Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/295 E. 2020/580 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 17/08/2018 tarihli dilekçesiyle; 28/10/2017 tarihinde müvekkilinin Tekke Cami mevkiinde yaya olarak bulunduğu esnada plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın müvekkiline çarpması sonucu davaya konu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini ve müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bu sebeple bakıcı ihtiyacının da doğduğunu, dava konusu trafik kazasına tam ve asli kusuruyla sebebiyet veren aracın plakası ve sürücüsü tespit edilmediğinden, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-a ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-a maddeleri uyarınca Güvence Hesabı’nın müvekkilinin yaralanması nedeniyle uğradığı maddi zararları tazmin ile yükümlülüğünün bulunduğunu, dava açılmadan önce Güvence Hesabı’na 19/02/2018 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulduğunu, başvuruya istinaden hasar dosyasının açıldığını, mevcut eksiklikler giderilerek 27/06/2018 tarihli dilekçe ile davalıya gönderildiğini ve dilekçenin davalıya 28/06/2018 tarihinde teslim edildiğini, davalı tarafından 04/07/2018 tarih … sayılı cevabi yazıları ile hasar dosyası kapsamında eksik evrak talebinde bulunulduğunu, ancak eksik evrakların 27/06/2018 tarihli dilekçe ile tanzim edildiğini, dava konusu kaza nedeniyle … Soruşturma sayılı dosyasının açıldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak 2.500,00 TL. ve bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik 500,00 TL. olmak üzere toplam 4.000,00 TL. tazminatın kaza tarihi olan 28/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı’nın 18/09/2018 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; davacının dava açılmadan önce başvuruda bulunduğunu ve yapılan başvuru başvurunun değerlendirildiğini, davacının sunmuş olduğu 12/06/2018 tarihli hastane sağlık raporunda “1 yıl dolmadığından sürekli oran değildir” açıklaması yapılmış ve 6 ay sonra kontrol şartı konulduğunu, maluliyetin kalıcı olup olmadığının değerlendirilebilmesi adına bu kontrol şartı yerine getirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, ancak karşı taraf ilgili maluliyet raporunu kontrol süresi sonunda almak yerine haksız ve yasaya aykırı işbu davayı ikame ettiğini, davacının ilgili raporu temin edebileceği halde etmeyip, dava yoluna gitmesi davanın reddini gerektirdiğini, başvuru şartını yerine getirmeyen davacının davasının usulden reddini, haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, aksi takdirde itirazları çerçevesinde kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, Trafik Tescil Şube Müdürlüğünden ilgili belgeler, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. Sayılı dosyasına lişkin belgeler, SGK Konya İl Müdürlüğünden ve davalı Güvence Hesabından ilgili belge fotokopileri dosyamıza getirtilmiş, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinden maluliyete ilişkin 3 kişilik heyet raporu, Ankara Adli Tıp Kurumundan kusura ilişkin rapor ve tazminat bilirkişisinden rapor alınmış ve raporların taraflara tebliği sağlanmıştır.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Somut olayda ; 28/10/2017 tarihinde müvekkilinin Tekke Cami mevkiinde yaya olarak bulunduğu esnada plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın müvekkiline çarpması sonucu davaya konu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini ve müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bu sebeple bakıcı ihtiyacının da doğduğunu, dava konusu trafik kazasına tam ve asli kusuruyla sebebiyet veren aracın plakası ve sürücüsü tespit edilmediğinden, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-a ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-a maddeleri uyarınca Güvence Hesabı’nın müvekkilinin yaralanması nedeniyle uğradığı maddi zararları tazmin ile yükümlülüğünün bulunduğunu, dava açılmadan önce Güvence Hesabı’na 19/02/2018 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulduğunu, başvuruya istinaden hasar dosyasının açıldığını, mevcut eksiklikler giderilerek 27/06/2018 tarihli dilekçe ile davalıya gönderildiğini ve dilekçenin davalıya 28/06/2018 tarihinde teslim edildiğini, davalı tarafından 04/07/2018 tarih … sayılı cevabi yazıları ile hasar dosyası kapsamında eksik evrak talebinde bulunulduğunu, ancak eksik evrakların 27/06/2018 tarihli dilekçe ile tanzim edildiğini, dava konusu kaza nedeniyle … Soruşturma sayılı dosyasının açıldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak 2.500,00 TL. ve bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik 500,00 TL. olmak üzere toplam 4.000,00 TL. tazminatın kaza tarihi olan 28/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsilini talep ettiği görülmekle,
Konya Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin 2018/60-2019/3 ve Konya 3. Hukuk Dairesinin 2019/54 E. 2019/91 K. sayılı dosyalarında da belirtmiş olduğu üzere bakıcı giderleri ve faturalandırılamayan tedavi giderleri yönünden davalı Güvence Hesabı’nın da sorumlu olacağı kabul edildiği dikkate alınarak, mahkemece alınan raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı ve davacı vekilinin tazminat miktarlarını raporlara uygun şekilde artırdığı görülmekle davacının maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile 1-Davacının davasının KABULÜ ile; a)Davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlik tazminatı olarak 3.380,36 TL.nin davalı Güvence Hesabı’ndan temerrüt tarihi olan 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davacının uğramış olduğu sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 18.851,64 TL.nin davalı Güvence Hesabı’ndan temerrüt tarihi olan 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)Davacının uğramış olduğu bakıcı gideri tazminatı olarak 4.085,55 TL.nin davalı Güvence Hesabı’ndan temerrüt tarihi olan 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının başvuru şartını yerine getirmediğini, davacı tarafın istenilenleri tamamlamadığını, ilgili maluliyet raporunu kontrol süresi sonunda almak yerine haksız ve yasaya aykırı iş bu davayı açtığını, davacının rapor temin edebilecekken etmeyip dava yoluna gitmesinin davanın reddini gerektirdiğini, dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilmeyen aracın varlığının ve trafik kazasına bu aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, takibe konu kaza ile ilgili dosyaya sunulan belgelerden olayın oluş şekli hakkında kanaat edinilmesinin mümkün olmadığını, 5684 sayılı yasanın 14.maddesi ve güvence hesabı yönetmeliği gereği müvekkilinin bedensel zararlardan sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı dolaylı zarar kavramı içerisinde değerlendirildiğinden gelir kaybına ilişkin müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, teminat türleri arasında geçici iş göremezlik tazminatının yer almadığını, müvekkili kurumun geçici – kalıcı bakıcı ve sair tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, bakıcı giderlerinin de ispatlanması gerektiğini, fiilen bakıcı tutulduğu ispat olunamamışken brüt asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için müvekkili kurum aleyhine bakıcı giderine hükmedilecek olsa bile yapılacak hesaplamanın net asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı hesaplandığını, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; davalının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının 04/07/2018 tarih … sayılı cevabi yazısı ile ilettiği maluliyetin kalıcı olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla kontrol şartının yerine getirilmesi talebinin tamamen haksız ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı şirketin 02/03/2018 tarihinde temerrüte düştüğünün kabul edilmesi gerektiğini ve bu yönde yapılan itirazların reddinin gerektiğini, dosya kapsamında keşif yapılmak suretiyle kusur durumunun açıklığa kavuşturulduğunu, tüm bu nedenlerle istinafa cevaplarının kabulüne, davalının icranın tehiri talebinin reddine, davalının haksız ve hukuka aykırı istinaf gerekçelerinin reddine karar verilerek yerel mahkeme ilamının aynen kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava haksız fiil nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar davalı Güvence Hesabı tarafından aşağıda belirtilen yönlerden istinaf edilmiştir.
A- Güvence Hesabının sorumluluğu, kusur ve illiyet bağı yönünden itirazda;
Güvence Hesabı’nın hangi hallerde sorumlu tutulduğu ve Hesaba hangi şartların gerçekleşmesi halinde dava yöneltilebileceği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtilmiştir.
Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesinin 2. fıkrası uyarınca “ Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için başvurulabilir”.
Görüldüğü gibi sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için Güvene Hesabına başvurulabilecek olup açılan dava da bu kapsamdadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Davalı Güvence Hesabı’nın sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru oranında belirlenecek tazminattan sorumlu olduğu ve anılan hükme göre kusur durumunun da davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Olaya ilişkin yapılan ceza soruşturmasında sadece davacının beyanı alınmış bunun dışında herhangi bir tanık, beyan veya delil bulunamamış, kazaya ilişkin herhangi bir görüntünün de olmadığı olay tespit tutanağı ile belirlenmiştir. Mahkemece yapılan keşifte sadece davacının beyanı esas alınarak kusur bilirkişisinden rapor alınmış ve alınan bu rapora göre davacının % 65 oranda asli, sürücüsü ve plakası belirlenemeyen aracın tali derecede % 35 kusurlu olduğu belirtilmesi üzerine bu rapor hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur. Davalı tarafından bu rapora itiraz edilmiştir.
Buna göre; yukarıda zikredildiği üzere davalı Güvence Hesabı’nın sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru oranında belirlenecek tazminattan sorumlu olduğu ve anılan hükme göre kusur durumunun da davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği hususu gözetilerek, gerek 17/04/2019 tarihli maluliyet raporu gerekse adli muayene raporu nazara alındığında belirlenen maluliyetin 28/10/2017 tarihli yaralanmadan kaynaklandığı anlaşıldığından buna yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
B- Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasın nedeniyle davacıların, dava tarihinden önce davalı Güvence Hesabına çeşitli tedavi belgelerinin de içinde olduğu belgeler ile birlikte 20/02/2018 tarihli başvuru dilekçesi ile başvurdukları, yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının davalı vekili cevap dilekçesi ile de sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafın istediği belgeler Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler sigorta şirketinin ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı, davalı tarafın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalının davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı, bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. Bu nedenle, davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
C- Davalı vekilinin Bakıcı gideri ve Geçici işgöremezliğin, faturasız tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir” hükmü gereği söz konusu zarardan davalı taraf sorumlu olmadığını iddia etmekteyse de bu düzenlemenin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olaydaki kazanın ise 28/10/2017 tarihinde gerçekleştiği gözetildiğinde Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin (Güvence Hesabının), işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. Maddesine göre sorumluluğu üstenen güvence hesabının, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden, sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici iş görmezlik, kaçınılmaz tedavi gideri ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bunun dışında, bakıcı giderinin hesaplanmasında yerleşik Yargıtay kararlarına göre net asgari ücretin değil brüt asgari ücretin hesaplanmasında da bir isabetsizlik yoktur.

D- Faiz başlangıç tarihine ve aktüer hesabına ilişkin itirazda;
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır.
Davacının dava açmadan önce davalı sigortacıya gerekli belgeler ile başvuruda bulunduğu anlaşılmakla birlikte eksik belge nedeniyle başvurunun dava tarihinden önce neticelenmediği, davacı tarafından temerrüt tarihine göre yasal faizin talep edilmiş ve mahkemece de yukarıda anlatılan 8 günlük süre içinde başvuru neticelendirilmemiş olmakla belirlenen temerrüt tarihine göre yasal faiz işletilmiş olmasında usulsüzlük bulunmadığından buna yönelen davalı itirazının reddine karar verilmiştir.
Anlatılan sebep ve gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.797,75 TL karar ve ilam harcından istinaf dilekçesi ile yatırılan 449,44 TL nin mahsubu ile bakiye 1.348,31 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1- 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip