Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/403 E. 2019/418 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR :1- Kendi adına asaleten … (T.C NO:…) ve …’e (T.C NO:…) velayeten … – (T.C NO:…)
2-Kendi adına asaleten …’e (T.C NO:…) velayeten … (T.C NO:…)
3-Kendi adına asaleten …’e (T.C NO:…) velayeten … (T.C NO:…)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş
VEKİLİ : Av. …
: 2- … – … …
VEKİLİ : Av. …
BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … E. SAYILI
DOSYASINDA
DAVACILAR : 1-… – (T.C NO: …)
2-… – (T.C NO: … )
3-… -(T.C NO:…) (Vasileri: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş
VEKİLİ : Av. …
: 2- … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Trafik Kazası Sonucu Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesiyle özetle; 15/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davalı … şirketine sigortalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Konya istikametinden Akören İlçesi yönüne doğru seyir halinde iken yolun 32.km’sinde geldiğinde o onda kendi sağ şeridinde … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile çarpıştığını, çarpmanın etkisiyle … plakalı otomobil içerisinde bulunan müvekkilleri murisi … ve …’ın olay yerinde …’ın ise kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, araç içeriside bulunan …, …, … ve …’in ise yaralandığını, kaza sonrası düzenlenen tutanak ile davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu, müvekkilleri murisi …’ın ise asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, tutanaktaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, kaza sonrasında müvekkili …’in eşi, diğer davacı küçüklerin ise babaları …’in olay yerinde vefat etmiş olması nedeniyle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını, müvekkillerinin kaza sonrasında manevi olarak da büyük elem ve keder yaşadıklarını, aynı aileden üç kişinin vefat ettiğini ve arkada beş tane yetim çocuğun kaldığını ve açıkladığı nedenlerle müvekkilleri … ve … ile … için 1.000’er TL olmak üzere 3.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili … için 40.000 TL, … ve … için ayrı ayrı 20.000’er TL, … için 30.000 TL, … ve … için ise ayrı ayrı 60.000’er TL olmak üzere manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili 08/02/2016 tarihli dilekçesiyle; davalılardan …’nın sevk idaresindeki … plakalı araç ile davacıların desteklerinden …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 14/09/2014 tarihinde kazaya karışması sonucu davacıların desteği olan … ile …’ın vefat ettiğini, davacıların kendilerinin desteğinden yoksun kaldıkları gibi bu olay nedeniyle büyük bir üzüntü de yaşadıklarını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların anneleri … ve babaları …’ın desteğini yitirmeleri nedeniyle her bir davacı için 1.000’er TL. den toplam 3.000 TL. maddi tazminatın davalılardan …’dan kaza tarihinden itibaren, davalı … yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini ayrıca, davacıların her biri için babalarının vefatı nedeniyle 25.000’er TL. ve annelerinin vefatı nedeniyle de 25.000’er TL. olmak üzere toplam 150.000 TL. manevi tazminatın da kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan …’dan tahsiline karar verilmesini, ayrıca bu davanın Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı davası ile birleştirilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … nolu poliçe ile sigortalı bulunduğunu, davacı tarafın kusuru ve zararı usulen ispat etmesi gerektiğini, zarar hesabında SGK’nca bağlanan maaşın peşin değerinin yarısının indirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davadan önce usulen temerrüde düşürülmediğini, müvekkilinin poliçe limitleriyle sorumluluğunun bulunduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen … tarihli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; her ne kadar davacılar destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunarak maddi tazminat davası açmışlar ise de yargılama devam ederken bu yöndeki taleplerinin karşılandığını ve maddi tazminat davasının konusuz kaldığını beyan etmeleri karşısında bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu olay sonucu davacıların destekleri …, … ve …’ın vefat ettiği, vefat sonucu davacıların acı ve üzüntü duyduğu, olayın davacılar üzerinde gerek olay anında, gerek şimdi ve gerekse de ileride bıraktığı ve bırakacağı olumsuz etkiler dikkate alındığında, davacıların duymuş olduğu büyük acı ve üzüntünün kısmen de olsa tatmini yönünden davacıların zenginleşmesine veya davalı tarafların mahvına sebebiyet vermeyecek ölçüde davacılar lehine manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle olayın gelişimi ve oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik halleri ile kusur durumları dikkate alınarak hukuk ve hakkaniyete uygun manevi tazminat verilmesi uygun olacağı, manevi zararların sigorta poliçesi kapsamı dışında olduğu, oluşan manevi zararlardan davalı sürücünün TBK 56/2 ( BK 47 ) maddesi uyarınca sorumlu olduğu kabul edilerek tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları ve hakkaniyet uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” asıl dava yönünden; davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 5.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 5.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile abisi ve ablasının ölümü nedeniyle 3.000,00 tl, kendi yaralanması nedeniyle 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …, davacı … ve davacı …’in maddi tazminat davaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden; davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10.000 TL manevi tazminatın 14/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, davacıların maddi tazminat davaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazası neticesinde davacı müvekkillerden … ile …’in oğulları …’in kızı … ile damatları …’ın vefat ettiğini, bu nedenle kaza sonrasında davacı müvekkillerin beş tane torununun yetim kaldığını, bunlardan …, … ve …’a davacı müvekkili …’in vasi olarak atandığını, … ve …’in ise oğullarından torunları olmaları ve oğullarının da yine aynı kazada vefatı nedeniyle gelinleri … ile birlikte bu torunlara da yine kendilerinin baktığını, davacı müvekkillerinin bir yandan evlatlarını kaybetmenin acısını yaşadıklarını bir yandan da torunlarının annesiz ve babasız kalmalarından ötürü onlara hem annelik hem de babalık yapmaya çalıştıklarını, bu nedenle her ne kadar bilirkişi raporlarına göre karşı tarafın kusur durumunun diğer araca göre az olsa da söz konusu olayda kusurlu bulunduğunu, üç kişinin ölümüne sebebiyet veren davalı tarafa manevi tazminatın caydırıcılık ilkesi nazara alındığında çok daha fazla miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiğini, diğer müvekkili …’in ise hem eşinin vefatının yanısıra hem abisi hem de görümcesinin işbu kazada vefatı nedeniyle hükmedilen 15.000,00 TL manevi tazminatın da aynı sebeplerle yerinde olmadığını, diğer davacı küçükler olan … ile …’e ise Yerel mahkemece 5.000,00 TL manevi tazminat hükmedildiğini, bu kararın da yerinde olmadığını, çocukların ömür boyu babasız kalma acısını yaşayacaklarını, bu nedenle verilen tazminatın gereğinden az olduğunu, birleşen dava davacıları açısından ise söz konusu kaza neticesinde en büyük acı ve kederi bu üç küçük çocuğun yaşadığını, aynı kazada hem anne hem de babalarını kaybettiklerini ve her bir çocuğa hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminatın da yerinde olmadığını, Yerel Mahkemece verilen karar neticesinde manevi tazminatın kişinin aykırı olan eyleminden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar verenin de bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkonulması amacının dışına çıkıldığını, davalının davacı müvekkillerini bu kazadan sonra asla arayıp sormadığını, ceza davasından tahliye edildikten sonra yurtdışında yaşaması sebebiyle bir daha Türkiye’ye giriş dahi yapmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, 14/09/2014 günü meydana gelen trafik kazası nedeniyle Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dava dosyasında mevcut, 19/09/2014 tarihli trafik bilirkişi raporunda, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK’nun 67. maddesi ve bu kanunun açıklandığı yönetmeliğin 137. Maddesine karşılık gelen ve aynı kanunun 84. madde kod: 10 kuralını ihlal ettiğini ve birinci derecede kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığını, bu mahkemece alınan 10/11/2014 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince alınan heyet raporunda ise müteveffa sürücü …’ın asli ve ağırlıklı derecede kusurlu olduğu görüşünün belirtildiğini, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dava dosyasında alınan 17/02/2016 tarihli kusur raporunda da müteveffa sürücü …’ın %90 oranında kusurlu olduğu kanaatinin oluştuğunu, kazayla ilgili ifade veren tanık Yasin Bayrak’ın idaresindeki aracı ile Konya şehir merkezine doğru seyrederken, sürücü …’ın kullandığı aracın hiçbir ışık donanımının yanmadığını ve yola çapraz vaziyette durduğunu gördüğünü beyan ettiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, kusurun tamamen karşı araç sürücüsünde olduğunu, müvekkiline ait … plakalı aracında Konya …Sulh Hukuk Mahkemesinin …..D.iş sayılı hasar tespit dosyası ile toplam 12.450,00 TL zararın meydana geldiğinin tespit edildiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin de yaralandığını ve akabinde fiziki ve psikolojik tedavi gördüğünü, bu nedenle Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı davası ile 20.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyasında müvekkili adına hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiğini, davacılar vekilinin talep ettiği maddi ve manevi tazminat miktarlarının çok fahiş olduğunu ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ayrıca davanın kabulü anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafın fahiş miktarda destekten yoksun kalma ve maddi manevi tazminat talebine göre öncelikle müteveffanın davacılara destek olduğunun ispatının gerektiğini, davacıların sosyal ve ekonomik durum araştırması da yapılması gerektiğini beyan ederek verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen kısmen kabul kısmen red kararına karşı davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosya fotokopisi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede
6100 sayılı HMK’nin Hükmün Kapsamı başlıklı 297. maddesinin 2. fıkrasına göre “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Kanunun aradığı bu şekil, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetine sebep olabilecek, kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir. (HGK 2013/9-1989 Esas 2014/657 Karar sayılı ilamı)
Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
6100 sayılı HMK’nın 298. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Mahkemece yargılama sonunda verilen bu kısa karar, bir davayı sona erdiren yasa yolu açık olan son kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili İcra Mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları)
HMK’nun “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
HMK 297/2. maddede; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Anayasa m. 141/3’deki düzenleme gereğince “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” kuralı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesi kapsamında, taraflardan biri hakkında hüküm kurulmaması ve gerekçenin yazılmaması durumunda adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil edeceği düzenlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05/02/2014 tarih, 2013/595 Esas, 2014/82 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “…Tefhim edilecek hüküm HMK’nın 297/2.maddesindeki unsurları taşımakla birlikte, HMK m. 321 uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olup, aksi halin hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ile barışını olumsuz etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/14-778 Esas, 2007/611 Karar, 01/04/2008 tarih, 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamları).” kararda gerekçenin bulunmasının yasal zorunluluk olduğu gibi, kamu düzenini ilgilendiren bir durum olduğu da belirtilmiştir. HMK m. 355 kapsamında “istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” şeklindeki yasal düzenleme gereğince ve
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda;
Birleşen Konya … ASLİYE ticaret mahkemesinin … sayılı dosyasında küçük çocuklar …, … ve …’ın babaları … ile anneleri …’ın vefat etmesi nedeniyle ayrı ayrı her bir davacı için 25.000’er TL’den 50.000,00 TL olmak üzere 3 davacı için 150.000,00 TL manevi tazminat talep ettikleri halde küçük çocuklar için babaları …’nin mi yoksa anneleri …’in mi vefatı nedeniyle hükmedildiği anlaşılamayan her bir davacı için 10.000,00’er TL manevi tazminata hükmedildiği, bu tazminatların kimin ölümü nedeniyle verildiğinin, verilmiş ise de ne kadarlık kısımlar dahilinde olduğunun anlaşılamadığı,
Öte yandan, asıl dosya olan Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında da davacı …’in eşi …’ın ölümü nedeniyle 30.000,00 TL, abisi …’nin abisi nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği halde hangi ölüm nedeniyle hükmedildiği anlaşılamayan 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, yine aynı davada …’in bu kazada çocukları … ve …’in vefat etmesi sebebiyle ayrı ayrı 25.000,00’er TL’den 50.000,00 TL ve damadı …’nin de vefat etmesi sebebiyle 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminat talep etmesine rağmen hangi kişinin ölümü nedeniyle hükmedildiği anlaşılamayan 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, yine aynı davada … tarafından da evlatları … ve …’in ölümü nedeniyle 25.000,00 TL’den 50.000,00 TL ve damadı …’nin vefatı sebebiyle 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği halde kimin ölümü sebebiyle hükmedildiği anlaşılmayan 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmakla mahkeme gerekçeli kararında hangi davacı için kimin ölümü nedeni ile ne kadarlık manevi tazminat talep ettiğinin yazılmadığı ve bu itibarla hangi talep hakkında ne şekilde karar verildiğinin anlaşılamadığı, bu durumda manevi tazminat açısından ortada denetlenebilir bir gerekçeli kararın da esasen bulunmadığı anlaşılmakla ve bu husus kamu düzenine ilişkin bulunmakla bu yöndeki yanlışlık nedeniyle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin itirazlarının yerinde olduğu, ancak ne miktar manevi tazminata hükmedildiğinin anlaşılamaması sebebiyle bu tazminatın azlığı veya çokluğuna yönelik her iki taraf vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmamaktadır.
Davalı vekilinin kusura yönelik itirazların incelemesinde;
14/09/2014 günü saat 20:00 sıralarında müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile 42-50 İl yolunu takiben Konya-Ankara istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde öncesinde görmek istedikleri yol ayrımını geçtiğini fark ederek sapağa dönmek için durup, geri manevra yaparak geldiği yere doğru aracının ön kısmıyla sola yönelerek girmek istediği sırada Ankara istikametine doğru seyir halinde bulunan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile çarpışması sonucu dava konusu kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi 12/07/2016 tarih … sayılı raporu ile davalı sürücü …’nın yönetimindeki vasıtasıyla yola gereken dikkati vermemesi, hızını far ışığı altındaki görüş mesafesine göre ayarlamayıp dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğundan %20 oranında, müteveffa sürücü …’ın yönetimindeki vasıtasıyla geldiği yöne dönmek için hatalı ve tehlike tevlit eder tarzda manevra yaparak davalı idaresindeki otomobilin önünü kapatması, dikkatsiz, özensiz ve nizamlara aykırı hareket etmiş olması nedeniyle %80 oranında kusurlu olduğunu bildirmiştir.
İtirazlar uyarınca İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat sonucu bilirkişiler Prof. Dr. Müh. …, Prof. Dr. Müh. … ve Yard.Doç. Dr. Müh. … tarafından düzenlenen 07/07/2017 tarihli rapor ile davalı sürücü …’nın %20 oranında, davacılar murise …’ın ise %80 oranında kusurlu olduğunu belirtmişlerdir.
Olayla ilgili Konya … Ağır ceza mahkemesinin … esas ve … karar sayılı dosyasında istanbul ATKdan 10/11/2014 tarihli rapor ile yine olayla ilgili hukuk mahkemesinden aldırılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi 12/07/2016 tarih … sayılı ve İTÜ mühendislerinden oluşan 3 lü bilirkişi raporunun söz konusu kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu sonucuna varılarak hüküm verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı, hem ceza hem de hukuk mahkemesinde aldırılan raporların birbirini teyit ettiği ve örtüştüğü anlaşılmakla davalı vekilinin kusura yönelik itirazlar yerinde değildir.
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir.HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı,aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği,bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır.
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılmasına dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip