Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/808 E. 2020/1046 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : Esas Karar
KARAR TARİHİ : 14/11/2019
DAVACILAR :
2-… –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :2-… –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- … – ….
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 12/11/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 13/11/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili mahkememize tevzi olunan 03/07/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 09/04/2018 günü … Mah. … Caddesinda kaldırımda beklemekte olan davalı … sevk ve idaresindeki davalı ….’ne ait, diğer davalı …. tarafından sigortalı … plakalı ticari aracın aniden ve hızlıca geriye doğru hareket etmesi sonucunda karşıdan karşıya geçmek için yol kenarında beklemekte olan müvekkilleri … ve … ile dava dışı anneleri …’e çarparak yaralanmalarına sebep olduğunu; kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağında davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun, müvekkillerinin ise herhangi bir kural ihlalinde bulunmadıklarının tespit edildiğini; kaza sonrası Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sor. sayılı dosyası ile soruşturma açıldığını; yaralanan müvekkilerinin kaza sonrasında hastaneye kaldırıldıklarını ve tedavilerinin ikamet ettikleri Almanya Fedaral Cumhuriyeti’nde devam ettiğini; her iki müvekkiline de yaklaşık bir ay süreyle iş göremez raporu verildiğini; memleketlerine ziyaret için gelen müvekkillerinin bu kaza sebebiyle çok yıprandıklarını; kazanın şokunu güçlükle atlattıklarını; kaza sonrasında kendilerine yardım etmeyerek yaşanan bu durumu olağan bir şeymiş gibi göstermeye çalışan araç sürücüsünün tavırlarının müvekkillerinin üzüntülerini daha da arttırdığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilleri için şimdilik 1.000,00’er TL. maddi tazminat ile 2.000,00’er TL. manevi tazminatın, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili mahkememize vermiş olduğu 19/07/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin müvekkili sigorta şirketinin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu; bu nedenle davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini; davacıların müvekkili şirkete başvuru yapmadan davayı açtığını, bu nedenle de davanın usulden reddi gerektiğini; davacıların manevi tazminat taleplerinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni poliçe genel şartlarına göre teminat kapsamı dışında olduğunu; davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte maluliyet hesabında genel şartlarda da açıkça belirtildiği gibi sakatlık oranının nazara alınması gerektiğini; davacı tarafın geçici işgöremezlik tazminatı taleplerinin de teminat dışı olduğunu, bu konudaki sorumluluğun yeni poliçe genel şartları uyarınca tedavi giderleri kapsamında SGK’da olduğunu; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve zarar ile sınırlı olduğunu, bu nedenle tarafların kusur oranlarının ve davacıların gerçek zararlarının uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini; yine davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte dava öncesinde temerrüde düşürülmüş olmayan müvekkilinin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulabileceğini; davacıların kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların yapılacak hesaplamada mahsup edilmesi gerektiğini beyanla davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle usulden, aksi halde esastan reddine; davanın reddedilen kısmı yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize vermiş olduğu 03/09/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, kaza nedeniyle davacıların ne bedensel ne de mali herhangi bir zararları olmadığını; davacıların kaza sonrasında Almanya’ya gidebilecek kadar iyi durumda olduklarını; davacılardaki yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun ve yaşamlarını tehlikeye sokmadığının alınan hastane raporları ile de sabit olduğunu; buna rağmen ne şekilde alındığı belli olmayan belgelerle iş göremezlik durumlarını ispata çalışmalarının kabul edilemez olduğunu; Türk Mevzuatna uygun usuller çerçevesinde alınacak bilirkişi raporları ile davacılar tarafından sunulan “doktor raporu” başlıklı belgelerdeki çelişkinin giderilmesi gerektiğini; davacıların bedensel ve mali herhangi bir zararları olmadığı için olay nedeniyle duyulan bir elem ve ıstıraptan da bahsedilemeyeceğini; bu nedenle manevi bir zararlarının da olmadığını beyanla haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmişse de davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/11/2020 tarih …. Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları ile dosya kapsamındaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, 09/04/2018 tarihinde … Mah. … Caddesinde kaldırım üzerinde park halinde olan davalı … idaresindeki … plakalı aracın geri manevra yaptığı sırada karşıdan karşıya geçmek için kaldırımda beklemekte olan davacılara çarparak yaralanmalarına neden olduğu; kaza sonrasında davacılar vekilinin 17/07/2018 tarihli dilekçesi ile müvekkillerinin zararlarının giderilmesi hususunda davalı … şirketine başvuruda bulundukları, söz konusu başvuru dilekçesinin 20/07/2018 tarihinde davalı … şirketine ulaştığı ve davalı şirketçe hasar dosyası açıldığı, ancak 15 günlük yasal süre içerisinde cevap verilmediği gibi davacılara herhangi bir ödeme de yapılmadığı; gerek dosyada mevcut kaza tespit tutanağı gerekse mahkememizce alınan kusur raporuna göre söz konusu kazada … plakalı araç sürücüsü …’ın % 100 kusurlu olduğu, davacıların olayda herhangi bir kusurlarının bulunmadığı; Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporuna göre davacılardan her ikisinin de olay nedeniyle yumuşak doku yaralanmasına maruz kaldıkları ve iyileşme sürelerinin yaklaşık iki hafta olduğu; yaşadıkları Almanya ülkesindeki asgari ücretler esas alınarak aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacıların bu süre içerisindeki geçici iş göremezlik zararlarının 3.536,00’şar TL. olduğu; 6098 sayılı TBK’nun 49. maddesi uyarınca haksız fiille bu zarara sebebiyet veren davalı sürücünün yanı sıra 2918 sayılı KTK’nun 85. maddesi uyarınca işleten sıfatıyla araç maliki davalı şirketin ve yine aynı kanunun 99. maddesi uyarınca, aracın kaza tarihinde geçerli ZMSS poliçesini tanzim etmiş bulunan diğer davalı … şirketinin de söz konusu zarardan sorumlu oldukları anlaşılmakla 3.536,00’şar TL. geçici iş göremezlik tazminatının, davalı araç sürücüsü ve işleten yönünden haksız fiil tarihinden, davalı … şirketi yönünden ise temerrüt tarihinden işlemiş yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine; davacıların kaza sonucunda yaralanmalarına bağlı olarak duydukları elem ve ızdırap nedeniyle, olayın oluş şekli, yaralanmaların boyutu, tarafların sosyo-ekonomik durumları gözönüne alınarak 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi uyarınca takdiren 1.000,00’er TL. manevi tazminatın da haksız fiil tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte araç sürücüsü ve işleten sıfatını haiz davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerekmiş ve 1-Davacıların maddi tazminat davalarının AYRI AYRI KABULÜ ile; a)3.536,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 05/08/2018’den, diğer davalılar yönünden haksız fiil tarihi olan 09/04/2018’den itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı … ‘a verilmesine, b)3.536,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 05/08/2018’den, diğer davalılar yönünden haksız fiil tarihi olan 09/04/2018’den itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı …’e verilmesine, 2-Davacı … ‘un manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 1.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 09/04/2018’den itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve ….’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 3-Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 1.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 09/04/2018’den itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; istinaf talepleri hakkında; manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece tek suçları kaldırımda beklemek olan müvekkillerinin manevi olarak yıpranmış olduğu, hasret gidermek için geldikleri memleketlerindeki bu zaman diliminde kazanın hasarlarıyla boğuşmak zorunda kalmış olmalarının gözetilmediğini, kaza sonrasında sürücünün ilgisizliği , hatasının olağan birşeymiş gibi müvekkillerine yardım etmemesi açıkken bu hususlar dikkate alınmadan gayet makul bir miktarda manevi tazminat talebinde bulunmalarına rağmen manevi tazminatın kısmen kabulünün hatalı olduğunu, istinafa cevapları hakkında ise; müvekkilleri hakkında hükmedilen maddi tazminat miktarlarının parasal sınırın altında olması nedeniyle istinafa tabi olmadığını, müvekkillerinin maddi tazminat taleplerinin dosyada alınan adli tıp kurumu raporu ile belgelendiğini, Almanya’dan alınan raporun usulüne uygun olduğunu hükme esas alınan raporun S.Ü. Tıp Fakültesinden alınan rapor olduğunu, kaza anında yaya kaldırımında bekleyen müvekkillerine hangi gerekçe ile kusur izafe edilebileceğinin taraflarınca anlaşılamadığını, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, manevi tazminat yönünden başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının talepleri doğrultusunda düzeltilerek onanmasına, maddi tazminata yönelik taleplerinin miktar itibariyle kesinlik sınır altında olduğundan usulden reddine, karşı tarafın manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; davacı tarafın maddi tazminat iddiasının tamamen hukuki mesnetten yoksun ve kötüniyetli olduğunu, Almanya’da gerçekleştiği iddia edilen tedaviye dayanak gösterilen belgenin hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, trafik bilirkişisinin 02/04/2019 tarihli raporu Yüksek Mahkeme içtihatları bağlamında incelendiğinde somut olayın şartları dışında genel ifadelere ve kesin olmayan bir görüşe yer verilmesi sebebiyle hükme esas alınmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, trafik bilirkişisinin tek taraflı ve yanlı bir tutumla rapor tanzim ettiğinin görüldüğünü, adli tıp tarafından 27/02/2019 tarihli raporun her iki davalı bakımından koşullar ayrıca değerlendirilmeyerek taraflarınca kabul edilemez matbu bir rapor olduğunun görüldüğünü, tüm bu nedenlerle öncelikle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacılar hakkında hukuka aykırı şekilde düzenlenmiş adli tıp raporu ile ilgili sağlık kuruluşu raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi ile trafik bilirkişi raporunun yeniden tanzim edilmesi için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine veyahut dosyanın bozularak yerel mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesi :
Her bir davacı yönünden HMK’nın 341/2. maddesi gereğince maddi tazminat miktarının karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı ( 5.390,00 TL) altına kaldığından,ve karar kesin olduğundan HMK nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda bu davalar yönünden maddi tazminat istinaf başvuru dilekçesinin reddi gerekmiştir .
2- Davacı vekilinin itirazının incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı,müterafik kusur ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının YERİNDE OLDUĞU, davacı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinafının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı ve davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı ….den alınması gereken 619,70 TL harçtan peşin alınan 154,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 464,78 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı ve davalı …. tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 13/11/2020

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.