Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/294 E. 2020/576 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA AŞ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- … – …
DAVA TÜRÜ : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/02/2017 tarihinde müvekkilinin yolcusu olduğu … plakalı halk otobüsünün otobüs sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda şarampole yuvarlandığını, müvekkilinin yaralandığını, otobüsün işleteninin davalı … , sürücüsünün diğer davalı …, sigortalayanı da davalı … şirketi olduğunu, kazanın meydana gelmesinde %100 otobüs sürücüsü davalının kusurunun olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde defalarca ameliyat olduğunu, dizine platin takıldığını, 3 aylık süre geçmesine rağmen dizinin iyileşmediğini, dizinden dolayı malul kaldığını, müvekkilinin tüm hastane masraflarını kendisinin karşıladığını, tedavi sürecince bakıma muhtaç olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinde 35 yaşında olup geçimini çiftçilik yaparak sağladığını, kaza nedeniyle dizindeki sakatlık nedeniyle ayakta duramadığını, ağır yük taşıyamadığını, mesleğini yapamadığını, geçimini sağlamakta zorluk çektiğini, müvekkilinin ailesi ile birlikte yaşadığını, kaza nedeniyle duyduğu derin elem ve keder ile hayatı boyunca sağlıklı bir birey olamayacağından dolayı manevi olarakta yıprandığını, müvekkilinin davalı … şirketine 14/04/2017 tarihinde başvurmuş olmasına rağmen davalı … şirketince zararının karşılanmadığını beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL sürekli iş göremezlik, 50,00 TL bakıcı gideri ve 50,00 TL tedavi gideri olmak üzere 200,00 TL maddi tazminatın davalılar işleten ve sürücü yönünden kaza tarihinden, davalı … şirketi yönünden sigorta limitlerini aşmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan tahsiline, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılar işleten ve sürücüden tahsiline, hüküm altına alınacak alacağın tahsil edilmeme riskine karşılık davalı işletene ait … plakalı araca ihtiyati haciz şerhi konulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar aleyhine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kaza nedeniyle talep etmiş olduğu tedavi giderlerinin sigorta tarafından karşılandığını, davacının tedavi gideri talep edemeyeceğini, davacının dizindeki yaralanmanın ve tedavi ve iyileşme sürecininin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, kazanın olumsuz hava koşulları nedeniyle olduğundan talep edilen manevi tazminat talebinin fazla olduğunu, müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete yapmış olduğu başvurunun eksik evrak nedeniyle sonuçlanmadığını, dava açma şartı olan geçerli başvuru olmadığındını öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Esasa ilişkin olarak kabul anlamına gelmemek birlikte müvekkilinin sorumluluğunun tarafların kusur oranlarına göre poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranının mahkememizce tespit edilmesini, geçici iş göremezlik talebinin sigorta teminat kapsamında olmadığını, gerekli belgelerle başvuru tarihinden öncesinde müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmadığını, davacının avans faizi talebinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile ; ” Davacı, davadan önce zararının ödenmesi talebini karşı tarafın sigortacısına bildirdiğinden ve bildirimden itibaren 15 günlük ödeme süresi geçtiğinden iş bu davada, 2918 sayılı KTK’nun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvurma dava şartının yerine getirdiği görülmüştür.
Davanın dayanağı olan trafik kazasında oluşa ve dosya kapsamına uygun Ankara Adi Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından aldırılan rapora göre davalı sürücü …’ün %100 oranında kusurlu olması nedeni ile davacının tazminat taleplerinden TBK’nın 49. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil hükümlerine ve KTK’nun 85. ve devamı maddelerine göre mesul olduğu, yine Trafik Tescil Şube Müdürlüğünün dosya arasına alınan yazısı ekindeki araç tescil bilgilerine göre kaza tarihinde davalı sürücünün kullandığı aracın davalı … adına kayıtlı olması nedeniyle adı geçen davalının araç maliki sıfatıyla, davalı sürücünün kullandığı aracın kaza tarihindeki zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı …’nin de bu sıfatı nedeniyle davacının maddi tazminat taleplerinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlarına göre sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının, ayrıntıları yukarıda izah edilen, kaza sebebiyle meydana gelen bedeni zararı ve geçici – kalıcı iş görmezlik süresi, kazada yaralanmasından kaynaklı bakıcı ihtiyacı ve hastane giderleri, kazadaki kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumu, davalı … şirketine yapmış olduğu başvurunun sonuçsuz kalması dikkate alınarak aktüerya bilirkişisinden rapor aldırılmış olup aktüerya bilirkişisinin dosya kapsamına uygun gerekçeli ve denetlenebilir raporu gözetilerek davacının maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü gerekmiştir.
Davacı her ne kadar davalılardan avans faizi talebinde bulunmuş ise de davanın haksız fiilden kaynaklı tazminat davası olması, davalı … başkanlığının aracı ticari amaçla kullanılmasına rağmen arada sözleşmeden kaynaklı bir hukuki ilişki bulunmadığından bir taraf için ticari sayılan husus karşı taraf için de ticari sayılamayacağından davacının avans faizi talebi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle TBK. 56/1 maddesi gereğince, tarafların kusuru, davacıda oluşan maluliyet oranı, ekonomik ve sosyal durumları, özel hal ve şartlar nazara alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. 1-Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 05/02/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının geçici iş göremezlik kaybından dolayı 15.125,40 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden dolayı 4.000,00 TL, sürekli iş göremezlik kaybından dolayı 58.706,54 TL, bakıcı gideri kaybından dolayı 10.724,25 TL olmak üzere toplam 88.556,19 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olması ve faiz yönünden de 27/04/2017 (temerrüt) tarihinden işleyecek yasal faizden sorumlu olması kaydıyla) davalılar …, …, …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 05/02/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle takdiren 4.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, trafik kazasından kaynaklı tazminat davalarında dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunulması şartı getirildiğini, davacının müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını ve ibrazı zorunlu evraklardan sağlık kurulu raporunun eksik olması nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, davacının başvuru esnasında dava konusu kazadan dolayı meydana geldiği iddia edilen maluliyete ilişkin herhangi bir rapor sunulmadığını, gerekli belgelerin davacı tarafından müvekkili şirkete ibraz edilmediğini, müvekkili şirkete eksik evrak ile yapılan başvurunun KTK madde 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerekmekte iken mahkemece itirazları dikkate alınmadan yargılamaya devam edilip davanın kabulüne karar verilmesini hatalı olduğunu, alınan raporun özürlüler yönetmeliğine uygun olmadığını, dava konusu sigortalı araç poliçesinin genel şart değişikliği sonrasında tanzim edilmiş olması nedeniyle yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte hesaplanan tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, somut olayda davacı sigortalının araçta yolcu konumunda olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen geçici işgöremezlik tazminatı ve tedavi giderinden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, buna ait sorumluluğun SGK da olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece hükmedilen tazminata işletilecek faiz başlangıç tarihi olarak 27/04/2017 tarihinin belirtildiğini kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, davacının müvekkili şirkete yaptığı başvuru esas alınarak temerrüd faizi işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yapılan başvurunun geçersiz bir başvuru olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte uygulanacak faizin yasal faiz olduğunu, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar davalı … şirketince aşağıda belirtilen yönlerden istinaf edilmiştir.
A- Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasın nedeniyle davacıların, dava tarihinden önce davalı … şirketine belgeler ile birlikte 11/04/2017 tarihli başvuru dilekçesi ile başvurdukları, sigorta şirketinin usule uygun sakatlık raporu eksik olduğundan bahisle bunların gönderilmesinden sonra tazminat talebini değerlendireceğini bildirilerek yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının davalı vekili cevap dilekçesi ile de sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı sigortanın istediği belgeler Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler sigorta şirketinin ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı, davalı sigortanın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalı sigortanın davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı, bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. Bu nedenle, davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
B- Davalı sigortanın kusura yönelik itirazı bakımından;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Dosya içerisindeki olaya ilişkin kaza sonrası düzenlenen Trafik Tespit Tutanağında ve Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumundan alınan kusur bilirkişi raporunda; sürücü davalı …, içerisinde yolcu olarak davacı …’in bulunduğu, yönetimindeki … plaka sayılı otobüs ile gündüz vakti, yerleşim yeri dışında, Konya yönünden Divanlar Mahallesi yönüne seyri sırasında olay yerine geldiğinde, gerek Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nın ‘yol Sorunu’, ‘Görüşe Engel Cisim’ ve ‘Kazaya Etki Eden Araç Aksamları’ bölümünde herhangi bir sorun tespit edilmemiş olması gerekse ‘…yol virajlı idi ve yerde buzlanma vardı…’ şeklindeki sürücünün kendi beyanından anlaşılmakla, yolun mevcut durumunun farkında olmasına rağmen, sürücünün mevcut yol şartlarına göre ayarlamaması nedeniyle direksiyon hakimiyetine kaybetmesi sonucu, yolun solundan yol dışı kalarak devrilmesiyle neticelenen olaydaki dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurullara aykırı davranışıyla sürücünün kusurlu olduğu, davacı yolcu …’in kendi yaralanmasıyla sonuçlanan olayda, dosyadaki mevcut verilere göre hatalı herhangi bir tutum ve davranışı görülmediğinden sonuçta atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, sürücünün % 100 kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bu itibarla, kaza sonrası düzenlenen Trafik Tespit Tutanağı ile Adli Tıp Kurumu kusur raporu aynı mahiyette olup birbirini teyit eder nitelikte, ayrıntılı, gerekçeli, somut oluya ve delillere uygun nitelikte olduğu, dosya kapsamındaki tüm delillere göre raporlarda ve Trafik Tespit Tutanağında anlatıldığı şekilde kazanın meydana geldiği, buna göre davalının kazada yüzde kusurlu olduğu belirlendiğinden tek taraflı kazada davacının otobüste yolcu olması da gözetilerek davalının herhangi bir delile dayanmayan kazanın gerçekleşme biçimine ve delillere aykırı, soyut nitelikteki beyanlarına dayalı istinaf talebinin yerinde olmadığı görülmüştür.
C-Maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazı ile ilgili olarak;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15557 E, 2018/7758 K ), haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre, eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 05/02/2017 gününde meydana gelmiş olup buna göre davacının maluliyet raporunun 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi ve ayrıca çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak “belirlenecek uzmanlık alanlarına göre”, HMK’nun 275 inci maddesi gereğince oluşturulacak uzman doktor heyetinden alınması gerekli iken yanlış yönetmelik hükümlerine ve ayrıca üç kişilik bilirkişi heyetindeki bilirkişilerin uzmanlık alanının Adli tıp uzman oldukları bu durumun da usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek anılan yönetmelik hükümlerine ve şikayetlerin niteliğine göre gerekli uzman heyetten alınması yerine usul ve yasaya aykırı bilirkişi heyet raporunun hükme alınmış olması yerinde olmayıp buna yönelik davalı vekilinin itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
D- Davalı vekilinin Bakıcı gideri ve Geçici işgöremezliğin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine 28/12/2016 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici işgörmezlik ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.

E- Faiz başlangıç tarihine ve aktüer hesabına ilişkin itirazda;
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır.
Davacının dava açmadan önce davalı sigortacıya gerekli belgeler ile başvuruda bulunduğu anlaşılmakla birlikte eksik belge nedeniyle başvurunun dava tarihinden önce neticelenmediği, davacı tarafından temerrüt tarihine göre yasal faizin talep edilmiş ve mahkemece de yukarıda anlatılan 8 günlük süre içinde başvuru neticelendirilmemiş olmakla belirlenen temerrüt tarihine göre yasal faiz işletilmiş olmasında usulsüzlük bulunmadığından buna yönelen davalı itirazının reddine karar verilmiştir.
Ayrıca davalının itirazında istediği gibi mahkemece yasal faize hükmedilmiş olduğu, aracın belediye otobüsü olduğundan hatır taşımasının söz konusu olayacağı görülmekle de davalının bunlara yönelen itirazı da doğru değildir.
Her ne kadar istinaf talebinden sonra davalı … vekilince sunulan dilekçe ile taraflar arasında sulh yapıldığı belirtilmiş ise de, anılan dilekçe ekinde sunulmuş belgede belirlenen tazminatların ödenmesi halinde sulhnamenin geçerlilik kazananacağı belirtilmiş olmasına rağmen dosyaya kararlaştırılan bedellerin ödendiğine dair belgelerin sunulmamış olması nedeniyle Dairemizce söz konusu “şartlı sulh belgesine” dair karar verilemeyeceği, mahkemece bu durumun değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Anlatılan sebep ve gerekçelerle, davalı … vekilinin istinaf talebinin maluliyete ilişkin yukarıda anlatılan sebeplerle kabulüyle mahal mahkemesi kararı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gerektiği kararı verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulüyle mahal mahkemesi kararı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatırana iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip