Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/801 E. 2020/830 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :..
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …- …
DAVA : Tazminat

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/09/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 01/10/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/07/2015 günü sigortalı saat 09:15 sıralarında sigortalı araç sürücüsü …’ın idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkilin ağır şekilde yaralandığını ve çalışma gücünden kaybederek malul kaldığını, dava dışı sürücü … adına kayıtlı olan … plaka sayılı otomobilin trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, sigortacının sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidildiğini, fazlaya dair talep ve haklar saklı kalmak üzere müvekkilin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı, meslekte kazanma gücü kaybından doğan maddi zararı, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı, SGK’nın sorumluluğu kapsamında olmayan kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı olmak üzere şimdilik 20 TL maddi tazminatın kaza tarihinden geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olarak 2918 sayılı KTK’nun 99/1 m gereğince 8 iş gününün bitimini takip eden gün olan temerrüdün oluştuğu 16/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması nedeniyle AAÜT 16/2-c maddesi gereğince 750 TL maktu arabuluculuk faaliyeti vekalet ücreti, yargılama giderleri ve ilam vekalet ücretinin davalı sigortacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava öncesi müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, kanunda öngörülen başvuru şartı gerçekleşmediğini, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğunun olmadığını, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararı müvekkil şirket teminatında olmadığını, davacı yanın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiz talebi haksız olduğunu, müvekkil şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; “Bu halde davalı vekilinin itiraz ettiği geçici iş görmezlik ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamında olduğu kabulü gerekir. Anılan değerlendirmeler uyarınca geçici işgöremezlik ve tedavi ve bakıcı giderleri yönünden davalılar sorumludur.
Müterafık kusur indirimi ve hatır taşımacılığı iddiaları yönünden değerlendirmede; davalı vekilinin davacının kaza esnasında emniyet kemerini takmadığı yönünde iddiasının mevcut olmasına rağmen bu hususun dosya kapsamından ispatlanamaması nedeniyle herhangi bir indirime mahkememizce gidilmemesi kanaati oluşmuştur. Ayrıca hatır taşımacılığı yapıldığı iddia edilmişse de; dosya kapsamı incelendiğinde davacının kaza yapan araç sürücüsü … ile akraba oldukları (davacının …’ ın eşinin dayısı olması) ve hep birlikte … Tıp Fakültesi Hastanesine gidiyor olmaları nedeniyle, ahlaki görevin ifası niteliğinde olan söz konusu taşımanın hatır taşıması olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu nedenle hatır taşıması indirimi de yapılmaması kanaati oluşmuştur.
Temerrüt tarihi ve faiz değerlendirmesinde, 2918 Sayılı Kanun’un 99. maddesinde, sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel sartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz is günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı 2918 Sayılı KTK’nun 98/1, 99/1, ZMMS Genel Şartlarının B.2-c maddesi uyarınca hak sahibine kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağının ve bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya başvurmasından itibaren 8 iş günü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde, bu tarihte, böyle bir başvurunun yapılmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşeceğinden, temerrüt faizine bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir.
Dava öncesi sigorta şirketine müracaat olduğundan tebliği takip eden 8 iş günü sonrası temerrüd oluştuğundan 16/01/2019 faiz başlangıç tarihi kabul edilmiştir.
Davacının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16/2-c gereğince arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebinin değerlendirilmesinde; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. Maddesinin akdi avukatlık ücretini konu aldığı ve müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücreti belirlediği anlaşılmakla ve bu maddede yer alan arabuluculuk vekalet ücretlerinin HMK 323. Madde kapsamında yargılama gideri olduğuna dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde Davacının davasının maddi tazminat yönünden kabulü ile Davacının geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 4.128,32 TL’nin 16.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 47.403,48 TL’ nin 16.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 5.094,00 TL’ nin 16.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 2.000,00 TL’ nin 16.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin tazminatlar yönünden poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararda eksik inceleme ile maluliyet oranı fahiş miktarda belirlendiğini, dosyada bulunan davacı tarafın tetkik ve tedavisine ilişkin belgeler ve raporların baz alınarak yapılan medikal değerlendirme neticesinde %1 özür oranının kabul edilebilecek nitelikte iken maluliyet raporunda %7 oranında belirlendiğini, trafik kazası ile illiyet bağı bulunmayan sağ bacaktaki 2 cm’lik kısalık ile sağ kalça eklem hareket kısıtlılığının maluliyet raporunda göz önüne alınmaması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı tazminatının tedavi giderleri kapsamında olduğunu, bu nedenle de müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, tedavi giderlerinin müvekkili şirketin sigorta teminatı dışında olduğunu, ayrıca yapılan tedavi giderlerinin de ispatlanması gerektiğini, Yerel Mahkemece hükme esas alınan raporda 2.000,00 TL’lik tedavi giderine dair kanaatin herhangi bir dayanağının bulunmadığını, ispatlanmamış bir bakıcı giderinin de müvekkili şirketin sorumluluğuna yükletilmesinin davacı taraf lehine sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, bu durumun da hakkaniyete aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte faiz yönünden müvekkili şirketin sorumluluğunun ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sınırlı olabileceğini, ıslah edilen miktar için de ıslah tarihinden itibaren faizin başlayabileceğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken temerrüt tarihinden itibaren faiz işletildiği istinafı yönünden
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Aynı zamanda zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Buna göre davalı sigorta şirketine daha önce kendisine başvurulduğu ve temerrüde düştüğü için sigorta şirketi yönünden faiz başlangıcının gerek dava dilekçesi gerekse ıslah edilen miktar yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olup itirazlar yersizdir
Davalı vekilinin Faturalandırılmayan Tedavi giderlerinin istenemeyeceğine ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil ancak söz konusu madde kapsamında kalan belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Kanunun 98. maddesi kapsamında olmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten ve işleten hukuki sorumluluğunu yüklenen sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
TBK 50 maddesi gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Sağlık kuruluşunda yapılan sağlık hizmeti harcamaları rahatlıkla fatura ve benzeri belgeler ile ispatlanabilir. Ancak bazı giderler var ki her zaman belge temin edilmesi mümkün değildir. Bu gibi durumlardaTBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 11, Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlanması yeterli olup ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulunup getirilmesi şart değildir. Hiç bir belge sunulmasa bile ,hakim ,görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK .26/04/1995 ,1995/11-122 E 1995/430 K)
Davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle, davacının % 7 oranında kalıcı maluliyetinin bulunduğu, iyileşme süresinin 4 ay olduğu;saptanmış olup, bu tedavi sürecinde yapılan tüm giderlerin belgeye bağlanması mümkün olmadığı gibi, hayatın olağan akışına göre de davacı taraftan bu yönde bir belgelemenin beklenmesi hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Tedavi sürecinde yapılması muhtemel yol ve ulaşım giderleri, belgeye bağlanamamış tıbbi malzeme, ilaç vs. giderleri olması kaçınılmazdır.
Bu nedenle davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin geçici iş göremezliğe,bakıcı giderine ve faturasız tedavi giderlerine ilişkin taleplerin sigorta teminatı dışı olduğuna yönelik istinafı açısından;
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Davalı taraf 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …ının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.”hükmü gereği söz konusu zarardan sorumlu olmadığını iddia etmekteyse de bu düzenlemenin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olaydaki kazanın ise 20/07/2015 tarihinde gerçekleştiği ve poliçe düzenlenme tarihlerinin de 07/04/2015 tarihi olduğu gözetildiğinde poliçe düzenlenme tarihine göre yeni genel şartların yürürlük tarihinden önce meydana geldiği, Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
Trafik kazası neticesi yaralanan ve geçici yada sürekli iş göremez hale gelen kişinin giderleri sadece bir sağlık kuruluşunda yapılan tedavi harcamalarından ibaret değildir. Trafik kazası sonucu beden bütünlüğü zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre ile iyileşeceği süre içinde işlerini göremeyeceği ve bu süre içinde normal hayatını sürdüremeyeceğinden bu dönem içinde tam iş göremez olarak kabul edilip buna göre tazminat hesabı yapılacaktır. Geçici işgöremezlik nedeniyle hükmedilecek tazminatın kusurlu sürücü ve işletenin yanında ZMSS poliçesini düzenleyen şirketin de sorumluluğu kapsamı içerisinde bulunduğu ve bu itibarla davalı sigorta şirketinin buna yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı sigorta vekilinin Maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazı ile ilgili olarak;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; haksız fiilin gerçekleştiği tarih ile bu tazminata esas poliçelerin düzenlenme tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre, eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza da kaza tarihi 20/07/2015 tarihi olmasına rağmen,tazminata esas olacak ZMSS poliçesinin 07/04/2015 ile 07/04/2016 tarihlerini kapsadığı,bu durumda davacının maluliyet raporunun poliçenin düzenlenme ve başlangıcı tarihi itibariyle geçerli ve yürürlükte olan 01/09/2013 tarihli Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, uygun olarak düzenlenmesi gerekirken poliçe düzenleme ve başlangıç tarihinde yürürlükte olmayan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre aldırıp karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı tarafın istinaf itirazı yerindedir.
Keza Yargıtay HGK 17/06/2015 tarih 2013/17-2423 Esas,2015/1661 Kararında da belirtildiği üzere belirlenen maluliyet oranı ile mahkemece alınan adli tıp uzmanı raporundaki maluliyet oranı arasında misli fark varsa bu çelişki Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından giderilmelidir.
Bu halde davacının sağ el bileği ve başparmağını kullanamaz hale gelmesi nedeniyle Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet oranı arasında misli fark bulunması nedeniyle bu çelişkiyi giderecek şekilde Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurmak ve maluliyet oranının değişecek olması nedeniyle aktüerya bilirkişisinden ek rapor almak ve sonucuna göre karar vermek olmalıdır
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği, davacı tarafça daha önce belirlenen maluliyet oranına ve davaya ilişkin itirazının olmadığı gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE
3-İstinaf yasa yoluna davalı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davalı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 01/10/2020

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza