Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1035 E. 2020/1279 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/12/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 22/12/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 20/11/2018 tarihli dilekçesiyle; 13/07/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkiline ait … plakalı araç için … tarafından ödenmeyen kusur tespit raporu tamamlanana kadar 100 TL. “Pert Farkı” ve 100 TL. “araç Mahrumiyet Bedeli” olmak üzere toplam 200 TL. maddi tazminat tutarının davalı araç sürücüsü … ve araç işleteni … yönünden olay tarihinden itibaren sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan … cevap dilekçesi ile ; davacının tarafına açtığı bu davanın yasal ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın ticari araç olduğunu, olay yeri tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere her iki tarafında yeşil ışık yandığı için geçtiğinin olay yeri tespit tutanağından sabit olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatlarında “işletenlerden hangisinin kusurlu olduğu kesin olarak tespit edilemiyorsa tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca, zararın işletme tehlikeleri doğrultusunda tehlikeler eşit varsayıldığından zarar ilke olarak yarı yarıya paylaştırılır” şeklinde olduğunu, kazaya karışan ve tarafına ait olan … plaka sayılı aracın …. Şirketinden kasko poliçesi ile kaskolu olduğundan, aracın hasar bedeli, pert kaydı ve kazanç kaybının kasko şirketinden istenebileceğini beyan ederek, aleyhine açılan davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan sigorta şirketi cevap dilekçesiyle ; Müvekkili şirketin genel müdürlük adresi …’dur. Ancak dava yetkisiz Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığını, Müvekkili şirketin genel müdürlük adresinin … ili … ilçesi sınırlarında bulunmasından sayın mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, Yetkili mahkeme … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Huzurda yapılmakta olan yargılamada, davacıya ait … plakalı araç ile müvekkil nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın çarpışması neticesinde, başvuruda bulunanın aracında meydana gelen maddi hasar talep edilmekte olduğunu, Davacının talepleri ile ilgili beyan ve itirazlarımızı sunmak gerekirse ; kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere ;3- 13.07.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Müvekkil şirket Kusur oranı tespit edildikten sonra ancak bu oranda olmak kaydı ile sorumludur. Bu sebeple dosyanın öncelikle kusur bilirkişisine tevdii gerekmektedir. Zira Kaza Tespit Tutanağında müvekkil şirkete sigortalı araç %50 kusurlu görünmekte olduğunu, Maddi zarara uğradığı iddia edilen aracın hasar gören kısımlarının hasar boyutları ve niteliklerine göre onarım yöntemi belirlenmiş olup söz konusu aracın zararına konu herhangi bir parça ve aksamının bulunmadığı görülmekte, boya işlemsiz ve mini onarımla giderilebilen basit kaporta, plastik tampon, plastik çamurluk ve diğer plastik parça onarımları, Jant, lastik ve mekanik tüm parçalar, elektrik, elektronik, tüm hava yastıkları ile radyo/Cd/Navigasyon cihazları, cam, kilit, ve döşeme aksamlarındaki hasarlar için maddi zarar kapsamı dışında olduğunu, Yasal olarak ve pratikte de cari olan bu ilkeler ışığında komisyon nezdinde de daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi açısından dosyanın bağımsız ve tarafsız bir Bilirkişiye gönderilip nesnel ve bilimsel veriler çerçevesinde bir maddi hasar raporu alınmasını talep ettiklerini, Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu tazminat “ancak dava tarihinden itibaren” işleyecek “yasal faiz” ile birlikte talep edilebileceğini, davacının ancak dava tarihinden itibaren işleyecek olan faizi talep edebilmesi mümkün olduğunu, Zira müvekkil şirket müdebbir bir tacir olarak genel kanunların ve poliçe genel ve özel şartlarının kendisine yüklediği tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olmakla herhangi bir temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, davalı sigorta şirket diğer şartların varlığı halinde ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/03/2020 tarih … esas … karar sayılı gerekçeli kararında özetle;”Dava, “Tazminat” davasıdır.
Somut olayda; 13/07/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkiline ait … plakalı araç için … tarafından ödenmeyen kusur tespit raporu tamamlanana kadar 100 TL. “Pert Farkı” ve 100 TL. “araç Mahrumiyet Bedeli” olmak üzere toplam 200 TL. maddi tazminat tutarının davalı araç sürücüsü …. ve araç işleteni … yönünden olay tarihinden itibaren sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmekle,
Dosya kapsamı incelendiğinde; alınan bilirkişi raporunda 25.000,00 TL. aracın hasarı şeklinde piyasa değerinin 25.000,00 TLH. Olduğu, hasarsız halinin ise 55.000,00 TL. Olduğu değerlendirilmiştir.
Alınan kusur raporu dikkate alındığında davalı sürücünün % 100 kusurlu olduğu anlaşılmış olup, araçta toplam olarak 30.000,00 TL. maddi zararın olduğu tespit edilmiş, yine yapılan değerlendirmelerde araçtaki hasar miktarının aracı perte çıkarmaya elverişli olduğu ve dolayısıyla aracın tamirinin mümkün olmadığı, onarılmasının ekonomik olmayacağı, dolayısıyla hasarlı şekilde satılarak aradaki farkın davacıya ödenmesi mahkememiz takdirine bırakılmıştır.
Dosya incelendiğinde, aracın tamirat neticesinde onarılmasının ekonomik olmadığı, hasarlı olarak satılmasının hakkaniyete daha uygun olduğu, araç sahibinin bu konuda dilediği tasarrufta bulunmasının kendisinin yasal bir hakkı olduğu, davalının haksız fiilinden dolayı oluşan zarardan dolayı sorumlu olduğu mahkememizce kabul görmüştür.
Dolayısıyla bilirkişinin de tespit etmiş olduğu miktar olan 30.000,00 TL. pert farkının davacının davalılardan talep edebileceği, mahkemece alınan raporun ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı ve davacı vekilinin tazminat miktarlarını raporlara uygun şekilde ıslah ettiği görülmekle davacının maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı taraf araç mahrumiyeti bedeli olarak davalıların tümünden yoksun kalınan kar bedelini talep etti ise de ; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarınca sigorta şirketi maddi zararlar birlikte araç yoksunluğu bedelinin tazmininde sigorta şirketlerini sorumlu tutmakla beraber zarar uğrayan araçtan elde edilecek karın sigorta bedeli kapsamı dışında tutmaktadır, Dosya kapsamında incelendiği, aracın ticari faaliyetlerde kullanılması ve dava dilekçesinde çalışmamasından dolayı kar kaybının talep edildiği dikkate alınarak, davacının kazadan dolayı uğramış olduğu aracın yoksunluğundan kaynaklanan bedelin davalı sigorta şirketi haricinde diğer davalılardan talep edilebileceği hakkında karar vermek gerekmiş ve;
Davacının davasının KABULÜ İLE;
Davacının hasar ve pert farkı yönünden uğramış olduğu maddi tazminat olarak 30.000 TL.nin davalılardan davalı sigorta şirketi açısından temerrüte düşmüş olduğu tarih olan 26/10/2018 tarihinden itibaren, diğer davalılar açısından kaza tarihi olan 13/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının uğramış olduğu araç yoksunluğu bedeli olarak 1.200 TL.nin sigorta şirketi hariç diğer davalılardan kaza tarihi olan 13/07/2018 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, salt kusur tespiti yapılmamış olmasının bir davayı belirsiz alacak davası haline getirmediğini, belirsiz alacak davası bakımından önem arz eden hususun eldeki bilgi ve belgelere göre alacak miktarının tam ve kesin olarak tespit edilememiş olması gerektiğini, davacı tarafın gereken dikkat ve özen çerçevesinde alacağını bildiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava dilekçesinde açıkça tespit dosyasına dayanıldığını ve zarar miktarının 55.000,00 TL, pert miktarının 25.000,00 TL ve araç mahrumiyet bedelinin ise 1.200,00 TL olarak belirtildiğini, buna göre alacak miktarının belirli olduğunu ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortalının %100 kusuru üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, olayın oluş biçimine göre her iki araç sürücüsünün de yeşil ışıkta geçtiğini beyan ettiklerini, tramek kayıtlarına göre kusur oranı her iki araç için %50- %50 şekilde paylaştırıldığını, bilirkişi raporunun kusur yönünden denetime elverişli olmadığını, kararda avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sigortalı aracın ticari amaçla kullanıldığına dair dosya kapsamında herhangi bir bilginin mevcut olmadığını, davanın haksız fiilden kaynaklandığını bu nedenle avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap olarak; olaya, oluşa karar yerinde gösterilen delillere göre sigortalının tam kusurlu olduğunu, bu tayinin ve takdirin yerel mahkemeye ait olduğunu, tramer kayıtlarının adli bir vakayı aydınlatacak evraklardan olmadığını, sigortacıların kararsız kaldığı durumlarda %50- %50 yöntemiyle uyuşmazlığın çözümünü yargıya bıraktıkları anlamına geldiğini, davalı sigorta şirketinin yargılamayı ve zararın tazminini uzatma gayesinde olduğunu, gerekçeli kararda isabetsizliğin bulunmadığını, davalı yanın istinaf itizarlarının reddinin gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkin olup mahkemece verilen karar davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir.
A- Davanın niteliğine yönelik itirazda;
6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi ile 1086 sayılı HUMK’da bulunmayan ”belirsiz alacak davası” türü kabul edilmiş olup alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı veya bu durum objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tesbit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacak olup böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez (Prof. Dr. …, Medeni Usul hukuku Ders Kitabı 2011 Baskı sf.277).
Dosya kapsamına göre davanın niteliğinin, hasar ve zarar miktarının ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlemesinin davacıdan beklenilmesinin mümkün olmamasına göre, davanın belirsiz alacak olarak açılmasında usul ve yasaya aykırı bir durum yoktur.
B- Kusura yönelik itirazda;
Mahkemece yapılan keşif ve dinlenilen tanık beyanları, tüm raporlar nazara alınarak mahkemece hükme esas alınan raporun usule, oluşa ve dosya kapsamındaki delillere uygun olması nedeniyle kusura yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
C- Avans faize hükmedilemeyeceği itirazı yönünden;
Kazaya neden olduğu iddia edilen davalının sigortalısı araç kapalı kasa kamyonet olarak kullanım amacı ruhsatta ticari amaçlı olarak belirtilmiş olup dava dilekçesinde hükmedilecek maddi tazminatlara avans faiz uygulanması talep edilmiş bulunduğundan, mahkemece de avans faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığından buna yönelik itiraz yerinde değildir.
Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya bir aykırılık görülmediğinden karara karşı davalı sigorta şirketi vekilinin taraf istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih … Esas … Karar sayılı kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 2.049,30 TL karar ve ilam harcından istinaf dilekçesi ile yatırılan 538,82 TL nispi peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.510,48 TL eksik harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmişsekizbinaltıyüzotuz (72.070,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.22/12/2020

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.