oluşumunda, sürücü ..’in KTK.’nın 57/1a maddesini ihlal ettiği, sürücü ..’nın aynı kanunun 52/1a ve 48/5 maddelerini ihlal ettiği, yayanın ve park halindeki araçların kural ihlalinde bulunmadıkları belirtilmiştir.
Sürücü .., sevk ve idaresindeki otomobil ile seyirle geldiği olay yerinde, orta refüj aralığından sola dönüş yapmak istediğinde sola dönüş kurallarına uymamış, araç trafiğini etkin şekilde kontrol etmemiş, güvenli ortamın oluşmasını beklemeyip yaklaşan araca ilk geçiş hakkını bırakmamış olup yaklaşan vasıtanın seyir yoluna girerek sebebiyet verdiği olayın oluşumunda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara riayetsizliği ile Asli kusurlu olup kusur oranının % 75 olduğu,Sürücü .., sevk ve idaresindeki otomobil ile yerleşim yeri içerisinde seyir halinde iken olay yerine mahal ve kavşak hız şartlarını gözetmeden yaklaşmış olup seyir yoluna giren araca önlemsizce çarptığı olayın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketleriyle Tali kusurlu olup kusur oranının %25 kusurlu ,Yaya .., yol kenarında bulunduğu sırada, kaza yaparak savrulan aracın çarpmasıyla yaralandığı olayın oluşumunda oluşa etken kural ihlali görülmediğinden kusursuz olduğu anlaşılmakla itiraz yersizdir
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstinaf incelemesine konu maddi tazminat alacağı 4.712,18 TL olup, bu alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olup, HMK’nın 341/2. maddesi gereğince alacak miktarının karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (5.390,00 TL) altına kaldığından, miktar açısından karar kesin olduğundan HMK nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin REDDİNE,
2-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı …’in istinaf başvurusunda bulunduğu manevi tazminat için alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan 111,46 TL harcın mahsubu ile 230,09 TL harcın davalı …’ten tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı …’in istinaf başvurusunda bulunduğu maddi tazminat için yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
5-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 24/09/2021

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.