Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1139 E. 2020/1330 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :… – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. ..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 30/12/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili vermiş olduğu 29/07/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 04/10/2015 günü dava dışı araç sürücüsü … idaresindeki … plaka sayılı ticari hatlı yolcu minibüsü ile dava dışı araç sürücüsü … plakalı kamyonetin çarpışması sonucu minibüs içinde yolcu olan müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, kaza nedeniyle çalışma gücünü kaybederek malul kaldığını, dava dışı … adına kayıtlı olan … plakalı ticari minibüsün davalı … tarafından sigortalı olduğunu, mahkememiz … esas … karar sayılı dosyasından maddi tazminat davası açıldığını, bu dosyadan Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporunda minibüs sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, yine aynı dosyada alınan hekim raporda iyileşme sürecinin 4 ayı bulacağı ve belgelendirmeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinin 1.500,00TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin tedavi ve bakıcı giderleri zararlarının oluştuğunu, dava açmadan önce davalı … şirketine yapılan başvurudan yasal süresi içinde cevap alınmadığını herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10,00 TL bakıcı giderinin, 10,00 TL tedavi giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 05/06/2020 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde 10,00 TL talep ettikleri bakıcı giderleri taleplerini 5.516,06TL, 10,00 TL talep ettikleri tedavi giderleri taleplerini 1.500,00 TL’ye arttırdıklarını, toplam taleplerinin 7.016,06 TL olduğunu, bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu 17/09/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresinin içinde açılmadığını öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini, davanın ön şartından olan başvuru şartının usulüne uygun yapılıp yapılmadığının ispat edilmesi gerektiğini, dava dilekçesi eklerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, tespit edildiği iddia edilen kusur raporunu kabul etmediklerini, maluliyet hesaplamalarında ilgili yönetmelik gereğince müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, SGK tarafından ödemelerin tespit edilerek yapılacak hesaplamalarda mahsup edilmesini, maluliyet için alınacak raporun tek hekimden değilde heyet olarak alınması gerektiğini beyanla öncelikle davanın usulden reddini aksi kanaatte esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahsilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “14/10/2015 tarihinde davalı … şirketinin sigortacısı olduğu … plakalı aracın kaza mahalli kavşağa geldiğinde ışık ihlali yapması neticesinde davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca çarpması sonucunda davacının yaralandığı, bu şekilde meydana gelen kaza nedeniyle dava dilekçesinde davalı şirketten tedavi ve bakıcı giderlerinden kaynaklı zararlarının tazmininin talep ve dava edildiği anlaşılmıştır.
Dava tarafları arasında görülüp bitirilen dava konusu trafik kazasından kaynaklı çalışma gücü zararlarının tazmini talepli Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyasında Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’den alınan raporda; davalı sigortacının sigortaladığı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Yargılama sonucunda anılan davada yargılama sırasında aldırılan hekim raporunda davacının iyileşme süresinin 4 ayı bulacağı, kaçınılmaz tedavi gideri harcamasının ise 1.500,00TL olduğu rapor edilmiştir. Yine yargılama sırasında davalı … şirketinin talep ve dava konusu edilen geçici ve sürekli iş görmezlikten kaynaklı maddi zararları tazmin etmesi nedeniyle mahkemece karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği ancak sigorta şirketi zarardan sorumlu olduğundan yargılama giderlerinin davacının talebi de gözetilerek davalı şirket üzerinde bırakıldığı, kararın 24/11/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Söz konusu davanın konusu, sebebi ve tarafları aynı olup anılan dosyada aldırılan kusur raporu ve hekim raporu tarafların iddia ve savunmaları ile dosyadaki diğer delillere uygun olduğundan iş bu davada kesin delil mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve … Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: …)
Bu halde davalı şirketin bakıcı ve tedavi giderlerinden de poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıntıları yukarıda izah edilen davacının kaza sebebiyle meydana gelen bedeni zararı, maluliyet durumu, kazadaki kusur durumu, davalı şirkete yapılan başvurunun sonuçsuz kalması, davacının bakıcı ihtiyacı, karşılanmayan tedavi giderleri, aktüerya bilirkişisinin dosya kapsamına uygun gerekçeli ve denetlenebilir raporu ve davacı vekilinin talep arttırım dilekçesi gözetilerek davacının maddi tazminat taleplerinin kabulü gerekmiştir.” şeklinde davanın kabulü ile; 1.500,00 TL tedavi gideri, 5.516,06 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 7.016,06 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı …. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın alacak taleplerinin zaman aşımına uğradığını bu nedenle Yerel Mahkemenin zaman aşımı yönünden davanın reddine karar vermesi gerektiğini, davacı tarafın ZMMS sigorta poliçesi nedeni ile müvekkili şirketten tazminat talep ettiğini ancak sigorta poliçesine dayalı olarak talep ettiği bakıcı ve zorunlu tedavi gideri yönündeki zarar kalemlerinin sigorta korumasına matuf olmadığını, sigorta poliçesine konu edilen araç sürücüsüne yükletilen %100 kusuru kabul etmediklerini, Yerel Mahkemenin yeterli bir şekilde kusur araştırması yapmadığını ve gerçek kusurun belirlenmesi gerektiğini, ayrıca maluliyet oranının 0-69 arasında olması durumunda ZMMS’nin sürekli sakatlık tazminatı hesaplamasına ilişkin düzenleme gereğince sigorta şirketlerinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacıya SGK tarafından yapılan ödemelerin celbi ile ödeme tarihlerinden itibaren güncellenme ve tazminat miktarından mahsubunun gerektiğini, tek kişilik bir hekim tarafından belirlenen iyileşme süresi ve tedavi giderlerine ilişkin tespitleri de kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda hesap edilen bakıcı giderinden en az %50 oranında hakkaniyet indiriminde bulunulması gerektiğini, kazada yaralanan davacının bakım ihtiyacının bakıcı tutularak değil aile içi bakım dayanışması ile giderildiğini, tedavi giderleri ve iyileşme süresinin fahiş olduğunu ve avans faizinin de hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yönünden yapılan incelemede:
Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 72. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (…, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 72 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya …) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK’nın 10.06.2015gün, 2014/17-27,2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 04/10/2015 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmıştır. Yaralanmayla sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Buna göre eylem için(TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 29/07/2019 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple buna yönelik itiraz yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
Trafik kazası, 04/10/2015 tarihinde gerçekleşmiş olup,Dayanak poliçenin düzenleme tarihi05/01/ 2015 olup Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın yürürlük tarihi (01/06/20105) ve 2918 sayılı yasanın 6704 sayılı yasa ile değişik 90. Maddesinin yürürlük tarihi (26/04/2016 )dikkate alındığında davalı … Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
3-Sgk ödemesinin sorulmadığına ilişkin itirazın incelenmesinde :
Sgk nın 10/09/2019 tarihli müzekkere cevabında davacıya kaza neeni ile rücuya tabi gelir bağlanmadığını belirtiği anlaşılmakla davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
4-Kusura ilişkin itirazın incelenmesinde :
Davacı vekili, başvuru dilekçesinde davacı yolcu için teselsül hükümlerine göre davalıdan zararın tazminini talep etmiş olmasına, kusur oranına göre talebini sınırlandırmamış olmasına göre, davalı … davacılara aracın poliçe limiti ile tam kusura göre müteselsilen sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itirazın reddi gerekmiştir.
5-Maluliyet raporuna ilişkin itirazın incelenmesinde :
Mahkemece davalının kusur durumu ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya içeriğinde davacının maluliyetine ilişkin rapor aldırılmamış kesinleşmemiş Konya ..ATM nin … E … K sayılı dosyasında alınan tek hekim raporunun davacının maluliyetinin belirlenmesinde yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Oysa ki, maddi ve manevi zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından (çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak) uzmanlık alanlarına göre, HMK’nun 275. maddesi gereğince oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan “11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” göre belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda verilen hukuksal bilgiler dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarından davacının maluliyeti olup olmadığı, yaralanmasının niteliği, iş güçten kalma süresinin tespiti bakımından uzman bilirkişi kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan “11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” göre belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümlerine göre rapor alınarak çelişki oluşması halinde çelişki giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
6- Uygulanmasına gereken faize ilişkin itirazda:
Davacı vekilince temerrüt faizi olarak avans faizi istenilmiş, mahkemece avans faize hükmedilmiştir. Zarara neden olan araç minibüs olup ticari faaliyet sırasında zarara neden olmuştur. Bu itibarla davada temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki avans faizine hükmedilmesi yerinde olup davalı vekilinin itirazının reddi gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK’ nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.29/12/2020


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.