Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/82 E. 2020/128 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 19/11/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :…- …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- …- …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/01/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 28/01/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davacı vekilinin ayrı ayrı istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 10/09/2018 tarihinde meydana gelen kazada müvekkil şahsına ait olan … plakalı araç ile … caddesinde seyir halindeyken …sevk ve idaresindeki … plakalı aracın aniden sola manevra yaparak İsmail Kaya caddesine dönmek isterken maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilin aracında maddi hasar meydana geldiğini, değer kaybına uğradığını, kaza sonrası tanzim edilen kaza tutanağında davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilin aracını 2017 yılında 0 km olarak aldığını, dava konusu aracın ilk kazası olduğunu, daha önce kazaya karışmadığını onarım görmediğini, müvekkile ait araçta meydana gelen hasar neticesinde değer kaybının ve başkaca tüm zararlarının fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL’sinin tespiti ile davalı sirgorta şirketi için poliçede belirtilen miktar ve sorumluluk sınırları dahilinde kalmak üzereve dava tarihinden başlayarak davalı için olay tarihinden başlamak üzere avans faiziyle birlikte araçtaki değer kaybının ve müvekkilin başka tüm zararlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hukuka uygun olmadığını, müvekkil şirket tarafından hakkaniyet gözetilerek hasara yönelik ödeme teklifinin davacıya yöneltildiğini, poliçeden doğan tüm yükümlülüğünü yerine getirmek adına sorumluluğunu yerine getirdiğini, teklifi kabul etmeyen davacı tarafın dilekçesinde belirtilen tutarların gerçeği yansıtmadığını, açıklanan nedenlerle müvekkil aleyhine açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilerek tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a dava dilekçesi, duruşma günü bildirir davetiye tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin 19/11/2019 tarihli gerekçeli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalılardan sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın sürücüsünün %100 oranında tam kusurlu olduğunu, diğer araç sürücüsünün kazada kusursuz olduğunu, araç değer kaybının 12.000,00 TL olduğu anlaşıldığı, 2.245,04 TL olan kısmının davalı sigorta şirketi tarafından ödendiği, araç mahrumiyet bedeli yönünden dava dilekçesinde davacının talebinin olmadığı ve davadaki uyuşmazlık konusunun da araç değer kaybı olup olmadığı belirlendiğinden, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, araç değer kaybından doğan 9.754,96 TL maddi tazminatın davalılardan …’ dan kaza tarihi olan 10/09/2018 tarihinden itibaren, … Sigorta A.Ş’ den ise dava tarihi olan 25.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve faiz yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.” şeklinde davacının araç değer kaybı talebinin, talep artırım dilekçesi ve dava dilekçesine bağlı kalınarak kısmen kabulü ile; araç değer kaybından doğan 9.754,96 TL maddi tazminatın davalılardan …’ dan kaza tarihi olan 10/09/2018 tarihinden itibaren, … Sigorta A.Ş’ den ise dava tarihi olan 25.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve faiz yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin arabuluculuk ilk oturum toplantısına katılmadığını, bu nedenle lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, yargılama giderlerinin tamamından sorumlu olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, poliçeden kaynaklı teminat dahilinde müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davacı tarafa mevcut poliçe kapsamında 18/01/2019 tarihli ekspertiz raporuna istinaden tespit edilen 2.245,04 TL’lik değer kaybı tutarının 21/01/2019 tarihinde ödendiğini, dosyaya sunulan 27/06/2019 tarihli bilirkişi incelemesinde 12.000,00 TL’lik değer kaybı tutarının tespit edildiğini, sunulan raporda araç değer kaybı hesaplamasına ilişkin hiçbir detayın yer verilmediğini, bu nedenle de rapora itiraz edildiğini, Yerel Mahkemece bu itiraza istinaden yeniden bilirkişi incelemesine karar verildiğini, sunulan raporda mevcut değer kaybı bedelinin 2.323,56 TL olarak tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya 2.245,04 TL’lik bedel ödendiğinden dolayı davanın konusuz kaldığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda değer kaybı tutarları arasında fahiş oranda fark bulunduğunu, Yerel mahkemenin öncelikle bu çelişkiyi gidermek zorunda olduğunu ve ona göre hüküm kurulması gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen kısmen kabul kısmen red kararına karşı davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Kamu düzeni yönünden ve bu bakımdan davacı vekilinin bu kapsamdaki iddiaları yönünden yapılan incelemede;
1086 sayılı HUMK’nın 381-389.maddelerinde ve (6100 sayılı HMK.nin 294. – 297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK.nin 297/2. maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili İcra Mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları)
6100 sayılı HMK’nın 24 üncü ve 26 ncı maddelerine göre, yargıç, tarafların talebi olmadan bir uyuşmazlığı kendiliğinden inceleyemez ve karara bağlayamaz. Kanunda açıkça belirtilmedikçe hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya icra takibini yapmaya zorlanamaz. Yargıç, bir davada tarafların talep sonuçları ile bağlıdır; talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Ancak, duruma göre talepten daha azına karar verilebilir. Yargıcın, tarafların talepleriyle bağlı olmadığına dair kanun hükmü veya kamu düzenini ilgilendiren bir durum varsa bu kural uygulanmaz. Örneğin, sosyal güvenlik hakkı, anayasa ile güvence altına alınmış vazgeçilemez temel sosyal haklardandır. Bu sebeple, hizmet tespiti davalarında davadan feragat geçersizdir. Yine bütün davalarda yargılama giderleri, harç ve vekâlet ücreti konusunda tarafların bir talebi olmasa dahi mahkeme, kamu düzenini ilgilendiren bu konularda re’sen hüküm kurmak zorundadır.
6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK’nun 176. maddesi (HUMK’nun 83. md.) ve devam maddelerinde ıslah müessesesi düzenlenmiş olup, bu yolla, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanı sağlanmıştır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre yargılaması devam eden bir dava içinde, ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Islahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
İfade olunan yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda; dava dilekçesinde açıkça talep edilmeyen araç yokluk giderinin ıslah dilekçesiyle talep edilmesinin mümkün olmadığı, bu yöndeki kararın, dava dilekçesindeki talebin aşılması mahiyetinde ve ıslah müessesine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olacağı, araç yokluk giderine ilişkin açılmış ve harcı yatırılmış bir dava bulunmadığı, dava dilekçesindeki açıklamalardan talebin araç değer kaybına ilişkin olduğu, ne varki davacı vekilinin bilirkişi raporundaki gibi 12.000 TL araç değer kaybı ile tespit edilen 500 TL araç yokluk gideri toplamı 12.500 TL olarak ıslah ettiği, ıslah yaparken sigortaca yapılan 2.245,04 TL lik ödemenin düşülmesinden sonra bakiye 10.254,96 TL üzerinden davasını ıslah ettiği, ancak mahkemece sanki bu ıslahın sadece araç değer kaybı yönünden yapılmış gibi değerlendirerek 500 TL’lik kısım bakımdan reddettiği, oysaki bu 500 TL’lik bedelin dava dilekçesinde belirtilmeyen ancak ıslah dilekçesiyle talep olunan araç yokluk bedeline ilişkin olduğu, bu durumda mahkemece araç değer kaybına yönelik davanın tam kabulü ile araç yokluk bedeline ilişkin usulüne uygun dava açılmadığından ve ıslah dilekçesiyle talep edilmesi mümkün olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, bu bağlamda açılan araç değer kaybına yönelik davanın tam kabulüne karar verilip tüm giderlerin davalılardan alınarak, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken aksi yöne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ve davacı vekilinin talebinin bu bağlamda yerinde olduğu anlaşılmış olup, Davacı vekilinin talebi kamu düzeni kapsamında yerinde olduğundan Arabuluculuk kanununa göre ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
(Nitekim 17 HD’nin 2014/23214 esas 2017/4406 karar, 2015/7913 esas 2018/3722 karar sayılı ilamları)
Davalı vekilinin Araç değer kaybı hesabının yanlış olduğuna, ek rapora göre yapılan hesaplamaya ve davacıya yapılan ödemeye göre sorumluluklarının kalmadığı alınan rapor ile ek rapor arasında açıkça çelişki olduğu,bu çelişki giderilmeden karar verilmesinin mümkün olmadığı,araç değer kaybı hesabının genel şartlara göre değerlenmesinin yanlış ve eksik yapıldığına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda hükme esas alınan raporda kazanın ve poliçenin düzenlenme tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olması nedeniyle ilk raporda hasarlı hasarsız arasındaki farka göre hesap yapıldığı,bu rapora davalı vekilinin itirazı üzerine bu kez yeni genel şartlara göre ikili ayrım yapılarak rapor düzenlendiği, mahkemece ilk rapordaki miktara göre karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının fazla olduğunu ,yeni genel şartlara göre de tam olarak değerlendirme yapılmadığını iddia ederek kararı istinaf etmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Genel Şart Kapsamındaki Teminat Türleri A-5.maddesinde, maddi zararlarında sigorta teminatı kapsamında olduğu belirtilmiş ve maddi zararın “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Şeklindeki düzenleme ile trafik kazası sonucu zarar gören üçüncü kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin zararların, genel şartların ekindeki hesaplama yöntemine ilişkin çizelgeye göre eksper tarafından belirleneceği belirtilmiştir. Genel şartlar Ek-1 de değer kaybının belirlenmesine ilişkin çizelge ve teminatı dışında kalan bazı haller belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinin ayrılmaz eki niteliğinde olan genel şartlarda yapılan düzenlemelerin zarar gören üçüncü şahıslar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101.maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, (Trafik Sigortası) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesinde;“İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince zmss yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte bu tür sigorta sözleşmeleri,sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır.Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir. (Işıl Ulaş Uygulamalı Sigorta Hukuk) “KTK’nın 93. maddesinde; (Değişik:17/10/1996-4199/34 md) Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” hükmü mevcuttur.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Genel Şartlar: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta şirketlerinin bunun aksine hareket edemeyecekleri, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK’nun tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller: başlıklı 95.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre; Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen, sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılmasını gerektiren hallerde, ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yani sigorta şirketi KTK’nun da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’dan alan haksız fiil niteliğinde olaylardır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde etken olan hususlarda olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Bu kapsamda davalı vekilinin mahkemece aldırılan hasar raporundaki değer kaybına yönelik itirazlarının incelenmesinde; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90. maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden tarafı olmadığı ZMSS sözleşmesindeki şartların davacı açısından bağlayıcı olmaması nedeniyle uygulanmaması gerekir.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu halde ilk derece mahkemesince davalı sigorta sürücüsünün tam kusurlu kabulü ile belirlenen bu kusura göre araç değer kaybının hesaplanmasının yapılması, bu kapsamda araç değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplandığı, mahkemece de buna göre karar verildiği, düzenlenen raporun dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Keza her ne kadar davalı vekili raporlar arası açık çelişki olduğunu iddia etmekte ise de ortada herhangi bir çelişki bulunmayıp, bilirkişice değerlendirmenin kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararını hesapladığı,yeni genel şartlara göre hesaplama yapılmasının ve bu hesaplamanın hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, farkın da bundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu halde davalı sigorta vekilinin buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir
HMK’nin 355. maddesinde, “ İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek araç değer kaybı yönünden davanın tam kabulüne, Davacının dava dilekçesinde talep edilmeyen, ıslah dilekçesi ile talepte bulunulan 500 TL araç yokluk gideri yönünden talebi açısından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, bu kapsamda tüm yargılama giderlerinin davalılardan alınmasına ve davalı lehine vekalet ücreti taktiri gerekmeden hüküm tesisi ile
Davacı vekili ile davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kamu düzeni yönünden kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kamu düzeni yönünden KABULÜ ile,
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 19/11/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
2-Davacının davasının KABULÜNE,
Araç değer kaybından doğan 9.754,96 TL maddi tazminatın davalılardan …’ dan kaza tarihi olan 10/09/2018 tarihinden itibaren, … Sigorta A.Ş’ den ise dava tarihi olan 25.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve faiz yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) alınıp davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının dava dilekçesinde talep edilmeyen, ıslah dilekçesi ile talepte bulunulan 500,00 TL araç yokluk gideri yönünden talepleri açısından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
4-Alınması gereken 666,36 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harç ile 173,45 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 217,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 448,51 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç ile 173,45 TL ıslah harcı olmak 268,65 TL harç gideri, 400,00 TL bilirkişi gideri ile 217,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 886,55 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı vekili için yürürlükteki avukatlık ücret tarifesi gereğince takdir edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan ve dosyada bakiye fazla kalan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
10-İstinaf eden taraflarca yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıranlara iadesine,
11-Davacı tarafından yapılan 79,00 TL tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru gideri olmak üzere toplam 200,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
12-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 121,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
13-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72.070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28/01/2020

Başkan Üye Üye Katip