Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/913 E. 2020/976 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. … – … Sigorta A.Ş./…
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 03/10/2018 tarihli dilekçesiyle; davacının 25/12/2016 tarihinde yapmış olduğu tek taraflı kazaya ilişkin hasar bedelinin ödenmesi için bu davayı açtıklarını, davalı sigorta şirketinde Kasko sigortası bulunan … plakalı aracın karıştığı tek taraflı kazada araçta hasar meydana geldiğini, davacının davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu ve davalı sigorta şirketinin 26/01/2017 tarihli cevabi yazısında tazminat ödemesi yapamayacağını bildirdiklerini, sigorta şirketinin ödeme yapmayacağını beyan etmesi üzerine müvekkilinin kendi imkanları ile aracını tamir ettirdiğini, müvekkili aracını herhangi bir kaza sonrasında güvence altına almak için zorunlu trafik sigortası dışında kasko yaptırmak suretiyle teminat altına almak istediğini, ancak davalı sigorta şirketinin herhangi bir gerekçe göstermeksizin hasarı ödemeyeceğini beyan ettiğini, davacının aracında maydana gelen 8.950 TL. Hasarın davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile ; davacının başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını ve konunun değerlendirildiğini, alınan araştırma raporunda kazanın oluş şekli ile müvekkili sigorta şirketine iletilen beyanların uyumsuz olduğunun saptandığını, davacı yandan kaza tespit tutanağı sorulduğunda tutanak düzenlenmediği bilgisinin alındığını, müvekkili sigorta şirketinin hasar başvurusunu şüpheli hasar söz konusu olduğundan haklı olarak reddettiğini, davaya konu edilen hasarla ilgili müvekkili sigorta şirketinin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise dosyanın bilirkişiye tevdiğini ve mevcut şüphelerin giderilmesinden sonra hüküm kurulması gerektiğini beyan ederek, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; “Somut olayda ; Dosyada alınan 2 ayrı bilirkişi raporu hükme esas alınmış, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında, davacı … plakalı Otomobil sürücüsü olduğu iddia edilen …’nın sebebiyet verdiği kazada, yaptığı kural ihlalinin olaya katkısı itibariyle Asli Kusurlu olup %100 oranında tam kusurlu olduğunu, araçta meydana gelen toplam hasarın 8.950 TL. olduğunu, ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kasko poliçesinde belirtildiği üzere trafik levhasına çarparak meydana gelen hasardan dolayı trafik ekiplerince tutanak tutulmasının zorunlu olup, kolluk kuvvetlerine bilgi vermeyerek, kaza tespit tutanağı tutturmadığı, olay yerini terk ettiği, sürücüsünün kendisinin olup olmadığının belli olmadığını, beyan edilen kaza saati ile fotoğraflardaki kaza saatinin örtüşmediğini, alkol raporunun olmadığı gibi sebeplerden dolayı olayda çelişkiler oluştuğundan, devaya konu araçta meydana gelen hasarın, dosya kapsamı ve kasko sigortası genel şartları uyarınca kasko sigortası genel şartları dışında kaldığının anlaşıldığını, usul ekonomisi gereğince davacının davalı sigorta şirketinden hasar tazminatı talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından, Kasko sigortalı bir araç sürücüsünün bir kaza esnasında uyması gereken davranışların Kasko sigorta genel şartları içerisinde belirtildiği, nitekim kaskolu bir araç sürücüsünün bir kaza yaptıktan sonra uyması gereken çeşitli şartlar olduğu, bu şartlardan en önemlilerinden alkol raporu almak ve olay yerini terk etmemek gibi sorumluluklarının olduğu, ancak araç malikinin olaydan sonra olay yerini terk ettiği, herhangi bir tutanak tutturmadığı anlaşıldığı gibi davacının benzer şekilde birden fazla kasko’ya aynı şekilde müracaat ettiği de dosya içerisine gelen evraklardan anlaşıldığından, davacının kaza sırasındaki mevcut halini somut olarak ispatlayamadığı ve oluşan kaza da kusursuz olduğunu belgeleyemediği aşikardır. Ayrıca davacının vermiş olduğu beyanlarının çeliştiği, iddialarını somut ve net olarak ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacının kaza yaptıktan sonra kolluk kuvvetlerine bilgi verip polis tutanağı düzenletmesi gerekirken ve hasar ihbarını zamanında yapmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacının davasının reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemece müvekkilinin ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kasko poliçesinde belirtilen trafik levhasına çarparak meydana gelen hasardan dolayı trafik ekiplerince tutanak tutulmasının zorunlu olduğunu ve kolluk kuvvetlerine bilgi verilmeyerek kaza tespit tutanağı tutturulmadığını, olay yerini terk ettiğini, sürücüsünün kendisinin olup olmadığının belli olmadığını, beyan edilen kaza saati ile fotoğraflardaki kaza saatinin örtüşmediğini, alkol raporunun olmadığı gibi sebeplerden dolayı olayda çelişkilerinden bulunduğunu, davaya konu araçta meydana gelen hasarın, dosya kapsamı ve kasko sigortası genel şartları uyarınca kasko sigortası genel şartları dışında kaldığını, usul ekonomisi gereğince davacının davalı sigorta şirketinden hasar tazminatı talebinde bulunamayacağı gerekçeleriyle reddedildiğini, ancak maddi hasarlı trafik kazalarında polisin tutanak tutma yükümlülüğünün olmadığını ve olay yerine dahi gelmediklerini, bu emredici yasal düzenleme karşısında müvekkilinin ihbar yükümlülüğünün yerine getirmediğinden dolayı davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı aracının kasko poliçesi ile davacı şirkete kasko sigortası yaptırıldığı ve kaskolu araçtaki hasarın poliçe yürürlük süresi içinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigorta poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1.maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya araç kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlaşılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Sigortası Genel Şartlarının 1.5 maddesi ve TTK’nun 1146. maddesi uyarınca, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfesi sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda davacı … plakalı Otomobil sürücüsü olduğu iddia edilen …’nın sebebiyet verdiği kazada, yaptığı kural ihlalinin olaya katkısı itibariyle Asli Kusurlu olup %100 oranında tam kusurlu olduğunu, araçta meydana gelen toplam hasarın 8.950 TL. olduğu,davacının kazadan sonra olay yerini terk ettiği, sürücüsünün kendisinin olup olmadığının belli olmadığını, beyan edilen kaza saati ile fotoğraflardaki kaza saatinin örtüşmediği, alkol raporunun olmadığı,Kasko sigortalı bir araç sürücüsünün bir kaza esnasında uyması gereken davranışların Kasko sigorta genel şartları içerisinde belirtildiği, nitekim kaskolu bir araç sürücüsünün bir kaza yaptıktan sonra uyması gereken çeşitli şartlar olduğu, araç malikinin olaydan sonra olay yerini terk ettiği,davacının benzer şekilde birden fazla kasko’ya aynı şekilde müracaat ettiği de dosya içerisine gelen evraklardan anlaşıldığından, davacının kaza sırasındaki mevcut halini somut olarak ispatlayamadığı, vermiş olduğu beyanlarının çeliştiği, iddialarını somut ve net olarak ispatlayamadığı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmediği ve iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde hareket ettiği anlaşıldığından karar isabetlidir
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. …

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.