Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1280 E. 2021/1442 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili … tarihli dilekçesiyle ; … günü saat … sıralarında dava dışı sürücü …’nın idaresindeki … plaka sayılı çekici ve arkasına takılı … plaka sayılı yarı römorku ile seyir halinde iken “ada etrafında dönene yol ver” levhasına uymadan 25 m. fren izi ile duramayıp girdiği … Caddesi dönel kavşağında aracının sol ön kısmı ile soldan ada içindeki Eski Ankara-Ereğli bağlantı yoluna seyreden … yönetimindeki … plakalı kamyonetin sağ yan kısmına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında kamyonet içerisinde yolcu olarak bulunan … ağır şekilde yaralandığını ve çalışma gücünün azaldığını, sürücü … hakkında, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılması talebi ile Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı çekicinin davalı … Sigorta A.Ş. tarafından … başlangıç ve … bitiş tarihli olarak düzenleme yapıldığını, … nolu ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, sigorta şirketine dava açılmadan önce zorunlu yazılı başvurunun yapıldığını ancak, sigorta şirketinin … tarihli cevabi yazısında talebin teminat dışı olduğunu ve herhangi bir ödeme yapılmayacağını bildirdiğini ve bugüne kadar herhangi bir tazminat ödemesinin yapılmadığını, 6102 s. TTK.nun 5/A maddesi gereğince arabulucuyu başvurulduğunu ancak bir anlaşmaya varılamadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı maddi zararı, sürekli sakatlığı nedeni ile uğradığı maddi zararı, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı ve SGK’nın sorumluluğu kapsamında olmayan kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı olmak üzere şimdilik 20,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak 2918 s. KTK.nun 99/1 maddesi gereğince 8 iş gününün bitimini takip eden gün olan temerrüdün oluştuğu … tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava şartı arabuluculuk faaliyeti ile açılan eldeki dava yönünden arabuluculuk faaliyeti için yapılan giderler ve arabuluculuk faaliyetinin anlaşmalık ile sonuçlanması nedeni ile AAÜT’nin 16/2-c maddesi gereğince 750,00 TL. maktu arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin tahsiline, yargılama giderleri ve ilam vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili … tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; dava konusu olayın gerçekleşmesinde kusurlu olduğu iddia edilen … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ile sigortalandığını, ancak riskin söz konusu poliçe teminatı altına alınmış olmasının teminatın tamamen ve otomatik olarak ödeneceği anlamına gelmediğini, gerekli incelemelerin ve araştırmaların yapılarak raporların alınması gerektiğini, davacıya yapılan ödemelerin sorulması ve varsa hatır taşımacılığı indirimlerinin uygulanması gerektiğini beyan ederek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Mahkememizin … tarih … E. … K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusu üzerine dosya istinaf incelemesi için ilgili BAM’ne gönderilmiş, Konya BAM 3. HD.nin … tarih … E. … K. sayılı ilamı ile “…Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması , davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerekmektedir.
Bu halde mahkemece AYM iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara göre daha önce rapor tanzim eden maluliyet ve tazminat bilirkişilerinden yukarıdaki esaslara uygun ek rapor tanziminin istenerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması” gerekçesiyle ve HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosya mahkememize geri gönderilmiş, Mahkememizin … E. sırasını almıştır.
BAM sonrası ara kararları doğrultusunda ek maluliyet raporu ve ek aktüerye raporu alınmış, raporların taraflara tebliği sağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 E. 2020/40 K. sayılı kararı doğrultusunda; dosya yeniden ……………Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’ne gönderilerek değişiklikler doğrultusunda ek rapor alınmış, … tarihli ek rapora göre ; davacının … tarihinde uğradığı trafik kazası neticesinde yaralandığını, mevcut bulgularla hastada addison hastalığı düşünülmediğini, olay tarihi servikal BT de travmaya bağlı akut patoloji tespit edilmediğini, ……………… Devlet hastanesi … tarih ve … nolu engelli sağlık kurulu raporunda belirtilen servikal dejenerasyonun olayla illiyeti olmadığını, şahsın meslek grup numarasının 1 olduğunu, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığını, mevcut arızanın emsallerine göre iyileşme süresi 3 ayı bulacağını bu süre zarfında kişinin herhangi bir gelir getirecek işte çalışamayacağını, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kişinin bu sürede bir başkasının bakımına ihtiyaç duyduğunu, kişiye verilecek toplam tedavi masraflarının 2.000,00 TL. olduğunu bu miktara 3 ay boyunca bakıcı gideri ve kazanç kaybının da eklenmesinin uygun olacağını rapor etmişlerdir.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 E. 2020/40 K. sayılı kararı doğrultusunda dosya aktüerya bilirkişisine tekrardan tevdi edilmiş, aktüerya bilirkişisi …’un … havale tarihli ek raporuna göre ; davacının yaralanmasının kalıcı sakatlık niteliğinde olmadığı tespit edildiğini, ilgili ilamlara göre brüt asgari ücret üzerinden hesap ve değerlendirme yapılacak ve hakkaniyet indirim yapılmayacağını, buna göre …-… tarihleri arası 3 aylık bakıcı gideri maddi zararının 3.705,75 TL. olduğunu rapor etmiştir.
Davacı vekili … havale tarihli ıslah dilekçesiyle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak zere müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararının 3.121,75 TL, iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararının 3.705,75 TL. ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararının 1.500,00 TL. olduğunu beyan etmiş ve dilekçenin davalıya tebliği sağlanmıştır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Trafik kazasından kaynaklanan tazminat” davasıdır.
Somut olayda ; Mahkememizin dosyası daha önceden … E. … K. sayılı ilamı ile karara çıkmış ancak, Konya 3. HD.nin … tarih … E. … K. sayılı kararı ile bozularak Mahkememize geri gönderilmiştir.
BAM kararı doğrultusunda istenilen yeni maluliyete ilişkin rapor tanzim edilmiş, alınan rapor doğrultusunda dosyamız hesap bilirkişisine tevdi edilerek davacının uğramış olduğu maddi zarar tespit edilmiştir.
Davacının maddi zararının geçici iş göremezlik yönünden 3.121,76 TL, bakıcı giderleri yönünden 3.705,75 TL. ve davacının uğramış olduğu kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı yönünden 1.500,00 TL. olduğu tespit edildiği, bakıcı giderleri ve faturalandırılamayan tedavi giderleri yönünden davalı sigorta şirketinin de sorumlu olacağı kabul edildiği dikkate alınarak, Mahkemece alınan raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı ve davacı vekilinin tazminat miktarlarını raporlara uygun şekilde ıslah ettiği görülmekle davacının davasının kabulüne karar vermekle birlikte davacının arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebinin AAÜT.nin 16. Maddesinin akti avukatlık ücretini konu aldığı ve müvekkilinin avukatlık ödeyeceği asgari ücreti belirlediği anlaşılmakla ve bu madde yer alan arabuluculuk vekalet ücretlerinin HMK.nın 323 maddesi kapsamında yargılama gideri olduğuna dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile; 1-Davacının davasının KABULÜ ile ;
A)Davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlikten dolayı maddi zararı olan 3.121,76 TL.nin davalının temerrüte düştüğü tarih olan … tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B)Davacının uğramış olduğu bakıcı giderlerinden doğan maddi zararı olan 3.705,75 TL.nin davalının temerrüte düştüğü tarih olan … tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C) Davacının uğramış olduğu kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı olan 1.500,00 TL.nin davalının temerrüte düştüğü tarih olan … tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; davacı taraf istinaf aşamasından önce davasını ıslah ettiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı akabinde yeniden yapılan yargılamada belirlenen değer üzerinden ikinci kez ıslah yapılabilmesinin usul hükümlerine açık ve net bir şekilde aykırı olduğunu, kaldı ki yerel mahkeme kararının davacı tarafın istinaf etmediğini, bu nedenle davacı tarafın kaldırma kararından sonraki yargılamada belirlenen değerleri talep etme hakkı bulunmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte AYM kararının usuli kazanılmış hakların istisnası olarak değerlendirilmesi halinde dahi davacı tarafın ek dava ile taleplerini iletmesi gerektiğini, ikinci kez ıslahın açık ve net bir şekilde kanuna aykırı olduğunu, 01/06/2015 tarihi itibariyle değişmiş olan Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi Genel Şartları uyarınca müvekkili sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatlarından ve bu dönemde doğan bakıcı giderlerinden sorumluluğu bulunmadığını, bunların açıkça teminat dışı bırakıldığını, bu taleplerin SGK ‘nun sorumluluğunda olduğunu, müvekkili şirket nezdinde tedavi gideri için prim bulunmadığını, tüm bu nedenlerle eksik inceleme ile verilmiş olan yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve 01/06/2015 tarihinde değişen poliçe genel şartlarının mezkur olaya uygulanarak teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik ve bu döneme bağlı bakıcı giderleri ile SGK nun ödeyip ödemediğine bakılmaksızın tüm tedavi giderlerinden ve davadaki tüm tazminat kalemlerinden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığı hususunda hüküm tesisini ve bu şekilde davanın reddine, icranın tehirine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ; KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … tarih … Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici iş göremezlik , tedavi, bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı vekilinin geçici iş göremezliğin, bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan12/05/2015 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
ZMMS SÖZLEŞMESİNDEKİ ŞARTLARIN DAVACI AÇISINDAN BAĞLAYICI OLMAMASI VE ANAYASA MAHKEMESİNİN 09/10/2020 TARİHLİ RESMİ GAZETDE YAYINLANA 17/07/2020 TARİHLİ VE 2019/40 E 2019/40 K SAYILI KARARINA GÖRE 6704 SAYILI KANUNU 3.MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN 90. MADDESİNN BİRİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE BU KANUN ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN GENEL ŞARTLARDA ” İBARESİNİN VE İKİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE GENEL ŞARTLARDA ” İBARESİNİN İPTAL EDİLMİŞ OLMASI SEBEBİYLE UYGULANMAYACAKTIR.
Bu halde davalı vekilinin geçici işgörmezlik ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
2-Davalı vekilinin ,davacının ilk kararı istinaf etmemesinin karşı taraf için usuli müktesap hak oluşturup oluşturmayacağına,davacının alacak talebinin beligrsiz alacak mı kısmi dava mı olduğuna ve ikinci kez artırılıp artırılmayacağına ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
Kaldırma kararımızda da belirtildiği üzere Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Bu halde AYM nin iptal kararı karşısında bu iptal kararları kazanılmış hakkın istinasını teşkil teşkil edecektir.Dolayısıyla ilk kararın davacı tarafından istinaf edilmemesi davalı için usuli kazanılmış hak oluşturmayacaktır.
ANCAK;
davacının alacak talebinin belirsiz alacak mı kısmi dava mı olduğuna ve ikinci kez artırılıp artırılmayacağına ilişkin olarak ise:HMK 107.maddede belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, 107/2.fıkrada “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” esası kabul edilmiştir. Buna göre davacı taraf talep artırım dilekçesi ile talebini artırabilecektir. Talep artırım, niteliği itibari ile davalı taraf aleyhine esaslı bir değişiklik olup, davalı tarafın, duruşmada bulunmadığı durumlarda tebligat yolu ile bu istemden haberdar edilmesi zorunludur.
Belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda davacı talep sonucunun belirlenmesi talep sonucunun artırılması şeklinde olmaktadır. Belirsiz alacak davasında talebin belirlenmesinde karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmaz. Ancak davacı tarafından talep sonucu belirlendikten sonra alacağının daha fazla olması halinde davacının talep sonucunu artırmak için ıslah yoluna başvurması yani ıslah suretiyle talep sonucunu artırması mümkün olacaktır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre davanın belirsiz alacak davası olarak açılması halinde davacının öncelikle talep sonucunu belirlemesi, talebin belirlenmesinden sonra alacağın belirlenen miktardan daha fazla olduğunun anlaşılması halinde davacının ıslah yolu ile dava değerini arttırması gerekecektir. Yargıtay uygulamalarına göre trafik kazalarında yaralanmadan kaynaklanan tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 17 HD 2015/14980 E 2018/8201 K )
Ne var ki davacının somut olayda fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığı,dilekçesinin hiçbir bölümünde HMK 107 maddesi kapsamında bir davasının olduğunu da iddia etmediği görülemektedir.
Gerek HUMK. 83 ve devamı maddesi gerekse 6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. HUMK’nın 83. (6100 sayılı HMK m. 176), maddesinde ise ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islahın amacı, yargılama süresinde, şekli ve süreye aykırılık sebebi ile ortaya çıkacak maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Bununla birlikte talep miktarı ıslah ile arttırılabilecektir. Ancak taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda davacı açmış olduğu kısmi davada fazlaya dair haklarını saklı tutarak maddi tazminat talep etmiş, birinci ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiş, davacı ikinci ıslah dilekçesi ile talebini davacı artırmıştır. Mahkemece yargılama sonucu davanın belirsiz alacak olduğu düşünülerek ikinci ıslah dilekçesi de gözetilerek maddi tazminata hükmedilmiştir Kısmi davada ancak bir kez ıslah yapılabileceği hususları gözetildiğinde,davanın da belirsiz alacak davası olarak nitelendirilemeyeceği gözetilerek mahkemece davacı yönünden ikinci ıslah dilekçesine göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir, itirazlar yerindedir.Nitekim Yargıtay 17 hd nin 2016/19233 esas2019/9532 karar, 2016/15922 esas 2019/8879 karar sayılı ilamı
Yukarıda açıklanan nedenlerle, istinaf eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmadığından kaldırılmasına, HMK’nun 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmaması nedeni ile KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-b.2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, (İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle)
1-Davacının davasının KABULÜ ile ;
A)Davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlikten dolayı maddi zararı olan 3.121,76 TL.nin davalının temerrüte düştüğü tarih olan … tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B)Davacının uğramış olduğu bakıcı giderlerinden doğan maddi zararı olan 2.649,28 TL.nin davalının temerrüte düştüğü tarih olan … tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C)Davacının uğramış olduğu kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı olan 1.500,00 TL.nin davalının temerrüte düştüğü tarih olan … tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gerekli 496,68 TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL. peşin harç ve 24,70 TL. ıslah harcı olmak üzere toplam 69,10 TL. harcın mahsubu ile kalan 427,58 TL. harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irad KAYDINA,
3-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davalıdan alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
4-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan toplam 95,20 TL ilk yargılama harcı, 24,70 TL. ıslah harcı ve 2.362,10 TL. bilirkişi ve posta masrafları ile 363,00 TL. belgelendirilen ve faturalandırılan tedavi masrafları olmak üzere toplam 2.845,00 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekilleri için 4.080,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin istek halinde davacıya iadesine, karar kesinleşinceye kadar iade alınmaz ise gider avansının artan kısmının 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde re’sen davacıya İADESİNE,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
8-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iaedesine,
9-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL başvurma harcı gideri ve 5,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 167,60 TL masrafın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/10/2021

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.