Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/236 E. 2020/594 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – TC : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 14/11/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 05/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda müvekkilinin ağır şekilde yaralandığı, dava dışı sürücü … hakkında Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına neden olma suçundan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyasında açılan soruşturmanın halen devam ettiğini, kazaya karışan ve dava dışı sürücü … adına kayıtlı olan … Marka ve … model tipli tescilsiz motosikletin, kaza gün va saati itibarı ile Karayollan Trafik Kanunu Zorunlu Mail Sorumluluk Sigorta Poliçesinin bulunmadığından, 5664 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/b maddesine dayanılarak hazırlanan, 26.07.2007 tarih ve 26594 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/f.1-b hükmü gereğince Güvence Hesabı’nın sorumluluğuna gidildiğini, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen raporda müvekkilinin %6 oranında engelli hale geldiğinin tespit edildiği, müvekkilinin kaza tarihinde kalorifer peteği imalatı işinde çalışarak kazanç elde ettiğini, yaralanması nedeniyle efor kaybına uğrar şekilde çalışma gücünün azalarak sürekli sakat hale geldiğini, zararların tazmini için davalı sigorta şirketine müracaatta bulunulduğu ancak herhangi bir tazminat ödemesinin yapılmadığını belirterek; fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin çalışma gücünün azalmasından doğan 10,00 TL süreklik sakatlık tazminatının dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Dava açılmadan önce müvekkiline gerekli belgeler temin edilmek suretiyle başvuruda bulunulmadığından davanın usulden reddinin gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığından yetkisizlik kararının verilmesinin gerektiğini, davacının tahsilini talep ettiği miktarın dürüstlük kuralları çerçevesi içinde açıklattırılması ve eksik harcın tamamlattırılmasının gerektiğini, olaya karıştığı iddia edilen aracın olay tarihinde geçerli trafik poliçesi olup olmadığının tramer kayıtlarının tespitinin gerektiğini, geçerli trafik kaydının varlığı halinde davanın usulden reddinin gerektiğini, kazaya karıştığı belirtilen araç sürücüsünün işletenine ihbar edilmesinin gerektiğini, kazanın ispatı halinde müvekkilinin sorumluluğunun kazaya karışan aracın kusuru oranında kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, öncelikle kusur ve maluliyet oranlarının tespitinin uzman bilirkişiler tarafından yapılmasının gerektiğini belirterek; gerekli şartların yerine getirilmesi suretiyle müvekkiline başvuru yapılmadığından davanın reddine, yetkisizlik nedeniyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Delillerin toplanması bakımından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Konya 9. Asliye Ceza Mahkemesine, Konya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne, Konya SGK İl Müdürlüğü’ne, Konya Selçuklu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesine, … A.Ş.’ne müzekkere yazıldığı, gelen cevabi yazıların incelenerek dosya arasına alındığı anlaşılmıştır. Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; sürücü …’nin % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin düzenlemiş olduğu raporda ; Dosyada mevcut tıbbi belgelere göre; … oğlu …’ın 05.08.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre; kişinin tüm vücut engellilik oranın %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceğine dair rapor düzenlenmiştir. Dava, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davasıdır. Yukarıda izah edilenler, adli tıp raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 05/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan davacının herhangi bir sakatlık kalmadan iyileştiği, bu hususun adli tıp kurumu raporu ile de sabit olduğu, davacının kaza nedeniyle kazadan sonra efor kaybının ve çalışma gücünün azalmadığı, bu nedenle dava konusu talepler bakımından zararının oluşmadığından davacının davasının reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 13/01/2020 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; dosya kapsamındaki Adli Tıp Kurumuna ait 27/03/2019 tarih ve … numaralı raporun, kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri karşısında hatalı olduğu gözetilmeden ve söz konusu rapora itirazları değerlendirilmeden ve giderilmeden davanın reddine karar verilmesini hatalı olduğunu, müvekkilinde kaza tarihinden sonra oluşan vertigo hastalığı nedeniyle özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğin kulak burun boğaz sistemi C- Denge bölümü sınıf 1 kısmına göre; vestibüler bozukluk işaretlerine ait destekleyici objektif bulguların olması ve günlük aktivitelerin ardımsız gerçekleştirilmesi arızasına bağlı olarak en az %5 engel oranı verilmesi gerektiğini, ayrıca sağ maksiller sinüs anterior ve laterel duvarında ayrıca zigomada fraktür hatları oluştuğu tespit edilmiş olmasın rağmen bu arıza yönünden engel oranı verilmediğini, bu nedenle %2 engel oranı verilmesi gerektiğini, toplamda müvekkilinin tüm vücut engellilik oranının %7 olacağını, bulunması zorunlu ve gerekli olan doktor üyelerin katılımı sağlanmadan oluşturulan kurul tarafından düzenlenen raporun yok hükmünde olduğunu, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; dosya kapsamında hüküm kurmaya ve denetime açık elverişli heyet raporu olduğunu, davacının sürekli sakatlığının olmadığını, bunun heyet raporu ile sabit olduğunu, dosyada tek rapor alındığını ve davacının sürekli sakatlığının olmadığının tespit edildiğini, dosyada alınmayan hiçbir raporunu çelişki yapmayacağını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararı hukuka uygun olduğundan davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 281.maddesinde bilirkişi raporuna itiraz düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde; “…Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, tarafların tatmin olmamaları hâlinde, bilirkişi raporuna itirazda bulunabilme olanaklarının varlığı güvence altına alınmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, bilirkişi raporunda bazı hususlarda eksiklikler mevcutsa yahut raporda bazı hususlar belirsizlik arz ediyorsa, taraflar, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik arz eden hususların ise bilirkişiye açıklattırılmasını yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını temin için, raporun kendilerine tebliğinden itibaren onbeş günlük süre içinde, mahkemeye itirazda bulunabilirler. Bilirkişiye yöneltilecek olan sorular, tarafların da görüşü alınmak suretiyle somut olarak belirlenecek olursa, rapora itiraz olasılığı da önemli ölçüde azalır ve bu suretle yargılamanın uzamasının da önüne geçilmiş olur. Burada rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır. Dolayısıyla, taraflar, bu süre içerisinde, itirazlarını dile getirmez ise bilirkişi raporu, onlar bakımından kesinleşir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler. Bu durum, zaten Tasarının 100 üncü maddesinde yer alan ve kesin sürelerle ilgili genel bir düzenleme öngören kuralın birinci ve üçüncü fıkralarının işlerlik kazanmasının doğal bir sonucudur…” şekilde düzenlenmiştir.
HMK’nun 280.maddesinde; “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” düzenlemesinin, 281/1 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususları, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesinin mevcut olduğu, buradaki amacın tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleri olduğu, bu durumda, yani taraflara raporun tebliğ edilmesi ve sonrasında taraflarca rapora itiraz edilmemesi halinde raporun itiraz etmeyen bakımından kesinleşeceği, artık rapora itiraz etme imkanının ortadan kalkacağı, bu hususun kesin sürelerle ilgili düzenlemelerin bir sonucu olduğu, Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir. (Nitekim yargıtay 17. hukuk dairesi 2015/3253 esas, 2017/9419 karar; aynı daire 2015/10058 esas, 2018/4639 karar sayılı ilamları)
Bu bağlamda hükme esas alınan maluliyet raporunun istinaf eden davacı vekiline 15/06/2019 tarihinde ihtaratlı olarak elektronik tebligat ile tebliğine rağmen davalı vekilinin rapora yönelik yazılı olarak itirazının iki haftalık süreden sonra 16/07/2019 tarihinde mahkeme ön bürosuna verilmek suretiyle gerçekleştiği, dolayısıyla artık bu hususun istinaf aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olmayıp, davalı aleyhine sonuç doğurmamasına, bu hususun kamu düzeninden olup re’sen nazara alınması gereken hususlardan bulunup davalı lehine “usuli kazanılmış hak” teşkil ettiği gözetilerek bu nedenle davalı vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
Anlatılan nedenlerle, davanın reddine dair karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
5-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde Yargıtay 17. HD Başkanlığı’na TEMYİZ yolu açık olmak üzere, OYBİRLİĞİ ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip