Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/74 E. 2019/107 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2018
NUMARASI : … Esas ……. Karar

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILMA TARİHİ :
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara ilişkin davalılar…. vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi olan …. 25/06/2016 günü motosiklet ile seyir halinde iken sürücüsü davalı … olan ….plakalı aracın çarpması sonucunda ölümlü ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, kazada davalı otomobil sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, murisin kusurunun olmadığını, kaza sonunda tutulan tutanakta tüm kusurun muriste olduğu şeklinde düzenlendiğini, olay yeri, fren izleri dikkate alındığında aracın çok hızlı gelerek kazaya sebep olduğunu, murisin 5-6 m havalandığını, kaza tutanağının araç sürücüsünün beyanlarına göre düzenlendiğini, kaza sonrası ilk müdahaleyi yapan ve olaya tanıklık eden sağlıkçı …… ismindeki görgü tanığının da aracın çok hızlı bir şekilde sollama yaparak çarptığını beyan ettiğini, sürücü davalının 60 km hızla gittiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, murisin eşinden boşanarak davacılar oğlu ve annesi ile birlikte yaşadığını, davacı …’nın eşinden sonra oğlunun ölümü ile adeta yıkıldığını, diğer davacı ….. de anne ve babasının ayrı olması üzerine babasını da kaybetmesi ile kendisini toparlayamadığını, murisin ölümü ile aile içinde telafisi mümkün olmayan yıkımlar olduğunu, bu yıkımın onarılmasını bir nebze olsun katkısı olması için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, murisin ölümü ile ailede maddi anlamda büyük sıkıntılar yaşandığını, davacı …….’in maddi hiçbir gelirinin olmadığını, murisin ölümünden önce gündelikçi olarak çalıştığını, maddi destek hesaplaması yapılırken asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasını, kazanç getirici bir çalışması olmasa bile kişisel nitelikleri, özel yetenekleri, toplum içinderi işlevi ve aile içi ilişkileri çerçevesinde bir kimsenin yakınlarına yardım ve hizmet ederek sağladığı yararalar kazanç kaybı niteliğinde değerlendilmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketine davadan önce başvurularına …..TL ödenmesi yönünde verilen teklifin hakkaniyet ilkelerine uygun olmadığından kabul edilmediğini bu nedenlerle davacılara ayrı ayrı …..TL’den ……….TL manevi tazminatın davalılar ………ve ………’ten tahsilini, davacı ……..’e ödenmek üzere …….TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, tüm tazminatların olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara verilmesini, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar ……….. ve …………. vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazayla ilgili Konya …Asliye Ceza Mahkemesinin ……….. esas sayılı dosyasında Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesindan alınan raporda murisin asli kusurlu olduğu, müvekkili araç sürücüsü ………’ün tali kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlendiği, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını, davacıların ve murisin yaşları, gelir durumları, olayın meydana geliş şekli, kusur oranları ve tazminata etki edecek diğer hususlar göz önüne alınarak hesap raporu alınması gerektiğini, alınacak raporda davacıların kaza nedeniyle elde etmiş her türlü gelirin mahsup edilmesi gerektiğini, kazada müvekkilinin aracında da maddi hasar oluştuğunu ancak bu haklarını saklı tuttuklarını, talep edilen manevi tazminatın çok yüksek olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye yol açar mahiyette olduğunu bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamı dışında olduğunu, davacılar tarafından destekten yoksun kaldıklarının makul ve muteber delillerle ispatlanması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken bilinen ücret, belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücret baz alınarak hesaplanması gerektiğini ayrıca trafik kazasında müteveffanın takması zorunlu kaskını takıp takmadığının da tespiti gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu tutulabileceğini bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi tarafındna verilen 13/11/2018 tarihli kararı ile; “Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede: davacılar vekilince davalılar aleyhine açılan bu davada; 25/06/2016 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazasında davacıların murisi…….’in vefatı nedeniyle, ………. plakalı aracın sürücüsü ………. ve aracın işleteni ……………. aleyhine maddi ve manevi tazminat ve aracın …. Sigortacısı olan davalı sigorta şirketi aleyhine maddi tazminat talep edilmiş olup; mahkememizce toplanan deliller, özellikle Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 06/07/2018 tarihli rapora göre: kazada davacıların murisi …..’in kazanın oluşumunda %75, davalı …..’ün %25 kusurlu olduğu, aktüerya uzmanı bilirkişinin 27/09/2018 havale tarihli raporuna göre; oğlunun ölümü nedeniyle davacı ……’in destekten yoksun kalma zararının …..TL olduğu, kaza sırasında murisin kask takmadığı ve yaralanmasının kafa bölgesinden olduğu anlaşıldığından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları nazara alınarak, hesaplanan maddi tazminattan takdiren %20 oranında kask indirimi yapılmak suretiyle davacı ………. yönünden açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile …..TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden temerrüd tarihi olan 23/12/2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin manevi tazminat talebinin değerlendirilmesinde; Borçlar Kanunu 56.maddesinde şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde Hakimin manevi tazminata hükmedeceği düzenlenmiş olup; Hakim para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet ilkelerini nazara almak durumundadır. Hükmedilecek para miktarı ne ceza ne de tazminattır. Amaç zarara uğrayanda huzur duygusu oluşturmak ve ruhi ızdırabın dindirilmesini sağlamaktır. Açıklanan nedenlerle BK. 56/2 maddesi gereğince davacıların manevi tazminat taleplerinin tarafların kusuru, ekonomik ve sosyal durumları, özel hal ve şartlar nazara alınarak kısmen kabulü ile davacı …. yönünden ……TL, davacı ……. yönünden …..TL olmak üzere toplam ….TL manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle işleyeck yasal faizi ile davalılar ….. ve …..’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar verilmesine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07/05/2013 tarih ve 2012/9422 Esas, 2013/6530 Karar sayılı ilamı doğrultusunda davacıların davada ihtiyari dava arkadaşı konumunda olmaları nazara alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı vekalet ücreti takdirine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde davacı …..’in maddi tazminat talebinin ıslah dilekçeside nazara alınarak kısmen kabulü ile; Davalı sigorta sorumluluğu sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile …..TL, destekten yoksun kalma tazminatından takdiren %20 oranında kask indirimi yapılmak suretiyle hesaplanan …..TL Maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden temerrüd tarihi olan 23/12/2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı ….. yönenden …..TL, davacı ….. yönünden …..TL olmak üzere toplam …..TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılır …. ve ……’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas …. Karar sayılı dosya
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalılar …ve ….vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yaşanan kazanın meydana geliş şekli, tarafların kusur durumları, müvekkillerinin olay sonrası tutumu ve yaşadıkları üzüntünün dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, maddi tazminat yönünden ise hükme esas alınan 27/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda müteveffanın tekrar evlenme olasılığı konusunda bir inceleme yapılmadığını, raporda müteveffanın davacı anneye desteğinin ortak yaşam ve paylaşımının söz konusu olduğunun belirtildiğini ve %25 oranında destek payı üzerinden hesaplama yapıldığını ancak dosya kapsamında davacının annesi ile ortak yaşadığına dair herhangi bir delilin bulunmadığını, davacının annesi ile kendisinin adreslerinin de farklı olduğunu bu nedenle bu bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı otomobil sürücüsünün tam kusurlu olduğunu ve müteveffanın kusurunun bulunmadığını, dosya içerisindeki polis tarafından düzenlenen mevcut kaza tutanağına göre olayda tüm kusurun ölen …..’e verildiğini ancak düzenlenen kaza tespit tutanağının şüpheli araç sürücüsünün beyanlarına göre tek taraflı olarak düzenlendiğini, kaza tespit tutanağında çarpma noktası, fren izi mesafesi, ölen kişinin ne kadar sürüklendiği gibi hususların krokide metre olarak gösterilmediğini, şüpheli araç sürücüsünün çok hızlı bir şekilde ölen ….’e çarparak 5-6 metre havalandığını, şüphelinin beyanında 60 km hızla gittiğini beyan ettiğini ancak görgü tanığının şüphelinin kullandığı araçla kendisinin çok hızlı bir şekilde sollayarak ölene çarptığını beyan ettiğini, manevi tazminat açısından hükmedilen miktarın zararı tazmin etmeyi değil, manevi çöküntüyü dahi gidermeye yetmeyeceğini, ayrıca maddi tazminat yönünden ise; müteveffanın 48 yaşında hayatını kaybettiğini, vefat etmeden yıllar önce de eşinden ayrıldığını, bu yaşa kadar evlenmeyen birinin daha sonra da evlenme ihtimalinin incelemeye değmeyecek kadar düşük olduğunu, ayrıca müteveffa ….in eşinin de vefat ettiğini ve hiçbir gelirinin olmadığını, hayatını vefat eden oğlu sayesinde idame ettirdiğini, davaya konu kaza olmadan hemen önce de müteveffanın annesinin evinde olduğunu, bu nedenle aynı adreste yaşamamalarına rağmen daima birlikte olduklarınn açık olduğunu ve desteğin varlığı için aynı adreste yaşama koşulunun da olmadığını beyan ederek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, manevi tazminat miktarı ile destekten yoksun kalma tazminatında da davacı annenin bu tazminatı talep edip edemeyeceği, müteveffanın evlenme durumunun tazminatta etkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, manevi tazminat miktarı ile destekten yoksun kalma tazminatında da davacı annenin bu tazminatı talep edip edemeyeceği, müteveffanın evlenme durumunun tazminatta etkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Desteklik ilişkisinin bulunmadığına yönelik itirazda;
Kaza sonrasında davacı anne …’nın çocuğu ….hayatını kaybetmiş, davacı anne destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmuştur. Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre, aksi söz konusu olsa bile her çocuk gelir elde etmeye başladıktan sonra geliri, kardeş sayısı, anne ve babanın ekonomik ve sosyal durumlarına göre gelirinin belli bir oranında destek olacağının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla davalı vekilinin fiili desteklik durumunun bulunmadığından bahisle destekten yoksun kalma tazminatı istenemeyeceğine dair itirazı yerinde değildir.
Müteveffanın evlenme indiriminin yapılmadığına yönelik itirazda;
Davacı annenin desteği(oğlu) olan …., kaza tarihinde 48 yaşında, boşanmış ve destek alacaklılığından çıkmış olan 22 ve 27 yaşlarında iki çocuklu olarak vefat etmiştir. Hükme esas alınan aktüer raporunda, desteğin bakiye ömrünün sonuna kadar gelirinin %25 i oranında annesine pay ayıracağı varsayılarak hesaplama yapılmış olup desteğin babasının hayatta olmaması ile iki çocuğunun ve boşanmış eşinin destek alacaklısı olamayacağı raporda yerinde olarak belirtilmiştir.
Davacının yaşı ve iki çocuklı olarak boşanmış olmasına karşın tekrar evlenebileceği ihtimaline binaen, hayatın olağan akışına göre evlenip desteğin en az iki çocuk sahibi daha olacağı kabul edilerek, anne ve babasının hayatta olması durumunda desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16 şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5 er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması gereğidir.
Somut olayda, müteveffanın ölen babasının yukarıda belirtilen desteklik payının sağ davacı anneye ilavesi suretiyle annenin toplam gelirden alacağı payın % 25 olacağı görüldüğünden, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gelirden davacı anneye ayrılacak payın da % 25 olarak hesaplanmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Manevi tazminat miktarına yönelik itirazda;
Manevi tazminat,6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut davaya gelince, motosiklet sürücüsü olan müteveffaya davalıların sürücü, işleteni olduğu aracın çarpması neticesinde, davacının oğlunun ölümü ile sonuçlanan kazada, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın % 75, davalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla manevi tazminatın takdirinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tarafların kusur durumları, meydana gelen netice ve yukarıda ilkeler gözönünde tutularak takdir edilen manevi tazminat miktarları fazla değildir. Bu sebeple davalı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen …. E- ….. K. sayılı 22/12/2018 tarihli kararına karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusunun incelenen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla HMK ‘nun 353/1-b.1 maddesi gereğince başvurunun ESASTAN REDDİNE,
2-Kararın mahiyeti gereği alınması gereken … TL harçtan istinaf dilekçesi ile yatırılan … TL harcın mahsubu ile bakiye …. TL eksik harcın istinaf eden davalılar … ve …..’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1 (a) maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/02/2019

Başkan

Üye

Üye

Katip