Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/963 E. 2019/970 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – TC : … …
: 2- … – TC : … …
: 3- … – TC : … …
: 4- … – TC : … …
: 5- … – TC : … …
: 6- … – T C: … …
: 7- … – TC: … …
: 8- … -TC: … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – TC: …, …
VEKİLLERİ : Av. … –
: Av. … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 31/10/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 11.11.2016 günü davalı …’in adına kayıtlı kendi sevk ve idaresindeki yüklü aracı ile Otogar kavşağı istikametinden Yeni İstanbul Caddesini takiben Türmak kavşağı doğru seyrederken, aynı cadde üzerinden Medaş istikametine doğru karşıdan karşıya geçmekle olan davacıların desteği …’ e çarptığını, kaza sonucu müvekkillerinin desteğinin hayatını kaybettiğini, kaza tespit tutanağına ve Konya … Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından aldırılan 10.02.2017 tarihli kusur raporuna göre davalı sürücü …’in tali kusurlu bulunduğunu, her ne kadar kaza tespit tutanağı ve ceza dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkillerinin desteğine kusur atfedilmiş olsa da, mahkemeniz görevlendirilecek bilirkişilerden aldırılacak raporla davalı sürücünün %100 kusurlu şekilde kazaya sebebiyet verdiğinin tespit edileceğini, trafik kazasında ölen, … 15 yaşında olup üretici olmadığını, uygulamaya göre farazi destek olarak kabul edildiğini, davacı baba ve annenin maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, davanın 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 107.maddesine göre ‘belirsiz alacak davası” olarak açıldığını, yapılacak incelemelere ve tazminat hukuku alanında uzman bilirkişiden alınacak rapora göre belirlenecek maddi tazminat tutarlarının hüküm altına alınması gerektiğini, davacıların ölenin manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, davalya ait … plaka sayılı aracın 11.11.2016 kaza tarihi itibariyle geçerli … poliçe numaralı trafik sigortası ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, sigorta sorumluluk sigorta şirketine tazminata ilişkin başvuruda bulunulduğunu, ancak davalı … şirketinin gerekli evrakların bulunmaması nedeniyle taleplerini yerine getirilmediğini bildirdiklerini belirterek; trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan davacılardan anne ve babanın 6100 Sayılı Yasanın 107. Maddesi uyarınca maddi tazminat isteğinin incelenmesinde toplanacak delillere göre maddi tazminat hesabı yaptırılarak, şimdilik davacı anne ve baba için ayrı ayrı 100,00 TL olmak üzere toplamda 200,00-TL maddi tazimatın işleten sürücü yönünden olay tarihinden; sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikle ortaklaşa ve zincirleme davalılardan tahsiline, baba … için 50.000,00-TL, anne … için 50.000,00 TL, kardeş … için 15.000,00 TL, kardeş … için 15.000,00 TL, kardeş … için 15.000,00 TL, kardeş … için 15.000,00 TL, kardeş … için 15.000,00 TL, kardeş … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 190.000,00 manevi tazminatın, olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı işleten-sürücüden tahsiline, hüküm altın alınacak alacağın tahsil edilememe riskine karşılık … plaka sayılı aracın trafik kaydına ve davalı araç sürücüsü ….’in tüm taşınır ve taşınmaz mallarına kararın kesinleşmesine kadar cebri icra yoluyla satışı ve devri engelleyici nitelikte ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, yaralama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili 28/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; davacı tarafın ibraz ettiği deliller ve özellikle kaza tespit tutanağının kendilerine tebliğ edilmediğini, bu nedenle belge suretleri ve delillerin kendilerine tebliğini ve tebliğ edildiğinde cevap verme ve karşı delil ibraz etme haklarını saklı tuttuklarını, dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 28.11.2015/2016 vadeli … no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, Müvekkili Şirketin Sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, ancak dava konusu kazanın meydana geliş biçimi yönünden, müvekkilinin sigortalısı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, meydana gelen kazada kusur durumunun tespiti için dosyanın bu konuda uzman öğretim görevlilerinden oluşacak bir bilirkişi heyetine; yahut Adli Tıp Kurum Trafik İhtisas Kurulu’na sevk edilmesinin gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı, mirastan ayrı ve bağımsız bir hak olduğundan; destek iddialarının kanıtlanmasının gerektiğini, davacıların müteveffanın anne ve babası olduğunun ispatı ile müteveffanın davacılara sürekli ve düzenli bir şekilde yardım ettiğinin somut delillerle kanıtlanamamış olması karşısında davanın reddinin gerektiğini, davacının sosyal ve ekonomik durumlarının ve hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olduğunun ve davacının Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödemenin alıp almadığının tespitinin gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüdünün ancak hesaplamaya esas tüm belgelerin kendilerine tebliğ edilmesinden 8 iş günü içerisinde gerçekleşebileceğini, bu nedenle temerrüt tarihi olarak aktüerya hesabının kendilerine iletilmesi tarihinin dikkate alınmasının gerektiğini, ayrıca dava konusu kazanın haksız fiil neticesinde meydana geldiğinden ve ticari iş niteliğinde olmadığından davacı yanın ticari faiz taleplerinin reddinin gerektiğini belirterek; öncelikle HMK md.121 vd gereği, dosya kapsamındaki tüm delillerin kendilerine tebliğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, kazanın ispatlanmasına, aksi halde davanı reddine karar verilmesine, tarafların kusur oranı ile müteveffanın müterafik kusurunun ve hatır taşımasının tespitine, sigortalı araca atfı kabil kusur bulunmadığından davanın reddine, kaza tarihinden ticari faiz taleplerinin reddine, herhalde haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili 23/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; 11/11/2016 tarihinde tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu …’in hastanede yaşamını yitirdiğini, kazaya ilişkin olarak müvekkili hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yapılarak hakkında taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan kamu davası açılarak Konya … Ceza Mahkemesi’nin … esasına kaydedildiğini, ceza dosyasından alınan bilirkişi raporunda müteveffa …’in asli kusurlu olduğunın tespit edildiğini, öncelikle müteveffa ve davacılar Suriye asıllı olup müteveffa ile aralarında dava dilekçesinde belirtildiği şekilde bir yakınlık bulunduğuna dair mahkemeye sunulmuş bir kayıt veya veraset ilamı olmadığı gibi Konya Valiliği İl Göç İdaresi tarafından gönderilen yazıda da Suriyeli sığınmacılara ilişkin davada kullanılabilecek bir kaydın bulunmadığını ve böyle bir kaydın tutulmadığının vurgulandığını, bu nedenle davacıların müteveffa ile illiyeti noktasında hukuka aykırılık bulunduğunu, bu davanın reddini talep ettiklerini, davacılardan ölenin annesi olduğunu beyan eden Sabah el Bedevi’nin 23/11/2016 tarihli ifadesinde davacı ve şikayetçi olmadığını ifade ettiğini, bu nedenle dava hakkından feragat ettiğinden davanın reddi gerektiğini, kazaya ilişkin olarak müvekkilinin kaza anında hızlı olduğuna dair hiç bir tespitin, delilin ve emarenin bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde mahkemece alınacak kusura ilişkin bilirkişi raporunda da müvekkilinin kusursuz olduğunun anlaşılacağını, kazada ölen …’in 15 yaşında bir lise öğrencisi olması nedeniyle maddi tazminata konu olacak şekilde ailesine maddi bir desteği bulunmadığını, bu sebeple ölenin desteğinden yoksun kalındığına ilişkin maddi tazminat davasının yasaya ve usule aykırı olduğunu, müvekkilinin evinin geçiminde zorlanan bir vatandaş olması nedeniyle sosyal ve ekonomik durumunun ortalamanın altında olduğu gerçeği karşısında dava dilekçesinde talep edilen 190.000 TL manevi tazminatın son derece fahiş olduğunu, istenen manevi tazminat miktarının hayatın olağan akışına aykırı olup kazayı özendirecek ve gelir kaynağı haline dönüştüreceğini, bir tarafın aşırı zenginleşmesine, diğer tarafın da aşırı zarar görmesine neden olacağını ve reddinin gerektiğini, davacıların müvekkilinin taşınmazları ve araç üzerine tedbir konulmasını talep ettiklerini, yargılama ve dava sonunda belirlenecek bir durum için şimdiden müvekkilinin malları üzerinde tasarrufunu tamamen kısıtlayacak şekilde tedbir kararı verilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek ; haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle husumet ve davadan feragat nedenleriyle usülden; kusur durumu ve bahsedilen diğer nedenlerden de esastan reddine, araç üzerindeki tedbirin de kaldırılarak yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılara tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin … tarihli gerekçeli kararı ile; “6102 s. TTK’nın 1409/1 maddesi “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur.” şeklinde, 2918 s. KTK nın 90. Maddesi “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde, 97. Maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde, 99/1 maddesi “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar” şeklinde, 6098 s. TBK nın 56. Maddesi “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenlendiği, davacıların TBK’nın 53/1-3 bendi ve aralarındaki akrabalık ilişkisi gereğince müteveffanın desteğinden yoksun kalan kişiler konumunda bulunduğu, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in %15 oranında kusurlu olduğu, aktüer hesaplamanın usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmekle davacılar … ve … nin maddi tazminat taleplerinin kabulü ile; Davacı … için 4.640,69 TL ve davacı … … için 8.566,53 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar … ve … Sigorta A.Ş’den (sigorta şirketinin olay tarihindeki ZMSS trafik poliçesi ölüm teminatı klozu limitiyle sınırlı olarak) davalı … bakımından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … bakımından temerrüt tarihi olan 25.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve … ye ödenmesine, feri nitelikte faiz talebi yönünden fazlaya dair istemin reddine, davalının ve müteveffanın olayın meydana gelmesindeki kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminatın zenginleşme aracı olmadığı, hak ve nesafet kuralları gözetilerek davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı … için 1.000,00 TL, davacı … … için 1.000,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 Tl, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten alınarak olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” şeklinde davacılar … ve … nin maddi tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı … için 4.640,69 TL ve davacı … … için 8.566,53 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar … ve … Sigorta A.Ş’den (sigorta şirketinin olay tarihindeki ZMSS trafik poliçesi ölüm teminatı klozu limitiyle sınırlı olarak) davalı … bakımından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … bakımından temerrüt tarihi olan 25.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve … ye ödenmesine, feri nitelikte faiz talebi yönünden fazlaya dair istemin reddine, Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı … için 1.000,00 TL, davacı … … için 1.000,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten alınarak olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’in kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağı, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … tarihli raporu ve Konya … Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının birlikte incelenmesinde açıkça ortada olduğunu, davacıların, desteğin anne, baba ve kardeşleri olduğunu, çocuk yaştaki müteveffanın manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun son kararına göre manevi tazminatın iki temel işlevinden birincisi maddi tazminatla tam giderilemeyen can zararı karşılamak ve diğer haksız eylemi işleyenler üzerinde caydırıcı etki yaratmak olduğunu, bu nedenle talep ettikleri manevi tazminat taleplerinin tüm olarak kabul edilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile istinaf itirazları doğrultusunda taleplerinin tüm olarak kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu trafik kazasına ilişkin müteveffanın annesi davacı … …’nin müvekkilinden şikayetçi olmadığını bildirdiğini ve bu durumun zapta geçtiğini, ancak sonrasında şikayetten vazgeçmiş olsa dahi vazgeçmeden vazgeçme olamayacağının, bu durumun Yargıtay kararlarında ve emsal uygulamalarında yer aldığını, bu nedenle davacı … …’nin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının Yerel Mahkemece nazara alınmadığını, müteveffa …’in trafik kazası olan 11/11/2016 tarihinde bekar, geliri olmayan, ilk öğrencilik yıllarında olması nedeniyle anne baba ve kardeşine maddi ve manevi destek sağlamasının mümkün olmadığını, Yerel Mahkemece alınan 01/04/2019 tarihli raporda vefat tarihinin 15 yaşında olduğu ve bakiye ömrü ve bakiye ömrü kadar ebeveynine destek olacağı kabul edilerek yapılan tazminat hesabının vefat edenin ne kadar yaşayacağı, yaşam tarzı ve yaşasa bile hayattaki gelir getirici veya destek olucu yönünün imkansız olduğunu ve hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, bu akteryal hesaptaki kabul tarzı ve buna bağlı Yerel Mahkemenin tazminata hükmederken bilirkişinin varsayıma dayalı görüşünün yasal ve hukuki mesnet olarak kabulünün hukuka ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın maddi tazminat yönünden bozularak kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen kısmen kabul kısmen red kararına karşı davacılar vekili ile davalı … vekillerinin ayrı ayrı istinaf itirazları üzerine kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, Konya … Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı … vekilinin müteveffanın 15 yaşında olması nedeniyle Aktüerya hesabının farazi olan unsurlar üzerinden yapılmasının usul ve yasaya uygun olmadığı istinafı yönünden
Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa, bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır
Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu (ya da ileride sağlaması muhtemel olan) yardımın miktarı doğru biçimde belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin, baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay’ın kökleşmiş uygulamasına göre Çocukların anne ve babalarına destek olmaları hayatın olağan akışı gereğidir. O an fiilen destek olmasa da, ileride destek olması muhtemeldir. Nitekim, yoksun kalınan destek sadece parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın hafta sonlarında, bayram günlerinde vs. anne ve babayı ziyareti, her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardımlarına koşması, onlara bakmaları da destek kapsamında değerlendirilmelidir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2015/9386 esas 2018/4008 karar sayılı ilamı
Bu halde ölen çocuk desteğin ileride anne ve babasına destek olacağı varsayımla destek paylarının hesaplanmasında, Bilirkişi tarafından haksız fiil tarihine göre, kökleşmiş Yargıtay içtihatları çerçevesinde müteveffanın asgari ücret üzerinden kaza tarihi itibariyle uygulanması gerekli TRH 2010 Yaşam Tablosu, işlemiş aktif dönem, işleyecek aktif ve pasif evreler nazara alınarak hesap yapılmasında, bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin davacılardan anne Sabah’ın bu kaza nedeniyle açılan ceza dosyasındaki 11.11.2016 tarihli polis ifadesinde davalıdan şikayetçi olmadığını belirttiği ve bu nedenle tazminat talep edemeyeceği ve aktif husumet ehliyetinin bu nedenle bulunmadığı istinafı yönünden;
Ceza mahkemesindeki vazgeçmenin hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davasının etkisi olay tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73. maddesinin 7. bendinde öngörülen iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bu koşullar, vazgeçme ile ceza dosyasının düşmesi ve kişisel hakkın saklı tutulmamış olmasıdır. Anılan Kanun maddesinde “kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Bu halde Cezadaki kamu davasının şikayetten vazgeçme ile düşmesi, TCK 74/2. maddesi gereğince uğranılan zararın tazmini için açılan şahsi hak davasını ve 74/3. maddesi gereğince tazminat ve yargılama giderlerini etkilemez. Suçtan zarar görenin, kamu davasının düşmesi halinde şikayetinden vazgeçmesiyle bu düşme gerçekleşse bile açıkça vazgeçme sırasında şahsi haklarından vazgeçtiğini açıklamış ise ancak hukuk mahkemesinde dava açılamaz. Davacının yapılan soruşturmadaki polis ifadesinde şikayetçi olmadığını beyan ettiği ancak şahsi haklarından ayrıca feragat etmediği anlaşılmıştır. Şikayetçi vazgeçme sırasında şahsi haklarından vazgeçtiğini açıklamış ise hukuk mahkemesinde dava açılamaz. Şu durumda, davacının yukarıda bahsedilen şekilde şahsi haklarından vazgeçtiğine dair açık ve ayrı bir beyanı bulunmadığından davalının bu yöndeki istinaf nedenleri de yerinde değildir.
(Nitekim Yargıtay 4. HD nin 2016/13195 esas 2019/504 karar sayılı ilamı)
Davacı vekilinin hükmedilen Manevi tazminat miktarının azlığına yönelik istinaf itirazında;
Davacılar vekili mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesini ve bu sebeble kararı istinaf ettikleri anlaşılmaktadır.
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olaya gelince,
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan … tarihli raporda; davalı sürücü …’in %15 (yüzde on beş) oranında, müteveffa yaya …’in %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğuna dair rapor düzenlendiği, müteveffanın olay tarihinde 15 yaşında olup, davacıların müteveffanın anne,babası ile kardeşleri olduğu ,kusur durumu,olayın meydana geliş şekli ölen çocuğun yaşı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına ve olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların az olduğu,
Müteveffanın anne ve babası … için 10.000 TL, davacı … … için 10.000 TL,
Kardeşleri olan davacılar …, …, …, … …, … için de ayrı ayrı 3.500’er TL tazminat takdirinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun düşeceği değerlendirilip, bu halde davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarının azlığına yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla;
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında manevi tazminatın az taktir edilmesi, dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden başkaca herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulüne, davalı vekilinin başvurusunun reddi ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, Davacılar vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE; Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … tarihli, … Esas, … Karar sayılı ilamının usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmaması nedeni ile KARARIN KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-b.2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davacılar … ve … nin maddi tazminat taleplerinin KABULÜ ile; Davacı … için 4.640,69 TL ve davacı … … için 8.566,53 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar … ve … Sigorta A.Ş’den (sigorta şirketinin olay tarihindeki ZMSS trafik poliçesi ölüm teminatı klozu limitiyle sınırlı olarak) davalı … bakımından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … bakımından temerrüt tarihi olan 25.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’ye ödenmesine, feri nitelikte faiz talebi yönünden fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ ile; davacı … için 10.000,00 TL, davacı … … için 10.000,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL olmak üzere toplam 41.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten alınarak olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,

İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Alınması gereken 3.702,89 TL harçtan alınan 31,40 TL peşin harç ile 197,20 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 228,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.474,29 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (davalı … A.Ş. maddi tazminat davasına isabet eden 844,25 TL’lik kısmı ile diğer davalılar ise tamamından sorumlu olmak üzere)
4-Davacılar tarafından yapılan 67,40 TL harç ile 197,20 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 264,60 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, (davalı … A.Ş. maddi tazminat davasına isabet eden 64,29 TL’lik kısmı ile diğer davalılar ise tamamından sorumlu olmak üzere)
5-Davacılar tarafından yapılan 270,21 TL posta ve tebligat gideri, 314,50 TL adli tıp gideri, 400,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 984,71 TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesaplanan 261,93 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, (davalı … A.Ş. maddi tazminat davasına isabet eden 63,64 TL’lik kısmı ile diğer davalılar ise tamamından sorumlu olmak üzere)
6-Davacı …’in maddi tazminat davasında davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine,
7-Davacı … …’nin maddi tazminat davasında davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine,
8-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
9-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
10-Davacı … …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
11-Davacı … …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
12-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
13-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
14-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
15-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
16-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
17-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
18-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
19-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
20-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
21-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
22-Davacı …’in manevi tazminat davasında kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak işbu davacıya verilmesine,
23-Davacı …’in manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden davalı … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
24-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
25-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan harcının talep halinde davacılara iadesine,
26-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 902,18 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 225,55 TL harcın mahsubu ile kalan 676,63 TL eksik harcın davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
27-Davacı tarafça yapılan 27,00 TL tebligat gideri ile 970,40 TL istinaf başvuru gideri olmak üzere toplam 997,40 TL yargılama giderinin davalı …’ten tahsili ile davacılara verilmesine,
28-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
29-Davacı tarafından yatırılan istinaf avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince;davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan kesinlik sınırı herbir davacı için ayrı ayrı belirleneceğinden ve miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz (58.800,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip