Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1186 E. 2021/183 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 16/02/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 08/09/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :

VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/02/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 17/02/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/09/2011 günü saat .. sıralarında sigortalı araç sürücüsü ….’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plaka sayılı otomobili ile … istikametinden … istikametine seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yol dışı kalması sonucu meydana gelen trafik kazasında sigortalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’ın ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, sigortalı araç sürücüsü …’in kazada vefat etmiş olması sebebiyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin kaza neticesinde yaralanmasına bağlı olarak boyun hareketlerinin ileri derecede kısıtlı olması nedeni ile günlük işlerini ve mesleği olan öğretmenliğini yapamadığını belirterek, müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zarar olarak 1.059,60-TL, artan maluliyet nedeni ile uğradığı maddi zarar olarak 58.234,89-TL, bakıcı giderlerinden doğan maddi zarar olarak 7.823,25-TL, kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zarar olarak 4.000,00-TL olmak üzere toplam 71.117,74-TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli poliçe limitleri ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı sigorta şirketine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrarlamıştır.
Davalı …’ne usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu müvekkil sigorta şirketine yönelttiği maluliyet tazminatı talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının müvekkil sigorta şirketi aleyhine daha önce da Konya ..Asliye Hukuk Mahkemesinde … Esas sayılı dosyasında aynı talepli dava açtığını, yargılamanın devamı esnasında davacı vekilinin sulhen ödeme talep etmesi üzerine sulh görüşmelerinin yapıldığını ve davacı için 112.230,40-TL asıl alacak maddi tazminat ve tüm ferileri ile birlikte toplam 121.488,34-TL ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, mutabık kalınan bu rakamın 12/02/2013 tarihinde davacı vekili Av. …’a ödendiğini, müvekkil sigorta şirketinin trafik poliçesinde yer alan tedavi teminatı sebebiyle hiçbir kişi ya da kuruma karşı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davacı vekilinin maluliyet ile ilgili taleplerinin daha önce yargılama konusu olduğundan talebin reddi ile tedavi, bakıcı giderleri ve avans faizi talebinin reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/09/2020 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde dosya kül halinde değerlendirildiğinde; Konya ..Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.K. Sayılı dosyasında davacı … vekili tarafından açılan maddi tazminat davasının, davacı vekilinin o zamanki maluliyet oranına göre ödeme yapılması nedeniyle feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davalı sigorta tarafından davacıya 12/02/2013 tarihinde toplam 121.488,34-TL ödendiği, bu ödemede davacının maluliyet oranının %16,88 olarak hesaplandığı, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre …’ın 09.09.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %23.2(yüzdeyirmiüçnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 09.09.2011 tarihinden itibaren 9( dokuz ) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, kaçınılmaz tedavi giderinin 4.000,00-TL oduğu, ADLİ TIP KURUMUNUN KUSUR DURUMUNA İLİŞKİN RAPORUNA, KAZA TESPİT TUTANAĞINA VE TÜM DOSYA KAPSAMINA GÖRE MÜTEVEFFA SÜRÜCÜ …’İN %100 ORANINDA KUSURLU OLDUĞU KANAATİNE ULAŞILMIŞ, davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitinin 200.000,00-TL olduğu, daha önce asıl alacak nedeniyle 112.230,04-TL ödeme yapıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin ıslah talebi de nazara alınarak 1.059,60-TL geçici iş göremezlik bedeli, 86.710,36-TL artan maluliyet nedeniyle olan zarar, 7.823,25-TL bakıcı gideri ve 4.000,00-TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 99.593,21-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş, Davacının davasının bedel arttırım dilekçesi ve ıslah dilekçesi de nazara alınmak suretiyle KABULÜ İLE, 1-) 1.059,60-TL geçici iş göremezlik bedeli, 86.710,36-TL artan maluliyet nedeniyle olan zarar, 7.823,25-TL bakıcı gideri ve 4.000,00-TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 99.593,21-TL maddi tazminatın davalının sorumluluğu sakatlanma teminatı bakiye poliçe limiti ve tedavi gideri teminatı limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile 71.117,74-TL’si için dava tarihi olan 13/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, ıslah ile arttırılan 28.475,47-TL için ise ıslah tarihi olan 06/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafça maluliyet oranındaki artış iddiasına yönelik dava öncesinde müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, söz konusu kararda belirlenen tazminat miktarının teminat limitini aştığını, müvekkili şirket tarafından istinaf başvurusuna konu dava öncesinde ödeme yapıldığını davacının zararının karşılandığını, davacının feragatname ve ibraname imzaladığını müvekkili şirket yönünden davanın reddinin gerektiğini, istinaf başvurusuna konu davanın KTK 111/2 maddesi gereği 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının %23,2 oranında sürekli iş göremez kaldığı yönündeki değerlendirmenin kabul edilemez olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmekte olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu talebe ilişkin sorumluluğu bulunmadığını, kaldıki davacının kaza tarihinde ve halen … ‘nde öğretmen olarak çalışmakta olduğunu, kamu görevlilerinin ücretinde kesinti olmayacağı açık olup geçici iş göremezlik tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından ödenmekte olduğunu, davacının bakıcı ve tedavi giderleri talebinin bu yönüyle reddinin gerektiğini, bilirkişi raporunda hesaplamaya esas alınan gelir , asgari ücretin 3,12 katı olarak belirlendiğini, davacı tarafından sunulan bordro gözönünde bulundurularak gelirin asgari ücret üzerinde olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılması gerektiğini, davacının kaza anında hatır için taşındığından lehine hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, müvekkili şirket yönünden davanın reddine, reddedilen miktar yönünden taraflarına red vekalet ücretine hükmedilmesine, icranın tehirine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili 25/11/2020 tarihli dilekçesinde özet olarak; davalı sigorta şirketinin ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen maddi tazminat ile işlemiş yasal faizini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin 20/11/2020 tarihinde ödenmiş olduğundan eldeki davanın konusuz kaldığını, bu nedenle davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, vekalet ücreti ile yargılama giderleri ödendiğinden tekrar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı tarafça her ne kadar 25/11/2020 tarihli dilekçe ile davanın ödeme nedeniyle konusuz kaldığı belirtilmiş ise de, yapılan ödemeden davalının icra takibine uğramadan ödeme yaptığının anlaşıldığı, buna mukabil davayı kabul veya sulh olduklarına, istinaf talebinden feragat ettiğine dair herhangi bir beyan dilekçesinin bulunmadığı anlaşılmakla bu dilekçeye itibar edilmemiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece verilen karar davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir.
A- Kamu düzeni yönünden;
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nin kısmi dava başlıklı 109. maddesi, “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(2)Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz. (Bu fıkra 01/04/2015 tarihinde kabul edilen ve 11/04/2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmıştır.)
(3)Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” hükmünü içermektedir.

Dava 6100 Sayılı HMK döneminde açılmış, dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtilmemiş, fazlaya dair haklar saklı tutularak kısmi dava açılmıştır. Kısmi davada bir kez ıslah yapılması mümkündür. Mahkemece, davacının ikinci kez ıslah hakkı bulunmadığından ilk verilen 04.09.2018 tarihli ıslah dilekçesinde (davacı taraftan artırım dilekçesi olarak nitelendirilen) talep edilen maddi tazminat tutarı ile bağlı kalınması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir. (Bkz. aynı yönde Yargıtay
17. Hukuk Dairesi 2015/9232 Esas, 2018/8290 Karar ;aynı daire 2016/3918 Esas, 2018/12561 KARAR sayılı ilamları)
Bu sebeple, kamu düzeni nedeniyle davalı vekilin istinaf talebi bu yönden kabul edilmiştir.
B- Maluliyet yönünden;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
a)6100 Sayılı HMK 26. maddesine göre hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Belirleme yapılırken Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı sigorta daha önce açılan Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava sırasında, 06/02/2013 tarihli sulh ve ibra sözleşmesi ile taraflarca kabul edilen %16,88 daimi maluliyet oranına göre 112.230,04 TL sürekli iş göremezlik ödemesinde bulunmuştur. Dava dilekçesi ve davacı tarafça sunulan dilekçeler kapsamından, önceki kabul edilen % 16,88 maluliyet nedeniyle daimi maluliyet oranına göre yaptığı ödemenin yetersiz olduğu değil, davacının sondadan, “gelişen durum olarak” psikolojik bakımdan da maluliyetinin artması iddiası ile talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden 17/10/2016 tarihli raporda ise %23,2 oranında, maluliyetin davacı tarafça belirtilen şekilde, psikolojik nedenle özürlülük oranının artıp artmadığı, artmış ise artan maluliyet oranının ne olduğu belirlenmeden, rapor tarihi itibariyle belirlenen özürlülük oranına itibar edilerek eksik incelemeyle karar verilmiştir.
Maluliyetin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden alınacak ek raporla, taraflar arasında yapılmış 06/02/2013 tarihinden sonra, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ‘‘Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’’ hükümleri doğrultusunda, kazaya bağlı olarak, psikolojik nedenlerle artan maluliyetin, yani “gelişen durumun” bulunup bulunmadığı ile davacının dava ve ıslah dilekçesindeki talebi de göz önüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir. (Bkz. Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/7024 ESAS, 2018/665 Karar; aynı daire 2014/13399 Esas, 2017/198 Karar sayılı ilamları)
C- KTK 111. Madde kapsamında süre yönünden yapılan itirazın incelemesinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.
Somut olaya bakıldığında; kazada hak sahibi olan davacıya davalı sigorta tarafından 12/02/2013 tarihinde ödeme yapıldığının ve ibraname alınarak KTK 111. Maddeye göre 2 yıllık süreden sonra dava açıldığı savunulduğu; davacı tarafın bu savunmadaki ödeme ve tarihine karşı çıkmadığı; davalının anılan tarihte ödeme yaptığının dosyadaki belgelerle sabit olduğu, eldeki davanın ise 13.07.2015’de açıldığı, hasar dosyası kapsamındaki belgelerin incelemesinde davacıya sürekli iş göremezlik kapsamında 112.230,04 TL ödendiği (masraflar hariç) görülmektedir.
Bu durumda mahkemece, her ne kadar ibranamede kaza nedeniyle alacağın alındığı, başka alacağın kalmadığı yazılmış ise de, hangi tazminattan dolayı ödeme yapıldığı, tedavi giderlerinden de ödeme yapıldığı belirtilmediği, hasar dosyası içeriğinden sadece sürekli iş göremezlik yönünden ödeme yapıldığı ve dolayısıyla ibranın sadece bu kalem yönünden gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, bu sebeple geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve faturasız tedavi giderleri yönünden bir ibraname bulunmadığından, açılan bu dava ile bu alacak kalemlerin ibranameye tabi olmaksızın istenebileceği; sürekli iş göremezlik yönünden ise, yukarıda (B) bendinde belirtildiği gibi, eksik ve yetersiz ödemeye dayalı değil, gelişen duruma dayalı tazminat isteminde bulunulduğundan, iki yıllık süreye tabi olmadığından, bu sebeple davalı sigortanın itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
D- Davalı tarafça müterafik kusura yönelik itirazda;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda davalı sigorta vekili, vefat edenin emniyet kemeri takmadığının araştırılmadığını ve indirim yapılmadığını savunmuştur. Olaya ilişkin soruşturma dosyası ve eldeki dosya kapsamı incelenerek, emniyet kemeri takılıp takılmadığı, takılmış ise bunun ölümde etken olup olmadığının değerlendirilip karar yerinde tartışılarak sonucuna göre tazminat miktarından % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz bulunduğundan buna yönelik davalı vekilinin itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
E-Davalı sigortanın hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği itirazında;
Dava 6100 sayılı HMK döneminde açılmış olup davalı davaya cevap vermediği gibi hatır taşıması savunmasında bulunmamıştır. Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; hatır taşıması savunmasının itiraz değil def’i olduğu ve alacağın talep edilebilirliğini engelleyici işlev gören def’ilerin ancak belirli sürelerde ileri sürülebileceği; alacağı ortadan kaldıran ve her aşamada ileri sürülebilen itirazlardan olmadığı için de her aşamada ileri sürülemeyeceği hususları dikkate alınmak suretiyle; davalı tarafça süresinde ileri sürülmeyen hatır taşıması indirimi yapılmaması yerinde olup buna yönelik itirazın yerinde olmadığı görülmüştür. (Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/10102 esas 2019/4225 karar sayılı ilamı)
F- Gelirin hesaplanmasına ve teminata yönelik itirazda;
Davacı taraf, öğretmen olarak bordrolu çalışan olup gelirinin buna göre asgari ücretin üzerinde hesaplanmış olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı vekilince, “geçici iş göremezlik, faturasız tedavi ve bakıcı giderinin” teminat ve dolayısıyla sorumluluk dışı olduğunu iddia etmiş ise de, kaza tarihinin 09/09/2011 olmasına göre, BK’nın 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan faturasız tedavi giderleri ihlâlin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından zorunlu mali sorumluluk sigortası teminat kapsamında olmasına, 6111 sayılı kanunla Karayolları Trafik Kanunun 98. Maddesinde değişiklik yapan düzenlemenin faturalı SGK tarafından karşılanan tedavi giderlerine ilişkin olmasına, olayda bakıcı giderinin diğer ‘iyileşme giderleri’ kapsamında bulunmasına, bu zararlardan da davalı ZMMS’nın ve dolayısıyla sigortanın sorumlu olmasına göre bu itirazın yerinde olmadığı görülmüştür.
G- Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken;
26.04.2016 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 6704 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 97. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuruda bulunması ve bu başvurudan itibaren en geç 15 gün içinde başvurunun yazılı olarak cevaplanmaması veya cevabın talebi karşılamadığına dair uyuşmazlık olması durumunda zarar görenin dava açabileceği düzenlenmiştir.
Yazılı yasal düzenleme kapsamında, dava tarihi itibariyle dava şartı olarak sigortaya başvuru gerekmediğinden buna yönelik itiraz yersizdir.
Bunun dışında, kaldırma kapsam ve şekline göre teminat miktarının aşıldığına yönelik itirazın şimdilik incelenmesine yer bulunmamaktadır.
Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurularının açıklanan nedenlerden ötürü kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiğine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafça peşin olarak yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.
17/02/2021

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.