Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/354 E. 2019/391 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : …
KARAR NO : … Esas … Karar
DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- … – …
3- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 05/01/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 2918 sayılı KTK nun 97.maddesi gereği davalı … şirketine 27/10/2017 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, başvuru dilekçesi ve istenilen belgelerin eksiksiz olarak karşı tarafa 30/10/2017 tarihinde teslim edildiğini, ancak taleplerine cevap verilmediğini, dava açmak için başvuru şartının yerine getirildiğini, … tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki …’a ait … plakalı otomobil ile seyrederken müvekkili sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin ön köşe kısmına çarptığını, meydana gelen kazada çift taraflı maddi hasar ve yaralama olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle bazı masraflar yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin uğradığı iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderlerinin kendilerine ödenmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin aracında hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, bu zararlarında kendilerine ödenmesi gerektiğini, meydana gelen kazada her iki sürücünün de yeşil ışıkta geçtiklerini beyan ettiklerini ve kırmızı ışık ihlali yapan sürücünün tespit edilemediğini, müvekkilinin kazadan sonra … Hastanesinde tedavi gördüğünü, kazaya sebebiyet veren … sevk ve idaresindeki … plakalı araç kaza tarihinde davalı … şirketine sigortalı olduğunu, zarardan sigorta şirketinin de sorumlu olduğunu, müvekkilinin aracının hiç hatasız ve değişeni olmayan bir araç olduğunu, kaza nedeniyle değer kaybına uğradığını, oluşan hasar ve değer kaybının yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edileceğini, kaza nedeniyle müvekkilinin vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü ve telafisi mümkün olmayan izler kaldığını, müvekkilinin tedavi sürecinde çalışamadığı günler nedeniyle uğradığı kazanç kaybı ve geçici iş göremezliğine ilişkin maddi zararının tazmini için maddi tazminatın kalıcı maluliyet ve özür durumundaki sürekliliğe bağlı olarak çalışma gücünü yitirmesi ve ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle sürekli iş göremezliğine ilişkin maddi zararın tazmini için maddi tazminatın tedavi ve ilaç giderleri için maddi tazminatın ve bakıcı giderlerinin tazminine karar verilmesini istediklerini, yaralanma sonucunda faturalı tedavi giderleri yanında SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanmayan birtakım tedavi giderleri de olduğunu, müvekkilinin kaza sonrası iş yapması ve kendi bakımlarını yapmasının olanaksızlaştığını, tüm bu nedenlerle bilirkişi raporu doğrultusunda dava miktarı arttırılmak üzere belirsiz alacak davası olarak şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haklı davanın kabulüne, müvekkilinin 25,00 TL geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile 25,00 TL çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli iş göremezlik maddi zarar ve 25,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve 25,00 TL bakıcı giderleri için şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihinden diğer davalı için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin ızdırabını hafifletebilmek adına 10.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi hariç) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, araçta meydana gelen hasar ve değer kaybı için bilirkişi raporu doğrultusunda arttırılmak koşuluyla şimdilik 100,00 TL tazminatın sigorta şirketi için başvuru tarihinden diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili 01/02/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; davacının yaralanmasına müvekkilinin kusurunun sebebiyet vermediğini, iddiaları kesinlikle kabul etmediklerini, olay mahallindeki çarpışma noktası göz önüne alındığında davacı tarafın kırmızı ışık ihlali yaptığının anlaşılacağını, görgü tanıklarının da beyanı alınmasıyla kusur oranının tam olarak tespit edilmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, zenginleşme amacı güdüldüğünü, bu hususta Yargıtay içtihatları olduğunu, manevi tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davacının sürekli iş göremezliğine dair hiçbir rapor veya tespitin mevcut olmadığını, her ne kadar davacı kazada yaralanmış ise de bu yaralanma sonucunda davacının sürekli iş göremezliği sonucu doğuracak kalıcı bir sakatlığı ve maluliyeti söz konusu olmadığını, davacının taleplerinin reddinin gerektiğini, aksi halde davacının kesin raporunun alınması için gerekli yerlere müzekkere yazılmasını, davacının kalıcı sakatlığı olup olmadığının araştırılmasını, tüm bu nedenlerle maddi ve manevi tazminat yönünden davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli karar ile ; “Dava; Trafik kazasına bağlı maddi – manevi tazminat davasıdır. Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin talebinin … tarihinde saat 19:00 sıralarında sürücü …’in sevk ve idaresindeki …’a ait … plakalı otomobil ile … Caddesini takiben seyredip Antalya Çevreyolu Caddesi’nden … Sokak istikametine seyrederken aracın sağ ön köşesiyle sağından Antalya Çevreyolu Caddesi’ni takiben … Caddesi istikametini seyrederken müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol ön köşe kısmına çarptıklarını, meydana gelen kazada çift taraflı maddi hasarlı yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkili …’ın kaza sonucu yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin meydana gelen kaza neticesinde bazı masraflar yapmak zorunda kaldığını bu nedenle de müvekkilinin uğramış olduğu iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderlerinin taraflarına ödenmesinin gerektiğini, aynı zamanda müvekkilinin otomobilinde de hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, meydana gelen bu hasar ve değer kaybının da ödenmesini talep ettiklerini, aynı zamanda yaşanılan kaza nedeniyle müvekkilinin vücut bütünlüğünün bozulduğunu ve telafisi mümkün olmayan izler kaldığını, müvekkilinin tedavi sürecinde çalışamadığı günler olduğunu, bu günlere ilişkin kazanç kaybı ve geçici iş göremezliğe ilişkin maddi zararın da tazmin edilmesinin gerektiğini, kalıcı maluliyetin de değerlendirilmesi neticesinde müvekkilinin özürlü durumuna düştüğünü ve çalışma gücünü yitirdiğini, buna ilişkin olarak sürekli iş göremezliğe ilişkin de maddi zararın bulunduğunu, müvekkilinin yaralanmalarından dolayı bir miktar tedavi ve ilaç giderinin olduğunu, faturalı tedavi giderlerinin yanında SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanamayan bir takım deavi giderlerinin de oluşmasının kaçınılmaz bir hal aldığını, tadavi giderlerinin sosyal güvence tarafından karşılanan veya sağlık kurumuna ödenen direk tıbbi tedavi giderleri olabileceği gibi yardımcı veya dolaylı tedavi ve iyileşme süreci giderlerinin de oluşabileceğini, müvekkilinin kaza neticesinde uğramış olduğu tüm zararların ve maluliyet durumunun bilirkişi aracılığıyla belirlenmesini, buna göre maddi zararlarını davalıdan tazmin etmek istediğini, bu haliyle şimdilik 25 TL geçici iş göremezlik, 25 TL sürekli iş göremezlik, 25 TL tedavi giderleri ile SGK tarafından karşılanmayan ve 25 TL bakıcı gideri olmak üzere 100,00 TL maddi tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini, müvekkilinin yaşadığı kaza neticesinde ise manevi olarak son derece kötü günler geçirdiğini ve çöküntü yaşadığını, müvekkilinin üzüntüsünü hafifletebilmek için 10.000,00 TL manivi tazminat talebinin olduğunu, açılan davanın kabulünü talep ettikleri görülmektedir.
Mahkememizce aldırılan iki ayrı raporda; davacıya verilecek toplam tedavi masraflarının 4.500,00 TL olduğunu, bu miktara 6 ay boyunca kazanç kaybının ve bakıcı giderlerinin de eklenmesinin uygun olacağı, bu hesaplanan giderin SGK tarafından karşılanmayacağını ve giderlerin sigorta şirketi veya kusurlu tarafça kusur oranında paylaştırılmasının uygun olacağının bildirildiği, Makine mühendisi bilirkişinin ibraz etmiş olduğu kusur raporunda ise kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğunu, davaya konu araçta meydana gelen hasar miktarının 4.570,00 TL, değer kaybının 2.500,00 TL, kusur oranına göre ise davacının davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edeceği maddi tazminat miktarının 7.070,00 Tl olduğunun bildirildiği görülmüştür, konunun 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, TBK’nun 56/1.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” şeklinde, KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nın 90. Maddesine göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” maddesi ile KTK’nın 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, kazaya sebebiyet veren … yönetimindeki … plakalı aracın … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, kazanın … Caddesini takiben seyredip Antalya Çevreyolu Caddesi’nden … Sokak istikametine seyrederken aracın sağ ön köşesiyle sağından Antalya Çevreyolu Caddesi’ni takiben … Caddesi istikametini seyrederken müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol ön köşe kısmına çarpması sonucunda meydana geldiğini, hekim bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise toplam tedavi masraflarının 4.500,00 TL olduğunu, bu miktara 6 ay boyunca kazanç kaybının ve bakıcı giderlerinin de eklenmesinin uygun olacağı, bu hesaplanan giderin SGK tarafından karşılanmayacağını ve giderlerin sigorta şirketi veya kusurlu tarafça kusur oranında paylaştırılmasının uygun olacağının bildirildiği, davacı vekilinin 11/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırdığı ve gerekli ıslah harcını yatırdığı, mahkemece alınan tüm raporların ayrıntılı ve denetimine açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, davacının oluşan maddi zararından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının olduğu, davalı … şirketinin sorumluluğunun kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitiyle sınırlı olduğu, davacı …’ın yaralanması nedeniyle uzun süre tedavi süreci geçirdiği, acı çektiği ve sağlık bütünlüğünün bozulduğu bu nedenle davacının manevi zarara uğradığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, kusur durumu ve diğer hususlar dikkate alınarak aynı zamanda “hükmedilcek bu para, zarara uğrayandan manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amcına göre belirlenmelidir, takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır” (4. HD’nin 06/06/1999 Tarih, …; 4. HD’nin 18/06/1998 tarih, … ), “hükmedilcek bu para, zarara uğrayandan manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amcına göre belirlenmelidir, takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır” (4. HD’nin 06/06/1999 Tarih, …; 4. HD’nin 18/06/1998 tarih, … ), Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebi ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde bulundurularak hak ve nesafet çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır, zira TMK’nın 4. Maddesinde kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre takdir edeceği öngörülmüştür.( Yargıtay 17. HD’nin 23/02/2015 Tarih 2013/16396 Esas 2015/3179 Karar) anılan emsal kararların da dikkate alınması neticesinde davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek oluşan vicdani kanaat ile DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; … Tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan; Davacı …’ın geçici iş göremezlik 8.134,36 TL, sürekli iş göremezlik 31.166,95 TL, bakıcı gideri 8.987,70 TL, tedavi gideri 4.500 TL’nin davalılar …, … yönünden … tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … yönünden temerrüde düştüğü 07/11/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, (Sigorta Şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), Davacının hasar ve araç değer kaybı talebi yönünden; Davacının 4.570 TL hasar bedeli ile 2.500,00TL değer kaybı toplamı 7.070,00 TL tazminatın davalılardan … ve … yönünden … tarihinden, davalı … yönünden temerrüde düştüğü tarih olan 07/11/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, (Sigorta Şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), 3- Davacının manevi tazminat talebi yönünden; 4.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 25.09/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesine ait … Esas … Karar sayılı dosya
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 04/03/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; KTK da yapılan değişiklik nedeniyle dava açılmadan önce sorumlu sigorta şirketine 27/10/2017 tarihinde yazılı başvuru yaptıklarını, sigorta şirketi tarafından istenilen belgelerin ek olarak başvuru yazısı ile gönderildiğini, ancak talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz olarak bir cevap verilmediğini, karşı tarafın kusura dair aldırılan bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazları kabul etmediklerini, rapora göre araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK 01 kod ” kırmızı ışıkta geçmek” kuralını ihlal ettiğinin açık olduğunu, sürücünün %100 asli kusurlu olması nedeniyle sigorta şirketininde sorumluluğunun doğduğunu, bu hususun bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, maluliyet oranına karşı yapılan itirazların da yersiz olduğunu, alınan raporun özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda tespit edildiğini, müvekkilinin maluliyet oranının %24 olduğunu, kaza neticesinde meydana gelen maluliyetin ortada olduğunu, ancak davalı … şirketinin matbu dilekçesi ile yargılama boyunca yapılan tüm işlemlere haksız olarak itiraz ettiğini ve davayı uzatma amacında olduğunu, davalının geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerinden sorumlu olmadıklarına dair beyanlarının geçerliliği bulunmadığını, aktüerya hesaplamasında görevlendirilen bilirkişi hakkındaki beyanların haksız ve yersiz olduğunu davanın içeriğine ilişkin itiraz yapmaktan bariz uzak olduğunu, yerel mahkeme kararının tarihinin karşı tarafın dilekçesinde sürekli yanlış verildiğini, yazılan istinaf dilekçesinin başka bir davaya ait olduğunu kafa karıştırmaktan başka bir işlevi bulunmadığını, bazı dilekçelerde başka davaya ait belgilerin bulunduğunu, bu hususların dikkate alınmadan söz konusu davanın sağlıklı bir şekilde karar bağlanmasını talep ettiklerini, karşı tarafın yaptığı itirazların yersiz olduğunu usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenle davalı tarafın istinaf dilekçesinin reddini talep ettiklerini, yerel mahkeme tarafından manevi tazminata ilişkin verilen kararın istinaf incelemesi ile kaldırılması gerektiğini, takdir edilen manevi tazminatın yeterli olmadığını, talepleri doğrultusunda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davalı … şirketinin istinaf dilekçesine ilişkin cevaplarının kabulü ile diğer davalılar (sigorta şirketi hariç) yönünden müvekkili … için verilen 4.000,00 TL manevi tazminat kararının ortadan kaldırılması ve talepleri doğrultusunda karar verilmesi için gereğinin yapılmasını beyan ve talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili19/03/2019 tarihli istinafa başvuru ve davacı tarafın istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özet olarak; 2918 sayılı KTK nun 97.maddesinde yapılan değişiklik ile trafik sigortalarına ilişkin açılacak maddi tazminat davalarına ilişkin düzenleme yapıldığını, anılan madde hükmünün 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile ” zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurulabilir. ” denildiğini, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkının ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde sigorta kuruluşa başvuru zorunluluğunun getirildiğini, başvuru üzerinden 15 gün geçmesine rağmen başvuruya herhangi bir cevap verilmemesi, olumsuz cevap verilmesi veya verilen cevabın (ödenecek tazminatın) talebi karşılamadığı hususunda uyuşmazlık bulunması halinde zarara görenler dava hakkını kullanabileceklerini, davacı tarafın belirtilen gerekli belgeleri müvekkili şirkete ibraz etmediğinden müvekkili şirketin gerekli işlemleri yaparak tazminat miktarını belirleyebilmesi ve ödeme yapabilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, bu doğrultuda davacı tarafın gerekli belgeleri ibraz etmemek ve ödeme süresinin dolmasını beklememekle kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmemiş olduğundan dava açma hakkı bulunmadığını, tarafların kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine ve Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmesi gerektiğini, makine mühendisi bilirkişi raporundaki %100 kusuru kabul etmediklerini, müvekkili şirketin KTK nun 91.maddesi ve ZMMS uyarınca sigortalısının kusuru ile 3.şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kaza meydana geldiğinde alkollü içki ve / veya uyuşturucu madde etkisinde olup olmadığı, geçerli sürücü belgesinin olup olmadığını anlaşılamadığından mahkemenin bu hususta da araştırma yapması gerektiğini, davacının motosiklet kullanıcısı olduğunu ve kask ve koruyucu tertibat olup olmadığı hususlarınında dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirketin tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş göremezlik zararlarından sair tedavi giderlerinden ve geçici bakıcı giderlerinden sorumluluğu olmadığını, tazminat hesabının Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamaların yapılmasını, tüm bu nedenlerle 04/03/2019 tarihli istinaf dilekçesine cevaplarını sunduklarını, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU :
Dava trafik kazası nedeniyle maluliyete dayalı tazminat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle maluliyete dayalı tazminat davasıdır.
1-İstinaf başvuru şartı yönünden;
Karara karşı davacı tarafça manevi tazminat yönünden, davalı … vekilince de maddi tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Başvuru Süresi” başlığı altında düzenlenen
345. Maddesinde, “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır” hükmü dercedilmiştir.
Davacı vekilince her ne kadar manevi tazminat yönünden, sigorta dışındaki davalılar bakımından hüküm istinaf edilmiş ise de, gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ tarihi 13/02/2019, istinaf tarihi ise 04/03/2019 olup iki haftalık süre geçirilmiştir. Manevi tazminatın hükmedildiği sigorta dışındaki davalılar da kararı istinaf etmemiş bulunduğundan sunulan dilekçe ‘katılma yolu ile istinaf’ olarak da kabul edilemeyeceğinden davacı vekilinin cevap dilekçesi içerisinde belirttiği manevi tazminata yönelik istinaf itirazının süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı … vekilinin itirazları yönünden incelemede;
A-Yasal başvuru yapılmadığı yönünden;
Davalı, cevap süresi geçtikten sonra cevap dilekçesi sunmuş, süresi içerisinide cevap dilekçesi vermemiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nin “Cevap dilekçesini verme süresi” başlıklı 127. maddesinde “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır.” hükmü; “Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu” başlıklı 128. maddesinde “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.” hükmü yer almıştır.
Ayrıca, HMK’nun 357. Maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesinde resen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Ayrıca, HMK’nun 25./2 maddesi uyarınca hakim kendiliğinden delil toplayamaz.
Öte yandan aynı Kanun’un “Ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddede “Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerinin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.” düzenlemesi yer almış, “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. maddede “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” düzenlemesi yer almıştır.
Bu itibarla, süresinde verilmeyen cevap dilekçesi, beyan dilekçesi olarak değerlendirilmesi gerekip davalı … yönünden, dava konusu vakılar inkar edilmiş sayılması gerekecek, yeni vakılar ileri sürülemeyecektir. Bu kapsamda beyan sayılan dilekçede yasal başvuru şartı yapılmadığına yönelik itiraz ‘savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı’ ve HMK 357/1 kapsamında inceleme konusu yapılması mümkün değildir.
Kaldı ki, davacı tarafından başvuru dilekçesi ekinde bulunduğu belirtilen ve dilekçe ekinde yer almadığı iddia ve ispat edilmeyen trafik tespit tutanağı, hastane evrakları, diğer belgeler ile birlikte istem 27/10/2018 tarihinde davalı sigortaya tebliğ olmuş bulunup olumlu cevap verilmemiştir. Dolayısıyla başvuru şartı yerine getirilmiş olup buna yönelik itiraz da yerinde değildir.
B- Kusur yönünden incelemede;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, ” Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Somut olayda, kazadan sonra düzenelenen Trafik Kaza Tespit Tutanağında, kazanın oluş şekli anlatılmış, tutanak ekinde kroki çizilerek kavşak kolundaki yeşil ışık period sırası belirtilmiş, her iki araç sürücüsü de yeşil ışıkta geçtiğini beyan ettiğinden, kusur ihlali yapan sürücünün tespit edilemediği belirtilmiştir.
Dosyada mevcut, taraflarca ileri sürdüğü verilmiş bir ceza mahkemesi kararı veya ceza dosyasından alınmış bir bilirkişi raporu görülememiştir.
Mahkemece yapılan keşif üzerine sunulan kusur bilirkişi raporunda ise ayrıntılı olarak belirtildiği şekilde özetle, taraf ve tanık beyanları, gösterimleri, araçlardaki hasarların yeri ve kazanın meydana geliş şekli, kazadan sonraki araçların konumu, trafik ışıklarının yanma süreleri ve periotları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak, … plakalı otomobil sürücüsü davalı sürücü …, meskun mahalde, güdüz vakti, hava ve görüşün açık olduğu bir ortamda, … caddesini takiben seyrettiği, olay mahalli ışıkla kavşağa yaklaştığında aracının hızını azaltıp, kavşağa geldiğinde kendisine hitap eden kırmızı ışıkta duruşa geçmediği ve seyrine devam ettiği sırada seyir yönünde sağ taraftan yeşil ışıkta kavşağa giriş yapan davacının aracı ile çarpıştığı, kendisine yanan sarı sonu kırmızı ışıkta hızından dolayı duramayacağın anlayıp seyrine devam ettiği, yanan kırmızı ışıkta geçiş yaptığı sırada kazaya sebebiyet verdiği, yaptığı kural ihlali 2918 STK. Gereğince “kırmızı ışıkta geçmek” durumu nedeniyle tamamen kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince alınan kusur raporunun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu sonucuna varılarak ve bu rapor hükmü esas alınarak hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı anlaşılmakla somut delil ve gerekçeleri belirtilmeyen yeniden kusur kusur raporu alınmasına yönelik itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
C-Maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazı ile ilgili olarak;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15557 E, 2018/7758 K ), haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda, Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölüm Heyeti’nden rapor alınmış, davacının yaralanmasına neden olan kaza … gününde meydana gelmiş, davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesi ise 09/03/2017-11/04/2017 arası dönem için tanzim edilmiştir. Buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak 05/07/2018 Tarihli Heyet tarafından verilen heyet raporu düzenlendiğinden davalı vekilinin buna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
D-Davalı … Şirketinin Bakıcı gideri ve Geçici iş göremezliğin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 08/03/2017 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici iş görmezlik ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
E-Faiz başlangıç tarihine ve aktüer bilirkişisine yönelik itirazda;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı … şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Somut olayda, aksi iddia ve ispat edilmediği şekilde, davalı … şirketine ekli belgeler ile birlikte başvuru yapılıp 27/09/2017’de tebliğ edildiği taahhütlü posta belgesinden anlaşılıp 9. gün itibariyle temerrütün oluştuğu, buna göre mahkemece yazılı şekilde faiz başlangıç tarihi uygulanmasında davalı aleyhine bir hata bulunmamakla, buna yönelik itiraz yerinde görülmemiştir. Bunun dışında, Adli Bilirkişilik Listesinde yer alan bilirkişiden uzmanlığı ile konuda hesap, aktüer raporu alınmasında da, Yargıtay uygulamasında aktüer sicilinde kayıtlı olmanın bir şart olarak ortaya konulmadığı da nazara alındığında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Anlatılan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden usulden reddine, davalı … vekilinin de itirazının, kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına göre istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin, manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun süre yönünden usulden REDDİNE,

2-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafça yatırılan harçların süre yönünden red nedeni ile talebi halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf eden davalı … yönünden alınması gereken 4.088,97 TL karar ve ilam harcından 27/02/2019 tarihli makbuzla yatırılan 44,40 TL ve 978,84 TL olmak üzere toplam 1.023,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.065,73 TL eksik harcın davalı … şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda davacı yönünden kesin, HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın davalıya tebliğ tarihinden itibaren davalı yanca İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip