Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/575 E. 2019/606 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : …

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – …
4- …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … BELEDİYE BAŞKANLIĞI – …
VEKİLİ : Av. … – … …
2- … ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLLERİ : Av. … –
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 04/10/2017 havale tarihli ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özet olarak; 10/04/2017 tarihinde müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken … Belediyesi’nin yol çalışması yaptığı ve işleteni olduğu dava dışı sürücü…’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazada müvekkillerinin murisinin hayatını kaybettiğini, kaza tespit tutanağına göre kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücü…’ın ve yol üzerinde çizgi çalışması yapan kuruluşun 82km hız tahditli yolda en sonl şeritte 10-15 km hızla çizgi çalışması yaptığı ve geride daha önce hiçbir uyarıcı ya da bilgilendirici bulundurmadığından 2918 sayılı KTK nun 13.maddesini ihlal ettiğinden kusurlu bulunduğunu, müteveffaya da her ne kadar tutanak da kusur atfedilmiş ise de belediyenin %100 kusurlu olduğunu, müteveffanın 24/02/1962 doğumlu, Konya … Paz.San.Tic.Ltd.Şti nin sahibi ve işletmecisi olduğunu, vefat olmasaydı müvekkillerine hayat boyu desteğin devam edeceğini, müvekkillerinin desteklerinden yoksun kaldıklarını, davacılardan …’in müteveffanın eşi olduğunu, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, yargılama sırasında toplanacak delillere, mahkemece yapılacak incelemelere ve tazminat hukuku alanında uzman bilirkişiden alınacak rapora göre belirlenecek maddi tazminat tutarının peşin harcı yatırıldıktan sonra hüküm altına alınmasını, davacıların ölenin eşi ve çocukları olduklarını, manevi destekten de yoksun kaldıklarını, müteveffanın kaza anında kusurunun bulunmaması dikkate alınarak davacılar için talepleri gibi manevi tazminata hükmedilmesini, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, sorumluluk sınırları içinde sigorta şirketinin dava edildiğini, davadan önce sigorta şirketine 11/09/2017 tarihinde başvuru yapıldığını ancak sigortanın süresinde olumlu bir cevap vermediğini, tüm bu nedenlerle öncelikle hüküm altına alınacak alacağın tahsil edilememe riskine karşılık … plakalı aracın kaydına karar kesinleşinceye kadar cebri icra yoluyla satışı ve 3.şahıslara devri engelleyici nitelikte ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, haklı davanın kabulüne, destekten yoksun kalan eş … lehine şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalı işleten belediye yönünden olay tarihinden sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı eş … için 100.000,00 TL , davacı oğul … için 25.000,00 TL, oğul … için 25.000,00 TL, davacı oğul … için 25.000,00 TL olmak üzere toplam tüm davacılar için 175.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte davalı işleten belediyeden tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Belediyesi vekili 27/10/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağında ismi geçen … ve…’ın ifadelerinde yol çalışma esnasında aracın arkasında uyarı m lambasının olduğunu ve çalıma yapan aracın arkasından gelen araçları uyarmak amaçlı bayrak sallandığını belirttiklerini, gerekli önlemleri aldıklarını, kaza sonucu araçların 22 metre sürüklendiğini, bu durumun davacıların murisinin kullandığı aracın yüksek hızda seyir halinde olduğunu gösterdiğini, davacı tarafların manevi tazminat miktarının çoık fahiş olmadığını tamamen zenginleşmeye yönelik bir talep olduğunu, bu nedenlerle davacılar tarafından haksız olarak açılan bu davanın reddini, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili 31/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; iş bu davaya konu kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandırıldığını, müvekkili şirketin işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitleri dahilinde teminle mükellef olduğunu, işletenin sorumluluğunun bulunmadığı hallerde, müvekki şirketin sorumluluğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle kazaya karışan araç ve şahısların kusurlarının uzman bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini, vefat eden …’in mali-sosyal ve içtimai durumunun araştırılması ile birlikte davacı tarafın gerçekten destekten yoksun kalınan değerin hesaplanması gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olana davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen … tarih … sayılı gerekçeli karar ile ; ” Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisleri …’in kendi sevk ve idaresindeki araç ile yol çalışması yapan davalı … Belediyesi’ne ait diğer davalı tarafından sigortalanan aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini belirterek davacı … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı ve tüm davacılar yönünden manevi tazminat talebinde bulundukları, mahkememizce kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla karayolları fen heyetinden seçilen bilirkişi kurulundan alınan rapora göre kazanın meydana gelmesinde davacıların murisinin %80 çizgi çalışması sırasında gerekli önlemleri almayan … Belediyesi’nin ise %20 kusurlu olduğunun belirlendiği, davacıların belediyeye karşı işleten sıfatına dayalı dava açtıkları bilirkişilerin verdiği kusurun ise hizmet kusuru olduğu … Belediyesi’ne ait aracın sürücüsü…’ın kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığının belirlendiği, ceza mahkemesinde bu nedenle beraat ettiği anlaşıldığından Davacıların davalarının Reddine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesine ait … sayılı dosya ve ekinde Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili 15/04/2019 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, farklı dava dosyalarında da idarelerin KTK nun 13.maddesi kapsamında kusurlu bulunduğunu ancak davanın görevli mahkemesinin tespiti noktasında mahkemeler arasında uyuşmazlıklar çıktığını, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin de 03/03/2014 tarih … Karar sayılı kararında “19/01/2011 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Yasa’nın 110.maddesinde yapılan değişiklik sonrasında idarelerin 2918 sayılı Kanunda kendilerine verilen görevleri yerine getirmeyerek zarara sebebiyet verdikleri iddiasıyla açılan tazminat davalarının adli yargının görevine 2918 sayılı Kanunda kendilerine verilen görevleri yerine getirmeyerek zarara sebebiyet verdikleri iddiasıyla açılan tazminat davalarının adli yargının görevli verilmiş olduğu ve yine Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarih 2013/68 Esas 2013/165 Karar sayılı kararıyla da adli yargının KTK nundan kaynakla tazminat davalarında görevli olduğu hususunun yerleşmiş durumda olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte yerel mahkeme tarafından dava reddedilecekse dahi esastan değil görevsizlikten dolayı usulden reddedilmesi gerektiğini, ancak yerel mahkemenin gerekçeli kararında da görüldüğü üzere göreve ilişkin herhangi bir hukuki inceleme yapılmadan karar verildiğini ve hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık trafik kazası şeklindeki haksız eylemde davalı tarafın kusurunun, dolayısıyla sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
Ceza mahkemesi tarafından delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı da değildir.

Yine TBK 61. Maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır.
Aynı kanunun 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi sözkonusu maddede araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi de meydana gelen zarardan sorumlu tutulmuştur. Bu bakımdan motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında işletilmesi halinde yani aracın işletilmesine katılma halinde girişimci işleten ile birlikte sorumlu olacaktır.
Aynı kanunun “Devlete ve Kamu Kuruluşlarına Ait Araçlar” başlıklı 106. maddesinde, “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır. Bu kuruluşlar, 85 inci maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere 101 inci maddedeki şartları haiz milli sigorta şirketlerine mali sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlüdürler.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıda yazılı yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında somut olayda;
Kazadan hemen sonra düzenlenen Trafik Tespit Tutanağında, davacıların murisi müteveffa …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 47/c, “Trafik işaret levhaları, cizahzalı ve yer işaretlemeleri ile belirtilen ya da gösterilen hususlara uymamak” gerekçesi ile, davalı Belediyeye ait araç sürücüsü…’ın ise her ne kadar araç arka kısmında ışıklı işaretleme bulunsa da 82 km/saat hız tahditli yolda en sol şeritte 10-15 km/saat hızla çizgi çalışması yaptığı ve geride daha önce hiçbir uyarıcı ya da bilgilendirici bulundurmadığından, aynı kanunun 13, “çeşitli kişi, kurum ve kuruluşların, karayolu yapısında yapacakları ve esasları yönetmelikte belirtilen çalışmalarda, çalışmaları gerekli önlemleri alarak aldırarak ve devamlılığını sağlayarak, trafik akımını ve güvenliğini bozmayacak tarazda yapmak zorundadır” maddesini ihlal ettiği gerekçesi ile kusurlu bulunduğu;
Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporunda, sürücü …’in yüzde yüz, davalı belediye araç sürücüsü…’ın ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği;
Dosyada kazaya ilişkin Konya … Ağır Ceza Mahkemesi’nin… Esas, … Karar sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu bilirkişi raporunda da aynı şekilde sürücü …’in asli kusurlu, …’ın kusursuz olduğunun belirtildiği ve buna göre sanık…’ın beraatine karar verildiği, dosya kapsamından kararın kesinleştiğinin anlaşılamadığı;
Tespit tutanağı, alınan Adli Tıp Kurumu bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi için mahkemece alınan Karayolları Fen Heyeti raporunda ise, ceza dosyasında sanık olan davalı belediye araç sürücüsü…’ın ceza dosyasındaki, “olay günü çizgi çalışması yaptıklarını, arkadaşlarından …’in yanında oturmakta olduğunu, …’nin aracın arkasından gelen araçlara bayrak sallamakta olduğunu, …’in boya atıyor olduğunu, yavaş seyir halinde bulunduklarını, aracın karkasından mecburi yönü gösteren ışıklı levhanın bulunduğunu, aracın arka tarafın duba koymadıklarını, olay günü Park ve Bahçeler Müdürlüğü elemanlarının da olay yerinde bulunduklarını ve onların koyduğu dubaların mevcut bulunduğu” şeklindeki beyanları da nazara alınarak ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler de ayrıntılı olarak incelendiği belirtilerek, sürücü muris …’in Karayolları Trafik Kanunun 51. ve 51. Maddesi hükümlerine aykırı olarak dikkatsiz ve tedbirsizce davranışları nedeniyle birinci derecede % 80 oranında kusurlu olduğu; davalı Belediye’nin ise çizgi makinesinin arkasında güvenli bir mesafede bu kesime yaklaşan araç sürücülerini uyarmak için artçı bir araç (trafik römorku, vb) sağlamamakla, yavaş giden hizmet aracın kazaya engel olunması için gerekli önlemleri almamak, aldırmamakla (yeterli mesafede şeride girilmesini engelleyici duba koymamakla vb) kısaca yeterince gerekli tedbirlerin aldırılmaması nedeniyle % 20 kusurlu olduğu, araç şoförü …’in ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
Buna göre, en son alınan, Trafik Tespit Tutanağı ile kusur raporları arasındaki çelişkileri giderir Karayolları Fen Heyeti raporunun oluşa, dosya kapsamına ve tüm delillere uygun, ayrıntılı, gerekçeli olduğu, bu raporda da belirtildiği üzere ceza dosyasındaki belediye araç şoförünün beyanında, çok yavaş hareket eden hizmet aracının arkasında alınan güvenlik önlemlerinin yeterli olmadığı, yolun aracın bulunduğu şerite girilmesini engelleyici dubaların konulmadığının ikrar edildiği, kesinleştiği belli olmayan, beraat ile sonuçlanan ve hukuk mahkemesinde bağlayıcılığı bulunmayan ceza dosyasında sadece belediye aracındaki araç şöförü için yargılama yapılıp diğer görevlilerin ve bu arada belediyenin sorumluluğunun irdelenmediği, bu sebeple Karayolları Fen Heyeti raporuna göre davacıların taleplerinin değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken kendi içerisinde de çelişkili, hangi rapora niçin itibar edildiği belirtilmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup davacılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar sonucunda yanlış değerlendirmelerle verilen ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip