Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/723 E. 2020/843 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : … Esas … Karar
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

DAVACI : … – TC : …
VEKİLİ : Av…. – …
DAVALI : …SİGORTA REASÜRANS VE EMEKLİLİK ŞİRKETLERİ BİRLİĞİ – …
VEKİLİ : Av… – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/09/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Müvekkili…………’ın 25/09/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu sakat kaldığını, müvekkilin kaza nedeniyle Hüyük Devlet Hastanesinde tedavi gördüğünü, müvekkilinin, emekli ve ev hanımı olarak hayatını idame ettirdiğini, müvekkili 26/09/2018 tarihinde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun’nun 14. Maddesi kılavuzluğunda …na gerekli belgelerle başvurulduğunu, ancak talebin reddedildiğini belirtmekle; şimdilik 1000 TL maddi tazminatın ve kaza tarihinden başlayarak işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Müvekkili şirketin ikametgah adresi Şişli/İstanbul olduğundan davada İstanbul Mahkemeleri yetkili olup, yetkisizlik kararı verilmesinin gerektiğini, davanın KTK. Md. 97’deki dava şartı yerine getirilmediğinden reddinin gerektiğini, dava ya da tahkim yoluna başvurulabilmesi için sigorta kuruluşu tarafından başvurunun 15 gün içerisinde cevaplanmaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin olması şartı arandığını, davada, kuruma başvuru yapıldığını, 15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verildiğini, davacı tarafından eksik evrakların gönderilmesi halinde dosyanın değerlendirmeye alınacağının bildirildiğini, müvekkilinin ticaret sicilindeki adının “…” olup, davacı tarafından “…Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği Karayolları …” adının kullanılmak suretiyle dava açılmış olmasının HMK 115 uyarınca dava şartı eksiliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın kusurlu araç sürücüsü ve işleteni olan …’e ihbar edilmesinin gerektiğini, 25/09/2017 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı 3 tekerlekli motosikletin tek taraflı trafik kazası yaşadığını, meydana gelen kaza neticesinde …’ın malul kaldığını, müvekkilinin poliçeden kaynaklı sorumluluğunun davacının kusuru oranında yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 330.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitinin belirtilmesinin davayı kabul anlamına gelmeyeceğini, kaza tarihi itibarı ile 01/06/2015 tarihinden sonra gerçekleşmiş kazalar için açılmış olan davalarda Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yeni genel şartlarının uygulanması gerekmektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile alınacak maluliyet raporunun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 (C) bendindeki şartlarının taşıması gerektiğini, tüm hususular değerlendirildiğinde ve kazanın meydana geldiği tarih gözönünde bulundurulduğunda, kişinin resmi ve yetkili bir hastaneden alacağı sağlık kurulu ve maluliyet oranın tespiti için tedavi sürecinin sona ermiş olması ve kişide bu kazadan dolayı sürekli bir hasara yol açmış olması gerektiğini, mevcut kaza ile ilgili bir rapor alınabilmesi kaza ile ilgili tedavinin sona ermiş olması ve sonrasında yetkili ve resmi kurumdan rapor alınması gerektiğini, davanın kabülü anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirket dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olabileceğini, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmasının gerektiğini, 25/09/2017 tarihli genel adli muayene formunda kafa kemiklerindeki kırık ve bilinç kaynı nedeniyle ileri tetkilerin yapılması için hastanaye sevk edildiğinden motosiklet yolcusunun gerekli koruyucu ekipmanları(kask ve koruyucu yelek gibi) kullanmadığını ortaya koymakta olduğunu, öncelikle usul itirazlarının kabulü ile davanın reddine, poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddine, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; “Yukarıda izah edilenler, adli tıp raporu, bilirkişi raporları, maluliyet raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 25.09.2017 günü dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı üç tekerlekli motosikleti ile Pınarbaşı Mah … Arazi yolunda seyri sırasında direksiyon hakimiyetini kaybederek takla atması sonucu arka kasasında yolcu olarak davacı …’ın yaralandığı, bu kaza sebebiyle davacının %34 oranında kalıcı sakatlık niteliğinin bulunduğu, iyileşme süresinin ise 9 ayı bulacağı ve bu sürenin geçici iş göremezlik dönemi olduğu, söz konusu trafik kazasında dava dışı sürücü …’ün %85, davacı yolcu …’ın %15 oranında kusurlu olduğu, davalının davacının söz konusu kazanın sonucu ortaya çıkan zararlarından sorumluğu bulunduğu anlaşılmakla; ayrıntılı gerekçeli ve hükme esas maluliyet, kusur ve aktüer bilirkişi raporları uyarınca , davanın kısmen kabulü ile; 25.09.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacıda meydana gelen yaralanmadan dolayı, 165.319,28 TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatı, 11.756,79 TL geçici iş göremezlik zararı tazminatı, 14.883,45 TL bakıcı gideri zararı tazminatı, 4.250,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri zararı tazminatı olmak üzere toplam 196.209,52 TL maddi tazminattan %20 hatır taşıması indirimi yapılarak 156.967,616 TL sının davalı …ndan olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak,temerrüt tarihi olan 08/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davanın kısmen kabulü ile; 25.09.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacıda meydana gelen yaralanmadan dolayı, 165.319,28 TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatı, 11.756,79 TL geçici iş göremezlik zararı tazminatı, 14.883,45 TL bakıcı gideri zararı tazminatı, 4.250,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri zararı tazminatı olmak üzere toplam 196.209,52 TL maddi tazminattan %20 hatır taşımacılığı indirimi yapılarak 156.967,616 TL sının davalı …ından olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak,temerrüt tarihi olan 08/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayda kazaya karışan aracın 50 CC küpün altında olduğunu gösteren ruhsatnamenin mevcut olduğunu, bu aracın trafik sigortası yaptırılması zorunlu araçlar sınıfında bulunmadığının da açık olduğunu, müvekkili kurumun söz konusu dosyada Yargıtay kararları doğrultusunda sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
…ının sorumluluğunun bulunmadığına yönelik;
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle geçici iş göremezlik, bakıcı ve faturasız tedavi giderine ilişkindir.
Davacı vekili başvuru dilekçesinde, davacının dava dışı 3 tekerli motosikletin yol açtığı, kaza tarihini kapsar trafik sigortasının bulunmaması nedeniyle davalı …’na husumet yöneltmiş, davalı … vekili ise, söz konusu motosikletin motor silindir hacmine göre trafik sigortası yaptırması zorunlu olan araçlardan olup olmadığının araştırılması suretiyle sorumluluklarının tespiti gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırmada motosikletin cinsiyeti tespit edilememişir.dosya içindeki aracın ruhsat kaydına göre 49 cc olarak gözükmekte ancak davacı tarafından dosyaya sunulan poliçeye göre de kazadan sonra … plakalı motorsikletin alianz sigorta şirketine zorunlu sigortasının yaptırıldığı anlaşılmakta ve motorsikletin 50 cc yi aşıp aşmadığı konusunda tereddüt bulunmaktadır
…’na başvurulabilecek hallere ilişkin olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” düzenlemesine yer verilmiş; aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilebilmesi için, bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir.
Davalı …’na aracın trafik sigortasının bulunmayışı nedeniyle husumet yöneltildiğinden, dava dışı … idaresindeki motorsikletin, trafik sigortası yaptırması zorunlu olan motorlu araçlardan olup olmadığı hususunun saptanması gerekmektedir. Zira, ZMSS Genel Şartları’nın A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı hallerden olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde motorsiklet ve motorlu bisikletin tanımı yapılmıştır. Anılan düzenlemeler gereği, davacı yakınının idaresindeki motorsikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motorsiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı …’nın bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece; trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı …’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat yükünün de “davacı üzerinde olduğu” gözetilmek suretiyle; araçla ilgili tespitlerin yer alabileceği soruşturma dosyasının getirtilip incelenmesi, tescilsiz motosiklete ilişkin faturanın ve ilgili belgelerin sunulmasının dava dışı … den tanıklara ilişkin hükümlerden de faydalanılarak istenilerek temin edilmesi; bahsi geçen motosikletin kendisinde bulunması halinde, araç üzerinde uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp araç motor silindir hacminin belirlenmesi; söz konusu motosikletin kanun kapsamında motorlu araç olmadığının tespiti halinde ise, davalı …’nın zarardan sorumlu tutulamayacağı ve açılan davanın husumetten reddi gerekeceği gözetilerek itiraz hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. (Bkz. Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10988 Esas, 2019/4811 Karar sayılı ilamı ile aynı dairenin 2016/11731 Esas, 2018/9404 Karar; 2015/12273 ESAS, 2018/6148 KARAR; 2015/2783 ESAS, 2017/9342 KARAR sayılı ilamları)
KABULE GÖRE DE
Olayda müterafik kusur bulunduğu,müteveffanın kask takmaması ve güvensiz yolculuk yapması nedeniyle indirim yapılması gerektiği istinafı yönünden;
6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir.
Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582)
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Dosya kapsamında alınan ATK raporunda ;’ davacının yolcu taşımaya müsait olmayan arka kasada yolculuk yapması nedeniyle %15 kusurlu olduğu.”şeklinde belirtilerek alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında % 20 müterafik kusur indirimi yapılması gerekmekte ve ATK ca her ne kadar müteveffaya güvensiz yolculuk yapması nedeniyle % 15 kusur isnat edilmiş ise de bu durumun müteveffanın kusuru olarak değil ancak müterafik kusuru kapsamında indirim sebebi olabileceğinden bu halde (TBK. md. 52) uyarınca kusur olarak değil müterafik kusur olarak değerlendirilerek hesaplama yapılması, buna göre hesaplanan maddi tazminattan %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekmektedir.
Bu halde bu durum davacının kusuru gibi değerlendirilerek % 15 oranında indirim yapıldığına göre % 5 daha indirim yapılarak hesaplama yapılması gerekirken kusur gibi değerlendirilip % 15 oranında indirim yapılması yanlış olup itirazlar yerindedir.
…ına davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı ve bu nedenle de temerrüdün gerçekleşmediği istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına veya poliçenin olmaması durumunda bu sorumluluğu üstlenen …na yasa gereği karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya veya …na tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya veya …na yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına ve …na tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
Somut olayda 6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna ve …ını yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacının dava tarihinden önce davalı …na belgeler ile birlikte başvuru dilekçesi ile başvurdukları, hatta davalının bu başvuru neticesi eksik belge olması nedeniyle bu eksikliğin tamamlanması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır
Davalı …nın istediği belgeler Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler davalının ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce davalıya başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken diğer tüm belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı,davalırır cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalının davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı,bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır.Bu halde temerrüt de gerçekleştiğinden bu tarihten itibaren faiz işletilmesi de yerindedir İstinaf itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin kabul edilen Geçici iş göremezliğin,bakıcı giderinin ve faturasız tedavi giderinin teminat kapsamı dışında olduğuna ve bu nedenle bu alacak kalemlerinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
…’nın hangi hallerde sorumlu tutulduğu ve Hesaba hangi şartların gerçekleşmesi halinde dava yöneltilebileceği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtilmiştir.
Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesinin 2/b fıkrası uyarınca, Hesaba; “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için” başvurulabilecek, bu kapsamda faturasız tedavi giderlerinin, iş göremezlik tazminatlarının ve bakıcı giderleri …ndan istenebilecektir. (Bkz. YARGITAY 17. Hukuk Dairesinin 2015/13686 ESAS, 2018/7051 KARAR; aynı daire 2016/8454 ESAS, 2018/11742 KARAR sayılı ilamları)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir” hükmü gereği söz konusu zarardan davalı taraf sorumlu olmadığını iddia etmekteyse de Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi ve dolayısyla … zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin ve dolayısıyla …nın, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Yönetmeliği’nin 9. Maddesine göre sorumluluğu üstenen …nın, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden ,…nın,sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve…ının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Bu halde davalı vekilinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna davalı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davalı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7- Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yatırılan 250.000,00 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 30/09/2020

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza