Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 31/12/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : Esas Karar
DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – … …
3- … – … …
4- … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
DAVALI : 1- … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALILAR : 2- … – … …
3- … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 31/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 04/01/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 05/01/2018 günü sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı … şirketi tarafından sigortalanan … plaka sayılı aracın müvekkillerinin desteği olan yaya …’a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasına bağlı olarak …ın hayatını kaybettiğini, …’ın ölümü ile eşi … ve bekar kızı …nın destekten yoksun kaldıklarını, kaza tespit tutanağına göre kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı aracı kullanan davalı sürücü …’in kusurlu bulunduğunun tespit edildiğini belirterek meydana gelen trafik kazasındaki ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan …’ın eşi … için 100,00-TL ve …’ın kızı … için 100,00-TL olmak üzere toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan araç işleteni ve sürücüsü yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden ise sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili … için 100.000,00-TL, kızları … için 50.000,00-TL, … için 50.000,00-TL ve Hilal için 50.000,00-TL olmak üzere toplamda 250.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi ile birlikte davalılardan araç işleteni ve sürücüsünden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.
Davacılar vekili 06/01/2020 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 126.498,22-TL’ye arttırmış ve harcını da ikmal etmiştir.
Öte yandan davacılar vekili 28/05/2020 tarihli beyan dilekçesi ile davalı … Şirketinin müvekkilleri … ve … adına maddi tazminat ödemesinin yapıldığını belirterek maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığını belirterek maddi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmiştir.
Davalılar … ve …’e usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazada müteveffa …’ın 2918 sayılı yasanın 68/1 B-3 maddesini ihlal ettiğini, müteveffanın somut olayda tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin olay tarihinde ehliyetsiz olmasının davaya konu vakıada kusurlu olduğu anlamına gelmediğini, ehliyetsiz araç kullanmak ile kaza arasında herhangi bir nedensellik bağı bulunmadığını, somut olayda müvekkilinin ehliyetli de olsa kazanın kaçınılmaz olduğunu, müteveffanın yola dikkatsizce fırladığından kazaya asli kusuru ile sebebiyet verdiğini, Müvekkili …’in bir dorse tamirhanesinde çalıştığını, …’nin ise işsiz olduğunu belirterek müvekkillerin ekonomik durumları ortalamanın çok altında olduğundan bahisle davanın reddini, yargılama gideri ve ücret vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….’ne usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketinin yerleşim yeri itibariyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisiz mahkemede dava açıldığını, davanın hem yasa hem de sözleşme hükümlerinde öngörülen sürülerin geçmiş olması sebebiyle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın temerrüde düştüğünü, davacı tarafın talep ettiği manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/09/2020 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını tayin etme de hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır.
Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir.Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır.Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir.Davacıların yakınlarının kaza sonucu ölümüyle aile birliği içinde korunması gereken bağlılığın zarar gördüğü gerçektir,bu ölümle davacı olan eş ve çocuklar manevi olarak elem ve ızdırap duymuştur. Yukarıda açıklanan ilkeler konulduktan sonra, dosyamızda olayın şartları, tarafların kazadaki kusur durumu ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, davacıların eşi ve anneleri olan …’ın vefatı nedeniyle duyduğu ızdırap, acı ve elem nedeniyle tarafların sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak hakkaniyet gereği eş … için 20.000,00-TL, kızları … için 10.000,00-TL, … için 10.000,00-TL, … için 10.000,00-TL olmak üzere takdir edilen toplam 50.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Davalı … şirketi vekili yetki ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir hükmü yer almaktadır. Davalı vekili her ne kadar cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de kazanın meydana geldiği yer ve de zarar gören davacıların yerleşim yeri Konya’dır. Bu nedenle davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Zamanaşımı itirazı yönünden ise 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten, sigortacısı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 05.06.2015 tarih, 2014/17-2198, 2015/1495 sayılı kararı).
Davaya konu edilen olayda davacıların eşi ve annesi …’ın öldüğü görülmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 15 yıldır. Davaya konu trafik kazası 05.01.2018 tarihinde meydana gelmiş, eldeki dava ise 15/03/2018 tarihinde açılmıştır. Dolayısı ile hem normal hem de uzamış ceza zamanaşımı süresinden hiçbiri davamızda geçmemiştir.
Davacılar vekilinin 28/05/2020 tarihli davalı … şirketi ile anlaştıklarına maddi tazminat ferileri ve yargılama ve vekalet ücreti talebi olmadığına dair dilekçe sunduğu, davalı … şirketi vekilinin 07/7/2020 tarihli ibraname ve sulh anlaşması konulu dilekçe sunduğu, davacılar vekilinin 17/09/2020 tarihli celsede maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığı, ancak sigorta şirketi haricindeki diğer davalılardan manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan ettiği anlaşılmış, bu nedenlerle maddi tazminat talepleri yönünden davanın konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabulü ile; 1-)Davacıların maddi tazminat taleplerinin konusuz kalması nedeniyle konusu kalmayan maddi tazminat talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-)Davacıların manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ İLE, eş … için 20.000,00-TL, kızları …. ar için 10.000,00-TL, … için 10.000,00-TL, … için 10.000,00-TL olmak üzere takdir edilen toplam 50.000,00-TL manevi tazminatın davalı … şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 05/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak işbu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada mevcut ve oluşan trafik kazası ile ilgili ceza dosyasındaki raporlarla ilgili belirttikleri çelişkiler ve kazanın oluşumuna göre kabul edilmesi mümkün olmayan hususlara göre müvekkiline atfedilen kusur oranı ve dolayısıyla tazminat miktarlarının hatalı olduğunu, olay anını görüntüleyen video kaydı incelenerek müvekkilinin kullandığı aracın hızının kazaya etkisinin incelenemediğini, müvekkili …un tüm çabalarına rağmen yola çıkarken trafik güvenliğini hem kendisi hem de diğer yayalar ve sürücüler bakımından tehlikeye atan müteveffa açısından taşıt yoluna atlaması gerekli tedbir almadan yola çıkması, müvekkilin bir şekilde akan trafikte bulunmasının dikkate alınmadığını, yeniden kusur raporu alınmadan manevi tazminat takdirine gidilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle icranın tehirine, istinaf taleplerinin kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının manevi tazminat yönünden bozulmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kusur raporuna ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde :
Dosya içerisindeki olayla ilgili yürütülen Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasından aldırılan trafik bilirkişi raporunda ve kaza tespit tutanağında davalı sürücünün asli müteveffanın tali kusurlu olduğunun bildirildiği Mahkemece Ankara trafik ihtisas dairesinden alınan23/05/2019 tarihli raporda davalı sürücünün %75 müteveffanın %25 kusurlu kusurlu olduğunun rapor edildiği raporların ve kaza tespit tutanağının uyumlu olduğu anlaşılmakla kusura yönelik itirazlar yerinde değildir.
Manevi tazminatın miktarı hususunda yapılan istinaf itirazının incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, kusur durumu ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı …’den alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 853,88 TL nin mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı …’den alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 853,88 TL nin mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davacı … yönünden kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK , diğer taraflar yönünden KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/12/2020
…
Başkan
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Katip
…
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.