Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/700 E. 2019/792 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – TC:… …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- … – TC:… …
: 3- … – TC:… …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …
: Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve inceleme ile heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
DAVACININ DAVA DİLEKÇESİ ÖZETİ VE TALEPLERİ:
Davacı vekili 12/01/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 16.04.2016 günü müvekkil …, Nalçacı Caddesi üzerinden Rauf Denktaş Caddesi yönüne doğru yaya geçidi kullanarak geçtiği sırada, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Kule kavşağı istikametinden Nalçacı Caddesini takiben seyredip Rauf Denktaş Caddesi ışıklı kavşağına geldiğinde, kendisine yanan yeşil ışığın, san ışığa ve akabinde kırmıza ışığa dönmesi sonucu ışıklan geçtikten sonra kavşak içinde durup, geri geri manevra yaptığı sırada müvekkili …’a çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini, Kaza Tespit Tutanağına göre; kendi sevk ve idaresindeki ve davalı … şirketi nezdinde sigortalı bulunan … plakalı aracı kullanan …’in kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin ise kural ihlalinin bulunmadığının belirtildiğini, trafik kazasına ilişkin ceza davası olan Konya … Asliye Ceza Mah. … Sayılı dava dosyası kapsamında aldırılan 24.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda da … plakalı aracı kullanan davalı …’in tamamen kusurlu bulunduğunu, mahkemenizce yaptırılacak olan kusur bilirkişi incelemesi sonucunda da müvekkilin kusurunun olmadığı, davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun görüleceğini, davacı müvekkilinin kaza tarihinde 73 yaşında olduğunu, müvekkilinin, kazanın ardından öncelikle Meram Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldığını, yapılan ilk müdahale ile birlikte yaklaşık 10 gün yoğun bakımda kaldığını, müvekkilinin tedavisine Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde devam ettiğini, müvekkilinin trafik kazasına bağlı kafa içi kanama, beyin parankim ve ve akciğer doku harabiyetine, kafa kubbede lineer kemik kırığına neden olacak şekilde travma geçirdiğini, müvekkilinin ameliyattan sonra bir süre hastanede yatmaya devam etmiş; daha sonra taburcu olup evde yatmaya ve sık sık hastaneye kontrole gitmeye devam ettiğini, müvekkilinin halen iyileşemediğini bu nedemle de çalışamadığını, bedensel engeli nedeniyle ekonomik geleceğinin olumsuz etkilendiğini, müvekkilinin tedavisi sırasında birçok yan giderini de karşılamak durumunda kaldığını , ancak davacının tedavisi yalnızca bu süre ile sınırlı kalmadığını, davacının hastaneden taburcu olduktan sonra da halen düzenli şekilde hastane kontrolüne gittiğini, bu nedenle davacının tedavi giderleri kapsamında karşılanacak giderleri hesaplanırken bu kontrol dönemlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini, ağır yaralanan, daha sonra uzun bir süre hastanede tedavi gören ve neticede hayatı boyunca fiziksel faaliyetlerinde önemli ölçüde aksama yaşamaya maruz kalan davacının hissettiği endişe ve üzüntünün manevi zarar unsurlarından olduğunu, davacı müvekkilinde trafik kazasına bağlı olarak hafıza kaybı yaşadığını ve etkisinin halen devam ettiğini, davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli … poliçe numaralı trafik sigorta poliçesi ile davalı …’ne sigortalı bulunduğunu, dava açılmadan önce davalı kooperatife 23.12.2016 tarihinde yazılı dilekçe ile başvuru yapıldığını, davalı … şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizisinin istendiğini belirterek, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle hüküm altına alınacak alacağın tahsil edilememe riskine karşılık … plaka sayılı aracın trafik kaydına ve davalı araç sürücüsü … ve işleten …’in tüm taşınır ve taşınmazlarına kararın kesinleşmesine kadar cebri icra yoluyla satışı ve 3. şahıslara devri engelleyici nitelikte “ihtiyati tedbir” şerhi konulmasına, trafik kazasında bedensel zarar nedeniyle, 6100 sayılı HMK madde 107 uyannca toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek, davacı lehine şimdilik 100,00-TL geçici işgöremezlik, 100,00-TL beden gücü kaybı zararı, 100,00-TL tedavi ve bakım giderleri olmak üzere toplam 300,00-TL maddi tazminatın işleten … ve sürücü … yönünden olay tarihinden; sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsil olarak davalılardan tahsiline, 60.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü … ve işleten …’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte müşterek ve müteselsil olarak tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili 22/02/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; davacının, kendisinin dikkatli şekilde karşıdan karşıya geçtiği esnada, davalı … sevk ve idaresindeki aracın kendisine çarptığını, bu nedenle bedensel zararının oluştuğunu iddia ittugunu, devacının iddiasının ispatı için olay yeri ile ilgili kolluk araştırması yapılarak olay yerinde bulunan kamera kayıtlarının ve başkaca delillerin ilgili yerlerden celbinini istediklerini, her ne kadar davacı, ceza davasında davalı …’in tam kusurlu olduğunu iddia etse de, ceza mahkemesi kararı henüz kesinleşmediğini, bu nedenle, mahkemece kusur incelemesi yaptırılmasının gerektiğini, davacının kaza tarihi itibariyle 73 yaşında olup, belli başlı hastalıkları olması kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının arızalarının tamamının dava konusu trafik kazasından mı yoksa süre gelen rahatsızlıklarından dolayı mıdır bunun tespit edilmesi gerekmekte olduğunu, öncelikle davacının maluliyet oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini, davacının sürekli iş göremezlik oranının sürekli olup olmadığını, davacının iyileşme sürecine ilişkin olarak geçmesi gereken tahmini sürenin tespit edilmesini, davacının kazadan öncesine ait rahatsızlıklarının neler olduğunun, T.C Sağlık Bakanlığı’ndan sorulmasını, varsa eğer teşhis ve tedavi evraklarının celbini, SGK’dan, kullandığı raporlu-raporsuz ilaç listesinin celbinin gerektiğini, davacının sürekli iş görmezlik oranının tespiti için yapılacak işlemlerin ne kadar süreceği bilinemediğini, bu durumun yargılamanın uzamasına neden olacağını, bu nedenle, davacının maluliyet oranının kesinleşmesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettiklerini, davacının, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan tedavi ve bakım giderlerinin neler olduğuna ve bakıma muhtaç olduğuna dair herhangi bir açıklamanın yapılamadığını, manevi tazminatın, haksız fiil nedeniyle uğranılan yıkımın duygusal tatminini sağlamak için var olan bir hukuki çare olduğunu, davayı kabul etmemekle beraber, talep edilen manevi tazminat miktarının çok yüksek ve fahiş olduğunui, manevi tazminatın, tarafların ekonomik-sosyal durumuna, kazanın oluşumuna, kusur durumuna göre hakim tarafından belirleneceğini, manevi tazminatın temelinde yatan unsur bir tarafın zenginleşmesine, diğer tarafın fakirleşmesine neden olmayacağını, davacının zenginleşme amacıyla manevi tazminat istediğini, davacının uğramış maddi zararının belirli olmadığını, ancak yargılama ile ortaya çıkacağını, eğer ki davacının uğramış olduğu maddi bir zarar söz konusu olursa, davalı … şirketi bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğnu, bu nedenle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddini talep ettiklerini belirterek haksız davanın reddine, davanın sigortacı …’ne ihbar edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı S.S. … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının başvuru şartının yerine getirmiş kabul edilebilmesi için ZMMS Genel Şartlarında belirtilen gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve ödeme süresinin dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, davacı tarafın her ne kadar sigortaya yazılı başvuru yaptığını ileri sürmüş ise de yasal düzenlemelerde yer alan hususları yerine getirmediğini, yazılı başvuru yaptığının kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, ve poliçe üzerinde ölüm ve sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin azami olarak 290.000,00 TL olarak sınırlandırıldığını, bu talebin maksimum talep edilebilecek miktar olduğunu, müvekkili şirketin asıl sorumluluğunun gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, trafik sigortasının bir zarar sigortası olduğunu, yapılacak inceleme sonucunda müvekkili şirketin sorumluluğunda bir bedel ortaya çıktığı taktirde teminat limitinin sorumluluk limiti olarak esas alınması gerektiğini, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek üzere, kusur dağılımının şüpheye yer bırakmayacak derecede nesnel, tarafsız ve hükme esas teşkil edecek nitelikte bir raporla ortaya konulmasının zaruri olduğunu, bu nedenle tüm delillerin toplandıktan sonra dosyasının kusur dağılımının tespiti için Adli Tıp Kurumu’na tevdi edilmesi gerektiğini, inceleme sonunda sigortalı sürücünün kusurlu olduğuna hükmedilse bile davacının zararının doğması ve artmasına yol açtığından aleyhe hükmedilecek tazminatın kaldırılması veya hakkaniyete göre azaltılması gerektiğini,dava dilekçesinde davacının kaza anında 73 yaşında olduğunun belirtildiğini ve maddi tazminat talep edildiğini, sigortanın bir zenginleşme aracı olmadığını, sigorta şirketinin üçüncü kişişlerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesinin esas olduğunu, bu nedenle kusur oranının öğrenilmesinden sonra davacının geçici ve sürekli sakatlık iddialarının da araştırılması gerektiğini, ayrıca dava dışı SGK’na müzekkere yazılarak dava konusu olay nedeniyle davacıya yapılan herhangi bir ödeme olup olmadığının sorulmasını ve ödeme yapılmış ise miktarının bildirilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle temerrütten de bahsedilemeyeceğinii, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davada hükmedilmesi gereken faizin ancak yasal faiz olabileceğini ve müvekkili şirket bakımından hükmolunacak tazminat tutarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini beyan ederek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın usulden ve esastan tamamen reddi ile masraf, faiz ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen … tarihli kararı ile; “Davacının maluliyetine ilişkin olarak Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda sonuç olarak; … oğlu, …’un 16/04/2016 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı hafif Post kontüzyon sendromu arızası nedeniyle: olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr 1 I (18B…….35)A %39 E cetveline (yaşına) göre %48,2 (yüzdekırksekizvirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme(iş göremezlik / iş ve güçten kalma) süresinin olay tarihinden itibaren 12 (oniki) aya kadar uzayabileceğine dair rapor düzenlenmiştir.
Davaya konu trafik kazasına ilişkin yürütülen Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasından aldırılan kusur raporunda ; sürücü …’in asli ve tamamen kusurlu olduğu, yaya …’ın ise kusursuz olduğuna dair rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 08/03/2019 tarihli duruşma sırasında; davalı … tarafından maddi tazminat taleplerinin ödendiğini, bu nedenle maddi tazminat davasının konusuz kaldığını beyan etmiştir.
Dava, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davasıdır.
Yukarıda izah edilenler, adli tıp raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça maddi tazminat isteminde bulunulmuşsa da yargılama sürecinde bu hususta sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmış ve talebin konusuz kaldığı anlaşılmakla davacının konusuz kalan maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebi yönünden ise dava konusu olayın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları, davacıda olay neticesi meydana gelen malüliyet durumu ile olay nedeniyle davacının yaşadığı elem ve ızdırap, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde Davacının konusuz kalan maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 15.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu trafik kazası nedeniyle müvekkili …’in %48,2 oranında maluliyetinin bulunduğunu, yüksek orandaki maluliyet nedeniyle müvekkilinin hayatının geri kalan kısmını yalnız başına idame ettirmekte büyük zorluk çekeceğini, Yerel Mahkemenin bu hususları gözardı ederek manevi tazminat talebinin tümüne hükmetmesi gereken hatalı şekilde kısmen kabulüne karar verdiğini, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmamakla birlikte bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanması gerektiğini ve bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de göz önünde bulundurularak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile manevi tazminat taleplerinin tüm olarak kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen kısmen kabul kısmen red kararına karşı davacı vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda manevi tazminat taleplerinin tümünün kabulüne karar verilmesine ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
A)Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede :
1086 sayılı HUMK’nın 381-389.maddelerinde ve (6100 sayılı HMK.nin 294. – 297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK.nin 297/2. maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili İcra Mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda; kararda kaza tarihinin yazılmamış olduğu bu hususunda infazda tereddüt yaratacağı anlaşılmaktadır.
B)Davacı vekilinin verilen manevi tazminatın azlığı yönünden istinafı;
6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hâkim; Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözeterek, hukuk ve adalete uygun hak ve nesafet kurallarına göre uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekmektedir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi gerekir. Hakim manevi tazminata hükmederken; tarafların kusur durumu, kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumları, zarar ile olay arasındaki illiyet bağı, ölüm halinde kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması, olayın tarihi, olayın ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, davacı sayısı gibi hususlar dikkate alınarak davacılar için zenginleşme, davalılar için yoksulluğa neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Somut dosyamızda; Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle % 48,2 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 12 ay olduğu gözetilip, 16/04/2016 tarihinde meydana gelen olayda,davalı sürücü … in % 100 kusurlu ve davacının kusursuz oluşu, olayın meydana geliş şeklinin davacı üzerindeki etkisi, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda davacı için belirlenen manevi tazminatın az olduğu, 50.000.00- TL manevi tazminat taktirinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı bu itibarla davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olduğu,
Bu gerekçeler ile; davacı vekilinin manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar … kalmak üzere, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen … tarih, … esas, … karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Maddi Tazminat Yönünden;
Maddi tazminat talebinin davalı … tarafından ödenmesi ile dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Manevi Tazminat Yönünden açılan davanın KABULÜ ile;
50.000,00-TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 16/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek YASAL faizi ile birlikte birlikte davalılar … ve … den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Maddi tazminat davası bakımından alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcı yeterli bulunduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Manevi tazminat davası bakımından alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 126,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.289,13 TL eksik harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 259,50 TL harç giderinin … ve … den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 693,50 TL Adli Tıp ücreti giderleri, 400,16 TL posta ve tebligat gideri, S.Ü Tıp Fakültesi Hastahanesi 530,00-TL muayene gideri olmak üzere toplam 1.623,66 TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesaplanan 1.613,91 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat davası bakımından ücreti vekalet hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Manevi tazminat davasında davacı vekili yararına, AAÜT’ne göre belirlenen ve kabul edilen miktara göre belirlenen edilen 5.850,00 TL ücreti vekaletin davalılar … ve … den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Artan gider avansı olması halinde HMK m.333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden ;
10-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan başvurma harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 22,50 TL tebligat gideri ile 121,30- TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 143,80 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
12-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
13-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz (58.800,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip