Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1221 E. 2020/1230 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
EK KARAR TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :
:
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
:
VEKİLİ :
DAVA : Trafik Kazası Sonucu Cismani Zarar Nedeniyle
Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/12/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 17/12/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 11/09/2014 tarihinde saat 17:30 sıralarında müvekkillerinden …’ün kullandığı elektrikli mobette …ün de yolcu olarak bulunduğu sırada …. istikametine seyir halindeyken sonradan görgü tanığının plakasını aldığı … plakalı aracın elektrikli mobete çarpması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkillerinin hastaneye kaldırıldığını, …ün başına acil serviste dikiş atıldığını, belli bir süre yoğun bakımda kaldığını, beyin kanaması geçirdiğini, köprücük kemiği ve sol taraftan 3 kaburga kırığı oluştuğunu, …’ün ayağa kalkamadığını, ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz hale geldiğini, kaza sonucu müvekkillerin ölümün eşiğinden döndüğünü, ciddi yaralanmalar yaşandığını, müvekkillerinin içinde bulunduğu elem ve ızdırabın bir nebze de olsa hafifletmek için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini ve açıkladığı nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 40,00 TL geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri, 40,00 TL sürekli iş göremezlik ve 20,00 TL SGK’dan istenemeyen tedavi gideri olmak üzere toplam 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, müvekkili … için 30.000,00 TL manevi tazminat ve müvekkili … için 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilinin kazaya karışmadığını, olay yerinden geçerken kazayı gördüğünü, olay yerine camdan baktığını, seyir halinde iken yanında … isimli arkadaşının da bulunduğunu, kaza tespit tutanağı kabul etmediklerini, davacıların kendi kusuruna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemelerinin hukuka aykırı olduğunu, istenen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı bulunduğunu, poliçeden doğan sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere sürekli sakatlık halinde kişi başı 268.000,00 TL olduğunu, dosyanın kusur tespiti için Trafik İhtisas Dairesi’ne, maluliyet oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi gerektiğini, tazminat hesaplaması için ise Aktüer sıfatına sahip bilirkişinin görevlendirilmesi gerektiğini, yapılacak tazminat hesabında müterafik kusuru ile hatır taşımasının dikkate alınmasını, davacının avans faizi isteminin yasaya aykırı olduğunu ve açıkladığı nedenlerle davacının bakıcı, tedavi ve geçici-sürekli iş göremezlik taleplerinin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin 09/07/2020 tarihli gerekçeli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşumunda davalı …’ın % 70 davacı …’ün ise % 30 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde her iki davacının da yaralandığı, anılan yasal düzenlemeler gereğince davaclıarın manevi tazminat istemlerinden davalı …’ın sorumlu olduğu anlaşılmakla, davacıların yaralanmalarının dereceleri, tarafların sosyal ekonomik durumları, kazanın oluşum şekli ve kusur durumu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesinin 15/10/2020 tarihli ek kararında özetle; “Mahkememizce verilen karar davacılar vekiline 17/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, mahkememiz kararına karşı davacılar vekili tarafından 11/09/2020 tarihinde istinaf başvuru dilekçesi verilmiştir.
6100 sayılı HMK.nın 104. Maddesi gereğince “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır” hükmü yer almaktadır.
Mahkememizce verilen karara karşı davacılar vekili tarafından 11/09/2020 tarihinde istinaf başvuru dilekçesi gönderilmiş ise de; istinaf başvuru süresinin son günü 31/08/2020 tarihi olup, sürenin bitimi adli tatil içerisine denk geldiği için istinaf başvuru süresi kanuna göre 1 hafta uzatılacağından son gün 07/09/2020 tarihidir.
Davacılar vekili tarafından süre geçtikten sonra 11/09/2020 tarihinde gönderilen istinaf başvuru dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşılmakla, davacıların istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde 6100 sayılı HMK.nın 346/1 maddesi gereğince davacılar … ve …’ün istinaf başvuru dilekçesinin süre yönünden reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan 25/01/2017 tarihli kusur raporunun kabulünün mümkün olmadığını, bu raporda müvekkili aleyhine olan hususların trafik kurallarının dikkate alınmadan tanzim edildiğini, müvekkilinin bu kazaya karışmadığını, sadece olay yerinden geçerken kazayı gördüğünü, bilirkişi raporunda gösterilen ibareler doğrultusunda araç üzerinde yapılan incelemede de aracın kaporta aksamında darbe izinin bulunmadığını ve boya işleminin yapılmadığını, ön tamponun alt tarafındaki hasar durumu itibariyle hasarın oluş şekli ve derinliğinin bu kaza ile ilişkili olmayacağının belirlendiğini, hükme esas alınan raporun çelişkili olduğunu, müvekkilinin kazaya karıştığına dair en ufak bir emare ve kaza belirtisinin bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının karşı tarafın anlaştığı maddi tazminat miktarının çok üzerinde olduğunu, eksik, hatalı ve kendi içerisinde çelişen rapora göre Yerel Mahkemece müvekkilinin hakkında hükmedilen tazminat miktarlarının hatalı ve fahiş olduğunu, talep etmiş olmalarına rağmen Yerel Mahkemenin maddi tazminat yönünden vekalet ücreti tayinine karar vermediğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya içerisindeki deliller ve bilirkişi raporları ile kazanın davalının kusuru ile meydana geldiğinin sabit olduğunu, daha yüksek miktarda manevi tazminat miktarına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin çektiği acıların yanında manevi tazminat miktarının çok düşük kaldığını, ayrıca maddi tazminat yönünden de lehine vekalet ücretine tayin edilmesi gerekildiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili sunduğu ek karara dair istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin gerekçeli kararının istinaf edildiği zannıyla hareket edilerek karar verildiği ancak HMK 248 maddesinde belirtile kapsamında katılma yolu ile başvurma müessesi kapsamında istinaf başvurusunda bulunduklarını, bu nedenle de istinaf talebinin süresinde olduğunu, daha önceden harç ve masraf yatırıldığını bu nedenle yeniden harç ve masraf yatırmalarına lüzum olmadığını, istinaf taleplerinin sadece davalı … yönünden olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, … tarafından taraflarına vekalet ücreti ödenmesine, manevi tazminat taleplerinin kabulüne, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı tarafın davalılar tarafından yapılan istinaf talebinin kendisine tebliği olunduğu 02/09/2020 tarihli dilekçesine karşı,katılma yolu ile 11/09/2020 tarihinde katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunduğu,bu halde davacıların süresi içinde istinafa başvurdukları görülmekle 15/10/2020 tarihli istinaf başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak davacılar yönünden de istinaf başvurusunun incelenmesine geçilmiştir
Davalının olayda kusurunun olmadığı,kazayı kendisinin yapılmadığı istinafı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (…, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; … Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
Olayla ilgili yürütülen ceza mahkemesi kararı ve bu kapsamda toplanan
Kaza tutanağına göre ; Sanığın Şerit değiştirme kurallarını, mağdur …’ in bisiklet yolu varken bisikleti araç yolunda sürmek kuralını ihlal ettiği ,
Trafik bilirkişi raporuna göre :Sanığın Şerit değiştirme kurallarını, mağdur Şahin’ in bisiklet yolu varken bisikleti araç yolunda sürmek kuralını ihlal ettiği , her ikisinin müştereken kusurlu oldukları
ATK raporuna göre :
Araç temasta bulunmuş ise ; Sanık ASLİ, müşteki TALİ kusurlu ,
Araç temasta bulunmamış ise ; Sanık kusursuz, müşteki ASLİ kusurlu olacağının belirtildiği,
Tanık … ilk derece aşamasında özetle Ben olay günü eşim olan …’ın aracında bulunuyordum, orta şeritte seyir halindeydik, sağ şeritte sarı renkli bir yük kamyonu vardı, bu kamyonda sanayiden çıktı, motosiklet kamyonun arkasındaydı, daha sonra kamyonu sollayarak kamyonun yanında ilerlemeye başladı, bizde motosikletin arkasındaydık, sanığın kullandığı araç önümüze geçerek sağ ayna kısmıyla motosiklete çarptı, araba motosiklete 2.şeritte çarptı, ben aracın şerit değiştirirken sinyal verdiğini ya da uyarı verdiğini görmedim, çarptıktan sonra motosiklet devrildi, kamyon son anda durdu, durmasaydı her iki tane mağduru altına alıyordu, araba aniden önümüzden geçti, hızının fazla olduğunu düşünüyorum, araç motosiklete çarptıktan yaklaşık 100 m kadar ileride durdu ve geri gelmedi, kaza yerinden uzaklaştı, başkaca bir bilgisinin olmadığını, çarpan aracın … marka lacivert renkli bir araç olduğunu, plakasını da bildiğini ancak aradan süre geçtiği için unuttuğunu, aracın motosiklete çarptıktan sonra motosikletin devrildiğini, aracın motosiklete dokunduğunu, hasarın sağ çamurluk kısmında meydana geleceğini düşündüğünü, beyan ettiği,ceza mahkemesince sanığın beraatine karar verildiği,
Ancak Ankara BAM .. CD nin … Esas …ayılı ilamı ile
“…… olay tarihinde sürücü belgeli sanık …ın sevk ve idaresindeki araç ile seyri sırasında olay mahallinde katılan …. yönetimindeki Elektrikli bisikletin seyir durumunu sağa manevra ile kontrolsüz şerit değiştirmesi nedeniyle bozduğu ve bu şekilde kazaya neden olarak …’ün hafif şekilde yaralanmasına neden olduğu Adli Tıp Kurumunun raporunun birinci halinin oluşa ve dosya kapsamına uygun görüldüğü anlaşıldığından ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak sanığın eylemine uyan TCK.nın 89/1, 53/6 maddeleri uyarınca aynı kanunun 3/1, 22/4, 61/1 maddeleri gözetilerek cezalandırılması yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar verildiği ….”
Bu halde Ankara BAM … Ceza Dairesi’nin … E… K sayılı ilamıyla davalı …’ın üzerine atılı taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve mahkumiyet kararının 04/07/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına ve kesinleşen mahkumiyet kararın uygun olduğundan hükme esas alınan İTÜ ‘nün 25/01/2017 tarihli kusur raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşumunda davalı …’ın % 70, davacı ….ün ise % 30 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Görüldüğü üzere, ceza mahkemesinde davalının olayda kontrolsüz şerit değiştirmesi nedeniyle bozduğu ve bu şekilde kazaya neden olarak …’ün hafif şekilde yaralanmasına neden olduğu ta maddi vakıa olarak tespit edilmiş ve olayda davalının da kusurlu olduğunu dair maddi vakıa kesinleşmiş olup, hukuk hakimi kesinleşen maddi vakıa ile bağlıdır.
Bu durumda mahkemece, kesinleşen maddi vakıaya göre ve aldırılan rapora göre %70 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile karar verilmesi doğru olup hukuk ve ceza mahkemesi kararları da örtüştügünden davalının itirazı yersizdir.
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/25041 esas 2015/4860 karar sayılı ilamı
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin maddi tazminat vekalet ücreti yönünden istinafı
Davacı vekili sunduğu beyan dilekçesi ile maddi zararlarının karşılandığını karşılıklı sulh olduklarını bildirmiş mahkemece konusu kalmayan talep hakkında karar verilmesi yer olmadığına karar verilmiştir
Eldeki davada, davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Keza dosyaya sunulan sulh protokolüne göre de dava taraf sigorta şirketinden vekalet ücreti alacağını da almıştır.Bu nedenle, maddi tazminat yönünden davacılar veya davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekmekte olup , davadaki haklılık durumu ve davanın açılmasına davalının sebebiyet vermesi açısından davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru olup her iki tarafın itirazı itiraz yersizdir
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2018/5619 esas 2020/3841 Karar sayılı ilamı
Manevi tazminatın az veya çok taktir edildiği istinafı yönünden;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacı …nun kaza nedeniyle % 4,1 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 4 ay olduğu,diğer davacı …’in ise , kazadan sonra … Hastanesi tarafından düzenlenen adli muayene raporu ile davacı …’ün yapılan muayenesinde her iki elde sıyrık sağ bacakta yaygın kızarıklık ve sıyrık, sağ göz çevresinde kızarıklık, sağ omuzda sıyrık, sol dirsekte şişlik ve kızarıklığın bulunduğu rapor edilmesi olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların fazla olduğu, davacı … için 12.500 TL, davacı … için 3.000 TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı bu itibarla davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olduğu, anlaşılmıştır.
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek manevi tazminatın davacı … için 12.500 TL, davacı … için 3.000 TL olarak belirlenip, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılmasına dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
1-Davacı …’ün maddi tazminat davası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı …’ün manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 12.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacı …ün manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
4-Alınması gereken 1.058,80 TL harçtan peşin alınan 171,12 TL harç ile 54,40 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 225,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 833,28 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalı sigorta şirketinin 384,14 TL’sinden diğer davalı ile birlikte sorumlu tutulmasına)
5-Davacılar tarafından yapılan 302,92 TL harç gideri, 2.800,32 TL yargılama gideri toplamı 3.103,24 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma göre hesaplanan ve taktir olunan 962,00 TL yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 1.200,00 TL yargılama giderinden reddedilen kısma göre hesaplanan ve taktir olunan 828,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Davacı …ün kabul edilen manevi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …tan alınarak bu davacıya verilmesine,
8-Davacı …’ün kabul edilen manevi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 3.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
9-Davacı …’ün reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı …’a verilmesine,
10-Davacı …. ‘ün reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 3.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı …’a verilmesine,
11-Davacı …ün konusuz kalan maddi tazminat davası yönünden taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
13-Davacılar tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
14-Davalı .. tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
15-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
16-Davalı … tarafından yapılan 297,20 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
17-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
18-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 17/12/2020

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.