Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/356 E. 2019/392 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … KOOPERATİFİ
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
: 2- … – … …
3- … – … …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/05/2017 tarihinde müvekkilinin idaresindeki … plakalı araç ile maliki …’a ait diğer davalı tarafından sigortalanan … plakalı araç arasında iki taraflı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası neticesinde aracında hasar meydana geldiğini, araçtaki hasarın giderilmesi amacıyla 10/07/2017 tarihli başvuru neticesinde davalı … tarafından 25/07/2017 tarihinde 12.500,00 TL ödeme yapıldığını ancak Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile tespit edilen hasar, zarar ve değer kaybının toplam 23.010,44 TL olduğunu ve tespit dosyasındaki bilirkişi raporuna göre mahrumiyet kaybı değerinin ise 2.700,00 TL olduğunu, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirketine ait … plakalı araçta meydana gelen 23.010,44 TL’den sigorta şirketi tarafından yapılan 12.500,00 TL’lik ödemenin mahsup edilerek araçtaki hasar ile ilgili şimdilik 10.510,44 TL’lik alacağın tüm davalılardan müştereken müteselsilen 09/05/2017 tarihinden sonraki 8 iş gününün bitiminden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini, araç mahrumiyeti bakımından ise sigorta şirketi ayrı tutularak diğer davalılardan fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.700,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiş ve duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.
Davalı … Kooperatifi ve …’a usulüne uygun tebligat yapılmış, davalıların cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Davalı … …’ya usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı … … duruşmada alınan beyanında davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen 27/12/2018 tarihli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;davacının kendi sevk ve idaresindeki aracına davalılardan …’nın sevk ve idaresindeki diğer davalılardan …’a ait diğer davalı tarafından sigortalanan aracın çarpması sonucu aracında oluşan hasar değer kaybı ve kazanç kaybının (davalı … tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra) davalılardan tahsilini talep ettiği, alınan bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı … …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, davalı …’a ait aracın poliçe tarihinin 24/11/2016 kaza tarihinin ise 05/05/2017 olduğu, bu nedenle değer kaybının yeni genel şartlara göre belirlenmesi gerekeceği bu doğrultuda alınan bilirkişi raporuna göre davacının aracında değer kaybı meydana gelmediği, davacının aracında 16.500,00 TL hasar meydana geldiği, davalı … tarafından yapılan 12.500,00 TL ödeme düşürüldüğünde davacının 4.000,00 TL daha hasar bedeli talep edebileceği, yine alınan bilirkişi raporuna göre davacının 1.320,00 TL kazanç kaybı talep edebileceği davacının 2918 sayılı yasanın 97. maddesi uyarınca sigorta şirketine başvurduğu, ödeme için 15 gün süre verdiği, bu başvurunun davalıya 01/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 15 günlük sürenin dolduğu 11/07/2017 tarihinde davalı … şirketinin temerrüde düşürüldüğü, kaza yapan aracın minibüs olduğu bu nedenle avans faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçe ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı … şirketini poliçe limiti ve 27/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile; 4.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihi olan 05/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 1.320,00 TL kazanç kaybının kaza tarihi olan 05/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinafa başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemeye dava açılmadan önce araçtaki hasar miktarı ile ilgili olarak Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasından delil tespiti incelemesi yaptırıldığını ve bu dosyada toplam 20.010,00 TL hesaplama yapıldığını, somut davanın da bu rakamlar baz alınmak suretiyle ikame edildiğini, buna karşılık Yerel Mahkemeye sunulan 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise tespiti yapılan ve onarımı gereken parçalara ilişkin dava dosyasında fatura bulunmaması nedeniyle KDV hariç olarak hesaplama yapıldığını, bu durumun ticari hayatin gerçeklerine ve yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, bilirkişinin dosyada fatura bulunmadığı iddiasıyla hasarlı parçaların bedellerinin ve işçilik miktarını KDV hariç olarak hesaplamasının bir nevi üstü örtülü olarak müvekkili ve onarımı gerçekleştiren servisi vergi kaçırmakla itham ettiğini, bilirkişinin bu rapordaki düşüncesinin hukukilikten uzak ve fiili oluşa aykırı olduğunu, değişik iş dosyasında yetkili servis tarafından yapılan onarımlara ilişkin faturanın bilirkişiye teslim edildiğini ve bilirkişi tespitlerinde bu faturaya dikkat edildiğini, bu şekildeki bir tamirat işleminde faturanın bulunmamasının düşünülemeyeceğini, bu nedenle onarım miktarlarının delil tespiti dosyasındaki tespitten daha düşük kalarak 20.010,00 TL yerine 16.500,00 TL olarak hesaplandığını, bilirkişi raporuna taraflarınca Yerel Mahkemede itiraz edildiğini ancak itirazlarının kabul edilmeyerek 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporu baz alınarak Yerel Mahkemece hükmün tesis edildiğini, ayrıca 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkiline ait aracın kaza esnasında kilometresinin 266921 olması sebebiyle değer kaybı hesaplanamayacağı yönünde kanaat belirtildiğini ve bu yönde hüküm kurulduğunu, buna karşılık Yerel Mahkemede ikame edilen dava tarihi ve özellikle kaza tarihi itibariyle bu hesaplamanın hükmünün cari olmadığını, bu hususun ilk derece mahkemesinde dava açılmadan önce almış bulundukları 29/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda da görüldüğünü, müvekkiline ait araç için değer kaybı hesaplamasının yapıldığını, bu nedenle dava tarihinden sonra vazedilen aleyhe hükmün müvekkili yönünden aleyhe olarak uygulanmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın bozulması ile istinaf talepleri doğrultusunda kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen davanın kısmen kabul kısmen reddi kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf itirazları doğrultusunda kararın kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazasından kaynaklı, araçta meydana gelen hasarın, mahrumiyet bedelinin ve değer kaybının davalılar kazaya neden olan sürücü ve aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından istenilmesine ilişkindir.
Dava konusu kaza 05/05/2017 tarihinde meydana gelmiş, davalı … tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 24/11/2016- 24/11/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı … şirketince düzenlenmiştir.
HMK 357/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir.
Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.(Aynı yönde YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/14455 ESAS, 2017/7655 KARAR; aynı daire 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR; 2015/12543 ESAS,2018/8251 KARAR sayılı ilamları)
Mahkemece hükme esas alınan 08/10/2018 tarihli hesap bilirkişi raporu istinaf eden davacı vekiline ihtaratlı olarak 18/10/2018 tarihli duruşmada tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna karşı iki haftalık süre geçtikten çok sonra, bir sonraki duruşmada “rapordaki aleyhe hususlar kabul edilmediği” şeklindeki soyut itiraz ile beyanda bulunulmuş olup yasal süre geçtikten sonraki bildirilen itiraz geçerli bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, yukarıda yazılı hususlar göz önünde bulundurulduğunda hesap raporunda süresinde itiraz edilmemesi ile davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu açıktır. Bu nedenle davacı vekilinin istinafı itirazları da aktüer raporundaki hususlara ilişkin olup nazara alınması mümkün bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddiyle istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf talebinin reddi nedeni ile alınması gereken harçlar başta alınmış bulunduğundan bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip