Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1273 E. 2021/1319 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : …. Esas …. Karar

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALI :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle
Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 24/09/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 10/08/2018 tarihli dilekçesiyle; 14/05/2015 günü saat sıralarında davalı … tarafından ZMMS ile sigorta koruması altına alınmış … plaka sayılı otomobil sürücü … yönetiminde iken, diğer avalı …. tarafından ZMMS ile sigortası yapılan … plakala sayılı otomobil sürücüsü … yönetiminde iken Hatıp Caddesi üzeri önünde çarpıştığını, çarpışma sonucu … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan … ağır şekilde yaralandığını ve tedavi görmekte iken vefat ettiğini, … sürekli iş göremezlik zararı ile SGK tarafından karşılanmayan kaçınılmaz tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinden doğan maddi zararının tazmini için Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. ve … K. sayılı dosyasında tazminat davası açıldığını, sigorta şirketine dava açılmadan önce yazılı başvuruda bulunulduğunu, 12/07/2018 tarihinde başvuru dilekçesi ile zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları kapsamındaki belgelerin tebliğine rağmen, 15 gün içerisinde yazılı olarak cevap verilmediği ve 8 iş günü içerisinde tazminat ödemesi de yapılmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar … ve …’nın destek zararından dolayı ayrı ayrı 10,00’ar TL. olmak üzere toplam 20,00 TL. destek tazminatının kaza tarihinde geçerli ZMMS Ölüm Teminatı Klozu kişi başı bakiye poliçe limitleri ile sınırlı olarak dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı müvekkillerine verilmesine, yargılama giderleri ile ihtiyari dava arkadaşlığı olan her bir müvekkilinin davası yönünden ayrı ayrı hükmedilecek vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan …. vekili 13/09/2018 tarihli davaya cevap dilekçesiyle; dava konusu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili şirkette … nolu poliçe ile ZMMS ile sigortalandığını, poliçeye göre teminat sakatlanma kişi başı 290.000,00 TL. ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından açılan tazminat davası sonucu davacı taraf Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, 35.133,54 TL. tazminat ödemesinin 20/07/2018 tarihinde yapıldığını, davacı tarafın destekten yoksun kalma taleplerinin yerinde olmadığını, davacı tarafların maddi olarak vefat edenden destek almadıklarını, davacıların müteveffadan destek aldığını maddi ve somut deliller ile ispatlaması gerektiğini beyan ederek, davacıların haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan …. vekili 01/10/2018 tarihli davaya cevap dilekçesiyle; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS poliçesi müvekkili sigorta şirketi tarafından yapıldığını, meydana gelen dava konusu kaza sonrasında Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucunda verilen karar doğrultusunda müvekkili şirketin tarafından müteveffanın maluliyetine ilişkin 15.681,88 TL. ve bakıcı giderlerine ilişkin 44.435,48 TL. ödeme yapıldığını, müteveffanın kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmamasından dolayı ödenecek destekten yoksun kalma tazminatına % 50 oranında indirim yapılması gerektiğini beyan ederek, haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Somut olayda ; davacı 2918 s. KTK.nun 97. maddesi gereğince dava açmadan önce davalı sigorta şirketine başvurmuş, dilekçenin 12/07/2018 tarihinde davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, davanın da tebliğden itibaren 15 gün içerisinde ödeme yapılmaması üzerine 10/08/2018 tarihinde açıldığı ve dava şartının mevcut olduğu görülmüştür.
Konunun 6098 sayılı TBK.nun 49.ve devam eden maddelerinde ve KTK.85. vd. maddelerinde düzenlendiği, TBK’nun 49/1.maddesinde;”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK’nun 51/1. maddesinde;”Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde, TBK. 53.maddesinde;”Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri.2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde, TBK.55/1.maddesinde;”Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, KTK.85/1.maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, KTK. 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde,KTK.91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK.92.maddesinde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler. g) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, h) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, i) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde; “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
Konya BAM’ın kaldırma kararı doğrultusunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındığı, raporda sürücü …. asli kusurlu, diğer sürücü ….’nın tali kusurlu olduğu, hesap bilirkişisinden rapor ve ek rapor alındığı, raporların dosya kapsamına ve oluşa uygun olduğu, davacılar vekili talebini istinaf öncesi dilekçe ile ıslah ettiği, davacıların ıslah edilmek suretiyle talep ettiği destekten yoksun kalma nedenli zararının sigorta poliçesi kapsamında olduğu, yine davacıların sigorta şirketlerine yaptığı başvurunun davalılara tebliğ edildiği ve temerrüdün oluştuğu anlaşılmaktadır.
a)Davacılardan baba … için herhangi bir istinaf yapılmadığından (….’nin istinaf dilekçesinde daha sonra yapmış olduğu düzeltmede sadece Anne … yönünden kaldırılmış olduğundan) baba …hakkında yeninden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
b)Davacılardan anne …. için, her ne kadar yeni alınan bilirkişi raporunda daha yüksek bir tazminat miktarı çıkmış ise de usulü kazanılmış hak gözetilerek ve Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporundaki İstinafça değerlendirilmesi istenilen müterafik kusurun ölüm üzerindeki etkisinin tespit edilemeyeceğinin bildirildiği ve müterafik kusur indiriminde takdir hakkının mahkemece gözetileceğinden ölümün söz konusu kusurdan neden olup olmadığının tespit edilemediği ve davalının uğramış olduğu kaybın manen ağırlığı değerlendirildiğinde müterafik kusur yönünden indirim yapılmasına gerek görülmediği, bu nedenle anne … için 88.383,55 TL. destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan …. ve …’den sorumlu oldukları bakiye limitleriyle dava tarihi olan 10/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen davalılardan alınarak davacı …’ya verilmesine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklinde Davacının davasının kabulü ile; Baba … için herhangi bir istinaf yapılmadığından (….’nin istinaf dilekçesinde daha sonra yapmış olduğu düzeltmede sadece Anne … yönünden kaldırılmış olduğundan) baba … hakkında yeninden hüküm kurulmasına yer olmadığına, (Mahkememizin 13/06/2019 tarih … E. … K. sayılı kararının hüküm kısmının 1-a maddesi aynen geçerli olduğundan ; Baba … için, 77.362,20 TL. destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan …. ve …’den sorumlu oldukları bakiye limitleriyle dava tarihi olan 10/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen davalılardan alınarak davacı …’ya verilmesine,) Anne … için, her ne kadar yeni alınan bilirkişi raporunda daha yüksek bir tazminat miktarı çıkmış ise de usulü kazanılmış hak gözetilerek ve Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporundaki İstinafça değerlendirilmesi istenilen müterafik kusurun ölüm üzerindeki etkisinin tespit edilemeyeceğinin bildirildiği ve müterafik kusur indiriminde takdir hakkının mahkemece gözetileceğinden ölümün söz konusu kusurdan neden olup olmadığının tespit edilemediği ve davalının uğramış olduğu kaybın manen ağırlığı değerlendirildiğinde müterafik kusur yönünden indirim yapılmasına gerek görülmemiştir. Bu nedenle Anne … için 88.383,55 TL. destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan …. ve …’den sorumlu oldukları bakiye limitleriyle dava tarihi olan 10/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen davalılardan alınarak davacı Şahende Ata’ya verilmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı… vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncesinde verilen bozma kararının sadece diğer davalı … lehine olduğunu, davacı yararına bozmanın bulunmadığını, bu nedenle ek bilirkişi raporunda yapılan hesap raporunda 2021 yılına ait gelir ve bilinen dönem olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, istinaf edilmemiş ve kesinleşen ilk kararla ilgili olarak yeniden verilen hükümlerin açıkça hukuka aykırılık oluşturduğunu, müteveffanın zararın artmasına etken olduğunu, zararı arttırıcı davranışları nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacı tarafça Konya .. Asliye Tİcaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve … karar numarası ile karara hükmedildiğini, bunun üzerine Konya .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, 35.133,54 TL tazminat ödemesinin 20/07/2018 tarihinde gerçekleştiğini, davacı tarafın söz konusu kararı temyiz etmediğini ve müvekkili şirket lehine usulü müktesap hakkın doğduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı vekilinin aktüerya raporu ve içeriğine ve kazanılmış hakkın ihlal edildiğine yönelik itirazları
Davalı taraf her ne kadar 2021 verilerinin esas alınmasının yanlış olduğunu idda etmekte ise de kaldırma ilamından önce verilen ilk karar davacı tarafça istinaf edilmeyerek davacı yönünden kesinleşmiş ve hüküm davalı tarafın yararına kaldırılmış olmakla kaldırma ilamı ile birlikte davalı yararına kazanılmış hak doğmuştur. Aksi halde davalı yararına hükmün bozulmasından sonra güncel veriler ile yeniden hesaplama yapılması, istinaf itirazı kabul edilen davalının yararına değil aleyhine olacaktır.
Kaldı ki, tazminata esas alınan verilerde kök rapordan farklı hiç bir değişiklik olmamıştır. Bu nedenle kaldırma ilamı sonrasında alınan raporda bilirkişi tarafından sadece kaldırma ilamı doğrultusunda ilamı öncesindeki hükme esas alınan raporda kullanılan verilerin (işleyecek dönem başlangıcı, işlemiş dönem sonu gibi) kullanılarak rapor düzenlenmesi doğru olup mahkemenin ilk hükmünü istinaf edenin sıfatı gözetilmeksizin istinaf eden aleyhine olacak şekilde yeni/güncel verilerin kullanılarak daha yüksek tazminat miktarının hesaplanması ve mahkemece kazanılmış haklar ihlal edilerek davalı aleyhine olacak şekilde karar tarihine yakın güncel asgari ücretlerin uygulandığı raporun hükme esas alınması mümkün değildir (HGK.08.02.2020 tarih 2019/21-817E – 2020/167K)itiraz yersizdir
Nitekim Yargıtay 17 Hd nin 2019/2458 esas 2020/6944 Karar ,2019/1621 esas 2020/6125 karar,2016/14618 esas 2018/10761 karar ,2019/3767 esas 2019/12040 karar sayılı ilamı
Mahkemece de bu gerekçeler doğrultusunda 2021 verilerine göre hesaplama 96.908317 TL olarak belirlenmiş ise de ilk karara yönelik davacının istinafı olmadığından kazanılmış hak gözetilerek kaldırma öncesi belirlenen 88.383,55 TL ye hükmedilmesi yerinde olup itiraz yersizdir
Mükerrer ödeme yapıldığı ve bunun düşülmediği istinafı
Davacı tarafça Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası dava açılmış, … Karar numarası ile de karara hükmedildiği belirtilmekte ise de söz konusu karar müteveffanın kaza tarihi ile ölüm tarihi arasındaki döneme ilişkin sürekli işgörmezlik,tedavi ve bakıcı giderine ilişkin olup somut olaydaki dava ise kazadan dolayı müteveffanın ölümü nedeniyle destek olunanların destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olup dava konusu ,tarafları ve sebepleri farklı olduğundan ortada mükerrer ödeme olmayıp düşülmesi de mümkün olmadığından itiraz yersizdir
Olayda müterafik kusur bulunduğu,müteveffa tarafından emniyet kemerinin takılmaması ve anne babanın gözetim sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle indirim yapılması gerektiği istinafı yönünden;
6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir.
Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582)
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin sürücülerin ve yolcuların koruyucu tertibat kullanma mecburiyetine yönelik 150. madde hükmünde “M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Ancak, 135 cm’den uzun çocuklar çocuk bağlama sistemleri yerine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilirler.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda, ölen küçüğün kaza anında 3 yaşında bebek olduğu gözetildiğinde, davalı tarafın, bu savunması üzerinde durulması ve değerlendirilmesi gerekmektiğinden bahisle kaldırma yapılmıştır.
Kaldırma kararı sonrası aldırılan ATK raporuna göre somut olayda zorunlu olan çocuk koltuğu kullanılsa dahi aynı ölüm sonucu meydana gelip gelmeyeceğinin ve bu durumun müteveffanın ölümüne doğrudan sebeb ve bunu artıran bir husus olup olmadığının tespit edilemeyeceğinin rapor edilmesi,aslolan kemerin katılı vaziyette yolculuk yapılması olup dosya kapsamındaki delillere göre aksininin davalı tarafça ispatlanamamış olması karşısında itiraz yersizdir
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı …. vekilinin … yönünden istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 6.037,48 TL harçtan peşin alınan 2.831,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.206,33 TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 24/09/2021

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.