Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/18 E. 2020/81 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas
ARA KARAR TARİHİ : 08/11/2019
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
KARŞI TARAF
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – T.C: …
3-… SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/01/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 22/01/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece ihtiyati tedibr talebinin reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 06/11/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; … plakalı müvekkiline ait araç park halindeyken 02/07/2019 tarihinde sürücü belgesi bulunmayan davalılardan … idaresindeki … plakalı aracın çarpması neticesinde ciddi hasar gördüğünü, aracın tamiratının sigorta şirketi tarafından yapıldığını ancak müvekkilinin uzun bir süre aracından mahrum kaldığını, müvekkilinin aracının model ve markasında en donanımlı araç olduğunu, tüm bakımlarının bugüne kadar yetkili serviste yapıldığını, yaşı ve kilometresi düşük olan aracın kaza nedeniyle değer kaybettiğini, konuya ilişkin arabuluculuğa başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığını, davalıların başta zararı karşılayacaklarının söylemelerine rağmen ödeme yapmamakta ısrar ettiklerini, iyi niyetli olmadıklarını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ait araçtaki değer kaybının uzman bilirkişi marifeti ile belirlenmesini ve davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özet olarak; poliçe teminatının otomatik olarak ödenecek bir meblağ olmadığını, müvekkili şirketin 2918 sayılı Kanuna göre işletene düşen hukuki sorumluluğunun zorunlu sigorta limitleri dahilinde teminle mükellef olduğunu, işletenin sorumluluğunun bulunmadığı hallerde müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, ödeme yapıldığını, sorumluluğun yerine getirildiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/11/2019 tarih …Esas sayılı ara kararı ile; ” Davacı vekili davalı … adına kayıtlı … plaka sayılı araç üzerine ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ise de; İhtiyati tedbir istenilen aracın uyuşmazlık konusu olmadığından ve Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 16/10/2012 tarih 2012/10789 Esas ve 2012/15112 Karar sayılı ilamı ve Ankara 26. Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/1799 Esas 2018/1005 Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin vicdani kanaat ile reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 19/11/2019 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemenin ihtiyati tedbir taleplerini reddettiğini, müvekkilinin kazada hiçbir kusuru olmadığını, aracına park halindeyken çarpıldığını, aracın dava konusu olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin yasaya ve hukuka aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, kazaya karışan araç olan araca ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karara karşı davacı vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda ara kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas sayılı dosyası.

(2)İhtiyati tedbir kararında;
a)İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
b)Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı,
c)Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği,
ç)Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği, yazılır.
(3)İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.
Geçici hukuki koruma niteliğinde bulunan ihtiyati tedbir kararının nasıl yazılacağı HMK.’nun 391.maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre ihtiyati tedbir kararında; ihtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, tereddüte yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği, talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği yazılmalıdır.
Bir mahkeme kararında bulunması gereken hususlar ise HMK’nun 297. maddesinde sayılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesinde hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür.Yine Anayasa’nın 141/3. madde hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olmasını emretmektedir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da İstinaf ve Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir.
HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde istinaf kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir.
“İhtiyati Tedbir Kararına Karşı İtiraz” başlıklı düzenleme ile ihtiyadi tedbir kararının kabulüne karar verilmesi halinde itiraz hali düzenlenmiştir.
HMK’nun 394.maddesinde;”(1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.
(2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.
(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler.
(4) İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.
(5) İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, Mahkemece 08/11/2019 tarihli arar karar ile verilmiş bulunan ihtiyati tedbir talebin REDDİNE dair kararın yukarıda açıklandığı üzere Hmk 391 maddesinde belirtilen şekilde gerekçesi açıklanmış olduğundan, yazılmış kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerekecektir, kararın açıklanan ilke ve esaslara uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
HMK’nın 389.maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmünü taşımaktadır.
Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde dava konusunun çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir.(Pekcanıtez H.; Atalay O.; Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, S. 873)
HMK’ nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır.
İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
Bu bakımdan İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir.
Bu bakımdan; ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların, hak ve uyuşmazlıkların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olup ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur.
Somut olayda, davacı vekili, ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur. Yukarıdaki açıklamalara göre tedbir kararı verilen Davalı adına kayıtlı ARAÇ HMK 389. maddesi kapsamında dava konusu uyuşmazlığı oluşturduğunun kabulü mümkün değildir.
Dava konusu uyuşmazlıktan kasıt davalı adına kayıtlı aracın veya gayrimenkullerin mülkiyetinin taraflar arasında çekişmeli olmasıdır. Davacının amacı meydana gelen trafik kazasından doğan uğramış olduğu maddi tazminat alacağını güvence altına almaktır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
5-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1(f) ve İİK 265/son maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2020


Başkan


Üye


Üye


Katip