Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1282 E. 2020/1360 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :

VEKİLLERİ :

DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :

DAVA : Trafik Kazası Sonucu Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/12/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesiyle özetle; 12/09/2014 günü saat 18:40 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin … Caddesini takiben seyrederken yolun sağından karşıdan karşıya geçen yaya …’e çarpması neticesinde …in uzun süre komada kaldığını ve yaklaşık 7 ay sonra da vefat ettiğini, davalı …’nin aracının hızını kavşağa yaklaşırken azaltmadığından ve kaza esnasında yanındaki arkadaşı ile konuşmakta olduğundan kusurlu davranışları neticesinde iş bu kazanın meydana gelmesine sebep olduğunu, kaza sonrasında sorumlu … Şirketine başvuru sonucu 33.065,44 TL tutarında destekten yoksun kalma tazminatının taraflarına ödendiğini, ödenen meblağın talebi karşılamadığını ve açıkladığı nedenlerle fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı işleten ve sigorta şirketi aleyhine temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi yönünden destekten yoksun kalma tazminatı ile müteveffanın eşi … lehine 60.000 TL, oğlu … lehine 20.000 TL ve kızı … lehine 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine ödenmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile ölüm ve maluliyet halinde kaza tarihi itibariyle şahıs başına 268.000,00 TL azami sorumluluklarının bulunduğunu, teminat miktarının kişiye ödenecek miktarı değil, müvekkili sigorta şirketinin şahıs başına azami teminat miktarını teşkil ettiğini, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamına dahil olmadığını, talep üzerine 33.065,44 TL maddi tazminatın 24/01/2017 tarihinde davacı vekiline ödendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı bulunduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 23/10/2018 tarihli dilekçesiyle davaya karışan … plakalı aracın … tarafından kaskolu olduğunu, davanın …’ye ihbarını talep etmiş, davalı … ise bilirkişi raporuna itirazının bulunmadığını, kazanın oluşumunda müteveffanın ağır kusurunun bulunduğunu, manevi tazminatın haksız zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararında özetle; “Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava konusu olay sebebiyle davacı … desteği …’in vefat ettiği, davacının destekten yoksun kalma zararından anılan düzenlemeler gereğince davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı vekili tarafından 29/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebinin 11.991,76 TL olarak belirlendiği anlaşılmakla; taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutar üzerinden maddi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu olay sonucu davacıların eş ve anneleri …’in vefat ettiği, vefat sonucu davacıların acı ve üzüntü duyduğu, olayın davacılar üzerinde gerek olay anında, gerek şimdi ve gerekse de ileride bıraktığı ve bırakacağı olumsuz etkiler dikkate alındığında davacıların duymuş olduğu acı ve üzüntünün kısmen de olsa tatmini yönünden davacıların zenginleşmesine veya davalı tarafların mahvına sebebiyet vermeyecek ölçüde davacıların lehine manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle olayın gelişimi ve oluş şekli, olayda davalının kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak hukuk ve hakkaniyete uygun manevi tazminat verilmesi uygun olacağı, manevi zararların sigorta poliçesi kapsamı dışında olduğu ve davacı tarafça sigortanın sorumluluğunu poliçe kapsamı ile sınırlandırdığından oluşan manevi zararlardan davalı sürücünün TBK 56/2 maddesi uyarınca sorumlu olduğu kabul edilerek, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları ve hakkaniyet uyarınca davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi tüm dosya kapsamından gerekmiştir. ” şeklinde Davacı …’in maddi tazminat davasının kabulü ile 11.991,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden ZMSS poliçesi ölüm klozu teminat limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı …in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000,00 TL manevi tazminatın 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 7.000,00 TL manevi tazminatın 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı kıymet kaçar’ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 7.000,00 TL manevi tazminatın 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır. Davacılar vekili ile davalı …. vekili süresinde istinaf başvurusunda bulundukları ve dosyanın Dairemize tevzi edildiği, Dairemizce verilen 17/12/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile Davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun anılan sebeplerle kabulü ile, Yerel Mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın; gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine gönderilmesine dair hükmün kurulduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesinin 16/07/2020 tarihli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava konusu olay sebebiyle davacı … desteği …’in vefat ettiği, davacının destekten yoksun kalma zararından anılan düzenlemeler gereğince davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı vekili tarafından 29/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebinin 11.991,76 TL olarak belirlendiği anlaşılmakla; taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutar üzerinden maddi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu olay sonucu davacıların eş ve anneleri …’in vefat ettiği, vefat sonucu davacıların acı ve üzüntü duyduğu, olayın davacılar üzerinde gerek olay anında, gerek şimdi ve gerekse de ileride bıraktığı ve bırakacağı olumsuz etkiler dikkate alındığında davacıların duymuş olduğu acı ve üzüntünün kısmen de olsa tatmini yönünden davacıların zenginleşmesine veya davalı tarafların mahvına sebebiyet vermeyecek ölçüde davacıların lehine manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle olayın gelişimi ve oluş şekli, olayda davalının kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak hukuk ve hakkaniyete uygun manevi tazminat verilmesi uygun olacağı, manevi zararların sigorta poliçesi kapsamı dışında olduğu ve davacı tarafça sigortanın sorumluluğunu poliçe kapsamı ile sınırlandırdığından oluşan manevi zararlardan davalı sürücünün TBK 56/2 maddesi uyarınca sorumlu olduğu kabul edilerek, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları ve hakkaniyet uyarınca davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi tüm dosya kapsamından gerekmiştir. ” şeklinde davacı …’in maddi tazminat davasının kabulü ile 11.991,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden ZMSS poliçesi ölüm klozu teminat limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000,00 TL manevi tazminatın 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 7.000,00 TL manevi tazminatın 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 7.000,00 TL manevi tazminatın 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada istinaf mahkemesinin ilamındaki gerekçeleri yeterince tartışmadan, manevi tazminat açısından aynı hükmün tekrar oluşturulduğunu, müteveffanın yayalara kapalı olan yolu kullandığını, müvekkilinin görüş alanını yolcu minibüsünün kapattığını, buna rağmen müvekkilinin yayayı fark ettiği anda korna ve şerit değiştirme dahil kendisinden beklenen tüm refleksleri göstermesine rağmen yine de kazaya engel olamadığını, olayın bu şekilde olduğunun savcılık dosyasında bulunan CD’de de belirtilmesine rağmen müvekkiline kusur atfedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, gerek ceza yargılamasında gerekse de hukuk davasında davalı sigorta şirketinin Adli Tıptan kusur raporu aldırılması talebinin de nazara alındığında kaza sonucunda ölüm olayının vuku bulmasına rağmen adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinden kusur raporunun aldırılmamasının hukuki bir eksiklik olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı vekilinin kusur raporuna itirazı hakkkında
12/09/2014 günü saat 18:40 sıralarında yaya ….’in meskun mahalde gündüz vakti … Yolu … Caddesi Dönel Kavşağında orta refüje doğru yürüdüğü sırada solundan Çumra-Karapınar Kavşağı istikametinden Konya istikametine doğru seyreden ve olay yerine yaklaşan … plakalı kamyonet sürücüsü …’nin aracını sağ kapı ayna kısmı ile çarpması sonucu trafik kazasını meydana geldiği ,ceza mahkemesi dosyasında davalıya tali,müteveffaya asli kusur atfedildiği,yine ceza dosyasında aldırılan Ankara ATk raporunda da benzer tespitlerde bulunulduğu, söz konusu kararın Ankara Bam .. CD nin … esas … Karar sayılı ilamı ile esastan reddine karar verilerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu olaya ilişkin resen seçilen bilirkişi Makine Mühendisi … 05/02/2018 tarihli raporu ile kazanın oluşumunda yaya …’in dikkatsizliği, tedbirsizliği ve nizama aykırı hareketleriyle %75 oranında asli kusurlu olduğunu, sürücü …’nin araçların hızını, aracın yük ve teknik özellikleriyle, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymamak, aşırı hızla seyretmek maddelerini ihlal ettiğinden %25 oranında tali kusurlu olduğunu belirtmesi hukuk ve ceza mahkemesi raporlarının örtüşmesi karşısında itiraz yersizdir.
Manevi tazminat miktarının çokluğuna yönelik davalı vekilinin istinaf itirazında;
Somut olayda davalı sürücü % 25 oranında, müteveffa yayanın ise % 75 oranında kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davalının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumu, davalının olaydaki kusur durumu, müteveffanın 54 yaşında olması, olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu, bu itibarla davalı … vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 2.800,14 TL harçtan peşin alınan 700,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.100,11 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 30/12/2020

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.