Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/471 E. 2020/530 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A. Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- … ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 19/04/2016 tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 10.09.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … A.Ş. ‘ne ait … plakalı aracın müvekkili şirkete ait … plakalı araca çarpması sonucu müvekkilinin aracında hasar oluştuğunu, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere … plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine hasarların tazmini için başvurulduğunu ve müvekkili şirkete ait aracın görünen hasarının tespiti yapılarak tespit edilen bedelin araç değer kaybı ve KDV hariç tahsil edildiğini, ancak aracın fiziki hasarı giderildikten sonra aracın tamir edilen yerde çalışmadığını, ayrıca sigorta şirketi tarafından yapılan ödemede işçiliğe ait KDV tutarının müvekkili şirkete ödenmediğini, işçilik ile ilgili müvekkili şirkete kesilen faturanın hasar ödemesinden sonra Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu ve müvekkili tarafından ödendiğini, aracın tamirciden alınarak servise çektirildiğini ve Konya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … d. İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını, aracın çalışmamasının sebebinin tamir eden tamirciden mi yoksa kaza sebebi ile motorda oluşan arızadan mı kaynaklandığının tespitinin ancak aracın motorunun açılmasıyla belli olacağından aracın motoru açıldığında hazır edilen bilirkişinin hazır edildiğini, bilirkişi raporuna göre aracın çalışmamasının nedeninin motorda kazanın çarpma etkisi ile oluşan hasar olup bunun değerinin KDV dahil toplam 9.500,00 TL olduğu saptandığını, ayrıca müvekkilinin araçta motorundaki hasar dururmunun … Yetkili Servisinde yapıldığı ve bilgisayar kayıtlarında, motoru onarılmış bir araç olduğunun bilineceğini, sağ ön kısmından darbeli/hasarlı/boyanmış araç olarak görüleceği nedeni ile 4.000,00 TL değer kaybı oluştuğunun belirtildiğini, bütün bunlarla ilgili belge asıllarının karşı taraf sigorta şirketine iletilerek ödemenin talep edildiğini belirterek; davanın kabulü ile; fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla faturada yer alan 457,74 TL KDV tutarının, bilirkişinin 9.500,00 TL olarak belirlediği ancak müvekkili şirketin servis ile yaptığı pazarlık sonucu 8.617,20 TL olarak ödediği hasar bedelinin, bilirkişi raporunda belirlenen 4.000,00 TL tutarındaki değer kaybı ve tespit gideri olarak yapılan 563,65 TL (başvuru harcı, bilirkişi ücreti ve keşif harcı) harcamanın davalı karşı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsiline, mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin davalı tarafa müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili 24/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili şirketin oluşan kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza sonucu davacının aracında oluşan hasar bedelinin diğer davalı sigorta şirketi tarafından ödendiğini, hasarın tamiri esnasında aracın çalıştığını ve bu aşamaların hiçbirinde aracın çalışmadığına dair herhangi bir tespitin yapılmadığını, araç çalışmamış olsaydı bu dönemde fark edileceğinin muhakkak olduğunu, tespit sonucu tanzim edilen bilirkişi raporunun olaydan çok sonra tanzim edildiğini, bilirkişinin davacı tarafından kendisine verilen bilgiler doğrultusunda rapor tanzim ettiğini, arızanın kazadan kaynaklandığının tespit edilemediğini, kaza sonucunda aracın çalışamaz hale geldiğine ilişkin kazadan sonra herhangi bir iddianın bulunmadığını, bilirkişi raporunun zarar bedeli ve değer kaybı dahil hiçbir kısmını kabul etmediklerini, kaldı ki gerek zarar bedeli gerekse değer kaybı bedelinin sigorta tarafından ödenmesi gerektiğini, zira müvekkili şirketin aracının sigortalı olduğunu, davacının aracındaki zararın ve değer kaybı bedelinin bu kaza sebebiyle oluştuğunu kesin ve duraksamaya yer vermeyecek delillerle ispatlanmasının gerektiğini belirterek, davanın reddine, dava giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen … tarihli gerekçeli karar ile; “Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Yukarıda izah edilenler, ilgili icra dosyası, bilirkişi raporları, adli tıp raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu 10.09.2015 tarihli trafik kazasının meydan gelmesinde sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise kusursuz olduğu, dava konusu … plakalı araçta meydana gelen zararın 9.500,00 TL tutarında olduğu, davacı tarafça 8.617,20 TL ödemenin yapıldığı, 2918 s. KTK.nun 90. maddesinin “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde, 2918 s. KTK.’nun 90. maddesinin “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlendiği, TBK’nın 49 vd. Maddelerinde düzenlenen haksız fiil hükümlerinin uygulama bulması için gerekli olan kusur, zarar, hukuka aykırılık ve illiyet bağı şartlarının gerçekleştiği ve davalıların kusurunu ortadan kaldırıcı herhangi bir istisnai halin somut olayda söz konusu olmadığı, yukarıda zikredilen mevzuat hükümleri, ATK’nın 01.06.2018 tarihli raporunda tespit edilen hususlar gözetilerek davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacı şirkete ait … plakalı aracın hasara uğraması nedeniyle, davacıya ait aracın hasarından dolayı 8.617,20 TL tazminatın (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının ispatlanamayan alacak kalemi içerisindeki KDV ve fazlaya ilişkin istemin reddine, aracın motor kesiminde değiştirilip yenilenen parçaların dava konusu araçta değer kaybına neden olmadığının tespit edildiği dikkate alınarak davacının araç değer kaybına ilişkin tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş, her ne kadar dava dilekçesinde tespit gideri dava değeri içerisinde belirtilmişse de HMK’nın 323. Maddesi gereğince yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmiş, dava değeri olarak 12.037,64 TL esas alınarak kabul red oranı belirlenerek yargılama giderlerinin taraflara tahmili belirlenmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacı şirkete ait … plakalı aracın hasara uğraması nedeniyle, davacıya ait aracın hasarından dolayı 8.617,20 TL tazminatın (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının araç değer kaybına ilişkin tazminat talebinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin KDV’nin ispatlanamadığından talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, buna ilişkin belgelerin dosya içerisinde mevcut olduğunu, müvekkilinin KDV’yi sigorta şirketinin hasar ödemesinden sonra aleyhine yapılan Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına ödediğini, bu icra dosyasından kaynaklanan faiz, icra gideri ve icra vekalet ücreti bedellerini talep etmediklerini, geç ödemeden dolayı oluşan zarardan müvekkilinin sorumlu olduğunu ancak müvekkiline kesilen faturadaki KDV’den sigorta şirketinin sorumlu olduğunu ve bu şirketin ödemesi gereken bir bedel olduğunu, hasar bedeli istediklerini sigorta poliçesi davalı ile davalı şirket arasında akdedilen trafik sigorta poliçesinin tanzim tarihinin 18/03/2015 olduğunu ve bir yıl süreli olarak tanzim edildiğini, kaza tarihi olan 10/09/2015 tarihini kapsayan poliçenin tanzim tarihi bilirkişi kurulunun değerlendirmesinde beyan ettiği 01/06/2015 tarihinden önce akdedildiğini, bu nedenle poliçenin akdedildiği tarihte geçerli olan mevzuata tabi olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından 01/06/2015 tarihinden sonra ve kaza tarihinden önce yapılan bir zeyilnamenin dosyaya sunulmadığı ve böyle bir savunmanın da yapılmadığını, bilirkişilerin araç değeri ile ilgili düşüncesine itibar edilmeyerek Yargıtayın önceki mevzuata uygun olarak verdiği yerleşik kararlarına uygun olan taleplerinin doğrultusunda tam kabul kararı verilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının dava öncesinde müvekkili şirkete hasar bedeli talepli başvurusunun müvekkili şirket tarafından değerlendirildiğini ve 3.043,37 TL hasarın meydana geldiğinin tespit edildiğini ve bu miktarın 25/11/2015 tarihinde ödendiğini, dava açılmadan önce müvekkili şirket tarafından davacı yapılan bu basar bedeli ödemesinin hesaplamada dikkate alınmadığını ve mahsup edilmediğini, ödeme tarihinden bugüne faiz güncellemesinin de uygulanarak yapılan ödemenin mahsup edilerek ödenecek tazminat bedelinin belirlenmesi gerektiğini, bu durumun bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ile Yerel mahkemede mübrez olduğunu ancak Yerel Mahkemece dikkate alınmadığını, bu nedenle hüküm tesis edilen müvekkili şirket aleyhine hasar bedeli ödemesinin mahsup edilmeden tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı vekilinin davadan önce davacıya ödeme yapıldığı halde bunun dikkate alınmadığı ve bilirkişilerce değerlendirilmediği istinafı
Davalı sigorta vekilinin dava öncesinde müvekkil şirkete ’’Hasar Bedeli’’ talepli başvurusu; müvekkil şirket tarafından değerlendirilip, Değerlendirme neticesinde davacıya ait araç üzerinde 3.043,37-TL hasarın meydana geldiği tespit edildiğini ve tespit edilen bu miktarın 25.11.2015 tarihinde davacı asil şirkete ödendiğini ancak bunun dikkate alınmadığını beyan ederek kararı istinaf etmiştir.
Ne varki sigortaca bu ödemenin yapıldığı konusunda zaten bir ihtilaf bulunmamaktadır. Söz konusu bedel de işbu davamızın konusu değildir.
Somut olayda 10.09.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …. A.Ş. ‘ne ait … plakalı aracın davacı şirkete ait … plakalı araca çarpması sonucu aracında hasar oluştuğu,davalı sigorta şirketine hasarların tazmini için başvurulduğu ve davalı şirkete ait aracın görünen hasarının tespiti yapılarak tespit edilen bedelin araç değer kaybı ve KDV hariç tahsil edildiğini, ancak aracın fiziki hasarı giderildikten sonra aracın tamir edilen yerde çalışmadığı, aracın çalışmamasının sebebinin tamir eden tamirciden mi yoksa kaza sebebi ile motorda oluşan arızadan mı kaynaklandığının tespitinin ancak aracın motorunun açılmasıyla belli olacağından aracın motoru açıldığında hazır edilen bilirkişinin hazır edildiği, bilirkişi raporuna göre aracın çalışmamasının nedeninin motorda kazanın çarpma etkisi ile oluşan hasar olup bunun değerinin KDV dahil toplam 9.500,00 TL olduğu saptandığı,bunun akabinde işbu davanın açıldığı, sigortaca yapılan ödemenin 11/09/2015 tarihli expertiz raporunda anlaşılacağı üzere aracın kaputu ve dış aksamında meydana gelen hasarlara ilişkin olduğu ve ödemenin de bu hasara yönelik yapıldığı ne varki aracın kaza nedeniyle motorunda da hasarın bulunduğunun sonradan tespit edildiği ve bu hasarın davacı tarafından aracının tamir ettirilmesi akabinde ödemiş olduğu bedelin tazminine yönelik işbu davanın açıldığı ortada mükerrer bir ödemenin veya talebin bulunmadığı dava konusu hasar bedeli ile ilgili daha önce yapılmış bir ödeme söz konusu olmadığı, hasar giderildikten sonra tespit edilebilen ancak kazada alınan darbe neticesinde aracın motorunun çalışmaması nedeniyle hasar tazmini olduğu gözetildiğinde itirazlar yersizdir.
Davacı vekilinin Araç değer kaybının koşullarının oluştuğu ve mahkemece yanlış değerlendirme yapıldığı istinafı
Mahkemece Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve kazanın da bu tarihten sonra gerçekleştiğini belirtip yeni genel şartlara göre 165.000 km üstü araçlar için değer kaybı hesabının yapılmasının mümkün olmadığını belirterek bu talep yönünden ret kararı vermiş ise de verilen kararda isabet yoktur
Zira trafik kazasının muhatabı olan sigorta şirketinin ZMMS poliçesinin başlangıç tarihi 18/03/2015 bitiş tarihi 18/03/2016 tarihleri arası olup poliçe başlangıç tarihi itibariyle yeni genel şartların somut olayda tatbiki zaten mümkün değildir.
Kaldi ki; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden tarafı olmadığı ZMSS sözleşmesindeki şartların davacı açısından bağlayıcı olmaması nedeniyle uygulanmaması gerekir.
Bu halde Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu halde kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı hesabı yapılması için daha önce rapor tanzim eden 3 lü bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. İtirazlar yerindedir.
Davacı vekilinin KDV tutarının hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği istinafı yönünden
Sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak gerçekten uğradığı zararı tazmine mecbur olduğundan, hasar bedeli nedeniyle davacının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu gereğince ödenmesi gereken KDV’yi de davacıya ödemekle yükümlüdür.
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1.maddesine göre Türkiye’de yapılan sınai, ticari, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyet çerçevesinde, yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Davacının aracına verilen zararı gidermek için gerekli onarım, parça ve işçilik hizmeti de anılan yasa gereğince KDV’ye tabidir. Kesinleşen hasar miktarına ilişkin fatura ibraz edilmese dahi, davacı lehine KDV dahil edilerek hasar bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir. İtirazlar yerindedir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/18474 esas 2017/10417 karar ,2015/864 esas 2015/9408 karar , 2015/14700 esas 2016/4229 karar sayılı ilamları
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir.HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı,aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği,bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna davacı tarafça ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan başvuru harçları dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa ve davalı … Sigorta A.Ş. Tarafına ayrı ayrı iadelerine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 22.476,17 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. …

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …