Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
DAVACI : … – TC: …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … SİGORTA A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 13/09/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 17/07/2017 tarihinde 04:28 sıralarında müvekkil …’nin de yolcu olarak bulunduğu sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Konya ilinden Aksaray ili istikametine dogru seyir halindeyken kaza mahalline geldiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybederek aracını gidiş istikametine göre yolun şarampole aracını düşürmesi sonucu müvekkili davacının kaza sonucunda yaralandığını, müvekkilinin araç içerisinde yolcu olarak bulunduğunu, müvekkilinin kazadan sonra ambulansla Konya Selçuk Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldüğünü, burada müvekkilin humerus alt uç kemik kırığının mevcut olduğu tespitinin yapıldığını ve basit tıbbi müdahale ile giderilemez olduğu raporu verdiğini, daha sonra müvekkil … Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’ne sağ humerus alt uç kırığı ameliyatı olmuş ve müvekkilinin sağ koluna platin takıldığını, müvekkilinin 3 gün hastanede tedavi gördüğünü, kazaya sebebiyet veren … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza tarihinde … Sigorta A,Ş, tarafından … poliçe no ile sigortalı olduğunu, yaşadığı kaza sonucunda, müvekkilinin vücut bütünlüğü zarar görmüş ve telafisi mümkün olmayan izlerin kaldığını, müvekkilinin tedavisi süresince çalışamadığı günler dolayısıyla uğradığı kazanç kaybı ve geçici iş göremezliğe ilişkin maddi zararın tazmini için maddi tazminatın; kalıcı maluliyet ve özür durumundaki sürekliliğe bağlı olarak çalışma gücünü yitirmesi ve ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle sürekli iş göremezliğine ilişkin maddi zararın tazmini için maddi tazminatın, tedavi ve ilaç giderleri için maddi tazminatın ve bakıcı giderlerinin tazminine karar verilmesini talep etmek gerektiğini, müvekkilinin kaza sonucu yaralanması nedeniyle iş yapması ve kendi bakımlarını yapması olanaksızlaştığını, bu nedenle müvekkilinin kaza geçirip iş gücünde ciddi bir kayıp yaşamasaydı hayatını ikame edebileceği düzeyi esas alınmak suretiyle ve yargılama sırasında belirlenecek maluliyet derecesine göre uğradığı maddi zarar ile ayrıca tedavi giderleri ve bakıcı giderleri nedeniyle uğradığı maddi zararları davalıdan tazmin etme hakkı doğduğunu belirterek ; dava miktarı artırılmak üzere belirsiz alacak davası olarak şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla haklı davamızın kabulüne müvekkilin 25,00 TL geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile 25,00 TL çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli iş göremezlik maddi zarar ve 25,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve 25,00 TL bakıcı giderleri için şimdilik 100- TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 23/10/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; davaya konu poliçe tanzim edilmeden önce 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi değiştirilmiş, trafik kazasından doğan dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline getirildiğini, anılan mevzuat gereği davacı tarafça müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden istinaden şirket nezdinde 2017 T … numaralı hasar dosyasının açıldığını, ibrazı zorunlu evrakların kendilerine sunulmadığını, evrakların eksik olması nedeniyle yeterli bir değerlendirmenin yapılamadığını, müvekkili şirkete yapılan başvurunun geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığığından davanın şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiğini, öncelikle kusur durumunun kesin ve net olarak tespititin gerektiğini, müvekkili şirket nezdindeki sigorta poliçesinin 22/06/2017 tarihinde tanzim edildiğini, bu poliçenin 01/06/2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarına tabi olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mevzuat gereği maluliyet tazminatına ilişkin hesaplamanın güncel hesaplama tabloları esas alınmak suretiyle yapılmasının gerektiğini, davacının geçici iş göremezlik talebinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, dava konusu olayda hatır taşıması olup olmadığı hususunun tespitinin gerektiğini, olayda hatır taşıması var ise tazminatta indirim yapılmasının gerektiğini, faize hükmedilmesi halinde de dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen … tarihli gerekçeli kararı ile; “Dava, cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davasıdır.
Yukarıda izah edilenler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 2918 s. KTK.’nun 90. maddesine göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” 6098 s. TBK’nun 54. maddesine göre, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1.Tedavi giderleri. 2.Kazanç kaybı. 3.Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” 6098 s. TBK’nun 56/1. maddesine göre de, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükümleri yer almakta olup davaya konu 17.07.2017 tarihli trafik kazasının meydana gelmesinde … plakalı çekicinin sürücüsü …’nun %100 kusurlu olduğu, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık kurulu Raporu Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacıda meydana gelen arızanın tüm vücut fonksiyonlarında %10 oranında kayba neden olduğu, iyileşme sürecinin on sekiz aya kadar uzayabileceği, SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılmayan zorunlu tedavi giderlerinin 3.000,00 TL olduğu, davacının 2 aylık süreçte bakıma ihtiyaç duyacağı, Selçuk Üniversitesi tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 13.02.2019 tarihli heyet raporu ve bilirkişi … tarafından düzenlenen 01.03.2019 tarihli aktüerya raporunun denetime elverişli, gerekçeli, usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmekle hükme esas alınmaları suretiyle yukarıda bahsedilen yasa hükümleri ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMSS Genel Şartları hükümleri gereğince davacının davasının kabulü ile; 75.392,28 TL sürekli iş göremezlik, 28.013,40 TL geçici iş göremezlik, 2.808,12 TL bakıcı gideri ve 3.000,00 TL belgelendirilemeyen ve SGK tarafından karşılanmayan zorunlu tedavi gideri olmak üzere toplam 109.213,80 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den temerrüt tarihi olan 22.08.2017 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde Davacının davasının kabulü ile; 75.392,28 TL sürekli iş göremezlik, 28.013,40 TL geçici iş göremezlik, 2.808,12 TL bakıcı gideri ve 3.000,00 TL belgelendirilemeyen ve SGK tarafından karşılanmayan zorunlu tedavi gideri olmak üzere toplam 109.213,80 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den temerrüt tarihi olan 22.08.2017 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak tahsili ile davacıya ödenmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararda maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, öncelikle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvurunun dava şartı haline geldiğini, somut olayda başvuru ile beraber gerekli evrkaların ibraz edilmediğini, eksikliklerin tamamlanması için cevabi yazının davacı tarafa iletildiğini ancak eksikliklerin tamamlanmadığını, bu nedenle de başvuru şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; dava konusu kazanın oluşumunda sigorta araç sürücüsünün kusur oranı yeterli inceleme yapılmadan %100 kusurlu kabul edilerek hesaplama yapıldığını, hazırlanan rapor doğrultusunda eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, kusur durumu tespit edilmeden yapılan hesaplamanın farazi olmaktan öteye gitmediğini, dava konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, 13/02/2019 tarihli maluliyet raporunda da “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” esas alınmadan raporun oluşturulduğunu, Yerel Mahkemece alınan bu raporun da usule uygun olmadığından değerlendirmeye alınmaması gerektiğini, bundan dolayı usul ve yasaya uygun olmayan yönetmelik esas alınarak belirlenen maluliyet oranı üzerinden ve kusur tespiti yapılmadan tazminat hesaplaması yapılmasının da hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının kaza sırasında sigortalı araçta karşılıksız taşındığı için hatır taşıması indiriminin de yapılması gerekirken Yerel Mahkemece bu hususun dikkate alınmadan karar verildiğini, müvekkili şirket aleyhine hükmedilen geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderinin SGK sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle verilen kararın haksız olduğunu, bu taleplerin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, kanuni başvuru şartlarının da yerine getirilmediğinden temerrütün gerçekleşmediğini, Yerel mahkemece temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca temerrüt tarihine hangi tarihlerin esas alındığının da gerekçeli kararda belirtilmediğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen kabul kararına karşı davalı … Sigorta A.Ş. Vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
A-Davalı Sigorta vekilinin başvuruya yönelik istinaf itirazı ile ilgili olarak;
6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının, dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine belgeler ile birlikte başvurduğu, sigorta şirketinin göndermiş olduğu mail ile kesin ve sürekli maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporu gönderilmesinden sonra tazminat talebini değerlendireceğini bildirilerek yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının davalı vekili cevap dilekçesi ile de sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı sigortanın istediği sağlık kurulu raporu Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler sigorta şirketinin ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde ekte epikriz raporu, genel adli muayene raporu bulunduğu, kaza ve başvuru tarihleri itibariyle davacı beyanında belirtildiği şekliyle daimi maluliyet raporu alınması için yeterli sürenin de geçmemiş bulunduğu anlaşılmakla davalı sigortanın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalı sigortanın davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
B-Davalı Sigorta vekilinin Maluliyet raporuna ve alınan kuruma yönelik istinaf itirazı ile ilgili olarak;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15557 E, 2018/7758 K ), haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre, eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 17/07/2017 gününde meydana gelmiş davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesi ise 22/02/2017-2018 arası dönem için tanzim edilmiştir. Buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınması gerekir.
Somut dosyamızda yukarıda açıklanan bilgiler ışığında Konya Selçuk Üniversitesi Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından Heyet olarak verilmiş olması ve 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olması gözönüne alınarak davalının istinaf itirazı yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
C-Davalı vekilinin geçici iş göremezliğin, bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 22/06/2017 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici işgörmezlik ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
D- Davalı vekilinin Faturalandırılmayan Tedavi giderleri ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil ancak söz konusu madde kapsamında kalan belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Kanunun 98. maddesi kapsamında olmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten ve işleten hukuki sorumluluğunu yüklenen sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
TBK 50 maddesi gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Sağlık kuruluşunda yapılan sağlık hizmeti harcamaları rahatlıkla fatura ve benzeri belgeler ile ispatlanabilir. Ancak bazı giderler var ki her zaman belge temin edilmesi mümkün değildir. Bu gibi durumlardaTBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 11 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlanması yeterli olup ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulunup getirilmesi şart değildir. Hiç bir belge sunulmasa bile ,hakim ,görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK .26/04/1995 ,1995/11-122 E 1995/430 K)
Davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle, davacının kalıcı maluliyetinin % 10 ve iyileşme süresinin 18 ay olduğu;Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığının raporuyla saptanmış olup,bu tedavi sürecinde yapılan tüm giderlerin belgeye bağlanması mümkün olmadığı gibi, hayatın olağan akışına göre de davacı taraftan bu yönde bir belgelemenin beklenmesi hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Tedavi sürecinde yapılması muhtemel yol ve ulaşım giderleri, belgeye bağlanamamış tıbbi malzeme, ilaç vs. giderleri olması kaçınılmazdır.
Bu nedenle davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
E-Davalı vekilinin Kusur raporu alınmadan karar verildiği istinafı yönünden;
Dosya kapsamından davacının … VE … plakalı araçta yolcu olarak bulunmakta iken dava dışı sürücü …’nun sürücüsü olduğu söz konusu aracın tek taraflı kaza yapması neticesi yaralandığı, davalı sigorta şirketinin kaza yapan aracın ZMMS şirketi olduğu, davacının da söz konusu araçta yolcu olduğu dikkate alındığında olayda herhangi bir kusuru olduğundan bahsedilemeyeceği bu halde kusur raporunun alınmasının gerekmediği anlaşılmakla davalı tarafın buna yönelik istinafı itirazları yerinde değildir. (Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2015/12126 esas 2018/8114 karar sayılı ilamı)
F-Davalı Sigorta Vekilinin; hatır taşımasına yönelik olarak yaptığı istinaf itirazında;
Davacı tarafın hatır taşımasına yönelik itiraz bulunmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87. Maddesine göre “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.” esası kabul edilmiştir. Hatır için taşımanın söz konusu olabilmesi için, işletenin taşımak üzere araca aldığı yolcudan karşı edim alabilecekken yolcunun hatırı için veya iyilik yapma düşüncesi ile karşı edimi almayıp yolcuyu bedelsiz taşıması gerekmektedir.
Yani hatır için taşımada, taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Ancak taşımada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş, BK.nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hatır taşımasından sözedebilmek için, ölenin veya malul kalan kişinin karşılıksız taşınmış olması ve taşımanın taşınanın yararına olması gerekir. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde, taşımanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir.
Somut olayda, davacının kazaya konu araçta yukarıda belirtilenin aksine hatır için taşındığı hususunda herhangi bir delil de ibraz edilmemiştir. Hatır taşımasının varlığı, davalı sigorta şirketi tarafından iddia edilip ispatlanması gereken indirim sebeplerinden olduğundan ve bu hususun ispatlanamamış olmasından dolayı, 6098 sayılı BK’nun 51. maddesi gereğince tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmaması yerindedir .Bu nedenle davalı Sigorta Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2012/3849 E,2013/3274 K)
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesince verilen … tarih … esas … sayılı kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı vekili tarafından alınması gereken 7.460,39 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.866,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.594,39 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. …
…
Başkan
…
…
Üye
…
…
Üye
…
…
Katip
…