Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/150 E. 2020/476 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : … Esas … Karar
KARAR TARİHİ : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/08/2018 günü … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu çift taraflı yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkil …’ın yaralandığını, kaza anında … plakalı otomobilde yolcu koltuğunda bulunduğunu, davalı … adına kayıtlı olan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin … Sigorta neztinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, kaza sonrası davacı …’ın ağır şekilde yaralanıp hastaneye kaldırıldığını, uzun süre tedavisinin devam ettiğini, kaza sonrası zararların tazmini için sigortaya yazılı müracaat yapıldığını, bu güne kadar zararların karşılanmadığını, zorunlu trafik sigortası poliçesi kapsamında kaçınılmaz giderlerden oluşan 100,00 TL maddi tazminatın, kaza tarihinden geçerli tedavi giderleri teminatı poliçe limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının çalışamamasından doğan ve kaza sonucu maluliyet nedeni ile uğranılan 1.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi açısından poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere SGK tarafından ödemeler var ise tenzilatı talepli) davalılardan alınarak müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirilmediğini, talebin açık bir şekilde yapılmadığını, davacının kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, olayda hatır taşımacılığının söz konusu olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderlerinin trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, açılan davanın reddine, müvekkil şirketin temerrüde düşmediği de dikkate alınarak vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a dava dilekçesi, meşruhatlı duruşma gününü bildirir tebligat çıkartılmış cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Davada uyuşmazlık, davacının kazası nedeniyle geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, kaçınılmaz tedavi ve bakıcı gideri giderleri zararı oluşup oluşmadığı, tazmininin gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ankara Trafik İhtisas Dairesinden alınan hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, aktüeryal bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda 3 aylık süre ile sınırlı geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararının 4.809,36 TL, 22/11/2018-01/01/2051 tarihleri arasındaki süre ile sınırlı sürekli sakatlık devresinde uğradığı maddi zararın 76.586,84 TL, 22/08/2018-22/09/2018 tarihleri arası 1 aylık süre ile sınırlı bakıcı giderlerinden doğan maddi zararın 1.450,91 TL, fatura edilen ve belgeye bağlanamayan kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararın 2.540,00 TL olduğu anlaşılmakla, usulüne uygun ve denetime elverişli alınan bilirkişi raporu değerlendirilerek, davacının bakıcı giderleri yönünden dava dilekçesinde talebi bulunmadığından davanın kısmen kabulüne ilişkin; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; 1-Davacının 4.809,36 TL geçici iş göremezlik,76.586,84 TL sürekli iş göremezlik, 2.540,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 83.936,20 TL maddi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılardan dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ( davalı sigorta şirketi yönünden kaza tarihinde geçerli olan poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 2- Davacının 1.450,91 TL bakıcı gideri talebinin REDDİNE,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; somut olayda başvuru şartı yerine getirilmediğinden HMK 115.maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle başvurunun usulden reddi gerekirken hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, başvuranın eksik belgeleri tamamlamadan iş bu başvuruyu ikame ettiğini, kanun ile düzenlenen emredici nitelikteki özel dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, karara dayanak bilirkişi raporunda hatalı tespitlerde bulunulduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının, bakıcı giderleri ve SGK kapsamı dışında kalan tedavi giderlerinin trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, maluliyet hesabının dilekçede belirttikleri kriterlere göre yapılması gerektiğini, somut olayda hesaplanan tazminata müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, davaya konu kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında başvuranın otomobilin hangi bölümünde yolculuk ettiği ve emniyet kemeri kullanıp kullanmadığının belirsiz olduğunu, ayrıca somut olayda hatır taşımacılığı söz konusu olup olmadığı hususunun da incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; sigorta şirketi tarafından istenilen belgelerin gönderildiğini, kaza raporunun eksik oludğu belirtilmiş ise de müracaat evrakları ile birlikte kaza raporunun da gönderildiğini, müvekkili ev hanımı olduğundan herhangi bir ücret belgesi olmadığından maddi zararın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, dosya içerisinde usulüne uygun tanzim edilen bilirkişi raporu ve diğer delillerle açılna davanın ispat edildiğini ve sübut bulduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve dayanaksız olan istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
A- Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
Somut olayda 6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasında dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine belgeler ile birlikte başvurdukları, hatta davalı sigorta şirketinin 27.11.2018 tarihli davacıya yönelik cevap dilekçesinde sunulan sağlık raporunun uygun yönetmeliğe göre alınmasının istenildiği bildirilerek yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı sigortanın istediği belgeler maluliyet tazminat talebi için Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler sigorta şirketinin ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken diğer tüm belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı,davalı sigortanın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalı sigortanın davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı,bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. İstinaf itirazları yerinde değildir.
B- Davalı sigorta vekilinin kabul edilen kaçınılmaz tedavi gideri ve Geçici iş göremezliğin teminat kapsamı dışında olduğuna yönelik istinaf itirazının incelemesinde;
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 29/01/2018 başlangıç tarihli Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici iş görmezlik, kaçınılmaz tedavi giderlerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
C- Aktüer raporuna itirazı bakımından;
Davalı sigorta vekilince, aktüer hesabının yeni yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlar’a göre yapılmadığı itirazında bulunulmuştur.
Kaza tarihi ve poliçe tarihleri itibariyle uygulanması gereken, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekindeki Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplamasına ilişkin usullere ilişkin Ek 2 nolu cetvel gereğince;
“3) Hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu dikkate alınır. Tablonun belirli periyodlarla güncellenmesi halinde tazminat tutarı, kaza tarihi itibariyle güncel versiyona göre hesaplanır.
9) Tazminat, ax,n formülü ile hesaplanır. Tazminat hesaplanırken “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant” formülü esas alınır. Bu formülde kullanılacak yaş parametresi (x) hesap yapılacak mağdurun yaşını, destek süresi parametresi (n) ise mağdur ile ölenin muhtemel yaşam sürelerinin kesiştiği ve desteğin devam ettiği süreyi göstermektedir.”
Şeklindeki düzenlemeye göre aktüer hesabında TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasında ve açıklanan Genel Şartlardaki formülün uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından buna yönelik itirazın yerinde olmadığı görülmüştür.
D – Hatır taşınması ve müterafik kusur itirazı yönünden;
Davalı sigortanın hatır taşımasına ve emniyet kemeri takılmamasına dayalı müterafik kusura yönelik itirazı bulunmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87. Maddesine göre “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.” esası kabul edilmiştir. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada, taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş, BK.nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Dosya kapsamından, tanık ifadelerinden ve nüfus kayıtlarından sabit olduğu üzere araçta yolcu olarak bulunan davacının araç işleteni ve aynı zamandan davalı olan …’in kızı yani yakın akrabası olduğundan yerleşik Yargıtay uygulamasına göre eş, çocuk veya yakın akrabanın bir yere götürülmesi veya bunlardan birine aracın kullandırılması hatır işlemi olarak kabul edilemez. Çünkü aracın işletilmesinden kim yararlanıyorsa işletme tehlikesi de ona ait olur. Yakın akrabanın taşınmasında ahlaki bir ödev söz konusu olup bu nedenle hatır indirimi yapılamaz.
Bu halde, Mahkemece her ne kadar karar yerinde tartışılmamış olsa da, hatır taşıması indirimi yapılmaksızın tazminat belirlenmesi yerinde olduğu görülmüştür.
Desteğin, emniyet kemeri takmaması ile ilgili olarak ise,
“İndirilmesi” başlıklı 6098 sayılı TBK 52. maddesinde; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir” şeklinde belirtilmektedir.
Trafik tespit tutanağından, tanık ve taraf ifadelerinden ve olay sonrası tutanaklardan ve dosya kapsamından, davacının araçta yolcu olarak bulunduğu araçta emniyet emniyet kemeri takmadığına dair herhangi bir delilin dosya kapsamında olmadığı da dikkate alındığında, müterafik kusur indirimi yapılmayışında da bir usulsüzlük bulunmamaktadır. (Bkz aynı yönde emsal YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/13040 ESAS, 2018/6915 KARAR; 2016/1348 ESAS, 2018/12009 KARAR; 2018/3897 ESAS,2019/1577 KARAR sayılı ilamları)
E- Yargılama giderine yönelik itirazda;
6100 sayılı HMK nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığım taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davalı taraf davada mahkum olduğuna ve davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmasına göre aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla buna yönelik itirazın da yerinde olmadığı görülmüştür.
Anlatılan nedenlerle, davanın kabulüne dair karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.733,68-TL İstinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan toplam 1.487,82-TL harcın mahsubu ile kalan 4.245,86- TL eksik harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı yönünden HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip