Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1045 E. 2020/1283 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 09/07/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :

VEKİLLERİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 22/12/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 11/01/2016 tarihli dilekçesiyle; davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı traktörün … Mahallesi istikametinden gelerek kontrolsüz bir şeklide anayola çıkması sonucu, müvekkili …’nın içerisinde yolcu olarak bulunduğu sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile traktörün çarpıştığını ve çarpışmanın etkisi ile … palakalı araç 30 metre ilerdeki alt geçide düştüğünü,bu kazada davacının hayati tehlike geçirecek şeklide yaralandığını, meydana gelen trafik kazasında … plakalı traktörün sürücüsü davalı …’nun tam kusurlu olduğunu, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın alt geçide düşmesi sonucu ağır yaralandığını, 10 gün hastanede kalan davacının 3 kez ameliyat geçirdiğini, vücuduna bir adet asetabulum plağı, 4 vida ve 2 adet 4’lük kanule vida takıldığını, üst kol kemiğinde kırık oluşan davacıya yine ameliyat ile kırığın olduğu yere vida ve pullar takıldığını, sağ kaş yapısı tamamen ayrılıp parçalanan davacının yüzünde sabit eser kaldığını, davacının tüm yaşamının alt üst olduğunu, uzun süre bakıma muhtaç olduğunu, halen yürümekte zorlanan ve yüzünde sabit eser kalan davacının manevi elem ve ıstırabının bir nebze giderilmesi amacıyla 150.000 TL., manevi tazmanatın davalılardan …’dan, fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000 TL. Maddi tazminatın kaza tarihi itibariyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesi ile ; öncelikle yetki itirazında bulunmuş davanın … Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davacının yaralanması noktasında karayollarının da kusurunun bulunduğunu, davacının asıl yaralanmasının da kazadan dolayı değğil içerisinde bulunduğu aracın alt geçide düşmesi neticesinde oluştuğunu, eğer kaza tarihi itibariyle yol kenarında banket / bariyer olması halinde davacının bu derecede yaralanmasının mümkün olmayacağını, belki birkaç sıyrıkla kazayı atlatabileceğini, manevi tazminatın hakkaniyete uygun ancak talep edenler heline sebepsiz zenginleşme oluşturmayacak ve ödendirici nitelik taşımayacak bir nitelikte belirlenmesinin gerektiğini, davalının kusursuz olması nedeniyle davanın reddini, davalıya kusur izafe edilmesi halinde, talep olunan miktarlardan hakkaniyete uygun bir indirim yapılmasına, fazlaya ilişkin taleplerine reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile ; dava dilekçesinde belirtilen … plakalı araca ait müvekkili şirket bünyesinde dava konusu olay tarihini kapsayan herhangi bir ZMSS poliçesine rastlanılmadığını, yapılan Tramer araştırmasında dava dilekçesinde kaza tarihi olarak belirtilen 04/02/2015 tarihini kapsar bir trafik poliçesine de rastlanılmadığını beyan ederek, davanın reddine, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile ; öncelikle tespit edilmesi gereken söz konusu kaza ile iddia edilen maluliyet arasında illiyet bağı olup olmadığı hususu olduğunu, illiyet bağının bulunmadığının tespit edilmesi durumunda davanın reddini talep ettiklerini, kusur oranının tespitine ilişkin Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasının gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkili şirkete dava öncesi herhangi bir ihbar yapılmadığından ve kusur ve tazminat hesabı için gerekli belgeler teslim edilmediğinden yerleşik Yargıtay Kararlarına göre faiz başlangıcının olay tarihi değil dava tarihi olacağını beyan ederek, davanın esası hakkında yapılacak inceleme ile reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/07/2020 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı traktörün ….mahallesi istikametinden gelerek kontrolsüz bir şeklide anayola çıkması sonucu, müvekkili …’nın içerisinde yolcu olarak bulunduğu sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile traktörün çarpıştığını ve çarpışmanın etkisi ile … palakalı araç 30 metre ilerdeki alt geçide düştüğünü,bu kazada davacının hayati tehlike geçirecek şeklide yaralandığını, meydana gelen trafik kazasında … plakalı traktörün sürücüsü davalı ….’nun tam kusurlu olduğunu, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın alt geçide düşmesi sonucu ağır yaralandığını, 10 gün hastanede kalan davacının 3 kez ameliyat geçirdiğini, vücuduna bir adet asetabulum plağı, 4 vida ve 2 adet 4’lük kanule vida takıldığını, üst kol kemiğinde kırık oluşan davacıya yine ameliyat ile kırığın olduğu yere vida ve pullar takıldığını, sağ kaş yapısı tamamen ayrılıp parçalanan davacının yüzünde sabit eser kaldığını, davacının tüm yaşamının alt üst olduğunu, uzun süre bakıma muhtaç olduğunu, halen yürümekte zorlanan ve yüzünde sabit eser kalan davacının manevi elem ve ıstırabının bir nebze giderilmesi amacıyla 150.000 TL., manevi tazmanatın davalılardan …’dan, fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000 TL. Maddi tazminatın kaza tarihi itibariyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep Talep ettiği görülmekle,
Konya Bölge Adliye Mahkemesinin .. Hukuk Dairesinin …. Konya .. Hukuk Dairesinin … E. … K. sayılı dosyalarında da belirtmiş olduğu üzere bakıcı giderleri ve faturalandırılamayan tedavi giderleri yönünden davalı sigorta şirketinin de sorumlu olacağı kabul edildiği dikkate alınarak, mahkemece alınan raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı ve davacı vekilinin tazminat miktarlarını raporlara uygun şekilde ıslah ettiği görülmekle davacının maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede ise ; kazanın meydana geldiği tarih, tarafların kusur durumu, davacının destekten yoksun kalması, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile manevi tazminatın amacı göz önünde bulundurularak, davacının manevi tazminat talebinin de dava tarihinden itibaren kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile ; 1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE ; Davacının maddi tazminat talepleri açısından ; a) Davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlik tazminatı olan 6.023,11 TL.nin davalılardan sigorta şirketleri açısından temerrüte düştükleri dava tarihi 11/01/2016 tarihinden itibaren, (sigorta poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla) diğer davalı … açısından kaza tarihi olan 04/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, b) Davacının uğramış olduğu sürekli iş göremezlik tazminatı olan 80.185,24 TL.nin davalılardan sigorta şirketleri açısından temerrüte düştükleri dava tarihi 11/01/2016 tarihinden itibaren, (sigorta poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla) diğer davalı … açısından kaza tarihi olan 04/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, c) Davacının uğramış olduğu bakıcı gideri olarak 2.403,00 TL.nin davalılardan sigorta şirketleri açısından temerrüte düştükleri dava tarihi 11/01/2016 tarihinden itibaren, (sigorta poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla) diğer davalı … açısından kaza tarihi olan 04/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, d) Davacının uğramış olduğu faturalandırılamayan tedavi gideri olarak 7.000 TL.nin davalılardan sigorta şirketleri açısından temerrüte düştükleri dava tarihi 11/01/2016 tarihinden itibaren, (sigorta poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla) diğer davalı … açısından kaza tarihi olan 04/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, 2- Davacının manevi tazminat talebi olarak sigorta şirketleri hariç davalı …’dan 50.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/02/2015 tarihinden itibaren alınarak davacıya verilmesine, ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; 04/02/2015 tarihinde meydana gelen kazada yaralanan ….’nın maluliyetine neden olan kazaya karışan aracın şirketlerinde sigortalı olmadığını, kaza tarihinde kazaya karışan aracın sigortacısının … olduğunu, tramer kayıtlarının aleni oludğunu, herkese açık olduğunu ve herkes tarafından incelenebildiğini, müvekkili açısından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın tümden reddine ve icranın tehirine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemece davacı için hükmedilen manevi tazminatın çok az olduğunu, hükmedilen maddi tazminatın da az olduğunu, yerel mahkemece hesaplanan maddi tazminata esas alınan maluliyet oranı, iyileşme süresi, bakıcı süresi ve tedavi masraflarının çok düşük olduğunu, tüm bu nedenlerle kısmen red edilen talepler, maluliyet oranı, maddi tazminat ve manevi tazminat miktarları yönünden istinaf incelemesi ile davanın kabulüne karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; davacının yaralanması noktasında karayollarının ağır kusuru müvekkilinin eylemi ile davacı tarafta meydana gelen cismani zarar arasındaki illiyet bağını kopardığını, zira bu algeçidin kaza tarihinde bariyerle korunmadığını ve etrafının açık büyük bir çukur oluşturduğunu, şayet karayolları gerekli güvenlik önlemlerini alsa idi davacının içinde bulunduğu otomobilin altgeçide düşmeyeceğini ve davacının basit bir şekilde yaralanacağının açık olduğunu, davacının vücudunda meydana gelen zararın fazla olmasının sebebinin kaza anında emniyet kemerinin takılı olmaması olduğunu, tazminata hükmedilecek ise müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müvekkilinin düşme olayı ile alakası bulunmadığından bunun sonucuna katlanmasının da beklenemeyeceğini, düşme olayından sonraki raporlar ve sonra yapılan muayenenin maluliyet oranı hesaplamasında dikkate alınmaması gerektiğini, iyileşme süresinin Adli Tıp Kurumu tarafından kesin olarak belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminat yönünden tarafların mali durumları, tarafların olaydaki kusurlarının ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne bakıldığında hükmedilen manevi tazminat miktarının müvekkilinin yıkımına sebep olacağını, tek bir bilirkişinin hazırladığı rapora dayanılarak verilen kararın kaldırılması gerektiğini, dava konusu olayda menfaat karşılığı olmadan yapılan hatır taşıması olduğunu, hükmedilecek tazminattan hatır taşıması indiriminin de yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının sürekli iş göremezlik süresince aile içerisinde yaşıyor olması nedeniyle ailevi bakım dayanışmasından yararlanacağı dikkate alınarak uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar davacı, davalı … ile davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
A- Davalı … vekilinin sorumluluğa dönük itirazında;
2918 Sayılı KTK’nun 94.maddesi gereğince “sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır.
Sigortacı, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerlidir”.
Ayrıca, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartları C.4 maddesinde ise; sigorta sözleşmesi, sözleşmeye taraf olan araç işletenini takip eder. İşleten, sahip olduğu yeni araca ilişkin bilgileri sigortacıya bildirir. Araç grubunda herhangi bir değişiklik meydana gelmesi halinde, C.3 maddesi hükümleri kıyasen uygulanır. Ancak, sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesi, işletenin değiştiği tarihten itibaren 10 gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten içinde geçerli olur. Araç değişikliği nedeniyle yeni bir sigorta yaptırılması durumunda, sigortacının işletenin değiştiği tarihe kadar hak kazandığı prim gün esasına göre tespit edilir ve fazlası sigorta ettirene geri verilir” hükmü düzenlenmiştir.
Açıklanan düzenlemeler kapsamında somut olayda; davalı … tarafından 16/05/2018 havale tarihi ile dosyaya sunulan dilekçe ve ekindeki … numaralı ZMMS Poliçesi ile “satıştan dolayı iptal belgesi”nden (zeyilnameden) de sabit olduğu üzere, kaza tarihi olan 04/02/2015 tarihi itibariyle, davalı …’nın sigorta poliçesi satış nedeniyle iptal edilmiş olmasına karşın yasa gereğince sorumluluğunun devam etmiş bulunduğu anlaşıldığından buna yönelik itirazının ve dolayısıyla istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
B- Davacı ve davalı … vekilinin maluliyete yönelik itirazında;
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği (ancak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığı bu dönem için de yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanacak) hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. (Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/16240 esas 2019/7273 karar 2016/15369 esas 2019/6853 karar sayılı ilamları)
Yukarıdaki yazılı ilke kapsamında somut olayda, haksız fiil tarihine göre hükme esas alınan 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin esas alınarak hem Bilirkişi Hekim Raporu’ndan hem de ATK 2. İhtisas Dairesi’nden alınan raporlarda davacının sürekli maluliyetinin 9,3, iyileşme süresinin 6 ayı bulacağının ayrıntılı, gerekçeli, hükme elverişli raporlarla belirlenmiş bulunduğundan maluliyet sürelerinin yetersiz olduğuna yönelik davacı itirazlarının isabetsiz olmasına, ATK raporunda açıkça tüm yapılan tedaviler açıklanarak, belirlenen maluliyetin davaya konu “kazadan gelişen yaralanmasına bağlı” olduğunun belirtilmiş bulunduğunun belirtilerek tespit edilen maluliyet ile kaza arasında illiyet bağının usule uygun şekilde belirlenmiş olduğundan davalının buna yönelik itirazının yerinde olmamasına göre, neticeten maluliyet oran ve sürelerine ilişkin davacı ve davalının itirazlarının reddine karar verilmiştir.
C- Davalı … vekilinin, davacıya ailesi tarafından bakıldığından bakıcı gideri hesaplanamayacağı itirazında;
Davalının, aile birliği içerisinde bakım gördüğünün bakıcı giderinden mahsubu talebi değerlendirildiğinde; aile bireylerine böyle bir yükümlülük yüklenemeyeceği gibi, dışarıdan bir bakıcı tutulmuş olsa idi ne kadar zararının olduğu belirlenerek hüküm verilmesi gerekmektedir. Buna göre; olayda BK.’nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 52) gereğince hakkaniyet indirimi şartları bulunmamaktadır.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2014/21822 E , 2017/5957 K, 2017/1726 E 2017/11442 K )
D- Davalı … vekilinin, hatır taşıması ve emniyet kemerine yönelik itirazında;
Yapılacak hatır indiriminden de sadece hatır için taşıyan tarafın yararlanması gerekmektedir.Hatır taşıması ile ilgisi bulunmayan diğer araç sürücüsü, maliki ve sigortacısı olan davalılar hatır indiriminden yararlanamaz. Bu halde davalı … , hatır için taşıyan tarafın sürücüsü ve İşleteni olmadığından bu indirimden yararlanması mümkün olmadığı gözetildiğinde istinafları yersizdir.
Davacının, emniyet kemeri takmaması ile ilgili olarak ise,
“İndirilmesi” başlıklı 6098 sayılı TBK 52. maddesinde; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir” şeklinde belirtilmektedir.
Trafik tespit tutanağından, tanık ve taraf ifadelerinden ve olay sonrası tutanaklardan ve dosya kapsamından, davacının araçta yolcu olarak bulunduğu araçta emniyet emniyet kemeri takmadığına dair herhangi bir delilin dosya kapsamında olmadığı da dikkate alındığında, müterafik kusur indirimi yapılmayışında da bir usulsüzlük bulunmamaktadır. (Bkz aynı yönde emsal YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/13040 ESAS, 2018/6915 KARAR; 2016/1348 ESAS, 2018/12009 KARAR; 2018/3897 ESAS,2019/1577 KARAR sayılı ilamları)
E- Davalı … vekilinin kusura, … vekilinin de sorumluluğa yönelik itirazında;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Yine TBK 61. Maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
Müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir sorumluluk türüdür. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, davacı zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir.
Mahkemece, manevi tazminatın sadece davalı araç sürücüsü …’dan istenilerek, müteselsil sorumluluk yerine kusuruna bağlı olarak talepte bulunulmuş olması da nazara alınarak, davacının içinde bulunduğu …plakalı araç sürücüsünün tanık sıfatıyla beyanları, olay yerine ilişkin fotoğraflar ve dosya kapsamına göre dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de zararın meydana gelmesinde/artmasında kusurunun bulunulduğu iddia edilmiş bulunmasına karşın, buna yönelik gerek raporlarda gerekse mahkemece bir değerlendirmede bulunulmamış olmasına göre, İTÜ Fen Heyetinden seçilecek uzman bilirkişi kurulundan bu yönde gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmediğinden davalı …’ın buna yönelik itirazı yerinde, …’nın itirazı isabetsizdir.
Kaldırma kapsam ve şekline göre, davacı ve davalı …’ın manevi tazminatın miktarına yönelik itirazlarının ise şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla davacı ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının açıklanan nedenlerden ötürü kabulü, davalı … vekilinin istinaf talebinin reddi ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiğine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının açıklanan nedenlerden ötürü KABULÜ, davalı … vekilinin istinaf talebinin REDDİ ile, Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca davanın esası incelenmeksizin KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın mahiyeti gereği istinaf eden taraflarca yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıranlara iadesine,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.
22/12/2020

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.