Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1323 E. 2021/219 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
MÜDAHİLLER :
VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLLERİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLLERİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : KONKORDATO
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 18/02/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 18/02/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkili şirketin borçlarını ödeyebilme noktasında ciddi bir darboğaza girdiğini ve borçlarını ödeyebilmek için gerekli iyi niyetli tüm çabaları gösterdiğini, İİK 286 maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu ve talepleri doğrultusunda öncelikle ivedi olarak geçici mühlet kararı verilmesini ve ardından kesin mühlet kararı ile konkordatonun tasdik edilmesi, konkordato geçici ve kesin mühleti sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınmaması, rehinli malın satışının gerçekleştirilmemesini, mühlet içinde müvekkili aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamamasını, evvelce başlamış takiplerin durmasına, müvekkilinin banka hesapları üzerine konulan haciz blokelerinin kaldırılması, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaması da dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafından konkordato ön projesi ve ekleri sunulmuştur.
Davacı şirkete 14/11/2019 tarihli ara kararı ile aynı tarihten itibaren 3 ay süreyle konkordato geçici mühleti verilip, davacı şirket lehine bir kısım tedbirlere hükmedilmiştir. Gerekli ilan ve yazışmalar yapılmış, konkordato komiserinden raporlar alınmıştır.
Davacı şirkete 31/01/2020 tarihli duruşmada, bu duruşma tarihinden itibaren 1 yıl süre ile konkordato kesin mühleti verilmiş, benzer tedbirlere hükmedilmiş, yine ilanlar ve yazışmalar yapılmıştır.
Konkordato komiseri tarafından alacaklılar alacaklarını bildirmeye davet edilmiş, buna ilişkin ilan ve tebligatlar yapılmış, alacaklılar toplantısının yapılmasından sonra komiser tarafından 15/10/2020 tarihli ek rapor tanzim edilmiştir.
Son duruşma günü ….’nda ilan edilmiş, komiser duruşmada dinlenilmiştir.
Müdahiller vekilleri tarafından da müdahale dilekçeleri ibraz edilmiş, bir kısım müdahiller tarafından konkordato davasının reddine karar verilmesi istenilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2020 tarih Esas Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan konkordato komiserinin son raporunda da belirtildiği üzere, alacaklılar toplantısının yapıldığı, davacı tarafın konkordato projesinin oylamaya sunulduğu, nisabın değerlendirilmesinde İİK’nın 302. maddesindeki hususların gözetildiği, konkordato projesinin adi alacaklılar yönünden yasanın aradığı oranın üzerinde bir çoğunlukla kabul edildiği, 2004 s. İİK’nın 206/4. maddesinde yazılı 1. sıra (İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları) alacaklar yönünden davacının yeterli mal varlığı bulunduğundan teminat alınmasının gerekmediği belirlendiği, Konkordato projesinin adi alacaklılar yönünden yasada öngörülen oranın üzerinde bir çoğunlukla kabul edilmesi, projenin davacının mal varlığı ile uyumlu olması, 2004 sayılı İİK’nun 206/4. fıkrasında yazılı 1. sıra alacaklılar yönünden teminat alınmasının gerekmemesi, konkordatonun tasdiki halinde alacaklıların eline geçecek miktarın iflas koşullarına göre daha fazla olacağı sonucuna varılması, konkordato yargılama giderleri ile son raporda belirtilen konkordato harcının da yatırıldığının görülmesi karşısında, 2004 s. İİK’nin 305. maddesindeki konkordatonun tasdiki şartlarının oluştuğunun anlaşıldığı, Yargıtay 22. HD.nin 31.10.2017 gün ve 2017/8717 E. 2017/23581 K. ve Yargıtay 7. HD.nin 08/09/2015 gün ve 2015/17486 E. 2015/14188 K. sayılı ilamına göre, davaya müdahale halinde maktu olarak hem başvuru hem de peşin harcın yatırılması gerektiği, her ne kadar konkordato komiserinin 15/10/2020 tarihli ek raporuna ekli Tablo- 1 listesindeki anapara borçlarının tamamının bu listede yazıldığı şekilde (01/12/2020 tarihinden itibaren ilk 12 ay ödemesiz, 01/12/2021 tarihinden itibaren ödenmeye başlanmak üzere 36 ay eşit taksitler halinde) davacı tarafından ödenmesine şeklinde belirtilmesi ve mahkememizce de bu şekilde kabul edilmesine rağmen kısa kararda “36 ay eşit taksitler halinde davacı tarafından ödenmesine” şeklinde yazılması gerekirken sehven 48 ay olarak yazılarak maddi hata yapıldığı, maddi hatanın her zaman düzeltilebileceği, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmayacağı anlaşılmakla davanın kabulü ile eksik harç yatıran müdahillerden eksik harçların da tahsiline karar vermek gerekmiş olup ; 1-Davacının davasının KABULÜ ile … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …’nin (revize edilmiş haliyle) KONKORDATO PROJESİNİN TASDİKİNE,…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Müdahil … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; müvekkili banka ile davacı arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesine istinaden müvekkili banka tarafından borçlu şirket lehine çeşitli krediler tesis edildiğini ve kullandırıldığını,…. Noterliğinin 11/12/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, geçici mühlet kararına süresinde itiraz ettiklerini ancak kararın kaldırılmadığını, 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, borçlunun konkordato isteklerine bağlı kalınarak konkordato talebi kabul edilmiş ise de müvekkilinin ve diğer tüm alacaklıların alacağının tehlikeye girdiğini, projeye sadece ana para borcu dahil edildiğinden faiz ve masraf gibi borçlar dahil edilmediğinden kabul için yeterli çoğunluğun oluştuğu hususunda şüphe oluştuğunu, projede yer alan alacak tutarlarının ana para tutarları olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, konkordato mühleti talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
… vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; konkordato projesinde teklif edilen tutar borçlunun kaynakları ile orantılı olmadığını, bu nedenle konkordato projesinin uygulabilirliği bulunmadığını, proje kabulü için yeterli çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmediğini, kabul edilen proje de alacaklarının hukuka aykırı şekilde eksik geçildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak borçlunun iflasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Müdahil … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, konkordatonun kabulü ile projenin tasdikine ilişkin kararın yerinde olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, firmanın hedeflerine ulaşmış olsa dahi mevcut borçlarını ödemesine ilişkin ayrıntılı ve gerçekçi bir planının mevcut olmaması nedeniyle konkordatonun başarılı olamayacağı açık olduğundan borçlunun iyi niyetinden bahsedilemeyeceğini, belirtilen hususlarının tespit edilmiş olunmasına rağmen verilen konkordato talebinin kabulüne ilişkin kararın kaldırılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
… vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; Müdahil dilekçelerinde açıkladığımız gibi davacı şirketin müvekkil şirketin borçlusu olan …. lehine keşide etmiş olduğu toplam tutarları 691.500,00 TL olan 5 adet çek (EK-1, 5 adet Çekin suretleri), bu şirket tarafından borçlarına mahsuben müvekkil şirkete ciro edilerek teslim edilmiş olup, bu çeklerden 19.11.2019 keşide tarihli, 130.500,00 TL bedelli çek muhatap bankaya ibraz edilmiş ancak karşılıksız olduğunun tespit edildiğini, 25.11.2019 tarihli dilekçe ile Yerel Mahkemeye başvurarak müdahil oldukları ve alacak kaydı yaptırdıkları dikkate alındığında, 29.09.2020 tarihli konkordato komiser raporunda ciranta alacaklısı olarak dikkate alınmamış olmaları ve de Yerel Mahkeme kararında da aynı şekilde yer almaları gerekirken kararın dışında bırakılmış olmalarının bozmayı gerektirdiğini, yerel mahkeme kararının ciranta alacaklısı müvekkili şirketle ilgili olarak istinaf incelemesi sonucunda kaldırılarak konkordato ödeme planına dahil edilmesine veya yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda konkordato ödeme planına dahil edilmelerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Müdahil … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının müvekkili banka yönünden usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkili bankanın imzalanan genel kredi sözleşmesine dayanılarak kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi sebebi ile doğacak kar payı mahrumiyeti gecikme tazminatı ile doğmuş ve doğacak borçlara ait BSMV, KKDF, kur farkı BSMV si, vergi, resim, harçlar, borçlu temerrüdü gereği yasa ve sözleşme gereği doğmuş ve doğacak sair feriler hariç olmak üzere alacak bildirim tarihi itibariyle … den (kefaleten) 139.390,03 TL alacaklı olduğunu, müvekkili banka alacağının projeye dahil edilmediğini, buna ilişkin bir açıklama da olmadığını, kararda kefaletten doğan alacağı olan iki banka hakkında hüküm verildiğini ve sözkonusu bankaların projeye dahil edildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda alacaklarının projeye dahil edilmesine, bu mümkün değil ise konkordato projesinin tasdiki kararının ortadan kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Müdahil … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, İİK da düzenlenen şartların bu dosyada oluşmadığını, yerel mahkemece kararda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olup olmadığı, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığı denetime elverişli bir şekilde gerekçelendirilmediğini, konkordato sürecinde yazılı olarak belirttikleri hususlarında göz önünde bulundurulmadığını, bu dayanaktan yoksun kararın yerinde olmadığını, konkordato talebinin reddinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle yasalara aykırı, eksik inceleme ile verilmiş ve alacaklıların mağduriyetine sebep olacak şartlar içeren konkordato projesinin tasdiki kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, borçlarını ödeme güçlüğü içinde olduğunu ileri süren davacının İİK’nun 285 vd. maddeleri gereğince geçici ve kesin mühlet kararı verdikten sonra ileri sürdüğü vade konkordatosunun tasdiki istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran tarafların dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Konkordato bir borçlunun alacaklılarının kanunda öngörülen çoğunluğunun kabulüyle borçlarını belirli bir oranda ve/veya vadelerle ödemesini öngören, borçların yapılandırılmasını sağlayan bir cebri icra türüdür. Borçlu ile alacaklılar arasındaki bir çeşit sulh sözleşmesi niteliğinde olan konkordato, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak amacıyla getirilmiş bir müessesedir. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya indirim yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkânı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkânları da korunmuş olur.
Konkordatonun tasdikinin şartları, talep tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nın mülga 297. ve 298. maddesi hükümlerinde sayılmış olup, buna göre yasada açıkça belirtilmese de öncelikle borçlunun dürüst olması, daha sonra, teklif olunan meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, konkordatonun 297/1. maddesi uyarınca alacaklıların yarısı ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunlukla kabul edilmesi, borçlunun konkordato işlemlerinin yerine getirilmesi, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesi ve mühlet sırasında komiserin onayı ile akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için yeterli teminatı göstermesi, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği, yargılama masrafları ve ilam harçlarının tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekir. (YARGITAY 23. Hukuk Dairesi 2019/3021 ESAS , 2020/292 KARAR )
Somut dosyamızda istinafta buluna konkordato talep eden şirketin alacaklılarıdır. İcra ve İflas Kanunu’nun “kanun yolları” başlıklı 308/a maddesinde itiraz eden alacaklılar için istinaf süresi tasdik kararının ilanından itibaren on gün olarak belirlenmiştir. İlk derece Mahkemesinin, talep eden şirketin konkordato projesinin tasdikine ilişkin kararı, İİK’nın 306/son maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 288. maddesi uyarınca, Basın İlan Kurumu resmi ilân portalında … tarihinde, … Gazetesinde … tarihinde ilan edilmiş; Yukarıda belirtilen itiraz eden alacaklı vekillerince muhtelif kayıt tarihlerinde istinaf yoluna başvurulmuştur. Adı geçen alacaklı vekillerinin istinaf başvurusunun İİK’nın 308/a maddesindeki 10 günlük istinaf süresi içinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Konkordato vade verilmesi, tenzilat yapılması ve bu ikisinin birlikte istendiği kombine/karma konkordato şeklinde olabilir. Borçlu bu seçenekleri değerlendirirken alacaklılar arasındaki eşitliği ya da en azından denkliği sağlayacak ve onların kabul oyunu alacak uygun bir kombinasyona ulaşmaya çalışacaktır.
Yukarıda belirttiğimiz tasdik için aranan koşulların dışında mahkemenin Yasa’nın öngördüğü birtakım ilkeleri de gözetmesi gerekir.
Bunlardan ilki borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olduğuna ilişkin kuraldır.(İİK m.308/d). Bu düzenleme “alacaklılar arası eşitlik ilkesinin dayanağı olarak kabul edilmektedir. Bu ilkenin mevcudiyeti öğretide de tartışmasız kabul görmektedir (Postacıoğlu, İ. E.: Konkordato, İstanbul 1965, s.11; Kuru, s.3818; Üstündağ, S.: İflas Hukuku (İflas, Konkordato, İptal Davaları), 8.b., İstanbul 2009. s.261; Budak, A.C.: Öztek Konkordato Şerhi, Ankara 2018, m.308/d, n.2; Pekcanıtez, H./Erdönmez, G.: 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul 2018, s.159; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.15, n.21; Akdeniz, M./Kayıhan, Ş.: Konkordato Hukuku El Kitabı, İstanbul 2019, s.21).
Alacaklılar arası eşitlik ilkesine göre kural olarak hiçbir alacaklı diğerinin zararına olarak öncelik ya da ayrıcalık elde edemez. , konkordatoda alacaklılar arası eşitlik ilkesi geçerlidir .Eşitlik ilkesini adi konkordato özelinde meselenin, “sınıfsal” değil; adi alacaklıların kendi içinde, borçlu nezdinde farklı hukuki ve ekonomik özellikler gösteren alacak “grupları” arasında olduğu görülmektedir. Borçlu açısından bakıldığında ayrıcalık sağlama yasağı hem proje aşamasında hem de konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte söz konusudur. Bu yolla oylamanın manipüle edilmesi suretiyle nisabın sağlanmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim yasa koyucu gerek eşitlik ilkesinin korunması gerek diğer tasdik şartlarının sağlanması bağlamında mahkemeye, yetersiz gördüğü konkordato projesinin düzeltilmesini isteme yetkisini de vermiştir.
Mahkemenin gözeteceği ikinci ilke konkordatonun kötü niyetle sakatlanmamış olması halidir. Mahkeme henüz tasdik aşamasında kötüniyeti fark ettiğinde konkordatoyu tasdikten kaçınmalıdır.
Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesinin tasdik edilen konkordatonun özellikle eşitlik ilkesi bağlamında ele alınması gerekmiştir.
Somut olayda projenin ilk unsuru “Ana para dışında Faiz, Fer’i tüm fazlaya kalan alacaklarından ferağat edecekleri ve tüm Cezai yaptırım haklarından vazgeçecekleri, döviz cinsinden olan tüm borçların, kesin mühlet tarihi baz alınmak suretiyle geçerli olan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hesaplanacağı” ödeme yapılması noktasındadır.
Bilindiği üzere fer’i haklar bir borç ilişkisinden doğan asıl hakka bağlı olarak yasa ya da tarafların iradesi ile ortaya çıkan ve asıl hakkı güçlendiren haklardır (Von Tuhr, A.: Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, C.I-II, çev. C. Edege, Ankara 1983, s.22; İnan, A.N.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 1971, s.41 vd.). Bu bağlamda faiz, ceza koşulu, ayni ya da kişisel teminat verilmesi durumunda teminat verene yöneltilen hak ve hatta alacağın senede bağlanması da fer’i nitelikli haklardandır. Fer’i haklar bir asıl borca bağlı olarak doğmak ve ona bağlı olmakla birlikte bunlardan bazıları muaccel olduktan sonra kendi varlıklarını asıl alacaktan bağımsız olarak sürdürürler (Kocaağa, K.: Türk Özel Hukukunda Cezai Şart (BK m.159-161), Ankara 2003, s.134).
Bu açıdan her şeyden önce “Fer’i tüm fazlaya kalan alacaklarından feragat edecekleri ” şeklinde kapsamı belli olmayacak şekilde bir kısım alacakların tamamen konkordatonun dışında bırakılması da doğru değildir.
Öte yandan birer Fer’i hak niteliğinde bulunan ve alacağı teminat altına alan kefile karşı ileri sürülebilecek alacak hakları ile rehin gibi ayni hak niteliğindeki haklar korunurken, edimin geç ifasından doğan zararları karşılayan faiz ve ceza koşulu gibi fer’i hakların tenzil edilmesi de eşitlik ilkesine aykırıdır. Borçlunun henüz temerrüde düşmemesi nedeniyle faize ya da ceza koşuluna hak kazanmayan alacaklılar karşısında kısa veya uzun zaman önce gerçekleşen temerrüt nedeniyle doğan ve hatta artan faiz ve ceza koşulu alacağı bulunan alacaklıların, Takip ve bu nedenle masraf yapmamış alacaklılar ile icra takibine girişerek gider yapmış alacaklıların, Sözleşmelerini Türk Lirası üzerinden yapan alacaklılar ile sözleşmelerini yabancı para üzerinden yaparak özellikle tedarikçisine karşı kur farkı riskine katlanan alacaklıların, bu alacaklarını tamamen tenzil etmek de eşitlik ilkesine aykırıdır.
Yukarıdan beri yapılan açıklamalar çerçevesinde bir kısım alacakların, bunlar arasında bir denklik oluşturulmadan tenzil edilmesi açıkça eşitlik ilkesine aykırıdır. Yukarıda belirtir şeklinde formüle edilen konkordato projesi eşitlik ilkesine tamamen aykırı ve alacaklıları zararlandırıcı niteliktedir. Konkordato projesindeki yetersiz kısımların düzeltilmesinin mümkün olup olmadığı hususuyla ilgili olarak yukarıda belirtilen eşitsizliklerin giderilmesi adına başta fer’iler olmak üzere tenzil edilen alacakların belirlenmesi ve taksit tutarları için faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış fakat bunların saptanmasının mümkün olmadığı ve o ihtimalde de oylama nisaplarının tamamen değişeceği gözetilerek anılan düzenlemenin uygulanmasının fiilen mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
İstem sahibi şirket borca batık durumda olmadığından ve dosyaya yansıyan başkaca bir doğrudan iflas nedeni de bulunmadığından İcra ve İflas Kanunu’nun 308/c maddesi çerçevesinde borçlunun iflasına karar verilemeyeceği anlaşılmıştır.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- …., …,. vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2020 gün ve … E., … K sayılı kararının HMK’nun m. 353/1-b.2 düzenlemesi uyarınca kaldırılmasına ve yeniden aşağıdaki şekilde esas hakkında karar verilmesine;
A-… Şirketi’nin KONKORDATO İSTEMİNİN REDDİNE,
B-Dosyadan verilmiş tüm İHTİYADİ TEDBİRLERİN KALDIRILMASINA,
C-İcra ve İflas Kanunu’nun 308/c maddesi uyarınca hüküm fıkrasının aynı Yasa’nın 288’inci maddesi uyarınca ilanına ve bu maddede belirtilen yerlere bildirilmesine,
2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Konkordato isteyen tarafından yatırılan tasdik harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgililerine iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
6-İstinaf eden taraflarca yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
7-İstinaf eden … tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı gideri ve 5,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 154,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
8-İstinaf eden … tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı gideri ve 5,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 154,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
9-İstinaf eden … tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı gideri ve 5,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 154,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
10-İstinaf eden … tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı gideri ve 5,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 154,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
11-İstinaf eden … tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı gideri ve 100,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 248,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
12-İstinaf eden … tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı gideri ve 100,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 248,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
13-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşılıklı taraflar yararına istinaf vekâlet ücreti verilmesine yer olmadığına,
14-HMK m. 359/3 gereğince kararın re’sen tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması, gider avansı iadesi işlemleri ile İcra ve İflas Kanunu’nun 308/c maddesindeki bildirim ve ilanların Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK m. 308/a gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 GÜN İÇİNDE Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.18/02/2021

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.