Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/185 E. 2020/470 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : … SİGORTA AŞ
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2016 tarihinde saat 08:05 sıralarında müvekkili … sevk ve idaresindeki elektrikli bisikletiyle Rauf Denktaş Caddesini seyir halinde iken Nalçacı Caddesi Işıklı Kavşağına geldiğinde Ulaşbaba Caddesine doğru seyirine devam ettiği sırada geçiş yaparken Belediye Kavşağı istikametinden Nalçacı Caddesini takiben Seyredip Ulaşbaba Caddesi ışıklı kavşağına giriş yapan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla müvekkiline çarptığını, meydana gelen iş bu kazanın çift taraflı ve yaralamalı ve maddi hasarlı olduğunu, kaza tespit tutanağında müvekkili …’ün kırmızı ışıkta geçtiği için kusurlu olduğu davalı sürücünün kural ihlali bulunmadığının tespit edildiği ancak bu hususun hatalı olduğu, kaza tespit tutanağının hükme esas alınmasının mümkün olmayacağı, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsünün hızını kavşağa yaklaştığı halde azaltmayarak ve aniden yola çıkabilecek hususları değerlendirmeden müvekkiline korna dahi çalmadan hızla gelerek kazaya sebebiyet verdiğini, kazanın meydana gelmesinde mutlak suretle kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihinde … Sigorta A.Ş. Tarafından … poliçe numarası ile sigortalandığını, sigorta şirketinin de meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin kazadan sonra Medicana Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, burada parça kırıklarından dolayı ameliyat olup platin takıldığını, sağ kulağının görmediğini ve sağ gözünün kısmi olarak görmediğini, müvekkilinin kaza nedeniyle vücut bütünlüğünün bozulduğunu ve zarar gördüğünü, kaza nedeniyle tedavi sürecinde çalışamadığı günler olduğunu ve kazanç kaybı ve geçici iş göremezliğe ilişkin maddi zararının bulunduğunu, kalıcı maluliyetinin söz konusu olduğunu ve ekonomik geleceğinin sarsıldığını, sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi zararının tazmini için maddi tazminat, tedavi ve ilaç giderleri ile bakıcı giderlerini de talep ettiklerini, yaralanmalar neticesinde faturalı tedavi giderleri yanında SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanmayan birtakım tedavi giderlerinin oluşmasının da kaçınılmaz olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle malul kaldığını ve belirlenecek maluliyet derecesine göre zararlar ile tedavi giderleri ve bakıcı giderleri nedeniyle uğradığı maddi zararları davalıdan tazmin hakkının doğduğunu, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle 25 TL geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile 25 TL çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli iş göremezlik maddi zararı ve 25 TL SKG tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ile 25 TL bakıcı giderleri için şimdilik 100 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi için başvuru yapmış oldukları 12/05/2017 tarihi ile belgelerin teslim edilmiş olduğu 15/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı … Sigorta A.Ş’nin cevap dilekçesinde özetle; davanın sigortalı araç sürücüsü …’e ihbarını talep ettikleri, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olacağını, müvekkili şirket sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, dava konusu kazanın meydana gelmesine sebep olan tarafın kusurlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi gerektiğini, davaya konu 19.06.2016 tarihli yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü …’in kusurunun bulunmadığını, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının tam ve asli kusurlu olması sebebiyle, davacının müvekkil şirketten tazminat talep hakkının bulunmadığını, davacının dava öncesinde müvekkili şirkete maluliyet tazminatı ödenmesi yönünde başvuruda bulunduğunu fakat işbu talebinin müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü …’in kusursuz olması sebebiyle müvekkil şirket tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilmesi için davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin Adli Tıp kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanmasının gerektiğini, davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin ispat edilmesi halinde maluliyetten dolayı zarar hesabı için dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdii edilmesinin gerektiğini, maluliyet oranının kesin olarak saptandığı tarihe kadar geçen süre içerisinde tedavi gideri ve geçici iş göremezliğe ilişkin talepler poliçe kapsamında olmayıp, müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, buna ilişkin talepler bakımından sosyal güvenlik kurumu’nun sorumluluğunun bulunduğunu, bakıcı giderinin tamamından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kazanç kaybı talepleri sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığından reddinin gerektiğini, açılan davanın tamamen reddi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davacı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile özetle; “Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği, kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde 13/04/2016-13/04/2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde arafların oransal kusurunun belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda …’in %25 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalına gönderilerek 3 kişilik heyet oluşturulmak suretiyle davacının maluliyetine ilişkin rapor tanzim ettirildiği, tanzim edilen raporda davacıya verilecek toplam tedavi masraflarının 5.000,00 TL olduğu, bu miktara 9 ay boyunca kazanç kaybının da eklenmesinin uygun olacağı, giderlerin sigorta şirketi veya kusurlu tarafça kusur oranında paylaştırılmasının uygun olacağının bildirildiği, daha sonra dosyanın tazminat hesaplama bilirkişisi Av. …’a tevdii edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; davacının 2.995,00 TL geçici iş göremezlik, 31.495,93 TL sürekli iş göremezlik, 2.710,62 TL bakıcı gideri ile 1.250,00 TL zorunlu tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 38.451,55 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği görülmüş, alınan tüm raporların ayrıntılı ve denetimine açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, davacı vekilinin 20/11/2019 tarihli tamamlama harcı ekli ıslah dilekçesi ibraz ettiği de görülerek davalı sigorta şirketinin 24/05/2017 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmakla, Yüksek Yargıtay 17. HD’nin 2011/7758 Esas, 2012/6081 Karar sayılı ilamı, aynı dairenin 2014/9573, 2017/519 sayılı ilamları ile Konya BAM 3. HD’nin 2018/60 E, 2019/3 K, sayılı ilamlarının da aynı doğrultuda olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile davacının 2.995,00 TL geçici iş göremezlik, 31.495,93 TL sürekli iş göremezlik, 2.710,62 TL bakıcı gideri ile 1.250,00 TL zorunlu tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 38.451,55 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 24/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile davacıya verilmesine, yine yapılan incelemede davanın belirsiz alacak davası olduğu için ileri sürülen zaman aşımı define itibar edilmemiş olup, Bursa BAM kararı sunulmuşsa da Mahkememizce belirtilen emsal kararlar nedeniyle iş bu karara itibar edilmeyerek oluşan vicdani kanaate göre; Davanın KABULÜ İLE; 1-Davacının 2.995,00 TL geçici iş göremezlik, 31.495,93 TL sürekli iş göremezlik, 2.710,62 TL bakıcı gideri ile 1.250,00 TL zorunlu tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 38.451,55 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 24/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile (davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) davacıya VERİLMESİNE,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik , geçici dönem bakıcı gideri ve tedavi masraflarından müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını ve teminat dışı olduğunu, trafik sigortası genel şartlarına göre; maluliyet oranının kesin olarak saptandığı tarihe kadar geçen süre içerisinde tedavi gideri ve geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin poliçe kapsamında olmadığını, müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, buna ilişkin talepler bakımından SGK ‘nun sorumluluğu bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sundukları emsal kararlarda belirtildiği üzere müvekkili şirketin geçici iş göremezlik taleplerinden herhangi bir sorumluluğu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle bakıcı gideri taleplerinin de maluliyet teminatından ödendiğini, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte bakıcı giderinin tamamından sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığını ve bakıcı giderine ilişkin ek teminat bulunmadığından tazminatın tamamı maluliyet teminatı üzerinde oludğunu, bu durumda kabul edilecek tüm tazminat kalemleri için sakatlık ve ölüm teminat limitinin esas alınması gerektiğini, çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği uyarınca davacının başka birinin sürekli bakımına muhtaç olup olmadığının tespitinin gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, ayrıca müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün de kusurunun bulunmadığını kaza tespit tutanağı ile tespit edildiğini, davacının tam ve asli kusurlu olması nedeniyle davacının müvekkili şirketten tazminat talep hakkının bulunmadığını, müvekkili şirkete başvuru yapılmış ise de sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan taleplerin haklı olarak reddedildiğini, davacının müterafik kusurunun tespitinin gerektiğini, kullanılması zorunlu olan kask ve koruyucu tertibat takmama nedeniyle müterafik kusurun olduğunun tartışmasız olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf denetimi yapılarak yeniden inceleme ve yargılama yapılmasına, icranın tehirine, harç, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; 2918 sayılı KTK kapsamında sigorta şirketinin sorumluluğunun belli olduğunu, emsal içtihatlar doğrultusunda bu hususun gayet net bir şekilde ortaya konulduğunu, tüm bu nedenlerle davacının istinaf taleplerinin tümüyle esastan reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece kabulüne ilişkin verilen karar taraflarca, davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir.
A- Kusura yönelik istinaf itirazı yönünden;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Davaya konu kazaya ilişkin olay sonrası düzenlenen Trafik Tespit Tutanağında, davacı …’ün kırmızı ışık ihlali yapması nedeniyle KTK’nın 47/1-B kuralını ihlal etmesinden bahisle asli kusurlu, davalının sigortalısı …’in ise herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığından kusursuz bulunduğu;
Olaya ilişkin soruşturma dosyasında şikayet bulunmaması nedeniyle takipsizlik kararı verildiği;
Hükme mahkemece esas alınan Adli Tıp Kurumu ihtisas daire raporunda ise …’ün kırmızı ışık ihlali yaptığı kabul edildikten sonra mobese görüntüleri de değerlendirilerek …’in kavşakta hızlı olması ve fren tedbirine başvurmaması nedeniyle % 25 kusurlu bulunduğu görülmekle;
Bu durumda Trafik Tespit Tutanağı ile hükme esas alınan ATK raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, istinafa konu bu dosyada davalının itirazları da değerlendirilerek tüm dosya kapsamındaki deliller, kamera görüntüleri de göz önünde bulundurularak çelişkili kusur belirlemeleri tartışılarak dosyanın İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğünde görev yapan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınması ve çelişkilerin giderilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu halde davalı vekilinin buna yönelik istinaf itirazları yerindedir.
B-Maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazı ile ilgili olarak;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15557 E, 2018/7758 K ), haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda, Üniversite Hastanesinin uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, davacının yaralanmasına neden olan kaza 19/06/2016 gününde meydana gelmiş, davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesi ise 13/04/2016-2017 arası dönem için tanzim edilmiştir. Buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak Heyet tarafından verilen heyet raporu düzenlendiğinden davalı vekilinin buna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
C- Geçici iş göremezliğin, bakıcı gideri ve faturasız tedavi gideninin teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir” hükmü gereği söz konusu zarardan davalı taraf sorumlu olmadığını iddia etmekteyse de bu düzenlemenin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olaydaki kazanın ise 19/06/2016 tarihinde gerçekleştiği gözetildiğinde Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. Maddesine göre sorumluluğu üstenen güvence hesabının, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden, sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 13/04/2016 tarihli Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici iş görmezlik, kaçınılmaz tedavi gideri ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde olmadığı, alınan uzman heyet bilirkişi raporunda da geçici iş göremezlik döneminde de durumun mahiyeti gereği bakıcı ihtiyacının bulunduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları gereğince bu konuda aile bireylerine bir yük yüklenemeyeceğinden bakıcı giderlerinde herhangi bir indirim de yapılması mümkün bulunmadığından davalı vekilinin itirazları yerinde görülmemiştir.
D- Kask takılmama iddiasıyla müterafik kusura yönelik;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığından davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince soruşturma eldeki dosya irdelenerek davacının kaskın ve koruyucu ekipman takılı olup olmadığı, takılı değil ise bu durumun davacının yaralanmasında etkili olup olmadığı araştırılarak,
Takılı olmadığının tespiti durumunda, kazanın şekli, davacının konumu, aracın hasar durumu, çarpma noktası, yaralanmanın şekline göre kaskın ve koruyucu ekipmanların takılı olması halinin davacıların yaralanmasında etkili olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişiden de hususunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime uygun rapor alınarak sonucuna göre Borçlar Kanunu 51 ve 52. maddesi gereğince tazminattan indirimin yapıp yapılmayacağı (Yargıtay yerleşik kararlarına göre % 20 oranında), tartışılarak karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde hiç durulmadan karar verilmesi ve hiç tartışılmaması doğru görülmemiş olup davalı tarafın buna yönelen istinafı yerinde görülmüştür.
Bu halde, yukarıda belirtilen sebepler kapsamında, davalının istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen çerçevede kabulü ile esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı sigorta vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince KABULÜ ile İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip