Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/664 E. 2019/665 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
ARA KARAR TARİHİ :
NUMARASI :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILMA TARİHİ :

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 27/03/2019 havale tarihli ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özet olarak; 31/12/2018 tarihinde sigorta şirketine başvuru yaptıklarını, yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alamadıklarıını, 04/05/2017 tarihinde davalı … şirketin sigortalı, diğer davalı şirketin işleteni olduğu, ve davalı … idaresindeki … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı yarı römork ile … idaresindeki … plakalı otomobille çarpışması sonucu müvekkili idaresindeki aracın sağa savrularak iş yeri duvarına çarparak durduğunu ve davalı aracın sebebiyet verdiği kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığını, kaza tespit tutanağında davalı sürücü …’in KTK m.84 açık kural ihlali nedeniyle kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, kaza nedeniyle müvekkilinde kalıcı maluliyet oluştuğunu, yine müvekkilinde bacağına takılan platin nedeniyle fonksiyon kaybı meydana geldiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle maddi ve manevi olarak zor günler geçirdiğini, kazanın müvekkilinin günlük yaşantısını etkilediğini, eskisi gibi merdiven inip çıkamadığını ve eğimli yollarda rahatça yürüyemediğini, davalı şirketin aracın maliki olduğunu, araç maliki ile sürücünün farklı olması durumunda araç malikinin işleten sıfatıyla meydana gelen kazadan sorumlu olacağını, tüm bu nedenlerle HMK m107 uyarınca toplanacak delillere göre belirlenerek fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın (25,00 TL sürekli iş göremezlik, 25,00 TL geçici iş göremezlik, 25,00 TL bakıcı giderlerinden doğan maddi zarar ve 25,00 TL kaçınılmaz tedavi giderleri olmak üzere) davalılardan sigorta şirketinden sigorta limitleri dahilinde sigortaya başvuru tarihinden itibaren ticari faizi ile ve Karadağ Uluslararası Nak ve Tic Ltd Şti den kaza tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle diğer davalı …’den ise yine kaza tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den yine kaza tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile diğer davalı Karadağ Ltd Şti den kaza tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmü muhtemel alacakları için … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı yarı römorke ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili 02/05/2019 tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; haksız fiilden doğan tazminat alacaklarının zarar sorumlusunun öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde sunulması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dayandığı delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, usuli anlamdaki bu eksikliğin esasa verecekleri cevapları etkilediğini, bu nedenle deliller tebliğ edilene kadar cevap haklarını saklı tuttuklarını, … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeyi beyanın davayı kabul anlamına gelmediğini, müvekkili sigorta şirketinin üçüncü kişilerin uğradığı bedeni zararlardan sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerde ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu olduğunu, kusur durumunun tespitinin gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yok ise işletene düşen bir sorumluluk da olmadığını, kusur tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmasını talep ettiklerini, maluliyete ilişkin maddi tazminat talebi yönünden kanuna ve Yargıtay uygulamalarına uygun bir değerlendirme yapılması gerektiğini ve dosyanın bu yönde rapor tanzimi için Adli Tıp Kurumu ve Üniversitelerin Adli Tıp bölümlerinden rapor alınmasını, davacının maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesinin gerektiğini, ZMMS genel şartları gereği alınacak raporun özürlü sağlık kurulu raporu olması gerektiğini, maluliyet oranının özürlülük ölçütlerine göre belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri ile bakıcı giderleri tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, tedavi giderlerine ilişkin 22/11/2013 tarihinde 1.035,78 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, toplanan delillerle beraber davacı tarafın müterafik kusurunun mevcudiyeti halinde belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacıların yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulünün gerektiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine, mahkeme esasa girer ise; kusur ve maluliyet tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi ve bakıcı giderleri taleplerinin reddine, kusurun ve maluliyetin tespiti halinde alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasına, müvekkili temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasına, kaza tespit tutanağı ve alkol raporunun kendilerine tebliğine, aleyhe hüküm kurulması halinde yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 10/04/2019 tarihli ara karar ile; “Dava ölümlü ve/veya yaralamalı trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mevcut dava dosyası içeriği bir bütün halinde değerlendirildiğinde alacaklının dava sonunda hükmedilmesi muhtemel tazminat alacağının ödenmesini güvence altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici şekilde el konulması olarak tanımlayabileceğimiz ihtiyati haciz talebi, 2004 sayılı İİK’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bir hukuki müessesedir. Kural olarak, muaccel ( vadesi gelmiş ) ve rehinle teminat altına alınmamış bir para alacağı için, mahkemeden ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir. Müeccel ( vadesi henüz gelmemiş ) alacaklar açısından ancak kanunda öngörülmüş, aşağıda belirtilen istisnai hallerde ihtiyati haciz talep edilebilir: 1 ) Borçlunun belirli bir yerleşim yeri yoksa; 2 ) Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa. Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; ihtiyati haciz talebinin dayanağı alacak trafik kazasından kaynaklanmakta olup, niteliği itibariyle haksız fiillerdendir. Özü itibarıyla ihtiyati haciz istemine yönelik olan bu talepte, kusur oranının ( dosyada savcılıkça veya Mahkemece alınmış bir kusur raporu bulunmamakla ) ve zararın tespiti incelemeyi gerektirdiğinden, alacak likit ve muaccel değildir. Bu itibarla, İİK.’nun anılan maddesindeki ihtiyati haciz isteminde bulunabilmek için aranan koşulların oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalının taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa hazırlandığı, bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğu hususları ispat edilmiş değildir. Ayrıca dosyada henüz yeterli araştırma ve bilirkişi incelemesi yapılmamış olup alacak konusu yargılamayı gerektirmektedir. Yukarıda açıklanan sebeplerle İcra İflas Yasası’nın 257. maddesinde sözü edilen ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla Davacının ihtiyati haciz talebinin İİK 257. ve devamı maddeleri kapsamında Reddine,” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 24/04/2019 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 17.HD 30/11/2017 tarih 2016/18144 Esas 2017/11201 Karar sayılı ilamı ile aynı mahiyetteki talep için verilen yerel mahkeme kararının İİK 257 – 264 maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin tümden reddine karar verilmesi nedeniyle bozulduğunu, kanunun amacının dava davacı lehine sonuçlanır ise davacıyı mağdur etmemek olduğunu, emsal Yargıtay kararlarının da aynı yönde olduğunu, tüm bu nedenlerle eksik inceleme sonucu hatalı ve yanlış olarak ihtiyati tedbir talebinin reddine şeklinde düzenlenen ara kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava konusu uyuşmazlık, trafik kazası nedeniyle yaralanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat talebindeki davalıya ait kazaya da karışın davalıya ait taşıt üzerine ihtiyati haciz talebinin mahkeme ara kararı ile reddedilmesi nedeniyle bu kararın kaldırılmasına ilişkin istinaf talebinden ibarettir.
Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.
İİK’nun 259. maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 87. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder.Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi ve manevi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin reddine karar verilmiştir.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır.
Dosyada bulunan, trafik tespit tutanağı, tedavi evrakları ve raporlar ile tüm mevcut belgeler çerçevesinde davacının ihtiyati haciz talebinin, yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde alacağın rehinle de temin edilmediği de nazara alınarak taleple bağlılık ilkesi nedeniyle istemi ile sınırlı olacak şekilde ihtiyati haczi istenilen araçların ihtiyaten haczine karar verilmesi gerekir.
(Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/18144 E,2017/11201 K;aynı daire 2016/9800 E,2017/8052 K,2014/22955 esas 2017/3970 karar sayılı ilamları)
( Aynı mahiyette Yargıtay 4. HD nin T.C. 2014/1150 esas 2014/1621 karar sayılı ,2014/9434 esas 2014/13476 karar sayılı ilamları)
Bu durumda mahkemece, davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı, 10/04/2019 tarihli ara kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
Buna göre;
1-Davacıların İİK’nun 257.maddesindeki yasal koşullara uygun ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile;
Davacının 100- TL maddi, 15.000- TL manevi tazminatı alacağının teminine ilişkin, … plakalı çekici ve … plakalı römork niteliğindeki araçların, davalı … ve ….Şirketi’ne ait olması halinde İİK nun 257/1. maddesi uyarınca İHTİYATEN HACZİNE,
2-İ.İ.K.’nın 259/1.maddesi gereğince dava konusu alacağın (15.100-TL) %15’i oranında (2.265-TL) HMK’nun 87.maddesine göre nakdi teminat veya süresiz banka teminat mektubu alınmasına,
3-İhtiyati haciz kararının talep halinde 2004 Sayılı İİK’nun 261. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi’nin yargı çevresi içerisinde bulunan icra dairesine ibrazla yerine getirilmesine,
4-İstinaf başvurma harcı dışında kalan istinaf peşin harcı olarak alınan karar ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf giderlerinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-(f) gereğince KESİN olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12/07/2019


Başkan


Üye


Üye


Katip