Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/642 E. 2019/645 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
TARİHİ :
NUMARASI :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ :
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 13/04/2018 tarihli dava dilekçesi ve 19/09/2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 21/09/2016 günü saat 09:32 sıralarında … Mah. … Sokakta mülkiyeti Konya Büyükşehir Belediyesi’ne ait olup sürücü …ın kullanmakta olduğu ZMMS poliçesi de diğer davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen … plakalı halk otobüsü ile mülkiyeti müvekkili …’a ait olan … plakalı araçla kaza yapması sonucu davacıya ait araçta değer kaybı meydana geldiğini, kusurun davalı tarafta olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davacının aracında meydana gelen değer kaybından dolayı 1.000,00 TL. tazminatın davalılardan sorumlulukları oranında (sigorta şirketi açısından sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere) kaza tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin 07/05/2018 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın davacının belirttiği şekilde müvekkili belediye otobüs sürücüsünün kusurundan kaynaklanan bir kaza olmadığını, kusur tespiti açısından kazanın meydana geldiği bölgeye ilişkin müvekkili belediyeden sinyalizasyon sistemine ilişkin bilgi ve belgelerin mahkemece temini ile gerekli diğer bilgi ve belgeler toplandıktan sonra dosyanın bilirkişiye gönderilerek kusur tespitinin yapılması gerektiğini, davacının meydana gelen kazadan dolayı aracının değer kaybına uğradınığı iddia etse de, aracın değişen parçalarının aracın değerini arttırdığını, bu hususun da gözönüne alınması gerektiğini, müvekkili hakkında açılan haksız davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Şirketi vekilinin 10/05/2018 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 18/01/2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, dava konusu talebin zamanaşamına uğraması nedeniyle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket tarafından davacıya 24/11/2016 tarihinde 18.500,00 TL. maddi hasar ödemesi yapıldığını, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması ve karşı araçta değer kaybı olmaması nedeniyle davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen 04/04/2019 tarihli kararı ile; “Davacı taraf dava açmadan önce süresinde sigorta şirketine başvurması ve davalı tarafından eksik belge yönünden davacıya herhangi bir bildirim yapılmamış olması nedeniyle 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartının mevcut olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalılardan ……. Sigorta Şriketi zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; kaza tarihi ile dava tarihi arasında 2 yıllık sürenin geçmemesi nedeniyle sigorta şirketinin zamanaşımı itirazı reddedilmiştir.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi …’nun 20/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre ve daha sonradan alınan 15 Ocak 2019 tarihli ek rapor ile; iki aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazasında, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi ile sigortaladığı … plakalı araç sürücüsü dava dışı …ın % 75 oranında kusurlu olduğunu, ZMMS Genel Şartları ekindeki 1. formüle göre, davaya konu araçta dava konusu trafik kazası sonucunda 7.850,00 TL. değer kaybının oluştuğunu, kusur oranına göre ise davacı …’ın davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebileceği tazminat miktarının 5.887,50 TL. olduğu anlaşıldığından davacının davasının değer kaybı yönündeki taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmişve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile meydana gelen değer kaybı olan 5.887,50 TL.nin, davalılardan sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 03/01/2018 tarihinden itibaren, diğer davalı Konya Büyükşehir Belediyesi için kaza tarihi olan 21/09/2016 tarihinden itibaren (talebe bağlılık gereği faiz isitenilmediğinden) alınarak (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olması kaydıyla mı) davalılardan müştereken müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararda alınan bilirkişi raporundaki değer kaybı hesabının hatalı olduğunu, normal şartlarda ülkemizde ve Yargıtayın yerleşik uygumalarında değer kaybı hesabındaki yöntemin, davaya konus aracın kazasız 2. el piyasa değeri ile mevcut kazalı halindeki piyasa değeri arasındaki fark olduğunu, bu hususta Yargıtay’ın pek çok kararının mevcut olduğunu, bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitin hatalı ve oldukça düşük olduğunu, ayrıca bilirkişinin iddiasının aksine hava yastığının açılmasının aracın değerini düşürmediğin iddia etmenin mümkün olmadığını, aksine hava yastığı açılan emsal kazalı araçlara göre çok daha düşük bedellerle satılabildiğini, yine ön arka tamponun ve diğer parçaların değişmesinin aracın değerini düşürmediğinin kabulünün de mümkün olmadığını, ayrıca kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun da bulunmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesine ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Somut olayda hükme esas alınan raporda kazanın ve poliçenin düzenlenme tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olması nedeniyle yeni genel şartlara göre hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili davalıya ait araçta meydana gelen değer kaybının belirlenmesinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirlenen kriterlerin esas alınmasının yanlış olduğunu iddia ederek kararı istinaf etmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Genel Şart Kapsamındaki Teminat Türleri A-5.maddesinde, maddi zararlarında sigorta teminatı kapsamında olduğu belirtilmiş ve maddi zararın “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Şeklindeki düzenleme ile trafik kazası sonucu zarar gören üçüncü kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin zararların, genel şartların ekindeki hesaplama yöntemine ilişkin çizelgeye göre eksper tarafından belirleneceği belirtilmiştir. Genel şartlar Ek-1 de değer kaybının belirlenmesine ilişkin çizelge ve teminatı dışında kalan bazı haller belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinin ayrılmaz eki niteliğinde olan genel şartlarda yapılan düzenlemelerin zarar gören üçüncü şahıslar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101.maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, (Trafik Sigortası) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesinde;“İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince zmss yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte bu tür sigorta sözleşmeleri,sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır.Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir. (Işıl Ulaş Uygulamalı Sigorta Hukuk) “KTK’nın 93. maddesinde; (Değişik:17/10/1996-4199/34 md) Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” hükmü mevcuttur.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Genel Şartlar: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta şirketlerinin bunun aksine hareket edemeyecekleri, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK’nun tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller: başlıklı 95.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre; Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen, sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılmasını gerektiren hallerde, ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yani sigorta şirketi KTK’nun da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’dan alan haksız fiil niteliğinde olaylardır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde etken olan hususlarda olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Bu kapsamda Davacı vekilinin mahkemece aldırılan hasar raporundaki değer kaybına yönelik itirazlarının incelenmesinde; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esas hükümlerinin ve ZMSS sözleşmesindeki şartların poliçenin tarafı olmayan davacı açısından bağlayıcı olmaması nedeniyle uygulanmaması gerekir.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E – 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu halde rapor düzenleyen makine mühendisi bilirkişiden ek rapor aldırılarak değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanmasının sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır
Kusura yönelik itiraz açısından yapılan değerlendirmede
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi…’nun 20/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre iki aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazasında, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi ile sigortaladığı … plakalı araç sürücüsü dava dışı …ın % 75 oranında kusurlu olduğu,davacının aracını kullanan Veli kıvrak’ın da % 25 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmesine,sözkonusu kusur oranının ve yapılan tespitlerin trafik kaza tespit tutanağı ile uyumlu olmasına göre kusura yönelen itirazlar yerinde değildir.
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir. HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı,aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği,bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davacı tarafça istinaf edildiği gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/07/2019

Başkan

Üye

Üye

Katip