Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/341 E. 2019/342 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … SİGORTA A.Ş
VEKİLİ : Av. …
: 2- … SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …
: 3- …
DAVA : Trafik Kazası Nedeniyle Araçta Oluşan Değer Kaybı Maddi Tazminatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacıvekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili idaresindeki … plakalı araca, … sevk ve idaresindeki … plakalı ticari aracın çarptığını, çarpma sonucu müvekkilinin aracında büyük hasar meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre …’un %100 kusurlu bulunduğunu, hasara uğrayan aracın kaza tarihine kadar bakımlarının zamanında ve yetkili serviste yaptırıldığını, kaza gerçekleşene kadar geçen süre içerisinde aracın değişen herhangi bir parçasının bulunmadığını, kaporta ve boyasında herhangi bir kusur ve çizik dahi bulunmadığını, kazanın müvekkilinin aracından büyük bir değer kaybına yol açtığını, araç değer kaybının dava sigorta şirketinden talep edildiğini, ancak sigorta şirketinin sadece 2.398,00 TL değer kaybı ödeyeceğini belirttiğini, bu miktarın kabul edilemeyecek derecede ve hakkaniyete uygun olmadığını ve açıkladığı nedenlerle müvekkilinin sevkindeki … plakalı araçta meydana gelen ve tespiti yapılan değer kaybının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesiyle; kullandığı aracın sigorta şirketi olan … Sigorta tarafından … nolu dosyadan alınan bilgiye göre aracın hasarından hariç 18/04/2017 tarihinde Av. … hesabına 2.398,00 TL değer kaybı miktarının yatırıldığını, trafiğe çıkan her sürücünün belli oranda kusurlu bulunduğunu, bilirkişinin kendisini %100 oranında kusurlu göstermesini kabul etmediğini, aracın hasarlı olan sağ arka kapı ve çamurluğun eteğindeki hasarın tamir edilebileceği halde aracın sağ arka kapasını komple değiştirilmesi talep edildiğinden sigorta kayıtlarında hasar bedelinin yüksek çıktığını beyan etmiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesiyle özetle; davacının bakiye değer kaybı ile ilgili talebinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket nezdinde açılan hasar dosyası kapsamında davacının aracında 2.398,00 TL’lik değer kaybı oluştuğunun tespit edilerek bu bedelin 18/04/2017 tarihinde davacıya ödendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun kalmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sorumlu olduğu düşünülse bile sorumluluğun KTK 85/1 ve Trafik Poliçesi Genel Şartlarının 1.maddesinden doğan kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının hesaplamasında 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni trafik poliçesi genel şartlarının ekinde yer alan değer kaybı hesaplama tablosunun kullanılması gerektiğini ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. Tic. Ltd. Şti davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi’nin … tarihli gerekçeli kararı ile “Dava; trafik kazası nedeniyle araçta oluşan değer kaybı maddi tazminatı istemine ilişkindir.
09/03/2017 tarihinde davacı …’e ait olan ve kendisinin yönetimindeki … plakalı otomobil ile … Caddesini takiben seyir halinde iken yolun sağına park etmek isterken yolun sağında park halinde bulunan davalı … yönetimindeki … plakalı aracın park halinden hareket haline geçişi sırasında çarpışmaları sonucu trafik kazasını nmeydana geldiği anlaşılmıştır.
Dava konusu kaza nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından 18/04/2017 tarihinde 2.398,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
03/07/2017 tarihli ve 02/07/2017 tarihli bilirkişi raporları ile 23/03/2018 tarihli bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderici şekilde dava konusu olaya ilişkin tarafların kusur oranı ile davacıya ait … plakalı araçta olay sebebiyle karşılanmayan bakiye değer kaybı zararına ilişkin resen seçilen bilirkişi Makine Mühendisi … 23/03/2018 tarihli raporu ile … plakalı araç sürücüsü …’un 2918 sayılı KTK 84/10.maddesine “manevraları düzenleyen genel kurallara uymama”, 67/a.maddesi “sürücüler park yapmış araçlar arasından çıkarken, duraklarken veya park yaparken karayolunu kullanlar için tehlike yaratmamak zorundadır” kurallarını ihlal ettiğinden kazada tam ve ve %100 oranında kusurlu olduğunu, … plakalı otomobil sürücüsü …’in karıştığı kazada kural ihlali bulunmadığından kusursuz olduğunu, davacı aracındaki gerçek zararın 7.000,00 TL olduğunu, trafik sigortası genel şartlarında belirtilen değer kaybı tablosuna göre 3.964,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından 2.398,00 TL ödeme yapıldığını, davacının davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebileceği gerçek değer kaybının 7.000,00 TL -2.398,00 TL = 4.602,00 TL olacağını, 01/06/2015 tarihli Trafik Sigortası Genel Şartları ekinde yer alan değer kaybı hesap tablosuna göre talep edeceği değer kaybı miktarının 3.964,00 TL – 2.398,00 = 1.566,00 TL olarak tespit edildiğini bildirmiştir.
Dosya kapsamından kazanın 09/03/2017 tarihinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın sigorta poliçesi 15/05/2016 tanzim tarihli olup, 15/05/2016-15/05/2017 tarihleri arasını kapsamaktadır.
Kaza meydana geldiği tarihten önce 01/06/2015 tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlüğe girmiş bulunmaktadır (ZMSS Genel Şartlar C. 11. Maddesi). ZMSS Genel Şartlar A.5/1-a maddesine göre, “…Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Söz konusu hüküm dikkate alındığında araçta meydana gelen değer kaybının Genel şartlar ekinde yer alan esaslara göre yapılması gerekmektedir. Bu nedenle davacıya ait araçta oluşan değer kaybı tutarının 3.964,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 2.398,00 TL ödeme yapılması nedeniyle bakiye kalan 1.566,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 1.566,00 TL araç değer kaybı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 1.566,00 TL araç değer kaybı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca …’un sevk ve idaresinde olan … plakalı ticari aracın servis şoförü tarafından sağ arka kapıya çarpması sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında müvekkiline ait aracın büyük hasar gördüğünü, müvekkilinin hasara uğrayan aracını kazadan henüz altı ay önce almış olduğunu, kaza tarihine kadar aracın tüm bakımlarını zamanında ve yetkili servisinde yaptırdığını, kaza gerçekleşene kadar geçen süre içerisinde aracın değişen herhangi bir parçası bulunmadığı gibi kaporta ve boyasında herhangi bir çizik veya kusurun söz konusu olmadığını, dava konusu kaza sonucunda gerek kaza anında tutulan kaza tespit tutanağında gerekse Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında 23/03/2018 tarihinde alınmış bilirkişi raporuna göre kazaya sebebiyet veren …’un %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracının piyasa değeri ve tutulan bir model olmasından, daha önce herhangi bir hasar kaydının olmaması, kilometresinin az olması ve 2014 modelli ancak 2015 çıkışlı bir araç olması gibi durumların göz önünde bulundurulduğunda söz konusu hasarın müvekkilinin aracı bakımından oldukça büyük bir değer kaybına yol açtığını, bu kaza nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin müvekkilinin öncelikle davalı sigorta şirketine başvurduğunu, ancak sigorta şirketinin araç değer kaybına ilişkin sadece 2.398,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bu aracı bu miktardan çok daha fazla zarara uğradığı için müvekkilinin değer kaybının tespiti için delil tespiti davası açmak zorunda kaldığını ve Konya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … değişik iş sayılı dosyasında 03/07/2017 tarihinde alınmış olan bilirkişi tespit raporu gereği müvekkilinin aracının değer kaybının 8.500,00 TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin değer kaybı tespit davasını davalı sigorta şirketinin gerçek değer kaybını ödememesi nedeniyle açmak zorunda kaldığını ve tespit için de 834,75 TL masrafa katlanmak zorunda kaldığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında delil tespit davası için yapılan masraf ve giderlerinin tümü yönünden kabul kararı vermesi gerekirken bu miktarı da tazminat davasında yapılan harç ve giderlere dahil ettiğini ve kısmen reddettiği kısmı miktardan düştüğünü, yerel mahkemenin kararının bozulması gerektiğini, çünkü değişik iş dosyasından yapılan masrafların bu kaza nedeniyle ve zararın sigorta şirketince eksik ödenmesi dolayısıyla katlanılmak zorunda olunan bir gider olduğunu ve tazminat davasından bağımsız olduğunu, taraflarınca bilirkişi raporundan sonraki ilk 07/05/2018 tarihli celsede rapora itiraz edildiğini ve iki rapor arasında büyük çelişki olduğunun bildirildiğini ancak müvekkilinin o gün itibariyle 580,00 TL gider avansı yatırmasının müvekkilinin ekonomik durumu için pek mümkün olmadığını ve dosyanın önceki hakimi için de gerçek değer kaybını da göz önünde bulunduracağını, kararı buna göre vereceğini bildirmesi üzerine taraflarınca yargılamanın da daha fazla uzamaması üzerine üçüncü kez rapor aldırıldığını, ancak karar duruşmasına kadar dosyada iki tane hakimin değişmesinin hakimin dosyada hazırlıksız olması müvekkilinin zaten %100 kusurlu olan davalı karşısında zarara uğratan bir kararla muhatap olmasına neden olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının bozularak ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf itirazlarına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyası ve konya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosya aslı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı vekilinin düzenlenen bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğu istinafı yönünden;
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 281.maddesinde bilirkişi raporuna itiraz düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde; “…Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, tarafların tatmin olmamaları hâlinde, bilirkişi raporuna itirazda bulunabilme olanaklarının varlığı güvence altına alınmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, bilirkişi raporunda bazı hususlarda eksiklikler mevcutsa yahut raporda bazı hususlar belirsizlik arz ediyorsa, taraflar, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik arz eden hususların ise bilirkişiye açıklattırılmasını yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını temin için, raporun kendilerine tebliğinden itibaren onbeş günlük süre içinde, mahkemeye itirazda bulunabilirler. Bilirkişiye yöneltilecek olan sorular, tarafların da görüşü alınmak suretiyle somut olarak belirlenecek olursa, rapora itiraz olasılığı da önemli ölçüde azalır ve bu suretle yargılamanın uzamasının da önüne geçilmiş olur. Burada rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır. Dolayısıyla, taraflar, bu süre içerisinde, itirazlarını dile getirmez ise bilirkişi raporu, onlar bakımından kesinleşir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler. Bu durum, zaten Tasarının 100 üncü maddesinde yer alan ve kesin sürelerle ilgili genel bir düzenleme öngören kuralın birinci ve üçüncü fıkralarının işlerlik kazanmasının doğal bir sonucudur…” şekilde düzenlenmiştir.
HMK’nun 280.maddesinde; “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” düzenlemesinin, 281/1 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususları, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesinin mevcut olduğu, buradaki amacın tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleri olduğu, bu durumda, yani taraflara raporun tebliğ edilmesi ve sonrasında taraflarca rapora itiraz edilmemesi halinde raporun itiraz etmeyen bakımından kesinleşeceği, artık rapora itiraz etme imkanının ortadan kalkacağı, bu hususun kesin sürelerle ilgili düzenlemelerin bir sonucu olduğu,Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.( Nitekim yargıtay 17. hukuk dairesi 2015/3253 esas, 2017/9419 karar; aynı daire 2015/10058 esas, 2018/4639 karar sayılı ilamları)
Hasar ve kusur raporunun istinaf eden davacı vekiline 30/03/2018 tarihinde ihtaratlı olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmadığından, davacı vekilinin süresinden sonra duruşmanın atılı bulunduğu 07/05/2018 tarihinde beyanda bulunulmasının geçerli olmayıp davalılar aleyhine sonuç doğurmamasına, bu hususun kamu düzeninden olup re’sen nazara alınması gereken hususlardan bulunup davalılar lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilerek bu nedenle davacı vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
Delil tespiti masraflarında oranlama yapılmasının mümkün olmadığı, tüm delil tespiti giderlerine oranlama yapılmadan hükmedilmesi gerektiği istinafı yönünden;
6100 sayılı HMK nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığım taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı HMK m. 323/1-ç maddesi gereğince geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerekmektedir.
Delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir (HMK 405/1). Bu sebeple dava ile ilgili olan delil tespiti dosyası sebebiyle yapılan ve HMK’nın 323. maddesinde sayılan giderler de yargılama giderine dahildir. Delil tespiti giderleri yargılama gideri olduğundan dava değerine dahil edilemez. Bu sebeple dava açılarak istenmesine gerek olmadığı gibi buna rağmen istenmesi halinde de asıl alacak olarak hükmedilemez. Bu genel kurallara göre mahkemece davacının yaptığı delil tespiti giderlerinin de yargılama giderlerinden sayılması ile HMK’nın 323. maddesi gereğince tarafların haklılığı oranında paylaştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği,ilk derece mahkemesince de gerek dava dosyasında, gerekse delil tespiti dosyasında yapılan masrafların davanın kabul ve ret oranına göre hesaplayarak hüküm altına almasının doğru olmasına, bu hususta herhangi bir hukuki yanlışlığın bulunmamasına göre ,
(Nitekim Yargıtay 15 HD nin 2018/1057 esas 2018/2716 kararı sayılı ilamı,Yargıtay 17 Hd nin 2016/19721 esas 2017/10202 karar sayılı ilamları)
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1- Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen … tarih … esas … sayılı kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. …


Başkan


Üye


Üye


Katip