Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/173 E. 2020/275 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – T.C.No:…, …
2-…- T.C.No: … , …
3-… – T.C.No: … , …
4- … – T.C.No: … , …
5- … – T.C.No: …, …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … Sigorta Şirketi – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 05.06.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 28.09.2017 günü saat 19:00 sıralarında dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı çekici ile Ankara istikametinden Konya istikametine seyir halinde iken, otogar ışıklı kavşağına geldiğinde kendisine hitaben kırmızı ışığa rağmen durmayarak kavşak içerisinde sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin yan kısımlarına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, sürücü …’in vefatına neden olduğunu, dava dışı sigortalı araç sürücüsü … hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan cezalandırılması talebi ile Konya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında açılan kamu davasının mahkumiyet ile sonuçlandığını, kazaya karışan … Madencilik Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Adına kayıtlı olan … plaka sayılı çekicinin, davalı … Sigorta Şirketi tarafından 31.12.2016 başlangıç ve 31.12.2017 bitiş tarihli olarak düzenlenmiş … Kasko Sigorta Poliçesi içerisinde düzenlendiğini, 2.500.000,00 TL manevi tazminat teminat bedeli artan mali sorumluluk sigortası ile sigortalandığından sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidildiğini, müvekkillerinden … ve …’nin tek erkek evlatlarını, …, … ve …’nun ise tek erkek kardeşlerini, davaya konu trafik kazası nedeni ile çok genç yaşta kaybetmeleri nedeniyle derin acı ve ızdırap içerisinde olduklarından, kusur oranı, caydırıcılık ilkesi ve hakkaniyet ölçüsü dikkate alınarak müvekkillerinin …’in vefatı nedeni ile uğradıkları manevi zararları karşılamak ve tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda olmak üzere ayrıca artan Mali Sorumluluk Sigortası poliçe teminat limitinin 2.500.000,00 TL olduğu gözetilerek baba ve anne için 300.000,00 TL, kardeşler …, … ve … için 200.000,00 TL manevi tazminatların, artan mali sorumluluk sigorta poliçesi teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigortacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın sigortalı şirket tarafından tanzim edilen 31.12.2016/2017 vadeli … poliçe no’lu Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğu sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte yerleşik Yargıtay içtihatları gereği manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmamasının esas olduğunu, manevi tazminata hükmedilirken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi, eylemin niteliği, zarar görenin ve zarar verenin kişilikleri gibi özelliklerin göz önünde tutulması gerektiğini, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını ve ticari iş niteliğinde olmadığını, bu nedenle davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddinin gerektiğinden bahisle aleyhlerine açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın fahiş talep nedeniyle reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen … tarihli kararı ile; “Davanın trafik kazası nedeniyle ihtiyari mali mesuliyet sigortasından manevi tazminat talepli dava olduğu, dava ve kaza tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nunun da 6704 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin yürürlükte olduğu, bu nedenle yapılan yasal değişikliklerin ulgulanması gerektiği, KTK’nun 100. Maddesinde; “Bu Kanunun sorumluluğun kaldırılması veya tazminatın azaltılmasına ilişkin 95’inci maddesi, doğrudan doğruya talep ve dava hakkına ilişkin 97’nci maddesi ve zamanaşımına ilişkin 109’uncu maddesi ihtiyari mali mesuliyet sigortasında da uygulanır.” şeklinde, KTK’nun 97. maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik sonrası); “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, yine 6098 sayılı TBK.49/1. maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK’nun 51/1. maddesinde;”Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde, TBK.56.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, Motorlu Kara Taşıtları ihtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın Sigorta Teminatının Kapsamı başlıklı 1. Maddesinde; “Sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafık Kanununa ve Umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder.” şeklinde, Ek Sözleşmeyle Teminat Kapsamına Alınabilecek Hal ve Teminat Dışında Kalan Haller başlıklı 3. Maddesinde;” Manevi tazminat talepleri, ek sözleşme ile teminat kapsamı içine alınabilir. Bu taleplerin, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) dışında kalması nedeni ile, bu teminat, bahsi geçen zorunlu sigortanın varlığına bağlı olmaksızın, bu sigorta limitlerinin içinde hüküm ifade eder.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, 28.09.2017 günü saat 19:00 sıralarında dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı çekici ile Ankara istikametinden Konya istikametine seyir halinde iken, otogar ışıklı kavşağına geldiğinde kendisine hitaben kırmızı ışığa rağmen durmayarak kavşak içerisinde sürücü davacılar murisi … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin yan kısımlarına çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen trafik kazasında sürücü davacıların murisi …’in vefat ettiği, … plakalı aracın 31.12.2016 başlangıç – 31.12.2017 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no’lu Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “Genişletilmiş Kasko” ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, Konya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … dosyasında mevcut Trafik bilirkişisi Trafik Polis Memuru … tarafından düzenlenen 17.10.2017 tarihli kusur raporunda; … plaka sayılı araç sürücüsü …’nin davaya konu kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, asli ve oransal olarak %100 kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkememizce usul ekonomisi açısından tarafların kusur oranlarına yönelik bu rapora itibar edildiği ve bu kusur raporunun mahkememiz dosyasında davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, … plakalı aracın davalı şirkete kaza tarihini kapsar şekilde Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “Genişletilmiş Kasko” ile sigortalı olduğu, davacıların manevi tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olduğu, Davacıların dava açmadan önce KTK’nun 100.ve 97. Maddeleri kapsamında davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yaptıkları, 15/05/2018 tarihinde başvurunun davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından süresi içerisinde olumlu olumsuz cevap verilmediği, başvuruya ilişkin dava şartının davacılar tarafından yerine getirildiği, davacı …’in murisin babası, davacı …’in murisin annesi, davacı …’ın, davacı …’nun ve diğer davacı …’ın murisin kardeşleri olduğu, davacıların desteklerinin vefatı nedeniyle, acı çektikleri ve sağlık bütünlüklerinin bozulduğu, bu nedenle manevi zarara uğradıkları anlaşılmakla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, kusur oranları, hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar dikkate alınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL Manevi tazminatın dava tarihi olan 05/06/2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte (Birleşik Kasko sigorta poliçesi limitiyle sınırlı olmak üzere) davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen manevi tazminat tutarının oldukça fahiş olduğunu, takdir olunan bu tutarın, manevi tazminatın öncelikli sorumlusu olan sigorta ettirende fakirleşmeye yol açacağını ve lehine hükmedilennin de açık şekilde zenginleşmesine yol açacağını, manevi tazminat miktarı belirlenirken tarafların her birinin sosyal ve ekonomik durumunun tespitinin zorunlu olduğunu, ayrıca manevi tazminatın belirlenirken davacının kusurunun da dikkate alınması gerektiğini, ayrıca dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını ve ticari iş niteliğinde olmadığını, davacının avans faizine yönelik taleplerinin de reddinin gerektiğini, temerrüt süresinin de davanın tarihindne itibaren değil, delillerin tümünün müvekkili şirkete tebliğ tarihinden iitbaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını, ancak istinafa konu kararda müvekkili şirket aleyhine dava tarihinden itibaren faize hükmolunduğunu, ayrıca yargılama kapsamında davacıların zararının hespalanmasına ilişkin alınan kusur tespitini içeren bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen kısmen kabul kısmen red kararına karşı davalı vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Söz konusu alacağa yasal faiz yerine avans faiz işletilmesinin yanlış olduğu istinafı yönünden;
Trafik kazasına konu … plakalı araç tescil kaydına göre dava dışı … madencilik A.Ş adına kayıtlı olup ruhsatında ticari amaçla ve yük nakli için kullanıldığının sabit olmasına göre uygulanabilecek faiz oranı avans faiz olmalıdır. Bu nedenle mahkemece, avans faize hükmedilmesinde yasaya aykırılık olmayıp davalının buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin faiz başlangıcının yanlış belirlendiği istinaf itirazları yönünden,
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Davacının dava açmadan önce davalı sigortacıya başvuruda bulunduğuna ilişkin 15/05/2018 tarihli tebligat parçası ve ekindeki belgeler göre davadan önce sigortaya başvuru sabit olmasına ve bu temerrüt tarihinden itibaren davacının faiz isteme hakkı olmasına rağmen davacının dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesine usule aykırılık olmayıp istinaflar yersizdir
Kusur raporunun tebliğ edilmediği istinafı yönünden;
İDM ce 12/03/2019 tarihli celsenin … nolu ara kararı ile Konya … Acm nin … esas sayılı dosyasından alınan kusur raporunun davalıya tebliğine karar verildiği, hükme esas bu kusur raporunun elektronik posta yoluyla davalı vekiline 20/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği,bu tebliğe rağmen rapora yönelik hiçbir itirazının olmadığı anlaşılmakla ,davalı vekilinin kendilerine bu raporun tebliğinin yapılmadığı yönündeki itirazları yersizdir
Manevi tazminat miktarının çokluğuna yönelik istinaf itirazında;
Davalı vekilinin, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatların hakkaniyete aykırı olduğunu ve yüksek oranda belirlendiği iddiasına dayalı olarak istinaf ettikleri anlaşılmaktadır.
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olaya gelince,
28.09.2017 günü saat 19:00 sıralarında dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı çekici ile Ankara istikametinden Konya istikametine seyir halinde iken, otogar ışıklı kavşağına geldiğinde kendisine hitaben kırmızı ışığa rağmen durmayarak kavşak içerisinde sürücü davacılar murisi … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin yan kısımlarına çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen trafik kazasında sürücü davacıların murisi …’in vefat ettiği, … plakalı aracın 31.12.2016 başlangıç – 31.12.2017 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no’lu Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “Genişletilmiş Kasko” ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, Konya … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … dosyasında mevcut Trafik bilirkişisi Trafik Polis Memuru … tarafından düzenlenen 17.10.2017 tarihli kusur raporunda; … plaka sayılı araç sürücüsü …’nin davaya konu kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, asli ve oransal olarak %100 kusurlu olduğunun bildirildiği, bu kusur raporunun davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, … plakalı aracın davalı şirkete kaza tarihini kapsar şekilde Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “Genişletilmiş Kasko” ile sigortalı olduğu, davacıların manevi tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olması, davacı …’in murisin babası, davacı …’in murisin annesi, davacı …’ın, davacı …’nun ve diğer davacı …’ın murisin kardeşleri olması karşısında tarafların kusur durumu, ölen çocuğun yaşı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına ve olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddinin dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 29.031,75 TL. İstinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 7.257,00 TL harcın mahsubu ile kalan 21.774,75 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. …

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …