Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1200 E. 2020/1228 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
:
:
DAVALI :
DAVA İHBAR OLUNAN :
DAVA İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/12/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özet olarak; Muris … 30/07/2014 tarihinde … İl Sağlık Müdürlüğü’ne ait … idaresindeki … plaka sayılı ambulansla göreve giderken meydana gelen trafik kazası sonucunda hayatını kaybettiğini, murisin hayatını kaybetmesi sonucu eşi ve çocuğu olan davacıların murisin desteğinden yoksun kaldırlarını, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketine 11/04/2014-18/02/2015 tarihleri arasında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapan murisin ek gelirleri ile birlikte yaklaşık aylık maaşının 3.000,00 TL olduğunu, murisin ölümü neticesinde müvekkili …’in 3 yaşındaki kızı ile birlikte yalnız kalarak onun için zorlu hayat mücadelesinin başladığını, eşinin genç yaşta ölümü nedeniyle yıkılarak küçük kızını tek başına büyütmenin sorumluluğunu üstlendiğini, küçük kızın ise annesiz büyümenin burukluğunu yaşayacağını, acı ve üzüntünün ölçülemeyeceği huzur tatmin duygusuna bir sınır koyulamayacağı düşünüldüğünde manevi tazminatın maddi tazminatı tamamlayıcı zarar vereni caydırıcı bir işleve sahip olmasının gerektiğini belirterek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile müvekkili … için 1.000 TL, küçük … için 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinden poliçe bedeliyle sınırlı olmak kaydıyla ticari faiziyle birlikte, davalı Sağlık Bakanlığı’ndan yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, eş için 100.000 TL, küçük … için 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Sağlık Bakanlığı’ndan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Vekili cevap dilekçesinde özet olarak; kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili tarafından daha önce yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra tazminattan ancak poliçe limitleri oranında sorumlu olabileceğini, müvekkiline herhangi bir başvuruda bulunulmadığından müvekkili yönüyle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı delillerinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkili sigorta şirketin sigortalısının söz konusu kazaya ilişkin olarak kusurunun ispatının gerektiğini, dosyaya yansıyan herhangi bir kusur tespitinin bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte gerçek hak sahiplerinin belirlenmesi suretiyle kazaya ilişkin davacıların gerçek zararın belirlenmesinin gerektiğini, bunun için öncelikle davacının gelir durumunun tespitinin gerektiğini, davacıların kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davalı sigorta şirketinin ancak dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olacağını belirterek; davanın reddine , yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Bakanlığı cevap dilekçesinde özet olarak; Müvekkili aleyhine açılan davanın İdari Yargıda açılmasının gerektiğini, davacılar murisi …un vefatının bir kamu hizmetinin ifası sırasında meydana geldiğinin kuşkusuz olduğunu, kusur ve sorumluluğu kabul manasına gelmemek üzere ambulans şoförünün idare ajanı olması neticesinde kendisinin fiili neticesinde meydana gelen zarardan idarenin sorumlu tutulabilmesi için hizmet kusurunun varlığının şart olduğunu, hizmet kusurunun varlığını tetkik edileceği merci ise idare mahkemeleri olduğunu, mahkemece yargı yolu bakımından itirazlarının haklı görülmemesi durumunda ise müvekkili idare aleyhine açılan davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, davacının idare eylemden hakları ihlal edilmiş olduğu iddiasına dayanmasına rağmen haklarının yerine getirilmesi talebiyle müvekkili idareye herhangi bir başvuruda bulunmadığını, dava dilekçesinin eklerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, müvekkili idareye ve ambulans sürücüsüne yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat hesaplamasında murisin kusur durumunun gözönüne alınarak indirim yapılmasının gerektiğini, bunun yanında olayın oluş şekline göre 112 Acil Hizmetlerinde çalışmanın bünyesinde tehlike barındırdığı kaza olduğu sırada başka trafik kazası vakasına yetişilmeye çalışıldığı, asfaltın erimiş olması ve mucur sebebiyle aracın kaydığından hakkaniyet indirimi yapılmasının gerektiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkili idareye düşecek sorumluluğun tespitin halinde bu sorumluluğu poliçe limitleri dahilinde temin etmekle yükümlü olduğunu, ayrıca davacılara SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsup edilmesinin gerektiğini, davacıların manevi tazminat taleplerinin zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı, ambulans şoförüne davanın ihbarının gerektiğini belirterek; davanın reddine, davanın …l’e ihbarına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Yukarıda izah edilenler, adli tıp raporları, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacılar murisi …’un 30/07/2014 tarihinde dava dışı … idaresindeki … Müdürlüğü’ne ait … plaka sayılı ambulansla göreve giderken (yolcu olarak) meydana gelen trafik kazası sonucunda hayatını kaybettiği, bu kaza nedeniyle sağlık memuru olarak görev yapan murisin eşi ve çocuğu olan davacıların murisin desteğinden yoksun kaldırları, kazaya karışan aracın davalı ….’ne 11/04/2014-18/02/2015 tarihleri arasında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, söz konusu trafik kazasının oluşumunda hükme esas alınan heyet bilirkişi raporu uyarınca dava dışı ambulans sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin bu kaza nedeniyle davacılara 29/05/2015 tarihinde 200.000,00 TL ödeme yaptığı, aktüer bilirkişisi tarafından aldırılan ayrıntılı hesap raporunda ise davacı eş …’un 08/01/2016 tarihinde evlenmesi nedeniyle desteklikten çıktığı, davalı sigorta şirketinin davacılara bu kaza nedeniyle 200.000,00 TL ödemede bulunması nedeniyle davacıların karşılanmayan destekten yoksun kalma zararlarının bulunmadığı anlaşılmakla; davacıların destekten yoksun kalma maddi tazminat taleplerinin reddine, TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Davaya konu trafik kazası neticesinde davacılar murisinin hayatını kaybettiği davacının manevi tazminat istemlerinden davalı Sağlık Bakanlığı’nın sorumlu olduğu anlaşılmakla, tarafların sosyal ekonomik durumları, kazanın oluşum şekli ve kusur durumu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacı …’un maddi tazminat davasının reddine, davacı …’un maddi tazminat davasının reddine, davacı …’un manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’un manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı Sağlık Bakanlığı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluşu açısından hazırlanan iki ayrı bilirkişi raporuna göre kusur oranlarının farklı olduğunu, Yerel Mahkemece sürücünün tam kusurlu kabul edildiğini, asfaltın erimiş olmasının ve yol kenarındaki mucurların göz ardı edildiğini, kazanın oluşunda sürücünün tam kusurlu sayılması halinde bile müteveffanın emniyet kemerini takmamış olması nedeniyle arabadan fırlaması sonucunda ölümün meydana geldiğinin göz ardı edildiğini, müvekkilinin harçtan muaf olduğunu, bu nedenle Yerel Mahkemenin hüküm kısmının 4-5-6 maddelerindeki aleyhine harca hükmedilmesinin de hatalı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunan davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece maddi tazminata yapılan değerlendirmenin isabetsiz olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, dava konusu olay neticesinde müteveffanın eşi ve küçük kızının maddi ve manevi olarak sarsıldığını, yaşanan acı ve kayıpların parasal karşılığı olmasının imkansız olsa da en azından müvekkillerinin acısını bir nebze olmasın hafifletecek bu türlü kazaların yaşanmasını caydırabilecek boyutta bir miktara hükmedilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı vekilinin kusur raporuna itirazı ve emniyet kemeri takılı olmamasının dikkate alınmadığı istinafı
Dava konusu trafik kazasında kusura ilişkin olarak Kusur Bilirkişisi … tarafından düzenlenen raporda; …. plaka sayılı Ambulans sürücüsü …’in sebebiyet verdiği kazada asli kusurlu olup %80 oranında kusurlu, ambulansta yolcu olarak bulunan ve kaza esnasında emniyet kemerini takmayan maktul … ise tali kusurlu olup %20 oranında kusurlu olduğu şeklinde,
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 31/10/2017 tarihli raporda ; dava konusu kazada sürücüsü …’in %80 oranında, müteveffa …’un ise %20 oranında kusurlu olduğu şeklinde,
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 19/02/2019 tarihli raporda ; dava konusu kazada sürücüsü …’in %80 oranında, müteveffa …un ise %20 oranında kusurlu olduğu şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Dava dosyasında kusur oranlarının tespiti bakımından İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı talimat sayılı dosyası aracılığıyla İTÜ Ulaştırma Birimi, Karayolları ve Trafik Öğretim Elemanları Karayolları 1. Bölge Müdürü Trafik Güvenliği Baş Mühendisi … Yrd. Doç. Dr. Yüksek Mühendis … Dr. Yüksek Mühendis … Kirametçi düzenlemiş oldukları 17/02/2020 tarihli raporda sonuç olarak; dava konusu kazada dava dışı sürücüsü …’in hatalı sevk ve idaresinin, birinci derecede tam ve %100 oranında etkili olduğu, davacılar murisi yolcu …’un etkili herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığına dair rapor düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir.
Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582)
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Dosya kapsamında alınan ATK raporunda ;’ müteveffa …’un emniyet kemeri takmaması nedeniyle %20 kusurlu olduğu.”şeklinde belirleme ile kusur isnat edilmiş ise de hükme esas alınan İTÜ den alınan raporda doğru şekilde değerlendirildiği üzere bu durumun (yani murisin emniyet kemeri takmamasının) müteveffanın kusuru olarak değil ancak müterafik kusuru kapsamında indirim sebebi olabileceğinden bu halde (TBK. md. 52) uyarınca kusur olarak değil müterafik kusur olarak değerlendirilerek hesaplama yapılması, buna göre tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekmektedir. Ne var ki maddi tazminat talebi ödeme nedeniyle konusuz kaldığından bu husus manevi tazminat açısından değerlendirileceğinden itiraz yerindedir
Keza davalı sağlık bakanlığı harçtan muaf olduğu halde davalı aleyhine harca hükmedilmesi yersiz olup itiraz yerindedir.
Davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin itirazı
Hukuk Muhakemeleri Yasasının 352.maddesinde istinaf başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin gösterilmemesi durumunda öncelikle gerekli kararın verileceği yazılıdır. HMK’nun 342/3 maddesinde başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin gösterilmediği durumlarda 355.madde çerçevesinde inceleme yapılacağı belirtilmiştir. HMK’nun 355.maddesine göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.
HMK’nın 352 maddesinde yer alan” istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi “355. maddesinde yer alan” incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği ” ve 357. maddesinde yer alan” bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ve ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda davacının istinaf dilekçesinde maddi tazminat açısından istinaf sebep ve gerekçesini göstermediği,kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan bahsedip kararın kaldırılmasını istediği, ancak itirazına ilişkin hiçbir gerekçe ve açıklamada bulunmadığı, kullanılan bu ifadenin HMK’nın 352. maddesinde yer alan “istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi” şeklindeki düzenlemeye uygun bir gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı istinaf dilekçesinde de aynı şekilde somut bir itirazının bulunmadığı, bu durumda maddi tazminata yönelik itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla itiraz yersizdir
Davacı tarafın Manevi tazminatın az taktir edildiği istinafı yönünden;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna,olayda murisin emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusuru ve davalının tam kusurlu olduğu hususu ile olayın oluş şekli dikkate alındığında, davacı çocuk …. için takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına uygun olduğu, ancak eş … yönünden manevi tazminat miktarının az olup, manevi tazminatın eş … açısından 50.000 TL üzerinden kısmen kabulünün gerektiğinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı bu itibarla davacı vekilinin ve davalı vekilinin de harç ve müterafik kusur itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek manevi tazminatın … açısından 50.000 TL’ye yükseltilip, harç konusundaki yanlışlık giderilerek, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda manevi tazminat açısından kabulüne, incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekili ile davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
1-Davacı …’un maddi tazminat DAVASININ REDDİNE,
2-Davacı …’un maddi tazminat DAVASININ REDDİNE,
3-Davacı …’un manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacı …’un manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
4-Maddi tazminat davası bakımından alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 45,55 TL eksik harcın davalı … sigorta şirketinden alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Manevi tazminat davası bakımından davalı Sağlık Bakanlığı harçtan muaf olduğundan davacı tarafça peşin yatırılan 689,95 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
6-Davacı tarafından yapılan 1.014,50 adli tıp fatura bedeli, 800,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 1.350,00 TL talimat gideri, 692,96 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.847,46 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma göre hesaplanan ve takdir olunan 1.443,78 TL’nin (davalı sigorta şirketi 127,62 TL’den sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Maddi tazminat davasında davacılar vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davanın açılmasına müsebbib tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacı ….un manevi tazminat davasının kısmen kabulü yönüyle işbu davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı …’un manevi tazminat davasının kısmen kabulü yönüyle işbu davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine,
10-Manevi tazminat davasının kısmen reddi yönüyle davalı Sağlık Bakanlığı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacı … tan alınarak işbu davalıya verilmesine,
11-Manevi tazminat davasının kısmen reddi yönüyle davalı Sağlık Bakanlığı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak işbu davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
13-Davacı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
14-Davacı tarafından yapılan 34,96 TL posta masrafı ile 297,20 TL istinaf başvuru gideri olmak üzere toplam 332,16 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
15-Davalı Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan 57,54 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı Sağlık Bakanlığına ödenmesine,
16-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
17-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (72,070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 16/12/2020

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.