Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/618 E. 2020/791 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No… – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : …Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av…. – …
DAVALILAR : 1- … SİGORTA A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. … – …
2- … PARTİSİ
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … -Av. … – Av. … – Av. …- Av. .. – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/09/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 24/09/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 09/03/2017 tarihli dilekçesiyle ve 18/08/2018 tarihli tavzih beyanlarıyla ; davacıya ait … plakalı araç ile davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi tanzim edilen ve diğer davalı olan Parti’ye ait … plakalı aracın 01/11/2016 tarihinde kaza yapması sonucu, davacının yaralandığını, davacıya ait araçta hasar meydana geldiği gibi ayrıca davacının aracını onarım süresi içerisinde kullanamaması ve başka bir araç kiralaması nedeniyle 1.000 TL.lik araç mahrumiyet zararına da uğradığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıya ait aracın hasarından dolayı 12.000 TL, araç mahrumiyet zararından dolayı 1.000 TL. olmak üzere toplam 13.000 TL. maddi tazminat ile 5.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili, öncelikle zamanaşımı ve dava şartı yokluğu itirazında bulunmuş, belirsiz alacak davası da açılamayacağını beyan ederek davanın esastan da reddini istemiştir. Diğer davalı… Partisi vekili ise öncelikle aracın davalı Parti tüzel kişiliğine ait olmadığını, 2820 s. Siyasi Partiler Kanunu’nun 71. maddesi ve … Parti Tüzüğü’nün 137. maddesi ğereğince Parti teşkilatlarının parti merkez karar ve yönetim kurulunca önceden yazılı izin vermediği veya sonradan onaylamadığı işlemleri ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı Parti tüzel kişiliği aleyhine talepte bulunulamayacağını, Parti merkez karar ve yönetim kurulunca bu konuda verilmiş bir izin veya onay da olmadığını beyan ederek aktif husumet yokluğu itirazında da bulunmuş ve ayrıca davanın esastan da reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin 20/02/2020 tarihli gerekçeli kararı ile; Davacının davasının davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine, Davacının davasının davalılardan… Partisi yönünden kısmen kabul, kısmen reddi ile ; 01/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasara uğrayan davacıya ait … plakalı aracın hasarından dolayı 4.000,00 TL, araç mahrumiyet zararından dolayı 375,00 TL. olmak üzere toplam 4.375,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihi olan 01/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalılardan… Partisinden alınarak davacıya verilmesine, (her ne kadar kısa kararda 4.000,00 TL. yazılmış ise de ; aracın hasarından dolayı 3.000,00 TL., araç mahrumiyetinden dolayı da 375,00 TL. olmak üzere toplam 3.375,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihi olan 01/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalılardan… Partisinden alınarak davacıya verilmesine) dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı… Partisi vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili yönünden davada haksız fiilin unsurlarının oluşmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet tevcih edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, … plakalı aracın müvekkili parti genel başkanlığı adına kayıtlı olmadığını, bu nedenle siyasi partiler kanunun mali sorumluluğunu düzenleyen emredici hükümlerine ve müvekkili parti tüzüğüne açıkça aykırı olduğunu, davalı sigorta şirketi yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması şartının tamamlanabilir bir dava şartı olduğunu, davacı tarafa herhangi bir kesin süre verilmeden başvuruda bulunulmadığı gerekçesi ile bu şekilde karar verilmesinin hukuken yerinde olmadığını, Yerel Mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı hareket edilerek hüküm tesis edilmesinin de usule açıkça aykırı olduğunu, esasa ilişkin olarak ise; davaya konu olayda kusurun tamamen davacı tarafta olduğunu, bu durumun tutulan trafik tutanağından da anlaşıldığını, sonrasında davacı tarafça aldırılan hasar tespit dosyası ve delil tespit raporunda hatalı ve eksik değerlendirme yapıldığını, bilirkişinin kabul ettiği 12.000,00 TL hasar miktarının ne şekilde tespit edildiğine ilişkin itiraz ettikleri delil tespiti dosyasındaki raporda yer alan bilgiler dışında hiçbir somut verinin yer almadığını, Yerel Mahkemece de bu raporun hükme esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Yerel Mahkemece tayin olunan manevi tazminat miktarının haksız ve fahiş olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; trafik kazası nedeniyle araç hasarına dayalı maddi tazminat ile manevi tazminat talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/09/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
1-Davalı tarafın husumete yönelik istinaf sebebi hakkında;
Siyasi Partiler Kanunun 71. maddesinde “Siyasi partilerin yapacakları giderler, sözleşmeler ve girişecekleri yükümlülükler; genel merkezde parti tüzelkişiliği adına, illerde il yönetim kurulu adına ve ilçelerde ilçe yönetim kurulu adına yetkili kılınan kişi veya kurulca yapılır.
Siyasi partilerin il ve ilçelerdeki teşkilat kademeleri tarafından parti tüzelkişiliği adına sözleşme yapılmasına ve yükümlülük altına girilmesine ilişkin esaslar, merkez karar ve yönetim kurulunca tespit olunur. Bu esaslara aykırı olarak yahut siyasi partilerin tüzüklerine göre merkez karar ve yönetim kurulunca önceden yazılı yetki verilmediği veya sonradan bir kararla onaylanmadığı takdirde, partinin teşkilat kademelerinin yaptıkları sözleşme ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı, parti tüzelkişiliği hiçbir suretle sorumlu tutulamaz; merkez karar ve yönetim kurulu veya genel başkan veya parti tüzelkişiliği aleyhine takipte bulunulamaz. Bu takdirde sorumluluk, sözleşmeyi yapan veya yükümlülük altına giren kişi veya kişilere ait olur.” hükmü yer almaktadır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 15. maddesinin 3. fıkrasında, “Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir. Kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisi, genel başkana veya ona izafeten bu yetkileri kullanmak üzere parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine aittir” şeklinde siyasi partilerin genel başkan tarafından temsil edileceği belirtildikten sonra ilçe teşkilatı başlıklı 20. maddesinde, “Siyasi partilerin ilçe teşkilatı, ilçe kongresi, ilçe başkanı, ilçe yönetim kurulu ve belde teşkilatından meydana gelir.” denilerek ilçe teşkilatı açıklanmış, devamında da “Bu maddede yazılı kurulların görev ve yetkileri ile yedek üyelerinin sayısı ve ne suretle göreve çağrılacağı parti tüzüğünde gösterilir” hükmüne yer verilerek ilçe teşkilatının görev ve yetkilerinin belirlenmesi yetkisi parti tüzüğüne bırakılmıştır.
Karayolları Trafik Kanunun 85. Maddesi, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü havidir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; … plakalı aracın dosyada mevcut ruhsat kayıt ve belgelerine göre Konya … Parti İl Başkanlığına kayıtlı olması sebebiyle aksinin de iddia ve ispat edilmemiş olması sebebiyle, işleteninin de kayıt ve ruhsat sahibi Parti İlçe Başkanlığı olduğundan, Siyasi Partiler Kanunu’nun 71.maddesine göre, davalı olarak gösterilen parti ilçe başkanlıklarının hükmi şahsiyeti ve dolayısıyla taraf sıfatı bulunmamakta olup, parti tüzel kişiliğine dava açılmasında ve taraf gösterilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, meydana gelen haksız fiil nedeniyle Parti Tüzel Kişiliğinin sorumluluğunun bulunduğu, 2820 sayılı Kanunun 71.maddesi; “Mali Hükümler” başlığı altında, partilerin giderlerinin yapılmasındaki usul ve esaslar ile mali sorumluluk hallerini düzenleyen hükümler olup, anılan hükmün haksız fiil niteliğindeki trafik kazası sorumluluğu konusunda uygulanabilirliğinin bulunmadığının da kabulü gerekmektedir. (Aynı yönde bakınız, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1092 Esas, 2018/8759 Karar; 11. Hukuk Dairesi 2016/6284 Esas, 2018/204 Karar; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/6438 Esas, 2016/881 Karar; 3. Hukuk Dairesi 2014/2781 Esas, 2014/5359 Karar; 9. Hukuk Dairesi 2014/5956 Esas, 2014/10244 Karar; 4. Hukuk Dairesi 2012/12914 Esas, 2013/11711 Karar; 17. Hukuk Dairesi 2014/13564 ESAS, 2016/11347 sayılı kararı; YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2012/9-1134 Esas, 2013/467 Karar sayılı ilamları)
2- … sigorta şirketi yönünden davanın reddinin haksız ve hukuka aykırı olduğuna ilişkin itirazın incelenmesinde :
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken;
26.04.2016 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 6704 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 97. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuruda bulunması ve bu başvurudan itibaren en geç 15 gün içinde başvurunun yazılı olarak cevaplanmaması veya cevabın talebi karşılamadığına dair uyuşmazlık olması durumunda zarar görenin dava açabileceği düzenlenmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacakları, öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracakları ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerinini düzenlendiği,bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanların sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorunda oldukları anlaşılmaktadır.
Dava açmak için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde de vurgulanmıştır.
6100 Sayılı HMK 114. maddede dava şartları düzenlenmiş olup, 114/2. maddede de diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Aynı kanunun 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Somut olayda davacı tarafın, davalı sigorta şirketine karşı dava açmadan önce KTK’nın 97.maddesi gereğince değer kaybı ve araç mahrumiyet kaybı yönünden davalı sigorta şirketine başvuru dava şartını yerine getirmediği anlaşılmaktadır.Yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca yasada belirtilen başvuruya ilişkin bu dava şartı dava açılmasının hem süre hem esas bakımından ön koşuludur.
KTK’nın 97.maddesine değişiklik sonucu getirilen, dava açılmadan önce sigortaya başvuru şartı noksanlığının, dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde ise, dava açılmadan önce davadaki talebe ilişkin olarak ilgili birime başvuru yapılmasına ilişkin olarak getirilen düzenlemeler, mahiyeti gereği mutlaka davadan önce yerine getirilmesi gereken bir dava şartıdır. Çünkü bununla amaçlanan dava yoluna başvurmadan uyuşmazlığın çözümünü sağlamak, yargı yolu ile taleplerin karşılanmasının maliyetini azaltmak ve yargıdaki iş yükünü azaltmaya yöneliktir.
Bu yol ile çözüm sağlanamadığı taktirde ancak dava yoluna gidilmelidir. Bu sebepledir ki dava açıldıktan sonra, bu dava şartının tamamlanabileceğinin düşünülmesi halinde kanun maddesinin mahiyetine ve kanunun getiriliş amacına aykırı bir durum söz konusu olacak ve yasanın amaçladığı hususu genişleterek yorumlamak söz konusu yasa maddesinin getirilmesi ile amaçlanan ilkeleri ihlal edeci nitelikte olacaktır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Keza söz konusu değişikliğin madde gerekçesinde;
“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılması suretiyle, trafik kazalarında zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesini teminen zarar görenlerin sigorta şirketine başvurmasının ardından, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun tahkime ilişkin başvuru şekli ve süresinin dikkate alınmasını öngören bir düzenleme Tasarıya yeni çerçeve 6 ncı madde olarak eklenmiştir.” şeklinde belirtildiği,
KTK nın 97’nci maddenin değiştirilmeyen hâlindeki düzenlemede;
“Zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunulabileceği gibi dava da açabilir.” hükmünün düzenlendiği yapılan değişiklikle sigortası kapsamında dava yoluna gitmeden önce ilgililerin sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğinin emredici bir şekilde düzenlendiği, yani başvuru yapmadan önce dava yoluna gidilemeyeceğinin, daha önce ihtiyari olan hususun bu sefer zorunlu bir başvuru haline dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde yapılan değişiklik ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmesi, zarar görene seçimlik bir hak tanınmamış olması nedeniyle bu hususun HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen diğer kanunlarda düzenlenen dava şartları kapsamında değerlendirilmesi ve yargılama esnasında tamamlanması mümkün olmayan dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Dava şartına aykırılık, HMK 115/2 madde uyarınca davanın usulden reddini gerektirir. Aksi durumun kabulü 6704 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin ruhuna ve amacına aykırı düşecek niteliktedir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince davadan önce davalının sigorta şirketine başvurusunun bulunmadığı ve bu itibarla açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi usul ve yasaya uygundur.
3-Manevi tazminat miktarının tavzih dilekçesi ile arttırılmasına ilişkin itirazın incelenmesinde :
6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf 18/09/2017 tarihli talep somutlaştırma dilekçesi ile dava dilekçesinde 1.000,00 TL olan manevi tazminat talebini 5.000,00 TL yükseltmiştir. Yerleşik Yargıtay uygulaması ve doktrince de kabul edildiği üzere manevi tazminat davasında ıslah mümkün bulunmadığından mahkemece 3.500,00 TL manevi tazminata karar verilmesi talebin aşılması kamu düzenine aykırı nitelikte olup davalı vekilinin itirazı yerindedir. Ayrıca dairemizce resen değerlendirilmesi gereken hususlardandır.(Nitekim 17 hd nin 2014/23214 esas 2017/4406 karar,2015/7913 esas 2018/3722 karar sayılı ilamları)

3- Değişik iş dosyası için davacı lehine avukatlık ücreti talep edilmesine ve talep edilmemesine rağmen masraflara karar verilmesine ilişkin itirazın incelenmesinde:
6100 sayılı HMK m. 323 gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerekmektedir.Bu nedenle davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
4-Davalı tarafın kusura ve tazminata yönelik istinaf sebebi hakkında:
Dairemizin ilk kaldırma kararında; “Davalı istinaf eden taraf mahkemece belirlenen kazadaki kusurun varlığına ve oranına itirazda bulunmuştur. Olaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında, davacının sol tarafa dönüş yaptığı sırada aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek sol tarafa gereğinden fazla döndüğü ve bu sırada Ankara’dan Konya istikametine gitmekte olan davalıya kayıtlı … plakalı araç sürücüsünün sol taraftan ani çıkan davacı aracına kendi aracının sağ ön kısmı ile davacının aracının sol yan orta kısmına çarpması neticesi sağ teker koparak yol ortasına düştüğü belirtilerek kazanın oluşumunda davacıya ait … plakalı araç sürücüsünün davacının Karayolları Trafik Kanunun 53/1B (sola dönüş kurallarına uymamak) maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle tamamen kusurlu görülmüş, diğer davalı araç sürücüsüne ise herhangi bir kusur yükletilmemiştir. Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde ise davacı sürücüye 2918 STK 53/b-1-4-7. Maddenin ihlali (500 m. ileride ışık gördüğünü bunun hızını tahmin ederek dönmesi gerekirken bunu nazara almadığı, gideceği yönde yolun çok şeritli olması halinde en sağ şerit dışında uygun şeride girmek) nedeniyle % 64 oranında, davalıya tarafa ise “kaza mahallinde hız sınırını gösterir mobese kamerası ve Tömek yol kavşağı belirten levhaların mevcut olduğu ve süratin çok fazla oluşu ile aracın sağ ön tekerinin koparak yol üzerine fırlaması aracın hızının çok fazla olduğunu gösterdiği” gerekçesiyle 2918 STK 52/1-a’ya göre (aracın hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak) kuralına aykırılıktan tali kusurlu olarak % 35 oranında kusur verilmiştir. Davalı kusur bilirkişi raporuna süresinde itiraz etmiştir.
Bunun dışında hasara ve zararın belirlenmesine ilişkin Delil Tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunun davalı tarafa tebliğ edildiği dosyada görülmemektedir. Mahkemece alınan kusur ve hasar bilirkişi raporunda ise herhangi bir inceleme ve değerlendirmeye girilmeksizin Delil Tespiti dosyasındaki zarar miktarının uygun görüldüğü belirtilmekle yetinilmiştir. Davalı tarafın yokluğunda yapılan ve tebliğ edilmeyen bilirkişi raporu dışında davalının itirazlarına rağmen mahkemece ayrıntılı, gerekçeli, hükme elverişli bir rapor da alınmamış bulunduğundan bu şekildeki bir rapora dayanılarak karar verilemez.
Bu sebeplerle kusura ilişkin olarak Kaza Tespit Tutanağı ile hükme esas alınan bilirkişi raporundaki çelişki davalının itirazına rağmen giderilmeden ve hasar ve zarara ilişkin ayrıntılı, gerekçeli, hükme elverişli rapor da alınmadan hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Mahkemece rapora karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi ile tutanakla rapor arasında meydana gelen çelişki ve aykırılığın giderilmesini için kusur ve hasar konusunda uzman İTÜ veya Karayolları Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2005/13482 Esas, 2006/10 Karar; aynı dairenin 2018/2453 ESAS, 2018/7819 Kararı)” şeklinde karar verilerek dosya İDM gönderilmesine rağmen mahkemece tek kişilik bilirkişiden 11/09/2019 tarihli rapor alarak karar vermiş olup eksiklik giderilmemiştir.Kusur ve hasar konusunda uzman İTÜ veya Karayolları Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.
Anlatılan sebep ve gerekçelerle kararın kaldırılıp sair hususlar şimdilik değerlendirilmeksizin dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren yerel Mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf taleplerinin kabulüyle, mahal mahkemesi kararı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine,
3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24/09/2020


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı