Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/382 E. 2019/414 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Esas

DAVACILAR : 1- …
2-…
3- …
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVALI : … SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 13/09/2017 tarihli dava dilekçesiyle; 17/11/2015 tarihinde sürücü …’nın sevk ve idaresindeki ZMMS poliçesi davalı sigorta şirketi tarafından yapılan … plakalı kamyonet ile Afyonkarahisar ilinden Konya ili istikametine seyir halinde iken aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması sonucu aracın devrildiğini, meydana gelen kaza sonucunda müvekkillerinin yaralanarak malul kaldıklarını beyan ederek, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilleri …, … ve … için arı ayrı olmak üzere, geçici iş göremezlik süresinde uğradıkları kazanç kaybından dolayı 75,00 TL, çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli iş göremezlik maddi zararlarından dolayı 75,00 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri yönünden 75,00 TL. ve bakıcı giderlerinden kaynaklanan zarardan dolayı 75,00 TL. olmak üzere toplam 300 TL. maddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili 02/10/2017 havale tarihli cevap dilekçesiyle; öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddinin gerektiğini ve müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesinin … tarihli gerekçeli kararında; “Dava, “Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)” davasıdır. Somut olayda ; davalı sigorta şirketi vekili dava şartı itirazında bulunmuş ise de ; davacı tarafın davadan önce süresinde sigorta şirketine başvurması ve davalı tarafından eksik belge yönünden davacıya herhangi bir bildirim yapılmamış olması nedeniyle 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartının mevcut olduğu sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin raporuna göre, meydana gelen kazada dava dışı sürücü …’nın %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fükeltesi Hastenesinin 3 kişilik heyet (iş gücü kaybına ilişkin) raporuna göre de; davacılardan …’nın sürekli iş gücü kaybı oranının iyileşme süresinde %100 olduğu, sürekli iş gücü kaybı süresinin 1 ay olup, davacının toplam tedavi masraflarının 1.000 TL. olacağı, davacılardan …’nın sürekli iş gücü kaybı oranının iyileşme süresinde % 100 olduğu, sürekli iş gücü kaybı süresinin 3 ay olup, davacının toplam tedavi masraflarının 2.000 TL. olacağı ve davacılardan …’nun ise sürekli iş gücü kaybı oranının iyileşme süresinde % 100 olduğu, sürekli iş gücü kaybı süresinin 4 ay olup, davacının toplam tedavi masraflarının 3.000 TL. olacağı belirlenmiştir. Tazminat bilirkişisinin raporuna göre ise ; dava konusu trafik kazasında yaralanıp 4 ayda iyileşen ve % 18,2 oranında malul kalan davacılardan …’nun, geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 4.327,98 TL, sürekli iş gücü kaybından doğan maddi zararının 66.544,54 TL, bakıcı giderlerinden doğan maddi zararının 6.053,90 TL. ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararının 3.000 TL. olduğu, dava konusu trafik kazasında yaralanıp 3 ayda iyileşen ve % 23 oranında malul kalan davacılardan …’nın, geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 3.473,32 TL, sürekli iş gücü kaybından doğan maddi zararının 72.984,39 TL, bakıcı giderlerinden doğan maddi zararının 4.406,90 TL. ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararının 2.000 TL. olduğu ve yine dava konusu trafik kazasında yaralanıp 1 ayda iyileşen …’nın, geçici iş göremezlik devresinde uğradığı maddi zararının 1.000,54 TL, sürekli iş gücü kaybından doğan maddi zararının bulunmadığı, bakıcı giderlerinden doğan maddi zararının 1.273,50 TL. ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararının 1.000 TL. olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporlarıyla tarafların kusur durumu ve davacıların maddi zararları belirlenmiş olup, ıslah dilekçesiyle de raporlara uygun olarak tazminat taleplerinin artırılması karşısında davacılardan … yönünden sürekli iş gücü kaybına ilişkin tazminat talebi hariç diğer maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE; A)… YÖNÜNDEN ;
aa)Geçici iş göremezlik nedeniyle uğradığı maddi zarar olarak 4.327,98 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine, bb)Sürekli iş gücü kaybı zararı olan 66.544,54 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
cc)Bakıcı giderlerinden doğan 6.053,90 TL.nin davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
dd)Fatura edilemeyen tedavi giderleri bakımından 3.000 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacılardan …’ya verilmesine,
B)… YÖNÜNDEN ;
aa)Geçici iş göremezlik nedeniyle uğradığı maddi zarar olarak 3.473,32 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
bb)Sürekli iş gücü kaybı zararı olan 72.984,39 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
cc)Bakıcı giderlerinden doğan 4.406,90 TL.nin davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
dd)Fatura edilemeyen tedavi giderleri bakımından 2.000 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacılardan …’ya verilmesine,
C) … YÖNÜNDEN ;
aa)Geçici iş göremezlik nedeniyle uğradığı maddi zarar olarak 1.000,54 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
bb)Sürekli iş gücü kaybı zararı bulunmadığından bu talebin reddine,
cc)Bakıcı giderlerinden doğan 1.273,50 TL.nin davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine,
dd)Fatura edilemeyen tedavi giderleri bakımından 1.000 TL. davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacılardan …’ya verilmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 20/02/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davacıların kaza sebebiyle sürekli malul kalıp kalmadıklarını, sürekli malul kaldılar ise maluliyet oranlarını ATK … İhtisas Dairesi vasıtasıyla tespit ettirmesi gerekirken Tıp Fakültesi vasıtasıyla maluliyet tespiti yoluna gittiğini, davacı … lehine hükmedilen tazminat bakımından; mahkemece Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nden aldırılan maluliyet raporu ile meslekten kazanma gücü kayıp oranının %18,2 olduğu, 4 aylık geçici iş göremezlik süresinin bulunduğunu, 4 ay boyunca bakıma muhtaç olduğu ve SGK’nın karşılamadığı tedavi giderlerinin 3.000,00 TL olacağı tespit edilmiş ve yerel mahkemenin de bu rapora dayanılarak yapılan hesaplama sonucunda tazminatlara hükmettiğini, şirket tarafından …’ya it mahkeme maluliyet raporu medikal firma aracılığıyla denettirildiğini ve mahkemenin maluliyet raporunda yer alan maluliyet oranının kaza ile illiyetli olmadığının ve kaza sebebiyle davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %0 olduğunun tespit edildiğini, davacı … lehine hükmedilen tazminat bakımından; …’ya ait mahkeme maluliyet raporunun şirket tarafından denetlettirilip denetlettirilmediğinin taraflarınca bilinmediğini, sistemde buna ilişkin medikal raporun bulunmadığını, ancak medikal firma tarafından düzenlenen 21/08/2017 tarihli tıbbi mütalaa ile davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %0 olduğunun tespit edildiğini, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi hususunun ATK tarafından yerine getirilmesinin gerektiğini, Yerel Mahkemece eksik inceleme sonucunda hatalı değerlendirmeye dayanarak yasaya ve usule aykırı hüküm kurduğunu, tedavi giderlerinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığı halde davacıların tedavi giderleri zararından müvekkili şirketin sorumlu tutulduğunu, müvekkili şirketin nezdindeki sigorta poliçesi sebebiyle tedavi giderlerine ilişkin olarak tazmin sorumluluğunun kalmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile itirazları doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Yerel mahkemece verilen davanın kısmen kabul kısmen reddi kararına karşı davalı vekilinin istinaf itirazlarına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı vekilinin düzenlenen maluliyet bilirkişi raporlarının usul ve yasaya aykırı olduğu istinafı yönünden;
“Usuli kazanılmış hak” kavramı Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup, bir davada kesinleşen kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu gibi, bu usul kuralı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 281.maddesinde bilirkişi raporuna itiraz düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde; “…Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, tarafların tatmin olmamaları hâlinde, bilirkişi raporuna itirazda bulunabilme olanaklarının varlığı güvence altına alınmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, bilirkişi raporunda bazı hususlarda eksiklikler mevcutsa yahut raporda bazı hususlar belirsizlik arz ediyorsa, taraflar, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik arz eden hususların ise bilirkişiye açıklattırılmasını yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını temin için, raporun kendilerine tebliğinden itibaren onbeş günlük süre içinde, mahkemeye itirazda bulunabilirler. Bilirkişiye yöneltilecek olan sorular, tarafların da görüşü alınmak suretiyle somut olarak belirlenecek olursa, rapora itiraz olasılığı da önemli ölçüde azalır ve bu suretle yargılamanın uzamasının da önüne geçilmiş olur. Burada rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır. Dolayısıyla, taraflar, bu süre içerisinde, itirazlarını dile getirmez ise bilirkişi raporu, onlar bakımından kesinleşir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler. Bu durum, zaten Tasarının 100 üncü maddesinde yer alan ve kesin sürelerle ilgili genel bir düzenleme öngören kuralın birinci ve üçüncü fıkralarının işlerlik kazanmasının doğal bir sonucudur…” şekilde düzenlenmiştir.
HMK’nun 280.maddesinde; “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” düzenlemesinin, 281/1 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususları, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesinin mevcut olduğu, buradaki amacın tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleri olduğu, bu durumda, yani taraflara raporun tebliğ edilmesi ve sonrasında taraflarca rapora itiraz edilmemesi halinde raporun itiraz etmeyen bakımından kesinleşeceği, artık rapora itiraz etme imkanının ortadan kalkacağı, bu hususun kesin sürelerle ilgili düzenlemelerin bir sonucu olduğu,Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir
( Nitekim yargıtay 17. hukuk dairesi’nin 2015/3253 esas, 2017/9419 karar; aynı daire 2015/10058 esas, 2018/4639 karar sayılı,2017/157 esas 2018/11631 karar sayılı ilamları)
Bu kapsamda davacılara ait her 3 maluliyet raporunun istinaf eden davalı vekiline 19/09/2018 tarihinde ihtaratlı olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmadığı ve hiçbir beyanın sunulmadığı, bu durumun davacılar lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilerek bu nedenle davalı vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin faturasız tedavi giderinin teminat dışı olup sigorta olarak sorumluklarının bulunmadığı istinafı yönünden;
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)

Somut olayda dava 2017 yılında 6111 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden sonra açılmış,kaza 17/11/2015 de gerçekleşmiş,poliçenin de 14.04.2015 ile 14/04/2016 tarihleri arasını kapsadığı anlaşılmış, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacılar tarafından faturalandırılmayan tedavi giderleri tespit edilmiş ve bu kapsamda karar verilmesinde herhangi yanlışlığın olmadığı,belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam ettiği,bu halde davalı vekilinin buna yönelen istinaf sebeblerinin yerinde olmadığı,
(Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/5845 esas 2019/2722 karar sayılı ilamı)
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına,tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konya … Asliye Ticaret Mahkemesince verilen … tarih … esas … karar sayılı kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafın istinaf talebi yönünden karar ve ilam harcı olarak alınması gereken 11.343,00 TL harçtan yatırılan 2.835,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.508,00 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Konya 5. İcra Dairesinin 2019/816 Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yatırılan 228.000,00 TL tutarlı teminatın (Dairemiz kararının temyiz kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde) İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip