Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1150 E. 2021/78 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP : .

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/01/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 28/01/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 28/11/2019 tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirket ile Sağlık Bakanlığı arasında ihale sonucu Konya … İlçe Hastanesi 15 Yataklı Ek Bina + Renovasyon Yapım İşi’ne başlanıldığını, yapım işinin sigortalanması hususunda davalı … ile 21/10/2015 tarihinde İnşaat … Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, … sayılı poliçede, sigorta başlangıç tarihinin 21/10/2015, sigorta bitiş tarihinin 16/09/2017 olarak belirlendiğini, sigorta bedelinin 6.365.000,00 TL. olduğunu, sigorta poliçesi dönemi içerisinde olan 08/01/2017 tarihinde yoğun kar yağışı ve akabindeki sel neticesiyle inşaat işinin ağır derecede hasar gördüğünü, sigorta projesinin tatbik edildiği … ilçesi Aralık-2016 ve Ocak-2017 dönemlerinde ciddi kar yağışı aldığını, çatılarda biriken kar yığınları, çatı parapetlerin yıkılmasına, kar sularının içeriye sirayet etmesine, çadırların göçmesine, içindeki malzemelerin bozulmasına sebebiyet verdiğini, devam eden günlerde karın erimesiyle zararın daha da arttığını, müvekkili tarafından ilgili durumun 18/01/2017 tarihinde tespit edilerek sigorta şirketine ihbar edildiğini, sigorta tarafından görevlendirilen experin 23/01/2017 tarihinde yerinde incelemeler yaptığını, poliçe uyarınca zararın karşılanması amacıyla başvuruda bulunduklarını, haksız gerekçelerle 22/03/2017 tarihinde başvurunun reddedildiğini, davalı şirket ile 16/10/2019 tarihinde gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını beyan ederek, haklı davalarının kabulünü, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL. zararın bilirkişi marifetiyle belirlenerek poliçe bedeli ile sınırlı olacak şekilde ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafın üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin 06/01/2020 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; … Sigorta A.Ş.nin … Sigorta A.Ş.’yi tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devralması suretiyle 6102 s. TTK.nun hükümleri çerçevesinde tescil edilerek, tasfiye olmaksızın infisah ettiğini, tescil ile birlikte … Sigorta A.Ş.nin tüzel kişiliği sona erdiğinden faaliyetine … Sigorta A.Ş. nezdinde devam edecek olduğunu, söz konusu davanın hukuka aykırı olarak ikame ettiğini ve davanın reddedilmesi gerektiğini, dava konusu taleplerin 6102 s. TTK.nun 1420 sayılı maddesine göre zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın 08/01/2017 tarihinde meydana gelen rizikoya ilişkin 18/01/2017 tarihinde müvekkil şirkete ihbarda bulunmuş olup, sigorta tazminatı, 18/01/2017 tarihten itibaren 45 gün sonra olan 04/03/2017 tarihinde muaccel olduğunu, dava konusu taleplere ilişkin zamanaşımı süresi 6102 s. TTK.nun 1420 maddesi uyarınca 04/03/2017 tarihinde işlemeye başladığını ve 04/03/2019 tarihinde dolduğunu, ayrıca dava konusu hasarın poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu beyan ederek, davanın zamanaşımı sebebiyle reddini, dava konusu hasarların müvekkili şirket tarafından tanzim edilen poliçe teminatının dışında olduğundan tespiti ile müvekkil şirket aleyhine açılan haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/06/2020 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Somut olayda davaya konu kaza (ölüm) 1.8.2010 tarihinde meydana gelmiştir. Davacı mirasçıların davalı … şirketine ne zaman başvurduğu dosya kapsamından anlaşılamasa da, davalı taraf 4.10.2010 tarihinde zararın teminat dışı olduğundan bahisle ödeme yapılamayacağını bildirmiştir. İşbu dava ise 31.1.2014 tarihinde açılmış olup, davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına göre, dava zamanaşımına uğramış olmaktadır. O halde mahkemece davalı vekilinin zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” Dava, inşaat bütün riskler sigorta kapsamında sorumluluk teminatı uyarınca tazminat istemine ilişkindir. Bilindiği gibi sigorta sözlemesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ve sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup, 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. TTK.nun 1427/2 maddesine göre rizikonun gerçekleşmesi ve riziko ile ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının elindeki araştırmaları bitince yapılacak ihbardan 45 sonra sigorta ettiren alacağı muaccel olur. Dolayısıyla zamanaşımı başlangıcı alacağın muaccel olduğu tarihtir. İhbar edilen 18/01/2017 tarihinde sigortaya ihbar edilen zarar tarihinden itibaren 45 gün sonra olan 04/03/2017 tarihinde davalı taraf temerrüte düşmüş olur, Zamanaşımı tarihinin bu tarihten itibaren işleyeceği kabul edildiğinde davacının açmış olduğu davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı Mahkememizce tespit edilmiştir. Yine, her ne kadar TTK.nın 1482. Maddesinde 6 yıllık zamanaşımı hükmü gözükse de ; davamızda bu sürenin uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Zamanaşımı defininde yapılan incelemede, zararın 08/01/2017 tarihinde oluştuğu, akabinde davacı tarafından 18/01/2017 tarihinde tespit edilerek davalı … şirketine ihbar edildiği, eksper çalışmalarının 23/01/2017 tarihinde tamamlandığı, 22/03/2017 tarihinde ise sigorta tazminatının ödenmeyeceğine ilişkin cevabın davacı tarafa iletildiği anlaşılmış olduğundan, TTK. Da ve İnşaat Genel Şartlarının Zamanaşımı başlıklı maddelerinde gösterilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf zamanaşımını dolmadığını iddia etmiş ise de Borçlar Kanunun zamanaşımını kesen sebeplerin belirten haller ve Yargıtay’ın çeşitli kararlarındaki zamanaşımını kesen nedenler davamızdaki şartlara uymadığı anlaşıldığından davacının davanın reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile 1-Davacının davasını zamanında açmadığından zamanaşımı nedeniyle reddine, ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan istemlerde 2 yıl zamanaşımının öngörüldüğünü ancak sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin taleplerde rizikonun gerçekleşmesinden itibaren 6 yıllık zamanaşımı süresinin benimsendiğini, TTK 1482.maddesinin sorumluluk sigortaları ile ilgili olduğunu ve zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, yerel mahkemenin kararında sigorta sözleşmesinin TTK 1482 maddesi kapsamına neden girmediği hususunda gerekçe gösterilmediğini, rizikonun 2017 Ocak ayında gerçekleştiği nazara alındığında 6 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediğini, kanunun lafzından hareketle sigorta tazminatına ilişkin talep için zamanaşımı gerçekleştiği yolundaki kararın hatalı olduğunu, BK 154.maddede borçlunun borcu ikrar etmesinin zamanaşımını kestiğinin belirtildiğini, rizikonun ihbarı sonrasında sigortacı davalı tarafından davacı … ettirenin talepleri ve mutabakat yapıldığı ekspertiz raporunda yer almasının borçlunun borcu ikrar etmesi niteliğinde olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararına karşı istinaf itirazlarının kabulü ile mezkur kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, inşaat bütün riskler sigorta poliçesi kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
Bilindiği gibi, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup, bu davalar 6102 sayılı TTK’nin 1420. maddesi ve İnşaat Sigortası Genel Şartlarının C.10 maddesi gereğince 2 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Aynı yasanın 1427/2. maddesinde, sigorta tazminatı veya bedelinin, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra, sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla zaman aşımının başlangıcı, alacağın muaccel olduğu tarihtir. (Bkz. iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağına dair Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/937 Esas, 2018/6812 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/17439 Esas, 2018/6324 Karar; 2018/1650 Esas,2019/4027 Karar; 2019/1616 Esas,2020/4564 Karar sayılı ilamları)
TTK m. 1420, “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmünü içermektedir. Sorumluluk sigortalarında zamanaşımını düzenleyen 1482.m. ise, sigortacıya yöneltilecek tazminat istemlerinin, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrayacağını bildirmektedir. Aynı kanunun 1427/2. Maddesinde ise, “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.” denilmektedir.
Türk Borçlar Kanunun 154. Maddesinde ise, “Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir:
1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse.
2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa” düzenlemesi mevcuttur.
Muacceliyet ise rizikonun gerçekleştiğini bildirmeye bağlanmıştır. (TTK 1427. m.) Davacı tarafından davalı … şirketine yapılan başvuruya dava dilekçesinde belirtilip ekindeki cevaba dair sunulan belgeden de sabit olduğu üzere 22.03.2017 tarihinde olumsuz cevap verilmiştir. En geç bu tarih itibariyle muacceliyet gerçekleşmiş olup 2 yıllık zamanaşımı süresi bu tarih itibariyle başlamış ve 2 yıllık sürenin sonu olan 22.03.2019 tarihi itibariyle de sona ermiştir. Bu sebeple, dava tarihi olan 28/11/2019 itibariyle zamanaşımı süresi dolmuş bulunmaktadır.
Her ne kadar davacı tarafça, davalı sigortanın TBK 152. Maddesine göre borcun ikrar edilmesi sebebiyle zamanaşımı süresinin kesildiği ileri sürülmüş ise de, dosyadaki tüm belgelerin ve delillerin, bu kapsamda ikrarın bulunduğunun bildirildiği ekspertiz raporunun incelenmesi neticesinde, davalı … tarafından yapılmış bir borç ikrarının bulunmadığı, ekspertiz raporunda belirtilen mutabakatın, davacı tarafın zarar teklifleri ve yeniden teklif verilmesi konusuna ilişkin olup dolayısla ikrar edilmiş bir borç bulunmadığı, zaten yukarıda belirtildiği gibi 22.03.2017 tarihinde, 01/03/2017 tarihli eksper incelemesi tamamlandığında neticeten zarar talebinin teminat dışı bulunduğunun bildirildiği, kaldı ki bir an davacının iddiasının doğru olduğu kabul edilmesi halinde de, eksper raporunda sözü edilen mutabakat tarihinin 01/03/2017 tarihinden önce olması nedeniyle bu tarihte zamanaşımının kesildiğinin kabulü halinde dahi, dava (arabuluculuk başvuru tarihi) itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin tamamlanmış bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu halde, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle, davanın reddine dair karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.28/01/2021

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.