Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 31/12/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : Esas Karar
DAVACILAR :1
2-
3-
4-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 31/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 04/01/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 29/07/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; 04/07/2004 tarihinde dava dışı …’a ait yine dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karışmış olduğu trafik kazasında müvekkillerinin murisi olan kaza tarihinde 4 yaşında olan …’nın vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin kazaya karışan aracın sigortacısı olduğunu, müvekkillerinin murisin desteğinden yoksun kaldıklarını, kazanın sürücünün ters istikamette gelerek murise vurması sonucu olduğunu, kaza sonrası tutulan tutanakta sürücünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini beyanla her bir müvekkil için 500,00’er TL olmak üzere toplam 2.000,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekilinin Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 23/09/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, murisin anne ve babasına kazadan dolayı 03/02/2005 tarihinde 2.691,00TL ödeme yapıldığını, ödeme tarihinden itibarende 14 yıl geçmiş olup zamanaşımı süresinin dolduğunu, kaza tarihinde geçerli bir poliçe bulunmadığından müvekkili şirketin sorumluluğunun olup olmadığının açık olmadığını, kazaya karışan araç sürücüsünün kusur oranlarının mahkememizce tespit edilmesini, muris küçüğün vefat etmesi ile kardeşlerinin destek talebinin hayatı olağan akışına aykırı olduğunu, anne ve babasının destek talebinin olabileceğini bu talebe ilişkin ödeme yapıldığını beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; ” Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasına ilişkin maddi tazminat davasıdır.
2918 sayılı KTK.nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir.
Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine kaza tarihinde yürürülükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 60. maddesinde de “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve herhalde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî davaya da o müruru zaman tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir. Zaman aşımının oluşması için zararın ve tazminat sorumlusunun birlikte öğrenilmesi gerekir.
Yukarıda açıklandığı gibi 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesi gereğince davacıların desteğinin trafik kazası neticesinde vefat etmiş olduğu anlaşılmakla olayda ceza zamanaşımı dikkate alınacaktır. Kazanan gerçekleştiği tarih olan 04/07/2004 tarihi dikkate alındığında, olaya uygulanacak olan kaza tarihinde yürürlükte olan mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunun 455/2 ve 102/3. maddeleri göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalara göre, kazanın 04/07/2004 tarihinde meydana geldiği, 2918 sayılı sayanın 109/2. maddesi ve mülga 765 Sayılı Türk Ceza Kanunun 455/2 ve 102/3. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin 04/07/2014 tarihinde dolduğu, davanın ise 29/07/2019 tarihinde zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmış olduğu, bu itibarla zaman aşımına uğrayan davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin reddinin gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde davanın zamanaşımından reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar kaza tarihinde yürürlükte olan 765 S. Türk Ceza Kanunu’nun 455. maddesi ile suça öngörülen ceza miktarı uyarınca zamanaşımı süresi aynı yasanın 102/3. maddesi uyarınca 10 yıl olarak düzenlenmişse de aynı yasanın 104.maddesinde de yarı oranında zamanaşımı süresinin uzayacağı öngörüldüğünü ve bu durumda davanın zaman aşım süresinin 15 yıl olarak gözetilmesi gerektiğini, müteveffanın hayatını kaybetmiş olduğu trafik kazası 04.07.2004 tarihinde gerçekleşmiş olduğunu, dava şartı arabuluculuk başvuru tarihi olan 24.06.2020 itibariyle 15 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten, sigortacısı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür(HGK’nun 05.06.2015 tarih, 2014/17-2198, 2015/1495 sayılı kararı).
Davacıların murisinin vefat ettiği olayda ceza zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK’nın 455/1 ve 102/4 maddelerine göre 5 yıldır. Davacılar tarafından 29/07/2019 tarihinde dava açılmış olup, davalı taraf cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Dava açıldığı tarih itibarı ile 5 yıllık (ceza) zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına göre, dava zamanaşımına uğramış olmaktadır.
O halde mahkemece davalı sigorta şirketi vekilinin zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2019/1161 E 2020/1707 K )
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m362 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/12/2020
Başkan
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Katip
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.