Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1220 E. 2020/1243 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/12/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 17/12/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Olay günü …un sevk ve idaresindeki, … Şirketinin işleteni ve maliki olduğunu, müvekkil şirkete sigortalı … plakalı araç, park halinde bulunun … plakalı otomobilin sağ arka tampon kısmına çarptığını, … plakalı araç çarpmanın etkisiyle ön kısmı ile önünde park halinde bulunan … plakalı aracın arka tampon kısmına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği polis tarafından tanzim edilen trafik kazası tespit tutanağından anlaşıldığını, müvekkil sigorta şirketi tarafından talep edilen değer kaybı ekspertiz çalışmaları sonucunda kaza sonrasında … plakalı aracın sağ arka kısmından hasarlandığını, müvekkil şirkete sigortalı … plakalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesinden dolayı % 100 kusurlu olduğunu ve taraflarınca rücu hakkı doğduğunun belirtildiğini, kaza sonucu müvekkil şirket tarafından 5.790,00 TL tutarında hasar gideri ödenmediğini, davalının borca ve ferilerine itirazı ile duran Konya .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nezdinde ki itirazın iptaline ve başlatılan takibin devamına, haksız itirazı nedeni ile alacak miktarının % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, müvekkilin alacağının semeresiz kalmaması adına başta kazaya karışan … plakalı araç olmak üzere davalı adına kayıtlı taşınmaz ve araçların kayıtları üzerine iyi niyetli üçüncü kişilere devrinin engellenmesi bakımından ihtiyati tedbir vaazına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil davalı … adına kayıtlı, dava dışı …. sevk ve idaresindeki ve davacı …. sigortalısı … plakalı araç ile dava dışı … ve … plaka saylı araç sürücüleri arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza dolayısıyla müvekkilin aracının ZMMS kapsamında sigortacısı olan davacı Sigorta Şirketi diğer araçlarda oluşan hasarı ödediği iddiasıyla, ödenen paranın rücuen tahsili için Konya .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe karşı yaptıkları itiraz neticesinde takip durduğunu, yapılan itirazınızın kaldırılması için işbu dava ikame edildiğini, işbu dava haksız ve mesnetsiz bir dava olduğunu ve reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle işbu davanın istima kabiliyeti bulunmadığından cevap ve delil dilekçelerinde yazılı hususlar doğrultusunda gerekli tahkikatın yapılarak davanın reddine karar verilmesini hukuka ve hakka olan inancımız ışığında yüce mahkemeden talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Dosya kapsamı ve zarar gören aracın hasarının tespiti hususunda düzenlenen eksper raporundan, somut kazanın maddi hasarlı kaza şeklinde gerçekleştiği, olayda yaralanma ve bedeni hasar olmadığı anlaşılmıştır. ZMSS genel şartlarının ilgili maddesinde açıkça bedeni hasara neden olan trafik kazaları sonucu dava dışı 3. kişiye bu anlamda yapılan ödemenin, diğer şartların da varlığı halinde sigortalıya rücu edebileceği düzenlenmiştir. Davacının zarar gören araçta meydana gelen maddi hasar bedelini ilgili hak sahibine ödedikten sonra, araç için ödenen hasar bedelinin rücu istemi ile iş bu davayı sigortalı hakkında açtığının anlaşılmıştır. Bu nedenle ZMSS Genel Şartlarının B.4.f maddesinin somut olayda uygulanma imkanının bulunmaması, davacı vekili tarafından davaya konu edilen 3. kişiye ödenen araç hasarının sigortalıdan rücu istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise, sadece sigortalı araç sürücünün trafik kazası sonrasında olay yerini terk etmesinin sigortacıya, akidi olan sigortalıya rücu hakkı vermemesi, sigorta şirketinin somut delillerle tazminatın teminat dışında kaldığını ispatlamasının gerekmesi, bir başka ifade ile davacı sigorta şirketinin, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları uyarınca, olay yerinden firar eden sürücünün ehliyetsiz olduğu veya alkollü bulunduğu gibi teminat kapsamında olmayan halleri somut delillerle kanıtlamasının gerekmesi, iş bu davada davacı sigorta şirketi tarafından, davalının kayden maliki olduğu sigortalı araç sürücüsünün trafik kazası sonrasında olay yerini terk ettiği iddiası haricinde zararın teminat dışında kaldığının ve rücu şartlarının varlığının usulen kanıtlanamaması, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı üçüncü şahsa yapılan sigorta hasar tazminatı ödemesinin, davalı ile imzaladığı zorunlu trafik sigorta poliçe teminatı kapsamında olduğunun anlaşıldığından olay terk nedeniyle rücu imkanı bulunmamaktadır.
Sigorta genel şartlarının B.4-f ve B.1 maddeleri uyarınca davacının rücu hakkı doğduğuna karar verilmiş ise de Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur” dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda bir kast ve ağır kusur bulunmadığı, araç sürücüsünün öğrenci servisi olduğu kaza sonrası öğrencileri bıraktıktan sonra tekrar olay yerine döndüğü, sürücünün terkinin zorunlu olduğu, terkin alkol tespiti, rapor tutulmasına ve zararın artmasına neden olmadığından B.4 hükmünde yer alan rücü şartları oluşmadığından dava yersiz mahiyette olduğundan reddine karar verilmiştir.
Kötüniyet tazminatında dair değerlendirmede;
2004 sayılı İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.
Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir. Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda davacı sigorta şirketi olay yeri tutanağındaki terk tespitine dayanarak takip yapmış olduğu ve dava açtığından kötüniyetli sayılamayacağından kötüniyet tazminatı talebi uygun görülmemiştir.” şeklinde davacının davasının reddine, kötü niyet tazminatının reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, karar verilirken trafik kazası tespit tutanağının göz ardı edilerek yalnızca trafik kazası sonrasında alınan ifade tutanaklarında geçen beyanlara göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, müvekkili şirketin rücu etme sebebinin sürücünün olay yerini terk etmesi olduğunu, sürücü …’un olay yerini terk etmesinin hükümde belirtilen tedavi, can güvenliği ve zorunlu hallerden birisi olmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunduğu ek istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının mazereti olmaksızın ara buluculuk görüşmelerine katılmadığını, Yerel Mahkeme tarafından ara buluculuk ücreti ile vekalet ücretinin müvekkili şirketten alınmasına dair hüküm kurulmasının hatalı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın önceki beyanlarıyla birlikte kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Çözümlenmesi gereken sorun ZMMS poliçesi bulunan dava konusu araç bakımından meydana gelen iş bu tek taraflı trafik kazası neticesinde olay mahallinin terk edilmesinin tek başına poliçeyi teminat kapsamından çıkarıp çıkarmadığına ilişkindir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS) Genel Şartlarının ” ZARAR GÖRENLERİN HAKLARININ SAKLI TUTULMASI VE SİGORTACININ SİGORTALIYA RÜCU HAKKI” başlıklı B.4/f bendinde düzenlenen “f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, “bedeni hasar”a neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde sigorta şirketinin zarar gören 3. kişilere ödediği tazminatı sigortalısına rücu hakkı bulunmaktadır. Bedeni hasara neden olan bir trafik kazası sonucu sigortalı araç sürücüsü olay yerini terk etmişse olay yerini terk sebebinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu bir hal sebebine dayanması gerektiği aşikardır.
ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğumu için iki sebebin bir arada bulunması gerekmektedir.
a)- Bunlardan ilki meydana gelen trafik kaza sonucunda “bedeni hasar”ın doğmasıdır. Poliçe genel şartlarında maddenin kapsamı “bedeni hasar ile” sınırlandırılmış olup, düzenleyici, yalnızca maddi hasar meydana gelen kazaları özellikle rücu kapsamına almamıştır. Kural, riskin gerçekleşmesi halinde zararın karşılanması olduğundan ve teminat dışı olan durumlar istisna olduğundan, maddi hasarlı trafik kazalarında, sigortalı sürücüsü tarafından olay yerinin terkinin genişletici yorumla rücu kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda ise bedeni hasar meydana gelmemiştir. Tarafların bu yönde bir iddia ve savunmasıda bulunmamaktadır.
ZMMS genel şartları B.4/f bendi düzenlenirken zarar gören 3. şahıslara yapılan ödemenin türü ve niteliği dikkate alınmamış, aksine “trafik kazası”nın türü esas alınmıştır. Davacı sigorta şirketinin dava dışı zarar görene maddi hasar sebebiyle ödemesi yapmış olması sigortalısına rücu hakkını engellemeyecektir.
b)-Rücu için gerekli olan ikinci sebep ise, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden birine dayanması gerekmektedir.
Somut olayda; sigortalı araç sürücüsünün öğrenci servisi olduğu,kaza sonrası öğrencileri bıraktıktan sonra tekrar olay yerine döndüğü, dolayısıyla sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden olmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin yukarıda (b) bendinde belirtilen zorunlu hallerden olmadığı anlaşılmış ise de; yukarıda (a) bendinde belirtilen ve rücu şartlarından bir olan ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında meydana gelen trafik kazasının bedeni hasara neden olmaması, kazanın maddi hasarlı olması ve davacı sigorta şirketinin rücu hakkı veren başka bir sebebin varlığı kanıtlanamadığından, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebi nedeniyle davacı sigorta şirketinin, dava dışı araç malikine ödediği maddi hasar bedelini sigortalısına rücu hakkının bulunmadığı ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 17/12/2020

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.