Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1137 E. 2020/1326 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 03/09/2020
NUMARASI : …. Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 30/12/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … plakalı yarı römorkun 01/10/2018-2019 tarihleri arasında davalı sigorta nezdinde sigortalandığını, söz konusu yarı römork 04/10/2018 tarihinde müvekkilinin kullanımında iken kum boşaltma sırasında devrilerek hasara uğradığını, sigorta şirketi tarafından meydana gelen zararın karşılanıp karşılanmayacağı hakkında uzun bir süre müvekkile dönüş yapılmadığını, bu süre içerisinde aracın hasarlı halde kaldığını, bunun üzerine müvekkil tarafından davalı sigorta şirketine araçta meydana gelen zararın karşılanması, süreçle ilgili bilgi verilmesi hususunda noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini fakat cevap alınamadığını, sigorta şirketi yetkilisi tarafından gönderilen e-mailde “…ilgili kazanın tutanakta belirtilen araç sürücüsü ile gerçekleşmediği kanaati hasıl olmuştur” gerekçesiyle talebin reddedildiğini, hasar ile ilgili bir ödeme yapılamayacağının öğrenildiğini, davalı sigorta şirketinin meydana gelen hasarı karşılamayacağını bildirmesi üzerine yarı römorkun tamiri ve buradan doğan masrafın müvekkiline kaldığını, aracın hasarlanmasından tamirine kadar geçen süre zarfında aracın günlük kullanımdan uzak kaldığını, böylelikle müvekkilinin zararının da arttığını, ayrıca aracın uğradığı değer kaybı dolayısıyla da müvekkilinin zarar ettiğini, bu nedenlerle, yarı römorkun tamirat masrafı, kaza nedeniyle römorkun mahrum kalınan geliri ve römorkta meydana gelen değer kaybı olmak üzere kasko poliçesi kapsamında meydana gelen zararla ilgili şimdilik 50,00- TL değer kaybı ve 50,00-TL mahrum kalınan kâr ve 900,00-TL tamirat masrafı olmak üzere toplam 1.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davacı vekili 29/06/2020 havale tarihli talep artırım dilekçesi ile tamirat masrafından kaynaklanan alacak talebini 44.681,00-TL’ye arttırmış ve harcını da ikmal etmiştir.
Davalı ….’ne usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı ….. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından yapılan incelemede dava konusu kazada sürücü değişikliği olduğu kanaati oluştuğundan davacının başvurusunun reddedildiğini, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın zararını usulen ispat etmesi gerektiğini ve davacının talebinin fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, davacının davasının ispatı halinde müvekkili şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Huzurda açılan dava, 04.10.2018 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacı tarafa ait yarı römorkta oluşan değer kaybı, araç mahrumiyet zararı ve tamirat masrafının tazminine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafça genişletilmiş kasko katılım sigorta poliçesi ile sigortalanan …… plakalı davacıya ait yarı römorkun 04.10.2018 tarihinde tek taraflı olarak kum boşaltma sırasında devrilerek hasara uğraması nedeniyle davacının davalıdan işbu olay nedeniyle oluşan değer kaybı, araç mahrumiyet zararı ve tamirat masrafını talep edip edemeyeceği hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, sigorta şirketinden sigorta poliçesi ve hasar dosyası, araç tamir listesi, kasko ekspertiz raporu, hasar gören araca ait fotoğraflar v.s. celbedilmiştir.
Davacı vekili … plakalı yarı römorkun 04/10/2018 tarihinde müvekkilinin kullanımında iken kum boşaltma sırasında devrilerek hasara uğradığını, davalı sigorta şirketinin meydana gelen hasarı karşılamayacağını bildirmesi üzerine yarı römorkun tamiri ve buradan doğan masrafın müvekkiline kaldığını, aracın hasarlanmasından tamirine kadar geçen süre zarfında aracın günlük kullanımdan uzak kaldığını, böylelikle müvekkilinin zararının da arttığını, ayrıca aracın uğradığı değer kaybı dolayısıyla da müvekkilinin zarar ettiğini, bu nedenlerle yarı römorkun tamirat masrafı, kaza nedeniyle römorkun mahrum kalınan geliri ve römorkta meydana gelen değer kaybı olmak üzere kasko poliçesi kapsamında meydana gelen zararla ilgili şimdilik 50,00-TL değer kaybı ve 50,00-TL mahrum kalınan kâr ve 900,00-TL tamirat masrafı olmak üzere toplam 1.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili talep etmiştir. Akabinde yaptığı talep artırım dilekçesi ile de bilirkişi raporunda tespit edilen değer nispetinde davasını artırmıştır.
Toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ve oluşa göre kusur, hasar ve tazminat yönünden bilirkişi heyetinden rapor alınmış, kusur ve hasar bilirkişisi Makine Müh. … ve sigorta uzmanı … tarafından sunulan raporda; davacı araç sürücüsü …’ın TAM KUSURLU olduğu, aracın hasarlanmasından doğan rizikonun sigorta poliçesi teminatı kapsamında olduğu, davaya konu araçta oluşan değer kaybı ile aracın tamir süresince kullanılamamasından doğan mahrumiyet bedelinin sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığı, araçta meydana gelen tamir giderinin ise 44.681,00-TL olduğu ifade edilmiştir.
Bilirkişi kurulunun raporuna karşı davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine, bu defa davacı vekilinin itirazarı doğrultusunda hem davacının isteyebileceği maddi zararın tespiti yönünde, hem araç değer kaybı ve de tamir süresince araç mahrumiyet zararının sigorta genel şartlarına göre istenip istenmeyeceği hususunda önceki bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş, alınan ek heyet raporunda kök rapordaki değerlendirmelerin doğru ve yerinde olduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekili 29/06/2020 havale tarihli talep artırım dilekçesi ile tamirat masrafından kaynaklanan alacak talebini 44.681,00-TL’ye arttırmış ve harcını da ikmal etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; Davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, davalı tarafça genişletilmiş kasko katılım sigorta poliçesi ile sigortalanan …. plakalı davacıya ait yarı römorkun 04.10.2018 tarihinde tek taraflı olarak kum boşaltma sırasında devrilerek hasara uğraması nedeniyle davalıdan işbu olay nedeniyle oluşan değer kaybı, araç mahrumiyet zararı ve tamirat masrafını talep ettiği, alınan hükme elverişli bilirkişi heyet raporuna göre tamirat masrafının 44.681,00-TL olarak belirlendiği, davaya konu araçta oluşan değer kaybı ile aracın tamir süresince kullanılamamasından doğan mahrumiyet bedelinin sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığının değerlendirildiği, yapılan değerlendirme mahkememizce de doğru ve yerinde kabul edilerek değer kaybı ve araç mahrumiyet bedelinin reddi gerektiği, davaca tarafça talep artırım dilekçesi ile tamirat masrafı 44.681,00-TLye artırılmış ve işbu bedele dava tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması talebinde bulunulmuş olup, söz konusu talep bakımından davanın kabulü kanaatine varılmış, Konya .. Tüketici Mahkemesinin 12/02/2019 tarih, … Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararı nihai karar olmadığından ve taraflar leh ve aleyhlerine herhangi bir yargılama giderine hükmedilmesine dair yasal bir düzenleme de bulunmadığından görevsizlik kararı verilen dosya için davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08/03/2017 2016/2081 E., 2017/1355 K. Sayılı ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 19/02/2018 tarih 2017/1441 esas 2018/224 karar sayılı ilamı) dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde Davacının davasının talep arttırım dilekçeside nazara alınmak suretiyle kısmen kabul kısmen reddi ile; 44.681,00-TL hasar onarım bedelinin davalının sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile dava tarihi olan 17/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının talep ettiği 50,00- TL değer kaybı ve 50,00-TL mahrum kalınan kâr olmak üzere toplam 100,00-TL’lik tazminat talebinin ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın yetersiz ve hatalı inceleme sonucu alındığını, somut olayda araç sürücü değişikliği yapıldığını ve hasarın teminat dışı olduğunu, başvuru sahibinin hasarın teminat kapsamında olup olmadığının belirlenmesi açısından önemli olan belgeleri vermekten kaçınmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, doğru beyanlarda bulunan kişilerin de bu yönde hareket etmeyeceğinin açık olduğunu, hasarın teminat dışı olduğunun sabit olduğunu, sigortalı tarafından doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı hareket edildiğini, ispat külfetinin yer değiştirdiğini ve müvekkili şirketin zararının tazmin sorumluluğunun bulunmadığını, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu itirazların değerlendirilmediğini, denetime elverişli olmayan raporun hükme esas alınarak hüküm kurulduğunu, davayı ve müvekkilinin temerrüte düştüğünün kabulü anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında müvekkilinin uğradığı zararın ve alacağın eksik hesaplandığını, … herhangi bir firma olduğunu davalı sigorta şirketinin de hasar dosyasının ilk açıldığı sırada anlaşma sağladığı firma olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından bir takım incemeler yapıldığını ve şoför değişikliği olduğundan bahisle hasar dosyasına ödeme yapılmayacağını müvekkiline bildirdiğini davalı sigorta şirketinin bu kötü niyetli tutumuyla müvekkilinin ortada bırakıldığını, bilirkişi raporunda da römorktaki hasara yönelik gerçekçi bir hesaplama yapılmadığını, eksper raporundan alıntı yapılmakla yetinildiğini, araçta meydana gelen zararın değişen parçalar ve yapılan işçiliğin belli olduğunu, bu doğrultuda Yerel Mahkemenin bilirkişi heyetinden en azından piyasa araştırması yapılması ve elde edilecek verilerin eksper raporuyla karşılaştırılmasının istenilmesi gerektiğini, dosya içerisinde aracın tamirini yapan dorse firmasının düzenlendiği belge ile bilirkişi raporunda temel alınan hesaplama arasında 19.869,00 TL’lik bir farkın bulunduğunu, bu çelişkinin giderilmeden bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, sigortalı tarafından kasko sigorta şirketi aleyhine açılan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacının aracının davalı şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, kasko sigortalı aracın tek taraflı karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, davalının hasar bedelini ödemediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır
1-Araç mahrumiyet ve değer kaybından sorumluluğa ilişkin itirazın incelenmesinde :
Taraflar arasında düzenlenen kasko sigortası poliçesinde teminat altına alınmayanlar kısmında gelir kaybı teminatı ve yeni değer teminatının bulunduğu anlaşılmakla taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca davalının Araç mahrumiyet ve değer kaybından sorumlu olmadığı kanaatine varılmıştır.
2- Bilirkişi raporunun usulüne uygun olmadığı itirazının incelenmesinde :
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut veriler kullanılarak Yargıtay uygulamaları doğrultusunda hazırlandığı anlaşıldığından rapora itirazları yersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
3- Sürücü değişikliğine ilişkin itirazın incelenmesinde :
Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 5.10. maddesinde “Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması teminat harici olduğu” hususuna dayanarak, davalı sigorta şirketi tazminattan sorumlu olmadığını savunmuştur.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko sigorta poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1.maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
TTK.nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması zorunludur.Olayın sigortalının ihbar ettiği şekil de değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5. maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür. İhbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesinin müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmemiştir. TTK’nın 1446.maddesine göre riziko gerçekleştiğinde;
(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir.
(2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
(3) “Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Buna göre; sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir. Başka bir deyişle sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususun teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 5.10. maddesinde “Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması teminat harici olduğu” düzenlemesi, kasko sigorta şirketlerinin teminat harici olan durumları yani Genel şartların A.5.4. maddesinde belirtilen sürücü belgesine sahip olmayan kimseler tarafından aracın kullanılıp kullanılmadığı, ve A.5.5. maddesinde düzenlenen sürücünün uyuşturucu madde ve yasal sınırlar üzerinde alkollü içki alarak araç kullanıp kullanmadığınını belirlenmesi amacına yöneliktir. Yani taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalı aracın sürücüsünün kim olduğu, olay anında alkollü veya sürücü belgesiz olup olmadığı dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu olayla ilgili Jandarmanın tutuğu tutanakta Araç sürücüsünün … olduğunun yazIlı olduğu anlaşılmıştır.
Kaldı ki salt olay yerinin terk edilmesi rizikonun ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli değildir.Her ne kadar davalı sigortacı tarafından aracın kim tarafından kullanıldığı bilinmediğinden, sürücü değişikliği yapıldığı, sürücünün alkollü veya sürücü belgesi bulunmaksızın aracın kullanılıp kullanılmadığı hususunun şüpheli hale geldiği gerekçesiyle gerçeğe uygun ihbar yapılmadığı iddia edilmiş ise de; soyut olan bu iddiaları destekleyen somut deliller ispat yükü kendisinde olan davalı sigorta şirketi tarafından ibraz edilip iddia ispat edilememiştir.
Sigorta şirketinin hasarın teminat kapsamında olmadığı, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil, iddia ettikleri şekilde gerçekleştiğini ve bu oluş şeklinin teminat dışında kalan hallerden olduğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Dosya kapsamına göre sürücünün gerçeğe aykırı olarak farklı bildirildiği hususunun sabit olmadığı, kaldı ki bu husus sabit olsa bile, bunun tek başına doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeme veya sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar etme anlamına gelmeyeceği ve dolayısıyla ispat külfetinin de yer değiştirmeyeceği açıktır.
4-Faiz başlangıcına ve türüne ilişkin itirazın incelenmesinde :
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1427/2. maddesinde” Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur.” TTK’nın 1427/4 üncü maddesine göre ise “Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” düzenlemeleri uyarınca tazminat talep hakkı bulunan sigortalı temerrüt tarihinden, davalı sigorta temerrüte düşürülmemiş ise dava tarihinden itibaren faiz talep etme hakkı bulunmaktadır.Bu nedenle davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
Uyuşmazlık kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, kasko sigorta ilişkisi ticari iş niteliğinde olduğundan, talebe göre davacı taraf lehine avans faizine hükmedilmesi yerindedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2008/783 E-3596 sayılı içtihadı ve benzer içtihatları da aynı doğrultudadır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalının ileriye sürdüğü istinaf sebeplerin yerinde olmadığı, mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varıldığından davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan peşin harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 3.052,16 TL karar ve ilam harcından yatırılan 764,00 TL nin mahsubu ile bakiye 2.288,16 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/12/2020

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.