Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/381 E. 2020/542 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas … Karar
KARAR TARİHİ : …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın 28/08/2018 günü bisikletiyle seyir halindeyken, davalı … şirketince sigortalı bulunan, dava dışı … idaresindeki … plaka sayılı araç ile çarpıştığı kaza sonucunda ağır şekilde yaralandığını; müvekkilinin vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü ve telafisi olmayan arazlar kaldığını; kaza nedeniyle SGK tarafından karşılanmayan tedavi masrafları yapmak zorunda kalındığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 25,00 TL. geçici işgöremezlik, 25,00 TL. sürekli işgöremezlik, 25,00 TL. SGK tarafından karşılanmayan zorunlu tedavi giderleri ve 25,00 TL. bakıcı gideri olmak üzere toplam 100,00 TL. maddi tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru sırasında zorunlu belgelerin ibraz edilmemiş olduğunu; eksik belgelerle yapılan başvurunun geçersiz olmasından dolayı öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini; davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta poliçe limiti ile sınırlı olduğunu; araç sürücüsünün ve malikinin kusurlu olmadığı hallerde sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını; kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu; müvekkili şirket tarafından yapılan araştırmaya göre davacının zararı ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığının tespit edildiğini, bu hususun araştırılması gerektiğini; davacının kaza anında kask takmadığı hususu da göz önüne alınarak tarafların kusur ve varsa müterafik kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınacak raporla tespiti gerektiğini; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde değişiklik yapan 13/02/2011 tarih ve 6111 sayılı kanunun 59 ve geçici 1. maddeleri ile sigorta şirketlerinin tedavi ve bakıcı giderleri ile geçici işgöremezlik tazminatı bakımlarından sorumluluklarının kalmadığını; kazanın üzerinden 12 ay geçmediğinden davacının sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin reddi gerektiğini; kabul anlamına gelmemekle birlikte bu yönden bir hesaplama yapılacaksa Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca davacının maluliyet oranının tespiti gerektiğini; müvekkili sigorta şirketi yönünden faiz ödeme yükümlülüğünün belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibrazından itibaren 15 işgünü sonundan ve böyle bir başvuru yoksa dava tarihinden itibaren başlayacağını; dava öncesinde müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılamamış olduğundan faizin dava tarihinden itibaren hesabedilmesi gerektiğini ve hükmedilmesi gereken faizin de yasal faiz olduğunu beyanla davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … karar sayılı ilamında; “Dava; yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Mahkememizce keşfe katılan trafik bilirkişisinden alınan raporda özetle, kazaya karışan … plakalı kamyonet sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/1-a,b ve 57/1-d maddelerini ihlal etmiş olmakla % 50 oranında; davacının ise aynı kanunun 47/c,d ve yönetmeliğin 136/a-1 maddelerini ihlal etmiş olmakla % 50 oranında kusurlu olduğu; Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 29/05/2019 tarihli sağlık kurulu raporunda davacının kalıcı sakatlık oranının % 8 olduğu, iyileşme süresinin 4 ayı bulabileceği ve bu sürenin geçici işgöremezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiği; bu süre içerisinde davacının başkalarının bakımına ihtiyaç duyacağı ve SGK tarafından karşılanmayan zorunlu tedavi giderlerinin 3.000,00 TL. olduğu görüşlerine yer verilmiştir.
Aktüerya bilirkişisi … tarafından tanzim olunan 29/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda ise özetle, davacının kaza tarihinde 12 yaşında olması ve düzenli bir kazancının olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik zararının oluşmadığı; kusur oranına isabet eden sürekli iş göremezlik zararının 34.598,81 TL., geçici işgöremezlik süresi içerisindeki 4 aylık bakıcı giderinin 4.059,00 TL. ve belgeye bağlanan – bağlanamayan zorunlu tedavi giderlerinin ise 1.500,00 TL. olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili 07/08/2019 havale tarihli talep artırım dilekçesinde özetle; 25,00 TL. olan sürekli iş göremezlik tazminat taleplerini 34.598,81 TL.’ye, 25,00 TL. olan bakıcı gideri taleplerini 4.059,00 TL.’ye, 25,00 TL. olan zorunlu tedavi gideri taleplerini 1.500,00 TL.’ye yükselttiklerini; geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin ise 25,00 TL. olarak devam ettiğini beyan etmiş ve artırdıkları dava değerine ilişkin harcı ikmal etmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları ile dosya kapsamındaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacı …’ın 28/08/2018 tarihinde Adana Çevre Yolu üzerinde bisikletiyle karşıdan karşıya geçmeye çalışırken davalı tarafça sigortalı … plaka sayılı aracın kendisine çarpması sonucunda yaralandığı; kaza sonrası olay yerinde düzenlenen kaza tespit tutanağında kazaya karışan kamyonet sürücüsü …’in kusunun bulunmadığı, davacı …’ın ise tam kusurlu olduğu görüşlerine yer verildiği; ancak mahkememizce yapılan keşifte dinlenen ve davacıyı önceden tanımayan görgü tanığının mahkememizce samimi bulunan beyanlarından kazanın tespit tutanağında gösterilen yerde değil bu noktanın yaklaşık 50-60 metre gerisinde trafik ışıklarının bulunduğu yerde meydana geldiği; tespit tutanağında çarpışma noktası olarak gösterilen yerin çarpışma noktası değil kaza sonrasında çarpışan tarafların durduğu nokta olduğu; keşifte hazır bulunan trafik bilirkişisinin raporuna göre meydana gelen kazada her iki tarafın da % 50 oranında kusurlu bulunduğu; kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle 22/06/2018 başlangıç 22/06/2019 bitiş tarihli ZMSS poliçesi ile davalı … şirketince sigortalı olduğu; davacı tarafın 18/092018 tarihli başvuru dilekçesinin 21/09/2018 tarihinde davalı … şirketine ulaştığı, ancak davalı … şirketince sigortalısının kusuru bulunmadığından bahisle başvurunun reddedildiği; Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 29/05/2019 tarihli sağlık kurulu raporunda davacının kalıcı sakatlık oranının % 8 olduğu, iyileşme süresinin 4 ayı bulabileceği ve bu sürenin geçici işgöremezlik süresi olarak kabulü gerektiği; bu süre içerisinde davacının başkalarının bakımına da ihtiyaç duyacağı; davacının yaşının küçük olması ve herhangi bir geliri bulunmaması nedeniyle 4 aylık iyileşme sürecinde geçici işgöremezlik zararının oluşmadığı; kusur oranına isabet eden sürekli iş göremezlik zararının 34.598,81 TL., geçici işgöremezlik süresi içerisindeki 4 aylık bakıcı giderinin 4.059,00 TL. ve belgeye bağlanan – bağlanamayan zorunlu tedavi giderlerinin ise 1.500,00 TL. olduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve Davanın kısmen kabulüne; 34.598,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.500,00 TL tedavi gideri ve 4.059,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 40.157,81 TL maddi tazminatın temerrüd tarihi olan 07/10/2018 tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, İspatlanamayan geçici iş göremezlik zararına ilişkin tazminat davasının REDDİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı yanca müvekkil şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezninde … numaralı hasar dosyası açıldığını, ibrazı zorunlu evrakların uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, davacı tarafın maluliyete yönelik herhangi bir rapor ve başvuruda bulunmadığını, yerel mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi gerekirken davanın kabul kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, kaza yeri incelemesi sonucunda tanzim edilen kaza tutanağında sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacı …’nın dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarının sebep olduğunu, kusur durumunun net olarak tespit edilmeden yapılan hesaplamanın farazi olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte kaza esnasında bisiklet sürücüsünün gerekli koruyucu tertibatı takmadığını, bu sebeple zararın artmasına kendisinin sebep olduğunu, hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine hükmedilen tedavi ve bakıcı giderinin SGK sorumluluğunda olduğunu ve verilen kararın haksız olup trafik kazalarından kaynaklanan taleplerin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkil şirketin ilgili tazminatlar bakımından sorumluluğunun bulunmadığını, bu sebeple yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek istinaf itirazlarının kabulünü dilemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
Somut olayda 6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasında dava tarihinden önce davalı … şirketine belgeler ile birlikte başvuru dilekçesi ile başvurdukları, sigorta şirketinin davacının özür oranı belli olmadığından ve eksik olduğundan bahisle bunların gönderilmesinden sonra tazminat talebini değerlendireceğini bildirilerek yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı sigortanın istediği belgeler maluliyet tazminat talebi için Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler sigorta şirketinin ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken diğer tüm belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı,davalı sigortanın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalı sigortanın davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı,bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. İstinaf itirazları yerinde değildir.
Kusur raporuna itiraz
Söz konusu olay nedeniyle tutulan trafik kaza tespit tutanağında; davacının tam kusurlu olduğu,sürücünün ise kural ihlali olmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır
Olayla ilgili savcılık dosyası var ise de bununla ilgili olarak kusur raporları dosyada yoktur
Mahkemece alınan yapılan keşif sonrası düzenlenen raporda ise davalı sürücünün kazada % 50 oranında davacının ise % 50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda Trafik kaza tespit tutanağı ile dosyadan aldırılan bilirkişi raporu arasındaki kusur dağılımına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir.
Bu halde ceza dosyasının tüm uyap kayıtları dosya arasına alınmalı,olayla ilgili kamu davası açılıp açılmadığı varsa ceza dosyasındaki raporlar tespit edilip akabinde İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek 3 kişilik uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, çelişkilerin giderilmesi yönünde denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi ve akabinde de belirlenecek kusur oranına göre de hüküm tarihine en yakın asgari ücret verilerine göre aktüerya bilirkişisinden ek rapor almak gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.İtirazlar yerindedir
(Nitekim Yargıtay 17. Hd nin 2016/19917 esas 2017/10871 karar sayılı emsal ilamı)
Davalı … vekilinin olayda müterafik kusur bulunduğu,koruyucu ekipman ve dizlik kullanmama nedeniyle indirim yapılması gerektiği istinafı
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Davacının, kazanın akabinde düzenlenen 3 lü adli tıp kurulu raporuna göre maluliyetine neden olan temel husus sağ femur şaft kırığı sağ tibia alt uç fraktörü kırığı olup, somut olayda kask ve dizlik kullanılsa dahi aynı sonuç meydana geleceğinden ve bu durum davacının maluliyet oranını artıran bir husus olmadığından indirim uygulanmaması kararı yerinde olup istinaflar yersizdir.
Davalı vekilinin bakıcı gideri ve faturasız tedavi giderlerine ilişkin talepleri açısından sorumluluklarının olmadığına yönelik istinafı açısından;
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 22/06/2018 başlangıç tarihli Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin kaçınılmaz tedavi gideri ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir.HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu, tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı,aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği,bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği davacı tarafça istinafın yapılmadığı gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak, kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna davalı … tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davalı …ne iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı … tarafından yatırılan 65.000,00 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. …

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …