Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1247 E. 2020/1372 K. 31.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 31/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 03/09/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – B
DAVALI : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 3- … – … …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 31/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 04/01/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 02/10/2012 tarihinde idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile … idaresindeki … plaka sayılı kamyonetin çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, davalı … hakkındaki ceza yargılamasının Konya .. Sulh Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, düzenlenen kaza tutanağında davalı …’ın tam kusurlu olarak görüldüğünü, müvekkiline ise herhangi bir kusur yüklenmediğini, davacının geçirdiği kaza sonucunda … üniversitesi Hastanesinde 14 gün süreli yataklı tedavi gördüğünü, ayrıca 60 gün süre istirahat raporu verildiğini, bu arada fizik tedavi gördüğünü, müvekkilinin yaşı, davalı sürücünün kazadaki kusur durumu, diğer davalı araç malikinin sorumluluğu toplanacak delillere göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6100 sayılı yasanın 107. maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını, davacının genç yaşta geçirdiği kaza nedeniyle ruhsal çöküntü yaşadığını, evli ve çocuklu olduğunu, çalışmadığı sürede evinin ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma düştüğünü, bu nedenle 25.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile hüküm altına alınmasını, diğer davalı …’nun aracın işleteni sıfatı ile diğer davalı … AŞ nin aracın ZMMS olması nedeniyle poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, kazaya karışan araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, 25.000-TL manevi ve 10.000-TL maddi tazminatın sorumlulardan yasal faizi ile tahsil edilmesini, yargı gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davacı vekili 28/08/2020 havale tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 334.167,04-TL’ye arttırmış ve harcını da ikmal etmiştir.
Davalı … (Eski Ünvanı … )’ne usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı ….(Eski Ünvanı … ) vekili cevap dilekçesinde özetle; 02/10/2012 tarihihinde kazaya karışan …plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde 20/12/2011 ile 20/12/2012 tarihleri arasında … nolu poliçe ile ZMMS sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre sağlık ve kişibaşı sigorta teminat limitinin 200.000,00-TL ile sınırlı olduğunu ve kusur, destek oranına göre tazminatın belirleneceğini, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurunun olmadığını, kusurun tespiti için kusur incelemesinin yapılması gerektiğini, davacının özürlülüğüne ilişkin raporun alınması için tedavisinin bitiminden sonra bir yıl beklenmesi gerektiğini, Adli Tıp Kurumundan alınacak olan rapor sonrasında malüliyetin belirlenmesi gerektiği, malüliyetin geçici iş göremezlik düzeyinde kalması durumunda 6111 sayılı kanun gereği tedavi giderlerinden müvekkili şirketin sorumlu olmayacağını, müvekkili şirketin manevi tazminat teminat yükümlülüğünün bulunmadığı, müvekkili şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden temerrrüt söz konusu olmadığı için aleyhlerine masraf, faiz ve avukatlık ücretine hükmolunmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, ancak davalı … vekili cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katıldığı ve bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Davalı …’ya usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, ancak cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Huzurda açılan dava; yaralanmalı trafik kazası nedeniyle açılmış sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik bedeline yönelik maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı ….(Eski Ünvanı … ) tarafından sigortalanan, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki, diğer davalı … ‘ya ait … plakalı aracın, davacıya ait … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu davacının yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, kazaya karışan araçlara ait trafik kayıtları, davacıya ait hasta takip dosyası ve belgeler, sigorta şirketlerine ait poliçe ve hasar dosyaları, tarafların sosyal ekonomik durumları, SGK kayıtları, Konya .. Sulh Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ve tüm belgeler celbedilmiştir.
Dosya hasar ve kusur uzmanı bilirkişiye verilerek rapor alınmış, davacı % 25 oranında, davalı … ise %75 oranında kusurlu bulunmuştur.
Akabinde dosya maluliyet oranlarının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderilmiş gelen raporda; Davacının %45 oranında maluliyetinin bulunduğu, iyileşme süresinin ( iş göremezlik ) ise kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği yönünde rapor tanzim edilmiştir.
Dosya Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu sonrası aktüerya bilirkişisine verilerek rapor alınmış; Raporda geçici iş göremezlik zararı 1.506,69-TL, SGK tarafından peşin sermaye değerli ödemenin mahsubu neticesinde bakiye 288.862,50-TL sürekli iş göremezlik zararı belirlenmiştir. 2020 yılı verileri esas alınarak sunulan aktüerya bilirkişi ek raporunda ise; geçici iş göremezlik zararı 1.506,69-TL, SGK tarafından peşin sermaye değerli ödemenin mahsubu neticesinde bakiye 334.167,04-TL sürekli iş göremezlik zararı belirlenmiştir.
Davacı vekili 28/08/2020 havale tarihli talep artırım dilekçesi ile bidayette talep ettiği 10.000,00-TL’lik maddi tazminat talebini 334.167,04-TL’ye arttırmış ve harcını da ikmal etmiştir.
Ancak bilirkişi tarafından hesaplanan 334.167,04-TL sürekli iş göremezlik zararı olarak belirlenen rakam davacı vekili tarafından sanki geçici iş göremezlik zararı da içindeymiş gibi değerlendirme yapılarak artırım yapılmıştır. Oysa davacı vekili taleplerini somutlaştırdığı yani 10.000,00-TL’nin açıklamasını yaptığı dilekçesinde işbu 10.000,00-TL’nin 500,00-TLsinin kazanç kaybı, 9.500,00-TLsinin ise maluliyet olduğunu beyan etmiştir. Dolayısı ile davacı vekilinin 500,00-TL geçici iş göremezlik talebi bakımından talebini aynı tuttuğu, fakat 9.500,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatını ise 333.667,04-TL’ye artırdığı değerledirilerek bu şekilde talebini artırdığı kabul edilmiştir.
Davacı, davalılar … ve …’dan manevi tazminat da talep etmişlerdir.
Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını tayin etme de hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır.
Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir.Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır.Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir Davacı taraf meydana gelen kaza sonucu manevi olarak zarar görmüştür. Yukarıda açıklanan ilkeler konulduktan sonra, dosyamızda olayın şartları, tarafların kazadaki kusur durumu ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, davacının duyduğu ızdırap, acı ve elem nedeniyle tarafların sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak hakkaniyet gereği davacı için 15.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Dosya mahkememize Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/02/2016 tarih, … Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararı ile gelmiş olup, görevsizlik kararı nihai karar olmadığından ve taraflar leh ve aleyhlerine herhangi bir yargılama giderine hükmedilmesine dair yasal bir düzenleme de bulunmadığından görevsizlik kararları verilen dosya için davalı … şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08/03/2017 2016/2081 E., 2017/1355 K. Sayılı ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 19/02/2018 tarih 2017/1441 esas 2018/224 karar sayılı ilamı) dair ve tüm dosya bakımından aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde davacının davasının talep arttırım dilekçesi ve diğer dilekçeleri de nazara alınmak suretiyle kabulü ile; 500,00-TL geçici iş göremezlik bedeli, 333.667,04 -TL sürekli iş göremezlik bedeli olmak üzere toplam 334.167,04 -TL’nin davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak ve faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması kayıt ve şartı ile, diğer davalıların kaza tarihi olan 02/10/2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 15.000,00- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı …. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul yönünden hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle poliçe teminatı limitinin kişi başı 225.000,00 TL olduğunu, bu teminat limitinin tamamı üzerinden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıya SGK tarafından peşin sermaye değerli gelirin ve geçici iş göremezlik ödemesinin yapıldığını, bu tutarların müvekkili şirkete rücu edildiğini, teminatın SGK talebi ve davacı arasında garameten paylaştırılması gerekirken bu şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hüküm kısmında poliçe teminat limitinin ve sigortacının sorumluluğunun rakam ile yazılmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin maddi tazminat yönünden poliçe teminatı limiti ile sınırlı tutulmasına rağmen yargılama giderleri, bakiye ilam harcı ve avukatlık ücretleri yönünden tüm maddi tazminata isabet eden tutarlardan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının kaza tarihi itibariyle PTT Genel Müdürlüğüne bağlı olarak çalıştığını, davacının 2012-2020 tarihleri arasında ücret bordrolarının ibraz edilmeden bilinen son gelirinin tespit edilmeden asgari ücretin 1,2 katı ile hesaplama yapılarak karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davacının motosiklet kullanımı için yeterli sürücü belgesi olup olmadığının tespit edilmediğini, koruyucu tertibat kullanıp kullanılmadığının araştırılmadığını, müterafik kusur indirimi yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne yüklenen kusur oranının olması gerekenden yüksek olduğunu, davacının geçici iş göremezlik süresinin sona erdiği tarih ile yeniden çalışmaya başladığı tarihin tespit edilmemiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kişi başı teminat limiti ve poliçe limiti ile sorumluluğa ilişkin itirazın incelenmesinde :
Kişi başı teminat limiti; kazada yaralan her bir kişiye ödenecek azami limittir.
Kaza başı teminat limiti; kazada yaralanan şahısların toplamına ödenecek azami limittir.
Dosya içerisinde yer alan poliçeni incelenmesinde: başlangıç tarihinin 31/12/2011 olduğu kişi başı teminat limitinin 225.000,00TL olduğu ,kaza başı teminat limitinin 675.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda davalı … şirketinin sorumluluğu davacı yönünden kişi başı teminat limiti olan 225.000,00TL dir .
Mahkemece her ne kadar davalı Sigortanın poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğuna karar verilmiş ise de hükmedilen toplam tazminat miktarı 334.167,04 TL dir. Dosya kapsamına göre, kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limiti 225.000,00 TL olup hükmedilen toplam tazminat tutarı teminat limitinin üzerinde olduğu ve hükümde davalı Sigortanın hükmedilen tazminatın ne kadarından sorumlu olduğu rakam olarak belirtilmediğinden, poliçe teminat limitinin aşıldığının düşünülmesine neden olarak karar verilmesi doğru olmayıp davalı vekilinin itirazı yerindedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/15946 E 2016/2945 K )
Davalı … şirketinin poliçe limiti kaza tarihi itibariyle 225.000,00 TL olup mahkemece toplam 334.167,04 TL maddi tazminata hükmedilmiş ve davalı … şirketinin sorumluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmasına karar verilmiş ise de, davalı … şirketine yükletilecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin sorumlu olduğu miktara oranlanarak hüküm altına alınması gerekirken, sigorta şirketinin yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin tamamından (poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması doğru değildir davalı vekilinin itirazı yerindedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/1579 E 2018/12079 K )
2-SGK ödemesine ilişkin itirazın incelenmesinde :
Davalı … şirketi olay nedeniyle SGK ya ödeme yaptıklarını belirtmektedir.Bu kapsamda SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak sözkonusu olaya ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığı, ödemenin neye dair olduğu, kazada Yaralanan davacının sigorta kaydının bulunup bulunmadığı, kaza sebebiyle kendisine bağlanan aylık veya maaş olup olmadığı, geçici işgörmezlik ödemesi veya başkaca ad altında bir ödeme yapılıp yapılmadığı,varsa rücua esas teşkil edip etmediği, rücua esas teşkil eder ise ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu, kazazadenin sigorta kaydı var ise kaza tarihi itibarıyla prime esas gelirinin ne kadar olduğunun tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir..(YARGITAY 17.Hukuk Dairesi 2016/5449 E 2019/1056 K )
Mahkemece Sgk dan ödemeye ilişkin belgeler getirtilmiş ve hükme esas alınan hesap raporunda yapılan ödemenin tenzili yapılmış olup davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
3- Davalı vekilinin kusura ilişkin itirazının incelenmesinde :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; aynı daire 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR)
Kusur raporunun istinaf eden davalı tarafa ihtaratlı olarak07/04/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmadığından, bu husus kamu düzeninden olup re’sen nazara alınması gereken hususlardan bulunup davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği de açıktır.Bu nedenle davalının buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
4-Davalı vekilinin olayda müterafik kusur bulunduğu itirazının incelenmesinde :
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı sürücü olup, KTK. ve yönetmelik hükümlerine göre koruyucu ekipman olarak kask, dizlik vs. takması zorunludur. Davacının, kazanın akabinde düzenlenen raporunda yaralanma sebebinin sol kol dirsek ve sağ kol ve omuzda,sağ dizde olduğu anlaşılmakla birlikte bu durumun maluliyete etkisi hususu tartışılmamıştır
Bu durumda ilk derece mahkemesince ceza dosyası getirtilerek ve tüm belgeler değerlendirilerek davacının koruyucu ekipman olarak kask, dizlik takılı olup olmadığı ,takılı değil ise bu durumun davacının yaralanmasında etkili olup olmadığı araştırılarak,
Takılı olmadığının tespiti durumunda koruyucu ekipman olarak kask, dizlik takılmamasının maluliyete etkisi olup olmadığı hususlarının belirlenebilmesi için uzman hekimden koruyucu ekipman takılı olması halinin davacının yaralanmasında etkili olup olmadığı hususunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime uygun rapor alınarak sonucuna göre tazminattan indirimin yapıp yapılmayacağı tartışılarak karar verilmesi gerekirken davalının bu savunması üzerinde hiç durulmadan karar verilmesi ve hiç tartışılmaması doğru görülmemiş olup davalının buna yönelen istinafı yerindedir.
5-Davalı vekilinin davacını gelir durumuna ilişkin itirazlarının değerlendirilmesinde :
Davaya konu kaza 2012 yılı ekim ayında gerçekleşmiş olup, maddi tazminat hesaplanmasına ilişkin hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda hesaplamaya esas alınan bordro bulunmamaktadır.
Dosyada mahkemece davacının kaza tarihinde elde ettiği geliri konusunda gerekli araştırma yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davacının kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu getirtilmesi, davacının kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerektiğinde dosyanın önceki rapor alınan bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınması ve ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte olup Davalı vekilinin itirazları yerindedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı … şirketi tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf eden sigorta şirketi tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m353/1-a-6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/12/2020


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.