Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/802 E. 2020/845 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – …
3- … – … …
4- … – … …
5- … – … …
6- … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/09/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin davacılar vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 21/06/2019 günü saat 08:15 sıralarında dava dışı sigortalı araç sürücüsü … idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin karşılıklı çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında sürücü …’in vefat ettiğini, sürücü … hakkında taksirle ölümüne neden olma suçundan cezalandırılması talebi ile Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı otomobil davalı …tarafından 18/06/2020 bitiş tarihli ve … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidildiğini, müteveffa destek … 04/07/1977 doğumlu olduğunu, vefatından önce … adlı işyerinde çalışmakta ve gelir elde etmekte olduğunu, desteğin eşi … 02/04/1981 doğumlu olup ev hanımı olduğunu, bir iş ve gelirinin olmadığını, desteğin oğlu … 11/12/2003 doğumlu olup lise öğrenimi gördüğünü, desteğin kızı … 21/05/2012 doğumlu olup ilkokul öğrenimi gördüğünü, desteğin oğlu … 22/04/2016 doğumlu olup yaşı gereği henüz eğitim çağında olmadığını, desteğin babası … 12/05/1957 doğumlu olup emekli olduğunu, desteğin annesi … 10/05/1959 doğumlu olup ev hanımı olduğunu, bir işi ve gelirinin olmadığını, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müteveffa desteğin eşi … için 10,00 TL, oğlu … için 10,00 TL, kızı … için 10,00 TL, oğlu … için 10,00 TL, babası … için 10,00 TL, annesi … için 10,00 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının kaza tarihinde geçerli kişi başı poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillere ayrı ayrı verilmesine, yargılama giderleri ve ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde, 21.06.2019 tarihinde … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazasında müvekkillerinin desteği … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini, davacı …’nin eş, … ve …’in çocuk, …’nin baba ve …’nın anne olarak tazminat talebinde bulunduğunu, Müteveffanın 1977 doğumlu olduğunu ve … adlı iş yerinde çalıştığını, çocukların öğreniminin devam ettiğini belirterek her bir davalı için toplam 10,00 TL destekten yoksun kalmaz tazminatını dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile aynı zamanda 750,00 TL arabuluculuk vekalet ücretini talep ettiğini, davacılardan Anne …, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi …E sayılı dosya ile aynı kazada vefat eden … için destekten yoksun kalma tazminatı talepli dava açmış olup, usul ekonomisi açısından davanın ilgili mahkeme dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle , davanın öncelikli olarak başvuru şartı eksikliğinden usulden reddi ile davanın sigortalı ve araç sürücüne ihbarına karar verilmesi ile , haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; “Mahkememiz davacıların zararını hesaplanması amacıyla rapor almıştır. Alınan raporda destekten yoksun kalma tazminatı kaza tarihi dikkate alınarak THR-2010 tablosuna göre davacı … için 3.558,81 TL, davacı … için 11.873,32 TL, davacı … için 11.849,58 TL, davacı … için 58.486,75 TL, davacı … için 13.377,35 TL, davacı … için 9.599,22 TL olduğu anlaşılmakla usule uygun rapor uyarınca davanın ıslah uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. Talep gibi davalı dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmıştır.” şeklinde davacıların davasının kabulü ile, davacı … için 3.558,81 TL’nin, davacı … için 11.873,32 TL’nin, davacı … için 11.849,58 TL’nin, davacı … için 58.486,75 TL’nin, davacı … için 13.377,35 TL’nin, davacı … için 9.599,22 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, alacakların tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalının poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekil sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davacıların ihtiyari dava arkadaşı olduğunu, her bir müvekkilin kabul edilen tazminatı yönünden her bir davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bunun yerine toplam tazminat üzerinden nispi oranda vekalet ücreti hesaplanıp hükmedilmesinin hatalı olduğunu, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlıkla sonuçlanması nedeniyle 750,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesi ve bu konuda olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamasının da hatalı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Vekalet ücretinin yanlış taktir edildiğine yönelik davacı vekilinin istinafları incelendiğinde ;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin;
3/2 maddesinde; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemeleri mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 tarihli, 2009/21-286 Esas ve 2009/328 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; Bir davanın birden fazla kişi tarafından veya birden fazla kişi aleyhine açılabilmesi için, aynı tarafta yer alanlar arasında hukuksal bir bağlantının bulunması gerekir. Hukukumuzda, bu bağlantı, karşılığını, dava arkadaşlığı kurumunda bulmaktadır. Dava arkadaşlığı, zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında ve zorunlu dava arkadaşlığı da yine kendi içinde maddi ve şekli olmak üzere ikili ayrımla düzenlenmekte olup, anılan kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Dava konusu olan hak, birden fazla kişi arasında ortak olup da, bu hukuki ilişki hakkında, mahkemece, bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde, dava arkadaşlığının maddi bakımdan mecburi olduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir hakkın, birden fazla kişi tarafından, birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman, o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Dava arkadaşlığının hangi hallerde mecburi olduğu maddi hukuka göre belirlenir. Zorunlu dava arkadaşlığında; dava arkadaşları arasındaki ilişki çok sıkı olduğundan, davada birlikte hareket etmek durumundadırlar. Mahkeme ise, dava sonunda, zorunlu dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar verecektir. Zorunlu dava arkadaşlığında, dava konusu olan hak tektir ve dava arkadaşı sayısı kadar müddeabih bulunmamaktadır.
Bazı hallerde ise, birden fazla kişiye karşı birlikte dava açılmasında maddi bir zorunluluk olmadığı halde, kanun; gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için, birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kılmıştır ki, bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Böyle bir davada, dava arkadaşları hakkında tek bir karar verilmesi veya dava arkadaşlarının hep birlikte ve aynı şekilde hareket etme zorunluluğunun varlığından söz edilemez.
Açıklanan bu mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında ise, dava arkadaşlığı ihtiyaridir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57. maddesinde; “Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Şu durumda; maddede açıkça sayılan, dava konusu hak ve borcun ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı veya benzer sebepten doğmuş olması hallerinde, birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi, birlikte aleyhlerine de dava açılabilir.
Alacaklının müteselsil borçluların tümüne veya bunlardan bazısına karşı alacak davası açtığı hallerde davalı müteselsil borçlular; yine, mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından, birden fazla mirasçıya karşı alacak davası açılması halinde davalı mirasçılar; birden çok kişinin aynı sözleşmeyle borç altına girdiği hallerde bölünebilen bir borç nedeniyle birden çok kişiye karşı birlikte dava açılması halinde, bu kişiler; arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır.
Davanın, birden fazla kişi hakkında aynı veya benzer sebepten doğması haline gelince; aynı sebepten maksat, yalnız hukuki sebep olmayıp, bir olaya, yani aynı vakıaya ve fakat farklı hukuki sebeplere dayanılarak da birden fazla kişinin dava açması veya dava edilmesi olanaklıdır.
Bu halde Dava arkadaşlığı; davacı veya davalı tarafta birden fazla kişi bulunması hali olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında; birden çok kişi, birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu haller, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olmasıdır. (HMK.57) Sayılan bu üç durum dışında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu değildir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde ise mecburi dava arkadaşlığı vardır (HMK.59).
Somut olayda, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar tarafından davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiğine ve davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığına göre kabul edilen miktarlar yönünden herbir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken tek vekalet ücreti taktiri yanlış olup bu halde davacılar vekilinin buna yönelen istinaf itirazları yerindedir.
Davacı vekilinin avukatlık kanunu 16. Maddesi uyarınca maktu vekalet verilmesi gerektiği istinafı
MADDE 16 – (1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 6.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 900,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 900,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.
Hükmünü taşımaktadır.
Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere 16/2-c maddesi uyarıca tarifede belirlenen ücret müvekkil ile avukat arasında karalaştırılan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik düzenleme olup,anlaşmazlıkla sonuçlanan arabuluculuk görüşmesinden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğuna ilişkin düzenleme olmayıp,bu kapsamda düzenlenen görüşmelerden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğu olmayıp itirazlar yersizdir
HMK’nin 355. maddesinde, “ İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında herbir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti taktir edilmemesi dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
1-Davacıların davasının KABULÜ ile, davacı … için 3.558,81 TL’nin, davacı … için 11.873,32 TL’nin, davacı … için 11.849,58 TL’nin, davacı … için 58.486,75 TL’nin, davacı … için 13.377,35 TL’nin, davacı … için 9.599,22 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, alacakların tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalının poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 7.428,37 TL karar harcından peşin olarak alınan harcın mahsubu ile bakiye 7.012,75 TL harcın davalı … şirketinden tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 vekalet harcı, 371,22 TL ıslah harcı, 44,40 TL peşin harç toplamı 466,42 TL’ nin davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 130,60 TL posta tebligat gideri olmak üzere toplam: 2.330,60 davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacılar kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı … için; 3.400,00 TL, davacı … için 3.400,00 TL, davacı … için 3.400,00 TL, davacı … için 8.403,28 TL, davacı … için 3.400,00 TL, davacı … için 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıldan alınarak bu davacılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı … şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
İstinaf Yargılaması Yönünden;
8-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
9-Davacılar tarafından yapılan 891,60 TL istinaf başvuru gideri ile 11,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 902,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
10-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 30/09/2020

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza