Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/160 E. 2020/468 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – TC: …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- … – TC: …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 09/01/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 17.07.2016 günü müvekkili …, idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile Çakılharmanlar Caddesi istikametine seyretmekte iken yolun sağında hiçbir tedbir almadan park halinde bulunan, … idaresindeki … plakalı araca çarpmamak için yolun sağında bulunan çelik bariyer tellere ve demir dubaya çarpması neticesinde maddi hasarlı, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazaya ilişkin olarak Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyasından soruşturmanın yürütüldüğünü, düzenlenen Kaza Tespit Tutanağına göre; davalı … kusurlu bulunduğu, müvekkiline de kural ihlali atfedilmiş ise de yapılacak kusur incelemesi neticesinde davalının tam kusurlu olduğunun tespit edileceğini, müvekkilinin … Üniversitesi … Fakültesi … Bölümünde öğrenim gördüğünü, kazadan sonra müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını ve Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğünü, uzun süren tedavi sonucunda endişe ve üzüntüye kapıldığını, manevi açıdan yıprandığını, bu süre zarfında tedavi ve bakım giderlerine ilişkin zararlarının bulunduğunu, davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle … poliçe numaralı Trafik Sigortası Poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğundan sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla kazaya karışan … plaka sayılı aracın trafik kaydına ve davalı araç sürücüsünün tüm taşınır ve taşınmazlarına ihtiyati tedbir konulmasına, davacı lehine şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL beden gücü kaybı zararı, 100,00 TL tedavi ve bakım giderleri olmak üzere toplun 300,00 TL maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden; sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işleten …’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özet olarak; Her ne kadar kendisine dava açılmış ise de kazaya ilişkin olarak kendisine atfı kabil bir kusurun bulunmadığını, kendisinin kurallara uygun şekilde park yapmasına rağmen motosiklet sürücüsünün süratli şekilde gelerek kaza yaptığını, kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, kazanın oluş şekline göre tutanağın tanzim edilmediğini, mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle kusur raporu alındıktan sonra kusurunun olmadığının ortaya çıkacağını, istenilen tazminat miktarının çok fahiş olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete 04.03.2016 – 16.09.2016 tarihleri arasında geçerli … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mail Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi İle sigortalı olduğunu, poliçe teminat limitinin kişi başı 310.000TL olduğunu, müvekkilinin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu olabileceğini, dava dosyasında öncelikle kusur tespitinin yapılmasının gerektiğini, davacının dava konusu trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadı ve varsa oranının belirlenmesinin gerektiğini, maluliyet sebebi ile ortaya çıkan zararların uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap edilmesinin gerektiğini, hesaplamada ise Genel Şartların dikkate alınması ile TRH 2010 tablosuna göre teknik faiz oranı %1.8 olmak üzere hesaplama yapılmasını talep ettiklerini, tedavi giderleri taleplerinde müvekkilinin sorumlu olmadığını, yapılan kanun değişikliği sonucu bu husustaki sorumluluğun SGK’da olduğunu, iş göremezlik zararının poliçe teminat kapsamında olmadığını, hükmedilecek faiz yasal faiz olup, başlangıç tarihinin ise dava tarihi olarak belirlenmesinin gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Dava, cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Yukarıda izah edilenler, bilirkişi raporları, adli tıp raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporları hükme esas alınarak davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; 2.730,92 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 28.507,42 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.730,92 TL bakıcı gideri tazminatı ve 2.850,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 36.819,26 TL tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 17/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden ise olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS yaralanma teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 21/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat isteminden davalı işletenin sorumlu olduğu anlaşılmakla, tarafların sosyal ekonomik durumları, kazanın oluşum şekli ve kusur durumu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilerek; 1-davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; 2.730,92 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 28.507,42 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.730,92 TL bakıcı gideri tazminatı ve 2.850,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 36.819,26 TL tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 17/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden ise olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS yaralanma teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 21/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-davacının manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; esas mahkemece hükmedilen geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi gideri tazminatının trafik sigortası genel şartları ve KTK gereği trafik poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu, SGK tarafından ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin bu talepler yönünden sorumluluğu bulunmadığını, esas mahkemenin savunmalarını dikkate almadan ve gerekçeli kararında dahi savunmalarına neden itibar edilmediğine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadan hüküm kurduğunu, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; manevi tazminat taleplerinin müvekkili aleyhine olacak şekilde kabul edildiğini, kararın bu kısım itibariyle hukuka aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından müvekkilinin sürekli iş göremezlik derecesinin belirlenmesine ilişkin Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu ile %15 oranında kalıcı sakatlığı olduğunun sabit olduğunu, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul edildiğini, reddedilen miktara istinaden davalı … vekiline ödenmesine hükmedilen vekalet ücreti dikkate alınacak olursa davacının talep ettiği manevi tazminat kaleminden geriye komik bir rakam kalmış olacağını, davacı için hükmedilen bu miktarın müvekkilinin yaşadığı elem ve ıstırabı denkleştirme imkanı bulunmadığının açık olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının manevi tazminata ilişkin bölümünün kısmen kaldırılarak yerel mahkemeye iadesine veya yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda dava kapsamındaki 100.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin tüm olarak kabulüne karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin aracının arızalandığını, aracını sağa çekerek tamirci bulmaya çalıştığını, bu sırada davacının şehir içinde sürat motoruyla son sürat gelip müvekkilinin park halindeki aracına çarptığını ve kazaya sebebiyet verdiğini, aracın arıca nedeniyle yolda kalmasının mücbir sebep olduğunu, müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi yanlış ise de müvekkilinin istinaf miktarlarını karışlayamadığından istinafa başvurulmadığını, tüm bu nedenlerle davacının haksız ve hakkaniyete aykırı istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davacı yönce manevi tazminatın miktarı, davalı sigorta tarafından ise aşağıda yazılı nedenlerden istinaf edilmiştir.
1-Davalı sigortanın Geçici iş göremezliğin, bakıcı gideri ve faturasız tedavi gideninin teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir” hükmü gereği söz konusu zarardan davalı taraf sorumlu olmadığını iddia etmekteyse de bu düzenlemenin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olaydaki kazanın ise 05/08/2017 tarihinde gerçekleştiği gözetildiğinde Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. Maddesine göre sorumluluğu üstenen güvence hesabının, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden, sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 04/03/2016 tarihli Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici iş görmezlik, kaçınılmaz tedavi gideri ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde olmadığı görülmüştür.
2- Manevi tazminat miktarına yönelik incelemede;
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut davaya gelince, davaya konu kaza sonucunda davacının % 15 kalıcı maluliyeti, 9 geçici iş göremezlik süresi, % 75 kendisinin, % 25 davalı tarafın kusur oranı, davacının yaralanma şekli ve derecesi, yukarıda ilkeler göz önünde tutularak takdir edilen manevi tazminat miktarı yeterlidir. Bu sebeple davacı tarafın manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ileri sürdüğü itiraz da açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı davacı ve davalı sigortanın istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddi gerektiğine dair karar verilmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan bakiye harç alınmasına yer olmadığına; istinaf eden davalı taraftan alınması gerekli 2.515,12-TL harçtan başta alınan 628,79-TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.886,33-TL eksik harcın davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip