Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/67 E. 2020/226 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : … Esas … Karar
KARAR TARİHİ : …

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – … …
3- … – … …
4- … – … …
5- … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
2- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
: 3- … – … …
DAVA İHBAR OLUNAN : … SİGORTA A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, 18/11/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 25/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı …, … ve …’ın kardeşi … ile …’ın çocuğu …’ın öldüğü, …’ın ölümüyle davacı … ile davacı …’ın destekten yoksun kaldıkları, ayrıca …’ın ölümüyle davacıların telafisi mümkün olmayan acı yaşadıklarını iddia ederek davacılar …, … ve … için ayrı ayrı 10.000,00′ er TL den toplam 30.000,00 TL manevi tazminat, davacı … ve … için 3.000,00’er TL den toplam 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 15.000,00’er TL den toplam 30.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş ve bu tazminat kalemleri için olay tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasıne talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığı, her ne kadar ceza yargılamasında tali kusur atfedilmişse de bunun gerçeği yansıtmadığı, müteveffanın ölümüyle destekten yoksun kaldıklarının davacılar tarafından ispatlanması gerektiği, bu hususta sosyal ekonomik durum araştırması yapılarak davacıların gelirinde azalma meydana gelip gelmediğinin tespitinin gerektiği, ayrıca manevi tazminat olarak talep edilen tutarların yüksek olduğu savunmalarında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … SİGORTA A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur oranlarının tespitinin gerektiği, ayrıca davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları ispat etmeleri gerektiği, olay nedeniyle davacılara ödeme yapılmış ise bu ödemelerin tazminattan mahsup edilmesi gerektiği savunmalarında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/05/2019 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunan davacıların destek …’ın anne ve babası oldukları, bu bakımdan aralarında desteklik ilişkisinin karine olarak kabul edilmesi gerektiği, bu karinenin aksinin davalılar tarafından ispatlanamadığı, meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu, bu durumun ceza yargılaması kapsamında alınan kusur raporu ile de desteklenmesi nedeniyle Mahkememizce de araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından davadan önce 18.153,00 TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığı, bu ödemenin güncellenmek suretiyle davacılar için hesaplanan tazminattan tenzilinin gerektiği, davacılar vekilince 05/11/2018 tarihli dilekçe ile talep sonucu artırılmak suretiyle davanın ISLAH edildiği, bir davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceği, bu bakımdan davacı …’ın talebinin 10.918,56 TL davacı …’ın talebinin ise 7.142,93 TL olduğu Mahkememizce kabul edilerek bu tutarlar üzerinde destekten yoksun kalma maddi tazminat davalarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacıların manevi tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirmede; hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )Bu ilkeler gözetildiğinde, meydana gelen trafik kazası sonucunda davacıların yaşadıkları üzüntü, tarafların sosyal ekonomik durumları ve günün ekonomik şartları bir bütün halinde değerlendirilerek davacıların manevi tazminat davalarının ayrı ayrı kabulüne karar vermek gerekmiş ve 1-Davacı …’ın maddi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 10.948,56 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … ile davalı … yönünden; kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … SİGORTA A.Ş. Yönünden ise; 26/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS ölüm teminat klozu limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 2-Davacı …’ın maddi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 7.142,93 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … ile davalı … yönünden; kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … SİGORTA A.Ş. Yönünden ise; 26/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS ölüm teminat klozu limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 3-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 4-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 5-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 6-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 7-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili 27/06/2019 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; meydana gelne kazaya müvekkili işleten ve sürücü sebep olmamışlarsa da iki çocuğun ölümünü üzerlerinden atamadıklarını, kazanın meydana geldiği sırada orta şeritten giden sürücünün sağında ve solunda da araçların seyir halinde olduklarını, yayaların tam MTA üst geçidinin altından koşarak geçmekte iken sürücünün önüne aniden çıktıklarını, yayaların üst geçidi kullanması ve taşıt yolundan geçmemeleri için orta refüjde demir parmaklıklar olduğunu, kaza nedeniyle davacıların maddi durumlarında değişiklik olmamış ise destekten yoksun kalma taleplerinin reddinin gerekeceğini, müteveffanın kaza tarihinde öğrenci olmasından dolayı ailesine destek konumunda olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının da fahiş olduğunu, müteveffanın olayda ağır kusurlu olduğunu, kusur oranının manevi tazminatın belirlenmesinde oldukça önemli olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte atfedilen kusur oranı kabul edilse dahi davacının dilekçesi ile mahkemenin kararı arasında bir fark bulunmadığını, kusur oranlarına dikkat edilmeden karar verildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, icranın tehirine, davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kusur durumuna yönelik istinaf itirazının incelenmesinde :
Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … E salıyı dosyasında trafik bilirkişisinden alınan raporda davalı sürücünün 3/8 oranında mütevaffa yaya …’ın 5/8 oranında kusurlu olduklarının rapor edildiği yine ceza dosyasında Ankara trafik ihtisas dairesinden alınan 12/07/2017 tarihli raporda müteveffa yayanın asli, davalı sürücünün tali kusurlu olduğunun rapor edildiği, ,İDM tarafından İTÜ den alınan 02/10/2018 tarihli raporda müteveffa yayanın %75 kusurlu, davalı sürücünün %25 kusurlu olduğunu bildirildiği raporların birbirleri ile uyumlu olduğu, kusur durumunun dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olması, kusura ilişkin raporun denetime ve hükme elverişli bulunduğu anlaşılmakla kusur raporuna yönelik itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
2-Müteveffa çocuğun destek durumunun değerlendirilmesinde :
Davalı taraf, müteveffanın baba ve annesine destek olma durumuna itiraz etse de; genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışında, çocukların anne ve babasına belirli bir düzeyde destek olacağı sabittir. Bu desteğin tutarı tarafların yaşam düzeyi, sağlık, sosyal ve ekonomik durumları ile orantılı olarak değişebilirse de çocuğun hiç destek olamayacağı kabul edilemez. Destek, mutlaka para veya maddi katkı biçiminde olmayabilir. Bunun dışında çeşitli hizmet ve yardımlar ile de destek olunabilir. Anne ve babanın belirli bir gelirinin olması ölenin desteğinden yoksun kalmadıkları sonucunu doğurmaz. Tüm bunlar bir arada değerlendirildiğinde, müteveffanın baba ve annesinin desteği olduğunun kabulü yerindedir. Davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
3-Müteveffa çocuğun gelir durumuna yönelik itirazın değerlendirilmesinde
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda; mahkemece alınan bilirkişi raporunda müteveffanın geliri hesaplanırken, murisin asgari ücret elde edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içeriside belge bulunmaması nedeni ile rapor tarihindeki asgari ücret üzerinden tazminatların hesaplanmasında herhangi bir hatanın bulunmadığı ,davalı vekilinin itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
4- Destek paylarına yönelik itirazın değerlendirilmesinde :
Hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16 şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’ar pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra, yaşam tablosuna göre anne ve babadan hangisi destekten çıkacaksa, kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği Yargıtay 17 .HD nin yerleşik uygulamasıdır.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/8095 E 2019/3078 K )
Bu nedenle; mahkemece, Yargıtay uygulamaları da gözetilmek suretiyle rapor alınmış olup bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterlidir.
5-Manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Kararın mahiyeti gereği alınması gereken 5.334,42 TL harçtan istinaf dilekçesi ile yatırılan 1.333,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.000,77 TL eksik harcın istinaf eden davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip