Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/322 E. 2020/398 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR :1-… – …
VEKİLİ :Av. … – …
: 2- … – … …
: 3-… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/03/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 11/03/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekili ile davalılar … A.Ş. ve … vekili ile davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili mahkememize tevzi edilen 04/04/2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, 24/09/2014 tarihinde meydana gelen kazada müvekkilinin … plakalı motosiklet ile seyir halindeyken davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı otobüs ile müvekkiline arkadan çarptığını, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, kazada davalı …’nın tam kusurlu olduğunu, davalı hakkında Konya … Asliye Ceza Mahkemesine açılan davada davalının taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, ceza dosyasında alınan raporda müvekkilinin kusursuz, davalının asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza öncesinde müvekkilinin temizlik görevlisi olarak çalıştığını, kaza nedeniyle uzun bir süre tedavi gördüğünü, ameliyat olduğunu, bacağını tam kullanamaması ve uzun süre ayakta kalamadığından işine devam edemediğini, gece bekçisi olarak yeni bir işe başladığını, kaza sonrasında 20 gün hastanede kalan müvekkilinin sonrasında beş defa ameliyat olduğunu, yaklaşık 7 ay boyuncu zor bir tedavi süreci yaşadığını, müvekkile ait motosikletin de kaza sonrası hurdaya çıktığını, SGK tarafından bir kısım masrafların ödenmesine rağmen müvekkilinin tedavi sürecinde birçok masrafları olduğunu, kaza nedeniyle hayat düzeni değişen müvekkilinin birçok zorluklar çektiğini, ameliyat sonrası da tam olarak iyileşmediğini bu nedenle 150.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin olduğunu, kaza nedeniyle davalı …’nın sürücü olarak, davalı … A.Ş.’nin araç maliki olarak davalı … şirketinin de ZMMS kapsamında sorumlu olduğunu beyanla öncelikle davalının kazaya karışan … plakalı aracına mahkememizce verilecek karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini, fazlaya ilişkin hakları sakla kalması kaydıyla hasar bedeli, tedavi giderleri, kazanç kaybı, efor kaybı, sürekli iş göremezlik ve tedavi gideri olarak 2.000,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … A.Ş.ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş.ve … vekili mahkememize vermiş olduğu 26/04/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; ceza dosyasında alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, alınan raporun tanık ifadeleri dikkate alınmadan alındığını, mahkememizce keşif yapılarak, kusur durumunun yeniden tespit edilmesini, davacının kazadan önce sağlık durumunun tespit edilmesini, oluşan kazada davacının motosikleti ile önündeki dava dışı araca çarpması sonucu mu yaralandığı yoksa müvekkilinin çarpması sonucumu yaralandığının da mahkememizce tespit edilmesini, oluşan kazada davacının kendi kusurunun da tespit edilmesini, davacının kusurlu olduğunu, bu nedenle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, müvekkilinin kusurlu olduğunu tespiti halinde bile talep edilen manevi tazminat talebinin çok yüksek olduğunu, manevi tazminat talebinin zenginleşme aracı olmayacak şekilde belirlenmesi gerektiğini bu nedenle de manevi tazminat talebini kabul etmediklerini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili mahkememize vermiş olduğu 29/04/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla araç sürücüsünün kusur oranı ve zararı nispetinde olduğunu, araç sürücüsünün kusur durumunun net ve kesin olarak mahkememizce tespit edilmesini, kaza nedeniyle davacının güvenlik tedbirleri alıp almadığının da mahkememizce tespit edilmesini, davacının kalıcı sakatlık talebinin de yine mahkememizce yönetmeliklere uygun olarak alınacak raporla tespit edilmesini, davacının talep ettiği geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu husustaki sorumluluğun SGK’da olduğunu, mahkememizce faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olması gerektiğini bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin 02/12/2019 tarihli gerekçeli kararı ile; “Davanın dayanağı olan trafik kazasında oluşa ve dosya kapsamına uygun Ankara Adi Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından aldırılan 02/12/2016 tarihli rapora göre davalı sürücü …nın %100 oranında kusurlu olması nedeni ile davacının tazminat taleplerinden TBK’nın 49. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil hükümlerine göre mesul olduğu, yine Konya İl Emniyet Müdürlüğünün dosya arasına alınan 18/04/2016 tarihli yazısı ekindeki araç tescil bilgilerine göre kaza tarihinde davalı sürücü …nın kullandığı … plakalı hususi kullanıma özgülenen aracın … … A.Ş.adına kayıtlı olması nedeniyle adı geçen davalının araç işleteni sıfatıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlarına göre sorumluluğunun bulunduğu, ayrıca davalı sürcünün kullandığı aracın kaza tarihindeki zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş.’nin de bu sıfatı nedeniyle davacının maddi tazminat taleplerinden sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu trafik kazası nedeniyle davacının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan 09/01/2019 tarih … nolu rapora göre %17,2 oranında kalıcı sakatlığının ( sürekli iş görmezlik ) bulunduğu, iyileşme süresinin ( geçici iş görmezlik ) altı aya kadar uzayabileceği, tedavi giderlerine ilişkin zorunlu harcama giderinin 5.631,25 TL olduğu, meydana gelen yaralanmanın ağırlığına göre iki ay boyunca bakıcıya ihtiyaç duyacağı belirtilmiştir. Davacının aracında meydana gelen zarar miktarının tespiti amacıyla aldırılan hasar ve kusur bilirkişisi tarafından düzenlenen 02/02/2018 tarihli raporda davacının aracında kaza nedeniyle oluşan hasar ve ulaşım giderinin toplamı olan 1.000,00 TL lik maddi zararının bulunduğu tespit edilmiştir.
Aktüerya bilirkişisinden alınan tarafların sosyal ve mali durumuna, dosyadaki delillere, kazanın oluş şekline ve kusur durumuna uygun 02/08/2019 tarihli gerekçeli ve denetlenebilir rapora göre davacının 24/09/2014 – 24/03/2015 tarihleri arası geçici iş görmezlik dönemi maddi zararının 1.937,00 TL, 24/12/2014 – 31/07/2036 tarihleri arası sürekli iş göremezlik dönemi maddi zararının, 24/09/2014 – 24/11/2014 tarihleri arası bakıcı giderinin 2.268,00 TL, belgeye bağlanan ve bağlanamayan kaçınılmaz tedavi giderinin 5.631,25 TL, kaza nedeniyle oluşan araç hasarından kaynaklı maddi zararın 1.000,00 TL olduğu ve davacıda meydana gelen yaralanmaya göre kask takıp takmamasının zararın oluşumuna ve artmasına bir katkısı bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin talep artırım dilekçesi de nazara alınarak maddi tazminat davasının kabulü gerekmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat talebinin değerlendirilmesinde; Borçlar Kanunu 56.maddesinde şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde Hakimin manevi tazminata hükmedeceği düzenlenmiş olup; Hakim para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet ilkelerini nazara almak durumundadır. Hükmedilecek para miktarı ne ceza ne de tazminattır. Amaç zarara uğrayanda huzur duygusu oluşturmak ve ruhi ızdırabın dindirilmesini sağlamaktır. Açıklanan nedenlerle BK. 56/1 maddesi gereğince davacının manevi tazminat taleplerinin tarafların kusuru, davacıda oluşan maluliyet oranı, ekonomik ve sosyal durumları, özel hal ve şartlar nazara alınarak davalılar … ve … yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 24/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının geçici iş göremezlik kaybından dolayı 1.937,00 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden dolayı 5.631,25 TL, geçici iş göremezlik dönemi bakıcı giderlerinden dolayı 2.268,00 TL, sürekli iş göremezlik kaybından dolayı 79.292,83 TL, araçta meydana gelen maddi hasardan dolayı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 90.129,08 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olması ve faiz yönünden de dava tarihi olan 04/04/2016 tarihinden işleyecek yasal faizden sorumlu olması kaydıyla) davalılar …, … İmalat San. Tic. A.Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 24/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … İmalat San. Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, müvekkilinin kazadan sonra 5 ağır ameliyat geçirdiğini ve halihazırda yürümekte zorlandığını, eksik ve dosya kapsamına aykırı raporlar ile belirlenen maluliyet oranı, iyileşme süresi, bakıcı süresi ve tedavi giderine göre hükmedilen maddi tazminatın çok düşük olduğunu, 27/11/2017 tarihli adli tıp raporu ile iyileşme süresinin 17/08/2015 tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiğini, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihi olan 24/09/2014 tarihinden 17/11/2015 tarihine kadar hesaplanması gerektiğini, dosyadan aldırılan tüm raporların birbirleriyle çelişkili olduğunu, olaya, oluş şekline ve dosyadaki belgelere aykırı ve hatalı olduğunu, yeniden rapor aldırılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile daha yüksek maddi tazminata ve 150.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …. San Tic A.Ş. ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece hükme esas alınan 02/12/2016 tarihli kusur bilirkişi raporunda müvekkili …’e %100 oranında kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edildiğini ancak bilirkişi raporunda Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasındaki davaya konu trafik kazası ile ilgili tanık ifadelerini dikkate alınmadan ve eksik inceleme ile kusur durumu tespiti yapıldığını, davacı …’nun yolun sağında bulunan bisiklet yolunu kullanmadığını, davacının sağdan sollama yasağına uymayarak bariz kural hatası ile iki araç arasına aniden girdiğini, davacının ilk önce çarptığı otobüs ile arasında olması gereken güvenli takip mesafesini koruyamamış olması gibi fillerinden dolayı kendisinde neden kusur izafe edilmeyeceğinin raporda açıklanmadığını, bu nedenle de bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, bu sebeple tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde geçici iş göremezlikten dolayı tazminat talebinin olmamasına rağmen Yerel Mahkemenin davacının geçici iş göremezlik kaybından dolayı 1.937,00 TL’nin tahsiline karar verilmesinin de HMK 26/1 hükmüne açıkça aykırı olduğunu, maddi tazminat istemine neden olan olaylara davacının kendisinin kusurlu hareketinin neden olduğundan ve davacıda meydana gelen yaralanmanın davacının önündeki araca çarpması sonucunda mı yoksa müvekkilinin davacıya çarpması sonucunda mı oluştuğunun ve oluşan bu yaralanmadan tarafların ne kadar sorumlu olduğu konusunda bir raporun mevcut olmadığından manevi tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, miktarın olay tarihi, paranın alım gücü, kusur durumu, davanın ekonomik durumu gibi koşullara göre belirlenmesi gerekirken hükmolunan değerin ortadan kaldırılarak hakkaniyete uygun düşen bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza ile ilgili olarak yürütülen Konya… Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında davacının motosiklet ehliyetinin bulunmadığının anlaşıldığını, Yerel Mahkemece alınan bilirkişi raporlarının birbirleriyle çeliştiğini ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderlerinden sorumluluğunun bulunmadığını, SGK tarafından bu döneme ilişkin olarak davacıya ödeme yapıldığını, davacının karşılanmamış zararının bulunmadığını, müvekkilinin sorumlu tutulmasının da haksız ve mükerrer ödemeye sebep olacağını, ehliyetsiz biçimde motosiklet kullanan davacının gerekli güvenlik önlemlerini almayarak zararın artışına katkıda bulunduğunu, müterafik kusur indirimi uygulanması gerekirken Yerel Mahkemece bu itirazlarının değerlendirilmediğini, gerekçeli kararda iddia, savunma ve itirazlarının değerlendirilmeksizin hüküm verilmesinin bozma sebebi olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı … ve… vekilinin kusura ve oluşa yönelik itirazı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
Keza CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.” Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan kararı, kesinleşmiş bir mahkumiyet niteliğinde olmadığı gibi, TBK’nun 74. maddesi anlamında hukuk hakimi yönünden bağlayıcılığı yoktur.
Ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı TBK’nın 74. maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar değildir. Bu nedenle somut olayın hukuk hakimi tarafından ceza dosyası kapsamındaki deliller de nazara alınarak deliller serbestçe değerlendirilerek takdir edilmesi gerekecektir.
Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde,
Somut olayda; dava konusu olay ile ilgili olarak ceza soruşturması ve kovuşturması yürütülmüş, açılan davada sanığın yaralanmaya neden olan olayda tam kusurlu olduğundan bahisle cezalandırılmasına ve HAGB ye karar verildiği tespit edilmiştir.
24/09/2014 tarihinde davacının … plakalı motosikleti ile seyir halinde iken davalı … Tarımcının sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsü ile davacıya arkadan çarpması şeklinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile Davanın dayanağı olan trafik kazasında oluşa ve dosya kapsamına uygun Ankara Adi Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından aldırılan 02/12/2016 tarihli rapora göre davalı sürücü …nın %100 oranında kusurlu olduğu,HER NE KADAR DAVALI VEKİLİ İş mahkemesinden alınan kusur raporunun alınan raporlar ile çelişkili olduğunu iddia etmekse ise de söz konusu raporda gerçekleşen zincirleme kazada herbir kazaya ilişkin değerlendirmenin ayrı ayrı yapıldığı,buna göre davamıza konu kazanın motorlubisiklet sürücüsünün otobüse çarpmasına ilişkin olduğu,söz konusu kazanın raporda 3. Kaza olarak nitelendirildiği ve bu 3. Kazada sürücü …nın tam kusurlu olduğunun belirtildiği,yani davamıza konu olan olayda tüm kusurun yine davalıya yüklendiği,raporlar arasında bu yönden hiçbir çelişkinin de esasa bulunmadığı,bu durumda tüm raporlara göre Sürücü … sevk ve idaresindeki motorlubisiklet ile taşıt yolunda, sağ şeritte seyri sırasında geldiği olay mahalli yol bölümünde, aynı yönde önünde seyir halinde olan sürücünün dava dışı kaza nedeniyle otobüsüyle aniden durması üzerine, bu araca arkadan çarpması sonrası aynı yönde geriden gelen sürücü …’nın kullandığı otobüsün sadmesine maruz kalmasıyla yaralandığı dava konusu olayın oluşu üzerinde, hatalı tutum ve davranışı olmadığından, sonuçta atfı kabil kusurun olmadığı,tüm kusurun davalıda olduğu hem ceza hem de hukuk mahkemesinde aldırılan raporların ve trafik kaza tespit tutanağının birbirini teyit ettiği ve örtüştüğü,yaralanmasına ve maluliyetine sebep olan hususun davalının haksız eylemi olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezliğe,bakıcı gideri ve faturasız tedavi giderlerine ilişkin talepleri açısından sorumluluklarının olmadığına,davalı … vekilinin talepten fazlaya karar verildiğine yönelik istinafı açısından;
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
Trafik kazası neticesi yaralanan ve geçici yada sürekli iş göremez hale gelen kişinin giderleri sadece bir sağlık kuruluşunda yapılan tedavi harcamalarından ibaret değildir. Trafik kazası sonucu beden bütünlüğü zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre ile iyileşeceği süre içinde işlerini göremeyeceği ve bu süre içinde normal hayatını sürdüremeyeceğinden bu dönem içinde tam iş göremez olarak kabul edilip buna göre tazminat hesabı yapılacaktır. Geçici işgöremezlik nedeniyle hükmedilecek tazminatın kusurlu sürücü ve işletenin yanında ZMSS poliçesini düzenleyen şirketin de sorumluluğu kapsamı içerisinde bulunduğu ve bu itibarla davalı … şirketinin buna yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Yine davacı tarafın gerek dava dilekçesindeki açıklamaları ,gerekse maddi tazminat talebinin somutlaştırmasına yönelik beyan dilekçesinde geçici işgörmezlik talebi olduğundan talepten fazlasına karar verilmesi sözkonusu olmayıp itirazlar yersizdir.
Davacı vekilinin ve davalı vekillerinin Maluliyet raporuna ve davacı vekilinin bu raporda tespit edilen tazminat kalemlerine ve aktüerya raporuna ilişkin istinaf itirazları yönünden;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmemktedir
Yine 17. HD nin kökleşmiş içtihatları gereği Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan alınmasının yeterli olduğu, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden alınma zorunluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/16240 esas 2019/7273 karar 2016/15369 esas 2019/6853 karar sayılı ilamları
Bu halde kaza tarihinin 24/09/2014 tarihinde olmasına göre Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenen 09/01/2019 tarihli … ünv.adli tıp ABD ‘nin 3 lü bilirkişi rapora göre karar verilmesine usule aykırılık bulunmamasına,söz konusu raporun diğer tüm raporları bağdaştırmasına,maluliyet oranı açısından İstanbul ATK’nın 27/11/2017 tarihli raporu ile uyumlu olup çelişki arzetmemesine,bu nedenle hükme esas alınmasında usule aykırı yön olmamasına, kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlanması yeterli olup ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulunup getirilmesi şart olmamasına, Hiç bir belge sunulmasa bile ,hakimin görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlü olmasına bu kapsamda düzenlenen 09/01/2019 tarihli raporun ve buradaki hesaplamaların dosya kapsamına uygun olmasına,yine kaza tarihi dikkate alınarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, kaza tarihine göre Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılmasına ve buna göre alınan aktüerya raporunun hükme esas alınmasının doğru olmasına göre tüm itirazlar yersizdir.
Davalı … vekilinin olayda müterafik kusur bulunduğu, koruyucu ekipman ve dizlik kullanmama nedeniyle indirim yapılması gerektiği istinafı
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Davacının, kazanın akabinde düzenlenen 3 lü adli tıp kurulu ve İstanbul ATK raporuna göre maluliyetine neden olan temel husus leğen ve kalça kemiği kırığı olup, somut olayda kask ve dizlik kullanılsa dahi aynı sonuç meydana geleceğinden ve bu durum davacının maluliyet oranını artıran bir husus olmadığından indirim uygulanmaması kararı yerinde olup istinaflar yersizdir
Davacı vekilinin ve davalı … ve şirket Manevi tazminatın az veya çok taktir edildiği istinafı yönünden
İlk derece mahkemesinin alınan raporda davacının kaza nedeniyle yaralanmasına bağlı % 17,2 oranında malul olması ve 6 aylık geçici iş göremezliğe uğradığı,olayda davalıların % 100 kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle % 17,2 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 6 ay olduğu, kaza nedeniyle leğen kemiğinin kırılıp 5 defa ameliyat geçirdiği ve davalının tam kusurlu olup, gözetilip olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu, manevi tazminatın 30.000 TL üzerinden kısmen kabulünün gerektiğinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı bu itibarla davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek manevi tazminatın 30.000,00 TL olarak belirlenip, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda manevi tazminat açısından kabulüne, davalı … vekilinin maddi tazminat ve diğer davalılar … ve … vekilinin maddi ve manevi tüm tazminat istinaf itirazlarının reddi, ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı … vekili ile davalılar … ve …. San. Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
a)Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ İLE;
24/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının geçici iş göremezlik kaybından dolayı 1.937,00 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden dolayı 5.631,25 TL, geçici iş göremezlik dönemi bakıcı giderlerinden dolayı 2.268,00 TL, sürekli iş göremezlik kaybından dolayı 79.292,83 TL, araçta meydana gelen maddi hasardan dolayı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 90.129,08 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olması ve faiz yönünden de dava tarihi olan 04/04/2016 tarihinden işleyecek yasal faizden sorumlu olması kaydıyla) davalılar …, … İmalat San. Tic. A.Ş. Ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b)Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE;
24/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle takdiren 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … İmalat San. Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Alınması gereken 8.206,01 TL harçtan peşin alınan 519,16 TL harç ile 301,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 820,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.385,85 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalı … şirketinin 5.537,38 TL yönünden diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasın)
4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL. başvuru harcı 519,16 TL. peşin harç, 4,30 TL. vekalet suret harcı, 48,10 TL. ihtiyati tedbir harcı ve 301,00 TL. ıslah harcı toplamı 901,76 TL.’nin (davalı …nin 676,32 TL den (90,129,08/120,129,08 oranında) sorumlu olmak üzere, diğer davalıların ise tamamından sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.158,10 TL. posta, tebligat ve adli tıp gideri, 2.080,00 TL. bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.238,10 TL. yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan 1.619,05 TL’lık kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (davalı …nin 1.214,28 TL’den (90.129,08/120,129,08 oranında) sorumlu olmak üzere diğer davalıların ise tamamından sorumlu olmak üzere)
6-Davalı … İmalat San. Tic. A.Ş. tarafından yapılan 300,00 TL. yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (120.000,00/240.129,08 oranında) 149,70 TL’lık kısmının davacıdan tahsili ile davalı … İmalat San. Tic. A.Ş. verilmesine, artan bölümün kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca 9.960,33 TL. vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin uyarınca 4.500,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … İmalat San. Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat davasının reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılar … ve … İmalat San. Tic. A.Ş.’ne verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
11-Davalı …Ş. tarafından alınması gereken 6.156,71 TL harçtan peşin alınan 1.539,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.617,71 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
12-Davalı … tarafından alınması gereken 7.522,91 TL harçtan peşin alınan 1.880,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.642,18 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
13-Davalı … İmalat San. Tic. A.Ş.tarafından alınması gereken 7.522,91 TL harçtan peşin alınan 1.880,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.642,18 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
14-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
15-Davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru gideri ile 16,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 165,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
16-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 10/03/2020

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …