Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/608 E. 2019/731 K. 09.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : … SİGORTA A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU :Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 07/12/2017 tarihli dava dilekçesinde özet olarak; davalı … nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 03/04/2016 tarihinde Konya ilinde sürücüsü … sevk ve idaresinde iken müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması sonucu çift taraflı yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kazının oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam ve tek kusurlu olduğunu, meydana gelen kazada müvekkili …’in ağır yaralandığını, sürekli olarak sakat kaldığını, maddi geleceğinin sarsıldığını ve bir çok maddi zarara uğradığını, davalı … şirketine kaza nedeniyle başvuruda bulunulduğunu, müracaat üzerinde hasar dosyası açıldığını, 42.544,00 TL maddi tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkilinin gerçek maluliyet oranı, yaşı ve maddi tazminatta etki eden diğer hususların bir bütün olarak değerlendirilmesinde davalı … tarafından yapılan maddi tazminat ödemesinin fahiş derecede eksik ve yetersiz olduğunu, yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporlarının iş bu davadaki haklılıklarını ortaya koyacağını, tüm bu nedenlerle belirsiz alacak ve tespit davalarının kabulüne, müvekkilinin dava konusu trafik kazası sonucu yaralanmasına bağlı olarak oluşan sürekli maluliyet oranının tedavisinin tamamlanabilmesi için çalışmasının mümkün olmadığı sürenin ve yine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı giderleri ve SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye de bağlanması mümkün olmayan kaçınılmaz iyileştirme giderleri sebebiyle hak ettiği toplam maddi tazminatın değerinin bilirkişi marifetiyle tam ve net olarak tespitine, tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararının (geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcılık gideri ve SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye de bağlanması mümkün olmayan kaçınılmaz iyileştirme ve tedavi giderleri nedeniyle doğan maddi tazminatın) değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak zere fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00 TL geçici iş göremezlik , 50,00 TL sürekli iş göremezlik, 50,00 TL bakıcılık gideri ve 50,00 TL SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanamayan tedavi giderleri olmak üzere asgari 200,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 12/01/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; dava dilekçesi ekindeki delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, bu hususun ise savunma haklarının kısıtlanması anlamına geldiğini, davacı tarafın ZMMS poliçesi nedeniyle müvekkili şirketten tazminat talep ettiğini ancak sulh ve ibra protokolü nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacıya tazminat ödendiğini, tüm zararların giderildiğinin, hak ve alacak kalmadığının ibra edildiğini, iş bu davanın açılmasının davacının hakkını kötüye kullandığını gösterdiğini, protokol gereği hesaba etki edecek unsurlarda değişiklik olması veya ihtilaf doğması halinde yazılı başvuru şartının yerine getirilmiş aksi halde mahkeme masraflarından sorumlu olunmayacağının hüküm altına alındığını, davanın açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini, bu nedenle ve protokol hükümleri gereği müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini, açılan davanın KTK 111.maddesi gereği de reddinin gerektiğini, davacı tarafın sorumlulukları içindeki zararının giderildiğini davacının bu dosyadaki taleplerinin poliçe ile teminat alınmış bir rizikodan meydana gelmediğinden reddinin gerektiğini, davacının sürücü belgesiz ve tescilsiz bir motosiklette gerekli güvenlik ekipmanlarını kullanmaksızın kazaya sebebiyet vermesi neticesinde oluşan zararın poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu, kaldı ki, davacının bakıcı gideri, tedavi gideri, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararlarına ilişkin tazminat taleplerinin poliçe genel şartları uyarınca teminat kapsamında olmadığını, taleplerin yersiz olduğunu, kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi gereği kusurlu davacının tazminat talebinin reddinin gerektiğini, kazada motosiklet sürücüsünde kask ve diğer güvenlik ekipmanlarının bulunmadığını, geçici/ sürekli iş gücü kaybı, bakıcı ve tedavi giderlerinin teminat dışında olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte maluliyet oranının 0-69 arasında olması durumunda ZMMS sigortası Ek.3 te bulunan sürekli sakatlık tazminatı hesaplamasına ilişkin düzenleme gereğince sigorta şirketlerinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacıya SGK tarafından yapılan ödemelerin celbi ile ödeme tarihlerinden itibaren güncellenmesi ve tazminat miktarından mahsubunun gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin de güncellenerek tazminat miktarından düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, faiz ve mahkeme masrafları yönünden sorumluluğu bulunmadığını, faiz başlangıç tarihinin karar tarihi olması gerektiğini, hesaplamaya esas ücretin tespitinin gerektiğini, ZMMS genel şartları gereğince davacının vergilendirmeye esas ücretinin davacı tarafça ispat edilmesinin lazım geldiğini, illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu kabul edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle davacı delillerinin kendilerine tebliğinden sonra cevap ve itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla davanın öncelikle usulden her halükarda esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesince verilen … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile ; ” Dava, “trafik kazasından doğan tazminat” davasıdır. Somut olayda ; Adli Tıp bilirkişisi heyet raporuna göre de ; davacının geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu, bu sürede % 100 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı, SGK tarafından karşılanmayan ve belgelendirilemeyen tedavi masraflarının da 4.000 TL. olacağı anlaşılmıştır. Tazminat bilirkişisinin raporuna göre ise ; geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararın 7.670,60 TL. meslekte kazanma gücü kaybından doğan maddi zararının bulunmadığı, bakıcı giderleri nedeni ile uğradığı maddi zararının 9.882,00 TL, kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan madi zararının 4.000 TL. olduğu belirlenmiştir. Davacının toplam 21.552,60 TL. maddi tazminatının kabulü ile meslekte kazanma gücü kaykbından doğan maddi zararının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiş ve Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; a) davacı …’in geçici iş göremezlik süresince uğradığı zarar için 7.670,60 tl. b) bakıcı giderleri için uğradığı maddi zarar için 9.882,00 tl. c) kaçınılmaz tedavi giderleri için 4.000 tl. olmak üzere toplam 21.552,60 tl. maddi tazminatın davalı … sigorta’dan temerrüt tarihinden itibaren yasal faziyile birlikte alınarak davacıya verilmesine, d) meslekte kazanma gücü tazminatının reddine, ” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesine ait … Esas … Karar sayılı dosya ve ekinde Konya … ASCM … Esas sayılı dosya
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili 29/03/2019 havale tarihli duruşma ve tehiri icra talepli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemenin dava konusu ihtilaf hakkında verdiği kararda davanın hukuki mesnedi hususunda yaptıkları itirazları değerlendirmediğini, davacı tarafın tüm zararlarının müvekkili şirket tarafından giderildiğini, davacı taraf ve müvekkili şirket arasında sulh ve ibra protokolü imzalandığını, davanın temelinin davacı tarafça 2918 sayılı KTK nun 111.maddesi hükmüne dayandırıldığını, davacı tarafın ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasında olduğunu, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının herhangi bir kalıcı sakatlığının olmadığının tespit edildiğini, davacının gerçek zararının müvekkili şirketin ödediği tazminat miktarından çok çok daha az olduğunun tespit edildiğini, böylelikle davacının taleplerinin haksızlığının anlaşılmasına rağmen yerel mahkeme tarafından davanın davacı lehine sonuçlandırılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının kendisine ödenen sigorta tazminatını zenginleşme aracı olarak kullandığını, dosya içerisindeki bilirkişi hesap raporuna ve maluliyet raporuna göre müvekkili şirketin yaptığı ödemenin yetersizliğinin söz konusu olmadığını, KTK m.90 gereği ZMMS genel şartlarının uygulanmasının zorunlu olduğunu, geçici/ sürekli iş gücü kaybı, bakıcı ve tedavi giderlerinin teminatları dışında olduğunu, bu zararların SGK nın sorumluluğuna geçtiğini, geçici/ sürekli iş göremezlik zararlarına ilişkin olarak tazmin sorumlulukları bulunmadığını tüm taleplerinin reddinin gerektiğini, yerel mahkemece maluliyet raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmamasının hukuki olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının iyileşme süresinin çok fazla olarak tespit edildiğini, raporda belirtilen iyileşme süresini kabul etmediklerini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini söz konusu karar hakkında tehiri icra kararı verilmesini istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yürütülmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemli davadır.
A)Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede :
1086 sayılı HUMK’nın 381-389.maddelerinde ve (6100 sayılı HMK.nin 294. – 297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK.nin 297/2. maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili İcra Mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda; temerrüt tarihini yazılmamış olduğu bu hususunda infazda tereddüt yaratacağı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözeteceği anlaşılmıştır
(Nitekim emsal Yargıtay 9. Hd nin 2014/31345 esas 2016/4073 karar,2012/2476 esas 2014/2961 karar,8. HD nin 2014/16122 esas 2015/18626 karar,17 hd nin 2014/23226 esas 2016/9056 karar,13. Hukuk Dairesi’nin 2018/368 esas2018/1636 karar sayılı ilamı,17 hd 2016/7943 esas 2016/6257 karar 2015/13675 esas 2016/2833 karar 2014/23226 esas2016/9056 karar sayılı ilamları)

B)1-Davalı vekilinin sürekli / geçici iş göremezliğin,bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 16/09/2015 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici işgörmezlik ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
2-Maluliyete raporuna yönelik itiraz yönünden;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.

Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 03/04/2016 tarihinde meydana gelmiş davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesi ise 16/09/2015-16/09/2016 arası dönem için tanzim edilmiştir. Buna göre davacının maluliyet raporunun 01/09/2013 tarihinden sonra olduğundan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınması gerekmektedir .
Bu halde Mahkemece daha önce maluliyet raporu tanzim eden 3’lü bilirkişiden 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun ek rapor alınarak bu raporun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davalı vekilinin Faturalandırılmayan Tedavi giderleri ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil ancak söz konusu madde kapsamında kalan belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Kanunun 98. maddesi kapsamında olmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten ve işleten hukuki sorumluluğunu yüklenen sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
TBK 50 maddesi gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Sağlık kuruluşunda yapılan sağlık hizmeti harcamaları rahatlıkla fatura ve benzeri belgeler ile ispatlanabilir. Ancak bazı giderler var ki her zaman belge temin edilmesi mümkün değildir. Bu gibi durumlardaTBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 11 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlanması yeterli olup ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulunup getirilmesi şart değildir. Hiç bir belge sunulmasa bile ,hakim ,görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK .26/04/1995 ,1995/11-122 E 1995/430 K)
Davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle, davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığı ve iyileşme süresinin 6 ay olduğu;Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığının raporuyla saptanmış olup,bu tedavi sürecinde yapılan tüm giderlerin belgeye bağlanması mümkün olmadığı gibi, hayatın olağan akışına göre de davacı taraftan bu yönde bir belgelemenin beklenmesi hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Tedavi sürecinde yapılması muhtemel yol ve ulaşım giderleri, belgeye bağlanamamış tıbbi malzeme, ilaç vs. giderleri olması kaçınılmazdır.
Bu nedenle davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
4-Davalı vekilinin bakıcı giderine ilişkin hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiğine yönelik istinaf incelemesinde:
Davacının Aile birliği içerisinde bakım gördüğünün bakıcı giderinden mahsubu talebi değerlendirildiğinde; aile bireylerine böyle bir yükümlülük yüklenemeyeceği gibi, dışarıdan bir bakıcı tutulmuş olsa idi ne kadar zararının olduğu belirlenerek hüküm verilmesi gerekmektedir. Buna göre; olayda BK.’nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 52) gereğince hakkaniyet indirimi şartları bulunmamaktadır.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2014/21822 E , 2017/5957 K, 2017/1726 E 2017/11442 K )
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bakıcı giderlerine yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
5- Davalı vekilinin sulh ve ibra protokolü yapıldığına ilişkin istinaf incelemesinde:
Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.
Somut olay nedeniyle davalı … tarafından TRH 2010 esas alınarak, davacıya davadan önce ödeme yapılmış, taraflar arasında ibraname imzalanmıştır ve 06/04/2017 tarihinde banka havalesiyle ödeme yapılmıştır. Eldeki davada 07/12/2017 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir.
Bu durumda; maluliyet tazminatı öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken maluliyet tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa, davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, rapor tarihindeki verilere göre hesaplanan tazminat tutarından, davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşan duruma göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekirken, 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda, aktüerya bilirkişisi tarafından ödemenin yeterli olup olmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiş mahkeme tarafından da rapor hükme esas alınmıştır.
Mahkemenin hükme esas aldığı söz konusu raporda yukarıda ifade edilen biçimde hesaplama yapılmamış, doğrudan hali hazırdaki güncel verilere göre hesap yapılmış olup, anılan rapor bu yönüyle hükme esas almaya elverişli değildir. Bu nedenle mahkemece, yukarıdaki ilkelere göre hesaplamaları içeren rapor alındıktan sonra, davalı sigortacının ödemesi nedeniyle verilen ibranamenin iptali şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz esas alınarak, davalı … tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihine göre hesap edilerek yeterli ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmayıp bu halde davalının buna yönelik istinafı yerindedir.
(Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/22914 esas 2017/387 karar sayılı ilamı)
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı, aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği, bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda 1 ve 3 nolu bendlerde belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı ve ayrıca ilk derece mahkemesi kararında bu sayılan sebeplere ilişkin hiç bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça, başvuru harcı dışında kalan, peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip