Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/66 E. 2020/310 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … KONFEKSİYON İNŞAAT EMLAK TİC VE SAN LTD. ŞTİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … SİGORTA A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
: 2- … – … …
DAVA : Trafik Kazası Sonucu Uğranılan Zarar Nedeniyle Maddi Tazminat ve Araç Mahrumiyeti Tazminatı
DAVANIN KONUSU : Tazminat ve Araç Mahrumiyeti Tazminatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 09/12/2016 tarihinde … plaka sayılı aracın … iradesinde ilimiz Yeni Meram Caddesini takiben Evliye Çelebi Caddesi kavşağı istikametinden gelip, Eğitim Araştırma Hastanesi önü sola dönüş kırmızı fasılalı ışıkta kontrolsüzce dönüş yaptığı sırada aracının sağ ön yan kısmı ile sağ taraftan Yeni Meram Caddesini takiben son duruk istikametinden gelen ve sürücü … … idaresindeki müvekkil şirkete ait … plaka sayılı araca çarpması neticesinde müvekkile ait aracın çok ağır biçimde hasarlandığını, kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi ile tespit yapıldığını, ancak raporda araç yoksunluk bedelinin çok düşük olarak hesaplandığını, kaza tarihinden bu yana müvekkilinin kazada hasarlanan aracını kullanmaktan mahkum kaldığını, bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik kaza olayı neticesinde müvekkilinin uğradığı zarar nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminatın, 100,00 TL araç mahrumiyet bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI SAVUNMA :
Davalı … cevap dilekçesiyle; kazaya müteakip davacı şirket yetkilileri ile anlaşıldığını, 16/03/2017 tarihli anlaşma tutanağı düzenlediklerini, anlaşmaya istinaden 9.000,00 TL ödediğini, davacının hiçbir alacağının kalmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş vekili cevap dilekçesiyle özetle; kabul anlamına gelmemek kaydıyla yokluklarında yapılan tespit sonucu buna dayanan taleplerin fahiş olduğunu, müvekkiline kaza sonucu yapılan ihbar sonucu hasar dosyası açıldığını, eksper raporu ile 9.335,00 TL onarım bedeli hesaplandığını, sigortalısının %75 olarak tespit edilen kusur oranın ilişkin olarak 25.04/2017 tarihinde 7.001,25 TL ödeme yapıldığını, bu ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunda olan tüm hasarın karşılandığını, davacının bakiye tazminat taleplerinin haksız olduğunu, araç mahrumiyet talebinin teminat kapsamın dışında bulunduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” 2918 s. KTK.nun 90. maddesinde yapılan ve 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın C.11 maddesine göre, “Bu Genel Şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır.” Davalı tarafa sigortalı aracın ZMMS poliçesinin, ZMMS Genel Şartları’nın yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilmesi ve kazanın da 2918 s. KTK.nin 90. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 26/04/2016 tarihinden sonra meydana gelmesi nedeniyle, sigorta şirketi, işleten ve sürücünün sorumluluğunun 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na göre belirlenmesinin gerektiği anlaşılmıştır. ZMMS Genel Şartları’nın A.5. maddesine göre de; a) Maddi Zararlar Teminatı: Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.Sigortalı aracın ZMMS poliçesinin Genel Şartların yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilmesi ve kazanın da 26/04/2016 tarihinden sonra meydana gelmesi halinde; davalı … şirketinin sigortalısı olan işleten ile sigortalı aracı kullanan sürücülerin: Maddi Zararlar Teminatı kapsamında; karşı tarafın aracında meydana gelen hasar ve ZMMS Genel Şartlarındaki yönteme göre belirlenecek değer kaybından sorumlu oldukları belirlenmiştir. İşleten ve sürücüler ise ayrıca ; sigorta şirketinin teminatı dışında bulunan araç mahrumiyet zararı ve gelir kaybı zararı gibi dolaylı zararlara ilişkin maddi tazminattan sorumludurlar.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; 09/12/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı sürücü …’in %75 oranında kusurlu, davacı şirkete ait araç sürücüsü … …’ın %25 oranında kusurlu olduğu araç sigortacısının ise davalı … … A.Ş. olduğu anlaşılmıştır. 09/12/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda davacıya ait araçta oluşan hasarın onarımının ekonomik olmadığı ve pert sayılması gerektiği ve davacı şirketin bakiye araç hasarı zararının 19.248,75 TL olduğu ve tüm davalıların oluşan zarardan yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Araç mahrumiyet zararı yönünden yapılan değerlendirmede; mahrumiyet zararının tespiti için aracın ortalama ne kadar sürede onarımının gerçekleşebileceğinin tespitinin gerektiği, bilirkişi kurulu tarafınan sunulan 30/07/2018 tarihli rapor ile bu sürenin 15 gün olarak belirlendiği, belirlenen sürenin makul olduğu, bilirkişi tarafından belirlenen 90 TL’nin de günün ekonomik koşullarına göre makul olduğu anlaşılmakla; davacının araç mahrumiyet zararının 1.012,50 TL olduğu anlaşılmıştır. Anılan nedenlerle taleple bağlı kalınarak ve davacının fazlaya dair hakları saklı tutularak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve 1-Davacının trafik kazası nedeniyle uğramış olduğu zarardan kaynaklı tazminat davasının KABULÜ ile 1.000 TL tazminatın davalı … yönünden 16/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (olay tarihi itibariyle geçerli ZMSS maddi hasar teminat klozu limitleriyle sınırlı kalmak kaydıyla) davalı … yönünden ise 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 2-Davacının davalı …’e yönelik araç mahrumiyetinden kaynaklı tazminat DAVASININ KABULÜ ile 100 TL araç mahrumiyet zararının 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … …ten alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacının davalı … şirketine yönelik araç mahrumiyetinden kaynaklı tazminat davasının REDDİNE” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 20/05/2019 havale tarihli ek karar sonrası verdiği istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemenini kendisinni verdiği kararın kesin olduğu gerekçesiyle istinaf dilekçelerinin reddi yönünde karar tesis ederken huzurda açıland avanın çeşidini tayinde hataya düştüğünü, kanunda öngörülen kesinlik sınırının belirlenmesinde hata edildiğini, davanın belirsiz alacak olarak açıldığını, yapılan tahkikatta müvekkili şirketin uğradığı zararın toplamda 20.261,25 TL ( fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarının saklı olduğunu,) olduğunun tespit edildiğini, kararın istinaf incelemesine tabi olduğunu, verilen ek kararın hukuka uygun olmadığını, kararın kaldırılarak yerel mahkeme tarafından … tarihli karar hakkında yaptıkları istinaf istemlerinin değerlendirmeye alınmasının gerektiğini, yerel mahkeme kararının esas yönünden de hukuka aykırı olduğu kanısında olduklarını, yerel mahkemenin gerekçesinde açıkça müvekkili şirketin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu yazılmış olmasına rağmen kurulan hükümde davanın kabul edildiğini ancak fazlaya dair taleplerinin reddedildiğini, karşı tarafın verdiği bilgi ve tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirttiği talebini arttırabileceğini, yerel mahkemenin verdiği kararın kesin olduğu gerekçeli mahkeme ilamının hüküm kısmında hukuka aykırı olarak verildiğini, davanın belirsiz alacak olarak asgari bir miktar üzerinden ikame edildiğini, zararın tespit edildiğini, yerel mahkemenini talebi yükseltme imkanı tanımaması nedeniyle davanın asgari alacak miktar üzerinden karara bağlandığını, yerel mahkemenin araç mahrumiyetine bağlı zararın tazmini taleplerini sigorta şirketi yönünden reddetmesinin de hukuki olmadığını, müvekkili şirkete ait araç sürücüsüne kusur yüklenmesinin de hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, taleplerini artırmak üzere süre verilerek yeniden hüküm kurulmasına ve yeniden esas hakkında karar verilerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak dava dilekçesinde belirtildiği gibi davanın belirsiz alacak ve tespit davası olarak devamı ile zararların dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarından daha fazla olduğu tespit edildiğinde dava değeri arttırılmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın 100,00 TL araç mahrumiyet bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketinden poliçe limiti gözetilerek) tahsiline, … plakalı araca ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yürütülmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece talebe bağlı kalındığı belirtilerek verilen tazminat kararı davacı vekilince istinaf edilmiştir.
A- Kararın kesin olduğuna yönelik ek karar bakımından;
Mahkemece hükmedilen tazminat kesinlik sınırının (4.400-TL) altında olsa da;
Somut olayda; davacı taraf, dava dilekçesinde, belirsiz alacak davası olarak açmıştır.Açılan bu dava HMK ile yürürlüğe giren BELİRSİZ ALACAK davasıdır. HMK’nun “belirsiz alacak ve tespit davası” kenar başlıklı 107. maddesi şöyledir: Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde,alacaklı, hukukî ilişkiyi ve asgarî bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup, istinaf kesinlik sınırı belirlenirken dava konusu edilen alacağın değeri dikkate alınır. Belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde alacağın tamamının ne miktarda olduğunun ya davacının bağlayıcı bir beyanına dayalı olarak bilinmesi ya da mahkemece bu yönde bir belirleme yapılmış olması gerekir. (Yargıtay 3. hukuk dairesi 2016/19226 E, 2018/5670 K, 22. hukuk dairesi 2017/17106 E, 2018/26536 K, 13. hukuk dairesi 2013/32667 E, 2014/13144 K)
Somut dosyamızda istinafa konu dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin 13.05.2019 tarihli istinaf dilekçesinin reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına karar verilerek, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan incelenmesine geçilmiştir.
B- Kamu düzeni olan ve istinaf sebebi yapılan kısa kararla hükmün çeliştiğine yönelik;
Mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri BAM’ın ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27.maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Mahkeme gerekçesinde, taleple bağlı kalınarak ve davacının fazlaya dair hakları saklı tutularak davanın kabulüne karar verildiği belirtildikten sonra hükmün 1. Maddesinin sonunda “fazlaya ilişkin hakların reddine” şeklinde ibareye yer verilmekle yukarıdaki anlatılan gerekçe kısmı ile çelişki oluştuğu, hükümde tereddüt oluşturduğu anlaşıldığından buna yönelik davacı itirazının kabulü gerekmiş ve bu sebeple hükmün birinci maddesinin sonundaki “fazlaya ilişkin talebin reddine” ibaresinin çıkarılması şeklinde hükmün düzeltilmesi için kaldırılıp yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
C- Kusura yönelik itirazın incelenmesinde;
Kazaya ilişkin tutulan Kaza Tespit Tutanağında ve mahkemece alınan tüm bilirkişi raporlarında davalının geçiş önceliğine uymaması nedeniyle asli derecede, davacının kavşaklara yaklaşırken hızını gerektiği kadar azaltmaması nedeniyle tali derecede kazanın gerçekleşmesinde etkili olduğu, mahkemece alınan raporların tamamında buna buna istinaden davalının % 75, davacının % 25 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu itibarla, kaza sonrası düzenlenen Trafik Tespit Tutanağı ile mahkemece alınan kusur raporları bu bakımından aynı mahiyette olup birbirini teyit eder nitelikte, ayrıntılı, gerekçeli, somut oluya ve delillere uygun nitelikte olduğu anlaşılmakla, davalının herhangi bir delile dayanmayan kazanın gerçekleşme biçimine ve delillere aykırı, soyut nitelikteki beyanlarına dayalı istinaf talebinin yerinde olmadığı görülmüştür.
D- Maddi tazminata (hasar bedeli) ve araç mahrumiyetine yönelik itirazlar bakımından;
HMK’nın 341. maddesinde yer alan” istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi” 355. maddesinde yer alan ” incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği” ve 357. maddesinde yer alan “bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ve ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda davacı vekilin bu hususlara ilişkin istinaf dilekçesinde istinaf sebep ve gerekçesini göstermediği, sadece miktarın yetersiz olduğunu belirtmesinin bu anlamda istinaf sebep ve gerekçesinin gösterilmiş olmadığı, hangi yönden tazminat miktarının yanlış olduğu, hatalı hesaplama olup olmadığı hususlarının açıklanmadığından, kullanılan bu ifadenin HMK’nın 341. maddesinde yer alan “istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi” şeklindeki düzenlemeye uygun bir gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı görülmüştür.
Kaldı ki, davacı taraf aleyhine olacak biçimde, hükme esas alınan en son bilirkişi raporunda aracın önceki hasara da nazara alınarak belirlenen rayiç bedelinde, oluşan hasar bedelinin tespitinde ve hasarın rayiç bedelin yarısını aşmış bulunması nedeniyle pert-total işleminin yapılması gerektiği belirtilerek araç sovtaj değerinin bundan mahsup edilerek tazminat miktarının belirlenmesinde, mahrumiyet bedelinin hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından buna yönelik itirazlarının bu bakımdan da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bunun yanında; müteselsil sorumluluğa ilişkin hukuki sonuçlar BK’nun 61, 62, 106, 155, 162, 163, 166, 168. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır.
Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur.(BK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder.(BK 163/2).
Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(BK163/1).
Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşısorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur (BK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur.
Buna göre, işleten ve sürücü davalı … dosyadaki tüm dilekçelerinin ekinde 06.03.2017 tarihli borcuna mahsuben 9.000 TL ödeme yaptığı savunmasında bulunmasına, davacı tarafça bunun aksi iddia ve ispat edilmediği halde mahkemece bu ödeme iddiası üzerinde durulmayarak karar verilmiş olması hatalı olmakla birlikte davalı tarafın istinafı bulunmamakla, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulduğu, davanın kısmi dava olduğu da nazara alınarak bu durum eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir.
Ayrıca, her ne kadar davacı istinaf eden taraf araç mahrumiyetinden diğer davalı sigortanın sorumlu olduğu istinafında bulunmuş ise de, davalı … gerçek zarar niteliğinde olan hasar bedelinden sorumlu olup, yansıma zarar niteliğindeki araç mahrumiyeti zararından sorumlu olmadığından, araç mahrumiyeti zararı talebinin sigorta şirketi yönünden reddi yerinde görülmüştür.
E-Avans faize hükmedilmesi gerektiği istinafı yönünden;
Kazaya konu araç hususi otomobil olup ruhsat kaydında kullanım amacı ruhsatta “hususi otomobil” amaçlı olarak kullanıldığı belirtilmektedir. Bu sebeple, mahkemece de davada yasal faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum yoktur. Buna yönelik istinaf yerinde değildir.
Anlatılan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda (B) bendinde yazılı sebeple kısmen kabulü sair itirazlarının reddine, bu şekilde hükmün düzelterek yeniden esas hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının istinaf başvurusunun, kamu düzeni ve istinaf sebepleri kapsamında, KISMEN KABULÜNE; yerel mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, düzeltilerek YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, bu nedenle (İnfazda tereddüte yol açmamak için hükmün değiştirilmeyen kısımlarına kararda yer verilmiştir);
1-Davacının trafik kazası nedeniyle uğramış olduğu zarardan kaynaklı tazminat davasının KABULÜ ile 1.000 TL tazminatın davalı … yönünden 16/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (olay tarihi itibariyle geçerli ZMSS maddi hasar teminat klozu limitleriyle sınırlı kalmak kaydıyla) davalı … yönünden ise 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının davalı …’e yönelik araç mahrumiyetinden kaynaklı tazminat DAVASININ KABULÜ ile 100 TL araç mahrumiyet zararının 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … …ten alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının davalı … şirketine yönelik araç mahrumiyetinden kaynaklı tazminat davasının REDDİNE,
4-Alınması gereken 75,14 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 43,74 TL eksik harcın davalı … şirketinin 36,23 TL’si ile sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan 119,10 TL harç gideri, 1.320,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 120,00 TL taksi ücreti gideri, 221,80 TL keşif harcı gideri, 331,20 TL posta gideri ve Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında yapılan 607,60 TL tespit gideri olmak üzere toplam 2.719,70 TL yargılama giderinden davalı … şirketinin 1.854,36 TL’si ile sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı vekili trafik kazası sonucu uğranılan maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı vekili için araç mahrumiyet tazminatı davası yönünden A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Kendisini vekille temsil ettiren davalı … … A.Ş vekili için reddedilen araç mahrumiyeti tazminatı davası yönünden A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
11-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
12-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 242,60 TL başvurma harcı gideri, 47,60 TL posta – tebligat gideri olmak üzere toplam 290,20 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
13-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip